Dünya Sosyal Forumu bomba gibi

-
Aa
+
a
a
a

Ali Tonak  

 

Dünya Sosyal Forumu Mumbai'de de görkemli bir şekilde başladı. Hindistan'ın dört bir köşesinden akan kitleler Forum'un sokaklarını taşırdı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Hindistan'ın en alt kastında yer alan Dalit kastı örgütlü bir şekilde Forum'a vardı ve içerisi bir anda şenlik havasıyla kaplandı. Kadınlı erkekli, yaşlısı ile genci birbirinden farklı müzik aletleri ile inanılmaz şarkılar söyleyip tozu dumana katan oyunlar oynadılar.

 

Örneğin Rajastan'dan 28 saatlik yolculuk sonucu Mumbai'ye varan gurubun içinde o bölgedeki dul kadınların örgütü vardı ve verdikleri röportajda “Globalization is fucking us!” (“Küreselleşme bizim anamızı belliyor!”) diyorlardı. The Hunger Project'in (Açlık Projesi) temsilcisi ise bana alternatif medyanın ne kadar önemli olduğunu anlatıyordu. İnanılmazdı ve başkaldırı şarkıları her tarafı etkisi altına almıştı. Türkülerinin güzelliği akıl almaz derecedeydi. Bu şarkılardan örnekler pazartesi sabahı Açık Gazete Programında yayınlandı.

 

Önceki günlerdeki ıssızlık bir kaç saat içinde en radikal biçimde kaybolmuş, neo-liberalizme karşı mücadele eden onbinlerce kişi sokakları dolduruvermişti. İki adımda bir, el ilanları dağıtanlar yapacakları atölyelerin yerini ve zamanını duyuruyordu. Bu şenlik akşamüstü saatlerine kadar sürdü ve hava kararmaya başladığında Forum'un Açılış konuşmaları da yapılmaya başlandı.

 

Konuşmalar arasında en can alıcılarından bir tanesi “Küçük Şeylerin Tanrısı” adlı kitabı ile ünlenen Arundhati Roy'dan geldi. Konuşmasında Amerikan emperyalizminin şiddetle hedef aldığı Irak'a ağırlıkla yer veren Roy, Irak’taki direnişi desteklememiz gerektiğini, hatta her birimizin bu direnişin bir parçası haline gelmesi gerektiğini konuşmayı dinleyen yaklaşık 120,000 (evet, yüz yirmi bin) kişiye iletti. Yalnız iletmekle kalmadı, çok net bir teklifte de bulundu:

 

“Dünya Sosyal Forumu ve Mumbai Direnişi 2004 sona erdiğinde savaştan kâr eden iki şirket seçelim ve bu şirketlerin adreslerini ve tüm faaliyetlerini yayınlayalım. Daha sonra da onları hedef alıp varlıklarına son verelim.”

 

Kalabalıktan canlı bir alkış koptu, herkesin aklı bu fikre yatmıştı.

 

Gecenin bir diğer etkileyici ismi ise Filistinli Mustafa Barguti ("Düşlerimizdeki yer") idi. Dünya nüfusunun % 20'sinin, dünya kaynaklarının % 80'ini kullanmasının kabul edilemez olduğunu belirten Barguti, Dünya Sosyal Forumu’nun bir gazetenin tabiri ile dünyanın ikinci süpergücü haline geldiğini söyledi. Barguti, Filistin meselesinde çarpıcı bir benzetme yaptı:

 

“Filistinlilere direnmemelerini söylemek, tecavüz edilen bir kadına haykırmamasını söylemekle eşdeğerdir.”

 

Filistinlilerin 55 yıllık acı davasının herkesin davası olması gerektiğini söyledikten sonra bu mücadeleyi desteklemek isteyenlerin ne yapmaları gerektiğini açıkladı: Fransa'da traktörü ile bir McDonald’s dükkânını yıkarak ünlenen José Bové'yi örnek göstererek hepimizi Filistin'e ve Irak'a giderek bizzat buradaki direnişi desteklemeye davet etti.

 

Forum gerçekten bomba gibi bir başlangıç yapmıştı ve böyle bir başlangıcı beklemeyen on binlerce insanı cezbetmişti. Program ise durumu daha da çılgın bir şekle sokuyordu. Önümüzdeki günlerde 140 farklı mekânda 1200'den fazla konferans, forum ve atölye çalışmaları gerçekleşecek. Hepsi de birbirinden ilginç ve can alıcı konuların tartışıldığı forumlardan bırakın gün içerisinde gideceklerinizi kararlaştırmak, günün belli bir zaman dilimi içerisinde katılacaklarınızı seçmek de neredeyse imkânsız.

 

Mesela ikinci günün sabahı saat 9 -12 arasında gerçekleşen panellerden şu beşi arasında kararsız kaldım: “Küreselleşme ve Savaş”, “Amerikan Üsleri Üzerine Uluslararası Seminer”, “Bağımsız Sendikacılık ve Sınıf Dayanışması”, “Geleceğin Sosyalizmi” ve “Dalit Direnişi.”

Bir an, Dünya Sosyal Forumu programının üniversitelerde ders programı olduğunu hayal ettim ve bir hoş oldum.

Öncesi: Mumbai'den ilk izlenimler / Ali Tonak