Ekoloji Hareketleri Gündemi: HES Kamulaştırmaları

-
Aa
+
a
a
a

Ekoloji Hareketleri Gündemi*

 

16 Ekim 2012

 

Ekoloji hareketleri Gündemi'nde Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları'ndan (ÇEHAV) Belgin Dinç'le HES'ler için yapılan kamulaştırma davalarını konuştuk:

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 8.3 Mb.

 

16 Ekim 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.

 

* Ekoloji Hareketleri Gündemi Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) ile birlikte hazırlanıyor:

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin podcast servisine abone olmak için tıklayın.

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin yayınlanmış diğer bölümlerine ulaşmak için tıklayın.

 

***

 

 

Ömer Madra: Günaydın Belgin hanım.

 

Belgin Dinç: Günaydın, iyi yayınlar.

 

ÖM: Teşekkür ederiz. Bugün hidroelektrik santraller, HES’ler için yapılan kamulaştırmalar çok gündemde zaten, pek çok konuyla beraber o da gündemde. Biraz bizi bu konuda aydınlatır mısınız?

 

BD: Evet, kamulaştırmalar ve acele kamulaştırmalar özellikle. Bu HES projeleri için Devlet Su İşleri’yle bu özel şirketler arasında su kullanım anlaşması imzalanıyor. Tabii HES projesinin yapılacağı bölgelerde köyler var, yani özel mülkiyete konu taşınmazlar var. Bunların kamulaştırılması gerekiyor idare tarafından. Nedir kamulaştırma? O arazilerin özel mülkiyet olmasından çıkarılarak idarenin malları arasına katılması, böylece idare de bu taşınmazlar üzerinde tasarruf hakkına sahip oluyor. Bir tarafta özel mülkiyet var en basitinden, diğer tarafta da kamu yararı var teorik olarak. Yani bu kamulaştırmada kamu yararı mevcut olmalı ki idare bu taşınmazları kamulaştırmalı. Bir de kamulaştırma kanununda acele kamulaştırma dediğimiz bir usul var. Bu normalde çok istisnai durumlarda başvurulması gereken bir usul. Nedir? Seferberlik, savaş gibi durumlarda, yurt savunması ihtiyacı olan hallerde ancak acele kamulaştırmaya başvurulabiliyor. Zaten gerçekten 1 hafta içinde taşınmaz sahibi taşınmazından oluyor bu acele kamulaştırma usulunde. Ancak son zamanlarda HES’ler için yapılan kamulaştırmaların tamamı acele kamulaştırma yöntemiyle yapılıyor. Yani artık bu olağanüstü olan usul

 

ÖM: Tamamen normal, olağana dönüşmüş durumda.

 

BD: Evet. Ne oluyor? 7 gün içinde davetiye gönderiliyor, mal sahibine ilan ediliyor, bankaya parası yatırılıyor, yani idare tarafından taşınmaza el konuluyor. Buna bakanlar kurulu karar veriyor, bakanlar kurulu diyor ki “burada bir acelelik durumu var” ve o taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar veriliyor. Hiçbir gerekçe gösterilmiyor neden acele kamulaştırıldığı, yani neden olağan kamulaştırma yöntemi yerine acele kamulaştırma yöntemine başvurulduğu. Bu konuda hiçbir açıklama, hiçbir gerekçe yok. Halbuki dediğim gibi bu çok olağanüstü bir usul olduğundan bunun neden acele kamulaştırıldığının açıklanması lazım eğer acele kamulaştırılırsa, olağanüstü kamulaştırılırsa ne gibi zararların olacağının belirtilmesi lazım. Dediğim gibi bu kamulaştırmadaki, tabii kamu yararı unsuru en kritik unsur burada. Yani burada özel mülkiyet hakkının ihlallerinden öte çok fazla tabii sosyal sonuçları olan da bir olgu kamulaştırma. Çünkü bütün köyler boşaltılıyor, yani bir köyün tamamı boşaltılıyor, oradaki arazilerin tamamı kamulaştırılıyor. Oradaki halkın yaşam hakkı, barınma hakkı, üzerinde tarım yaptıkları araziler, tarım, hayvancılık yaptıkları araziler ellerinden alınıyor. Böyle bir kaybımız var bir tarafta, bu yüzden diğer tarafta bir şeyler kazanıyor olmamız lazım teoride ama ne kazanıyoruz? İşte su kullanım hakkı protokolü imzalamış bir şirket, EPBK’dan lisans almış bir şirket var öbür tarafta ve bu özel şirket kar amacı güderek elektrik üretiyor ve bu elektriği satıyor. Buradan elde edilen elektrik de bildiğiniz gibi bütün HES projeleri eğer hayata geçirilirse tüm ihtiyacın %5’i gibi bir şey. Yani verdiğimizle aldığımız arasında çok büyük bir dengesizlik olduğu çok açık. Bunun sonucunda bu şirketler elektrik satarak çok karlı bir işe girmiş oluyorlar ama ne oluyor? Köyler boşaltılıyor, çok ciddi bir göç olgusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Kırsal boşalıyor yavaş yavaş.

