Ekoloji Hareketleri Gündemi: Adana'daki Termik Santral Süreci

-
Aa
+
a
a
a

Ekoloji Hareketleri Gündemi*

 

9 Ekim 2012

 

Ekoloji hareketleri Gündemi'nde Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları'ndan (ÇEHAV) İsmail Atav'la Adana’daki termik santral süreci hakkında:

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 8 Mb.

 

9 Ekim 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.

 

* Ekoloji Hareketleri Gündemi Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) ile birlikte hazırlanıyor:

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin podcast servisine abone olmak için tıklayın.

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin yayınlanmış diğer bölümlerine ulaşmak için tıklayın.

 

***

 

Ömer Madra: Günaydın İsmail bey!

 

İsmail Atav: Günaydın günaydın!

 

ÖM: Bugün Adana’daki termik santral süreciyle ilgili sizin çalışmalarınız ve mücadeleniz var hukuki. O konuda bizi bilgilendirir misiniz lütfen?

 

İA: Benim bu şahsi çalışmalarım değil, bizim bu doğu Akdeniz bölgesindeki çevre derneklerinin gönüllü avukatlığını yapıyorum. Yani bu doğu Akdeniz’deki çevre dernekleri, Adana Tabip Odası, Adana Ziraat Mühendisleri Odası hep birlikte bu termik santral karşıtı platform olarak bu mücadeleyi yürütüyoruz. Tabii bu termik santrali dinleyicilerimizi aydınlatmak açısından biraz açıklamaya çalışayım. Termik santraller doğalgazlı ve kömürlü olarak çalışıyorlar. İkisinin de çok büyük doğaya, çevreye, canlı yaşamına zararı var ama özellikle bizim bu bölgemizde bizim kurulu termik santral var ki bu kömürlü termik santral, kömürü yakarak elektrik enerjisi elde ediyor. Tabii bu kömürün yanması sonucunda da ortaya zehirli gazlar açığa çıkıyor. Şöyle izah etmek gerekirse mesela Sugözü termik santrali tek başına yılda 3,5 milyon ton kömür yakıyor. 1200 megavatlık bir termik santral, günde 5.300 bin ton soğutma suyu denizden çekiyor ki bu saniyede 24 tona tekabül ediyor. Tabii bizim bu termik santralle ilk önce zaten İskenderun körfezinde balık sayısının ve çeşitliliğinin azalmasıyla başladı termik süreci ilk kurulduğu yıllarda. Günde 5.300 bin ton soğutma suyu çekip sonra denize sıcak bir şekilde verince ilk önce denizde balıkçıların avlayacağı balık kalmadı. İlk önce balıkçılar dava açtı, daha sonra işte geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde özellikle Sugözü köyünde kuzular ve buzağılar sakat doğmaya başladı. Sadece Sugözü köyünde bir yılda doğan sakat buzağı sayısı 26, 1 yılda doğan sakat ve ölü kuzu sayısı 200 olarak kayıtlara geçti. Bu konuda üreticilerin şikayetleri oldu. Şimdi tabii önümüzde bir Sugözü termik santralinin deneyimi var, şimdi biz bu bölgede tam 17 tane yeni termik santral kurulması için başvuru oldu ve 9 tanesi lisans aldı. Yani biz bunu duyunca gerçekten dehşete düştük ve bazı yerlerde, Erzim’de öyle bazı yerlerde bu termik santrallerde 400-500 metre arayla kurulması için lisans verildi. Yani bu inanılmaz bir şey, öyle bir şey ki bırakın bu termik santralleri çalıştırmayı orada çalışacak adam bulamazsınız çünkü orada çalıştıracağınız insan 4-5 sene sonra ölür kanserden. Biz de bu 9 tane lisans alan termik santralle ilgili lisans iptal davaları açtık. Şimdi o lisans iptal davaları danıştayda devam ediyor. Bu konuda mesela hukuki mücadele sürecinde şunu izah etmeğe çalışayım, bizim ülkemize mevzuattaki kısmen yeni sayılabilecek bir değişiklikle bir ÇED yönetmeliği girdi ama maalesef bu ÇED süreci istenildiği gibi işlemiyor. Bu Çevresel Etki Değerlendirme olarak açıklımı olan, kurulacak olan kirletici teknolojinin toprağa, suya, havaya olumsuz etkilerinin değerlendirilmesini, eğer olumsuz bir etkisi varsa bu konuda olumsuz kararı verilmesini ve prosedürün durdurulmasını öngören bu yönetmelik maalesef Türkiye’de sadece bürokratik bir gereklilik olarak algılanıyor. Baştan lisans veriliyor, elektrik piyasası yönetmeliğine göre ilgili şirket teminatlarını yatırıyor, lisans verildikten ve teminatlar yatırıldıktan sonra ÇED süreci başlıyor. Çevre bakanlığının elinde bir istatistiği var, ÇED yönetmeliği yürürlüğe girdiğinden bu yana 38 bin ÇED başvurusu olmuş, bunun sadece ve sadece 32 tanesi ÇED olumsuz kararı almış. 38 bin’de 32, yani binde 1 bile değil 1’den daha az. Şimdi bu ÇED sürecinde de yine burada bir deneyimimizden bahsedeyim. İskenderun çevre koruma derneği adına İskenderun’da kurulmak istenen Diler termik santrali için ÇED olumlu kararın iptali davasını açtı. Hatay idare mahkemesi çok örnek bir karar verdi, yani bizde çünkü ÇED sürecinde ÇED raporları mesela burada Sugözü termik santrali var, yanı başında yeni bir termik santral daha kurulmak isteniyor, onun biraz ilerisine bir petrokimya tesisi kurulmak isteniyor, onun ilerisine rafineri tesisi kurulmak isteniyor. Bunları mesela ilgili ÇED firması ÇED raporunu hazırlatırken sanki o yeni kurulmak istenilen, sadece ve sadece o bölgede o yeni firma orayı kullanacakmış gibi, o havayı, o suyu, o toprağı sadece o firma kullanacakmış, o kirletecekmiş gibi etkilerini hesaplıyorlar. Yani yanı başında daha önceden kurulmuş olan Sugözü termik santralinin yılda 3,5 milyon ton kömür yakarak havaya verdiği zehirli gazları hesaplamıyor.

