Demedik, seyrettik

-
Aa
+
a
a
a

Fenerbahçe stadında geçtiğimiz haftalarda kötü tezahüratlar üzerine uyarı anonsunun birkaç kez tekrarlanması ile Adana maçı seyircisiz oynanmış. Bu hafta da Galatasaray maçında Diyarbakır kalecisi için alaylı sloganlar atılınca yine anons yapılmış. Seyirciler bir maçta takımları haksızlığa uğradığı için seyirci kalmayıp tepki vermişler, diğerinde de kötü oynayan takımlarını rakip kaleci kurtardığı için duygularını dile getirmişler. Federasyon da seyircilerin seyirci kalmamalarına seyirci kalmayıp o cezayı vermiş. Düşünün seyircilerin seyretmek için gittikleri bir eğlence olayında seyirci kalmayıp tepki verdikleri bir toplumda yaşıyoruz!

Hava kirliliği demeyelim, seyredelim...

Öyle mi gerçekten? Biz seyretmeyen, katılan, tepki veren bir toplum muyuz gerçekten? Ormanlarımız yanıyor, yok oluyor, seyrediyoruz. Yetmiyor üstüne “orman niteliğini yitiren araziler...” yasası çıkartıyoruz, seyrediyoruz. Beğenin ya da beğenmeyin, her ne eleştiriyi getirirseniz getirin, reklamla, pazarlama ile satıyor deyin, sonuç en çok satan kitabımız sanırım 100-150 bin basılıyor. Okumuyoruz, seyrediyoruz. Üniversitelerimizde ekonomi sınavları bile test olarak yapılıyor. Sınavda yorum yapmıyoruz testi seyredip tıklıyoruz.
Karadeniz yok oldu seyrettik, yetmedi otoyol inşaatını seyrediyoruz. Sultan sazlığında önce hayat vardı, pelikanlar vardı, yok oluşu seyrettik, şimdi yokluğu seyrediyoruz. Burdur gölünün başlangıç noktasına havaalanı yaptık. Yapmayın orada ördekler var diyenleri seyrettik. Şimdi uçuş yok havaalanı çalışmıyor, fiilen boş pisti seyrediyoruz. Bunun üzerine eğer doğru ise Hürriyet gazetesinde (Eylül ayının sonlarında okudum) Sn. Süleyman “Demirel havaalanının kendisi için açıldığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Demirel kendi adını taşıyan havaalanının kapatılmadığını, sadeceTHY’nin buraya sefer düzenlemediğini belirtti” haberi vardı. Ben dahil bu sözü de seyrettik. (Gerçi bu söze ne denir, nasıl denilir, inanın toparlayamadım.) Yıllarca doğduk ve hâlâ doğuyoruz. Doğumları seyrediyoruz. Sonra bu çocuklar, tetikçi oldular, tinerci oldular, gurbetçi oldular, bir hiç oldular, yok oldular, hayat! Kadını oldular, seyrettik seyrediyoruz.

Vaatleri, kavgaları, ölenleri, çöküşü...

Tek müdahale edilemeyen hakkımız olan seçimlerde seyrettik. Vaatleri seyrettik. Bu ülkeye çözüm diye 15 bin km çift şeritli yol yapılması önerildi seyrettik. Tepki gösterenler “Yolun bir kilometresi kaç milyon dolar, o para nerede?” dediler. Cevap veren “Kaynak bizde saklı” dedi. Her ikisini de seyrettik. Demedik ki para olsa da yapılmalı mı bu yol diye. Kaynağın varlığı çözümün doğruluğu mudur, demedik. O yol eğer yapılır ise ne kadar ağaç kesilecek, ne kadar tarım alanı mahvolacak demedik.

Sinemaya gittik, seyretmedik, seyrettirmedik haşur huşur, kokulu yağlı mısır yedik. Deniz kenarına gittik seyrettik, seyrederken çekirdek çıtlatıp çekirdekleri çöp varilinin yanına tüküre tüküre yere attık. “Yapmayın, orada çöp bidonu var” diyenlerin üzerine yürüyenleri seyrettik. Konsere gittik, konserin yarısında gelip önümüze aradan geçip oturmaya çalışanları, sonra da geçerken ayağına bastıkları insanlardan özür dileyeceklerine yaptıkları kavgaları seyrettik. Yollarda onlarla öldük. Ölenleri seyrettik. Ölümlerden sorumlu olan trafik canavarını hiç seyredemedik. Televoleleri seyrettik, seyrediliyor diye bu programları yapanları seyrettik. Cinayetleri, cinayetleri seyredenleri seyrettik. Güneydoğu Anadolu’da kadınlarımızın zaten yaşamadıkları hayattan ayrılışlarını seyrettik.

Gecekonduları halkçılık adına seyrettik. Kaçak inşaatı bilmem ki ne adına seyrettik. Deprem oldu hepsi yıkıldı. Bu sefer de enkazı seyrettik. Enkazı kaldıranların birkaç yıl sonra birbirlerine girmelerini seyrettik.

Sınırımızda savaş çıkacak seyrediyoruz. Fransa bile binlerce kilometre öteden BM için karar tasarısı hazırlıyor, öneriler getiriyor. Bizim meclis kapalı (açık olsa ne olur), seyrediyoruz.

Ülkenin ekonomisi çöktü, çöküşü seyrettik. Kendileri jöleli saçları ile özel sektörde bol sıfırlı maaşla çalışırken, devlet dairelerindeki aşırı istihdama bakıp bizim vergilerimizi harcıyorlar diyenlerin, devlet bankalarına atlamak için birbirlerini ezmelerini seyrettik.

Sonuçta bir ülkenin, dağıyla, taşıyla, ruhuyla insanıyla, kurduyla, kuşuyla yok oluşunu seyrettik, seyrediyoruz. Ey halkım herşeyi seyrettik de, maçı seyredemiyoruz.

Bu seyir, bir gün “artık bitti, perde indi” deneceği güne kadar sürecek. Ve sanırım inen perde başka bir seans için artık kalkmayacak.