 

ÖM: Yalnız bu boşalmanın ötesinde tabii bunun hukuki açıdan uç durumda, aşırı durumda bir zorlamadan da bahsetmemiz söz konusu olabilir mi?

 

BD: Aynen öyle kamulaştırma tabii bir yandan da dediğiniz gibi HES’lere karşı varolan direnişin kırılması için de bir araç aslında. Çünkü halk direniyor ama kamulaştırma işlemi yapıldığında, acele kamulaştırma işlemi yapıldığında artık yapılabilecek bir şey yok dava açmaktan başka. Çünkü burada idare kamu gücünü kullanıyor, “ben burayı kamulaştırdım” diyor ve çok kısa bir süre içinde insanlar evlerinden oluyorlar.

 

ÖM: Bu yalnız HES’lerde değil tabii bütün bu kentsel dönüşüm diye adlandırılan olayların tamamında, Sulukule’de, Tarlabaşı’nda, Ayvansaray, Balat, Eyüp ve Fener mahalleleriyle ilgili de acele kamulaştırma kararı

 

BD: Termik santrallerde de aynı şekilde acele kamulaştırma kararları alındı hep. Nisan ayından bugüne yaklaşık 6,5 aylık bir süre boyunca sadece HES’ler ve enerji nakil hatları için bakanlar kurulunun 61 tane acele kamulaştırma kararı Resmi Gazete’de yayınlanmış, yani tamamı. Artık olağan kamulaştırma usulü terk edildi.

 

Can Tonbil: Bu acele kamulaştırma kararı için bir gerekçe sunuluyor mu peki?

 

BD: Hayır, bakanlar kurulu karar veriyor, sadece “acele şu şu parselin, şu şu adanın acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir” diyor, bu kadar.

 

ÖM: Bu şöyle bir durum da ortaya çıkarıyor herhalde, ileride bunun benzeri örneklerini de kaya gazı denen şeyde göreceğimiz de aşikar. Şu anda da ABD’de çok büyük bir mücadele yapılıyor Keystone petrol boru hattıyla bu zift petrolleriyle ilgili. Görebildiğim kadarıyla orada kullanılan bir terim var ‘aminent domain’ diyorlar, topraklara o şekilde yani acele kamulaştırma gibi bir yöntemle orada da insanlar mecburen biraz para kabul edip arazilerini kullanılmasına yol açmak zorunda bırakılıyorlar anladığım kadarıyla. Belki de bunu –sürimizi aştık-  burada bırakmamızda yarar var ama çok çok önemli bir konuda, büyük bir çatışmanın içine doğru hızla girmiş bulunuyoruz. Bunu etraflıca konuşma fırsatı bulacağız herhalde tekrar.

 

BD: Evet.

 

ÖM: Peki çok teşekkür ederiz.

 

BD: Ben teşekkür ederim.

 

ÖM: Burada bırakmak zorundayız ama devamını getireceğiz.

 

BD: Oldu, iyi günler, hoşçakalın.

 

(16 Ekim 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.)