 

ÖM: Onu dışarıda bırakıyor yani?

 

İA: Tabii tabii, aynen öyle, mesela günde 5.300 bin ton soğutma suyunu çektiğini hesaplamıyor. Yani doğu Akdeniz bölgesinde neredeyse 10’larca kirletici tesis var. Biraz ileride İskenderun demir çelik tesisleri var, gübre fabrikası var, BTC var, Sugözü termik santrali var, rafineri projeleri var, petrokimya tesisleri var ve bütün bunların yanına bir de doğu Akdeniz bölgesinde Mersin’den Hatay’a kadar olan bölgede 17 tane yeni termik santral projesi var. Yani bu inanılmaz bir şey, bu artık bizim hareketimiz çevre hareketi olmaktan çıktı yaşama mücadelesi haline geldi.

 

ÖM: Evet!

 

İA: Yani gerçekten eğer bunlar kurulacak olursa biz burada yaşayamayacağız, yaşarsak da ömrümüz herhalde 15-20 yıl kısacak. Mesela bu termik santraller kömürün yakılması sonucunda kükürt dioksit, azot oksit gazları veriyorlar havaya ve bunlar sülfirik asit olarak toprağa düşüyor.

 

ÖM: Tabii bütün bunlar ayrıca hiç bunun küresel iklim değişikliğiyle, küresel ısınmayla olan bağını da daha konuşmaya başlamadık bile ki en temel olanların başında gelen de o gezegen açısından.

 

İA: Tabii ki şöyle bir çarpıcı bir rakam vereyim, sadece 1200 megavatlık bir termik santral havaya yılda 2 milyon otomobilin verdiği sera gazına eş değerde sera gazı veriyor.

 

ÖM: Ben de onu kastetmiştim.

 

İA: Yani tek bir santral, düşünebiliyor musunuz? 17 tanesini kuracaklar burada! Bu sülfirik asit olarak toprağa düşüyor, o asitli yağmurla beslenmiş olan topraktaki çimenle beslenen hayvanların genetiği değişiyor ve sakat kuzular, sakat buzağılar doğuyor. Biz bu termik santralin kurucuları, bu şirket sahipleri ve izinleri verenlerin çocukları dahil bu hayvanların etini yiyor bilmeden. Bu topraklarda asit yağmurlarıyla beslenen bu topraklarda yetişen buğdaydan yapılma içinde kanserojen madde ihtiva eden ekmeği yiyorlar. Ama bunları hiç kimse düşünmüyor, yani bu gerçekten inanılmaz bir süreç. Eğer bu kirletici tesisler bu şekilde kurulmaya devam edilecek olursa 20 yıl sonra Türk halkının genetiği bozulacak.

 

ÖM: Burada bitirmek zorundayız ama bu son derece tayin edici bir konu, nasıl olsa tekrar tekrar üzerinde durma fırsatını bulacağımızı umuyorum.

 

İA: İnşallah bekliyorum.

 

ÖM: Çok teşekkür ederiz.

 

İA: Ne zaman müsait olursanız ben her zaman hazırım elimden geldiğince, sağolun.