'Bush yönetimi meşru değil'

-
Aa
+
a
a
a

“Yoksulluğun Küreselleşmesi”nin yazarı, Ottawa Üniversitesi iktisat profesörlerinden, aynı üniversitenin Küreselleşme Araştırmaları Merkezi direktörü Michel Chossudovsky'nin "Savaş Propagandası” ve “Bir Düşman Yaratmak”başlıklarıyla iki bölüm halinde yayınlanan makalesinin özetidir. Ali Tartanoğlu’nun çevirdiği tamamı Mülkiye dergisinin Şubat sayısında yer almıştır.

Birbirini izleyen Amerikan yönetimlerinin El Kaide’ye desteğinin kanıtları:

 

“İslami Tugaylar” Amerikan dış politikasının bir ürünüdür. CIA Soğuk Savaş’tan sonra da örtülü operasyonlarında Usame bin Ladin’in El Kaide’sini desteklemeye ve kullanmaya devam etmiştir. Standart CIA jargonunda El Kaide “istihbarat malı” diye adlandırılmaktadır.Amerikan Kongresi, El Kaide’nin Kosova’da, Makedonya’da, Bosna-Hersek iç savaşı sırasında Amerikan devlet kurumlarıyla olan bağlantılarını ayrıntılı bir biçimde belgelendirmiştir. Kanıtlar, El Kaide’nin Pakistan istihbarat örgütü Interservice Intelligence, ISI tarafından desteklendiğini doğrulamaktadır. Pakistan askeri istihbarat örgütü ISI, CIA ile yakın işbirliği halindedir.ISI, bir yandan CIA ile işbirliği yaparken, öte yandan da sürekli olarak çeşitli İslamcı terör örgütlerini desteklemiştir.ISI’nın desteklediği bu terör grupları, gizli sponsorlarıyla ilişkilerinde bir dereceye kadar bağımsız, ancak sonuçta Amerikan çıkarlarına hizmet edecek şekilde hareket etmektedirler. Usame bin Ladin’in nerede olduğunun bilindiğine dair bol miktarda belge vardır. Bir başka ifadeyle, “istihbarat arızası”, “istihbarat fiyaskosu” diye bir şey söz konusu değildir. 11 Eylül teröristleri, kendi iradeleri ile hareket etmiş değildir. Kamikaze uçak korsanları, dikkatle, ustaca planlanmış bir istihbarat operasyonunun unsurlarıdır, araçlarıdır.

 

Savaş Propagandası

 

Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ve CIA bir korku ve dezenformasyon kampanyası başlatmıştır. Savaşla ilgili karar ve uygulamalar, “rejim değişikliği” ve “demokrasinin restorasyonu”na yönelik “insani müdahaleler” olarak, askeri işgal ve sivillerin öldürülmesi, “barışın korunması” olarak, insan haklarının, sözde terör karşıtı yasal düzenlemeler çerçevesinde çiğnenmesi, “iç güvenliği” sağlamanın ve insan haklarını korumanın bir aracı olarak gösterilmektedir. Şirket medyası, yavaş yavaş gelişen bu totaliter sistemin bir aracıdır.

 

Dışişleri Bakanlığının, 11 Eylül’den hemen sonra kurduğu yumuşak görünümlü (sivil) propaganda biriminin görev talimatı “ülke dışındaki Amerikan karşıtlığını etkisiz kılmak”tır. (1)

 

CIA’nın Rolü

 

Korku ve Dezenformasyon Kampanyası’nın (KDK) en güçlü unsuru, yazarlara, gazetecilere, medya eleştirmenlerine özel vakıflar ve CIA’nın mali desteğine sahip cephe kuruluşlarından oluşan bir ağ aracılığıyla gizlice para dağıtan CIA’dır. CIA pek çok Hollywood yapımının konusunu ve yönünü de etkiler. 11 Eylül’den bu yana Hollywood yapımlarının üçte biri savaş filmleridir. Dezenformasyon, CIA ajanları tarafından “her zaman olduğu gibi”, büyük gazetelerin, dergilerin, televizyon kanallarının istihbarat servislerinde “oluşturulur.”

 

“Meşru Savunma” Doktrini

 

Milli Güvenlik Stratejisi belgesinde (NSS) dile getirilen önleyici “savunma savaşı” doktrini ve El Kaide’yle yani “terörizmle savaş”ın amacı, “önleyici askeri harekat”ın, “serseri, külhanbey devletler” ve “İslamcı teröristler”den oluşan iki tür düşmana karşı bir “kendini savunma”, bir “meşru müdafaa” eylemi anlamına geldiğini anlatmaktır:

 

“Küresel teröristlere karşı savaş, süresi belli olmayan küresel bir girişimdir. ... Amerika ortaya çıkacak bu tür tehlikelere karşı, oluşmalarını tamamlamadan harekete geçecektir. ... Serseri, külhanbey devletler ve teröristler, bize geleneksel araçlarla saldırmayı düşünmüyor. Bu tür saldırıların başarılı olamayacağını biliyorlar. Bu nedenle teröre ve potansiyel olarak kitle imha silahlarına güveniyorlar. (...) Tehlike ne kadar büyükse, tepkisiz kalmanın riski de o kadar büyük ve önleyici tedbir almak o ölçüde zor olur, (...) Bu tür düşmanca eylemleri önlemek için Birleşik Devletler, gerekirse onlardan önce saldırıya geçecektir.”(2) (Milli Güvenlik Stratejisi, Beyaz Saray, 2002, http://www.whitehouse.gov/nsc/nss.html )

 

Haber Zincirini Dezenformasyonla Beslemek

 

“Terörizme karşı savaş” konusundaki haberlerin çoğunda “Usame bin Ladin’in El Kaide’si” vardır. El Kaide’nin örtülü operasyonlarda kullanılan, CIA’ya ait bir “istihbarat malı” olduğuna ise pek az değinilir.

 

“Kitle İmha Silahları” (KİS) deyimi, “terörün Devlet destekçileri”ne, yani KİS’e sahip olduğu iddia olunan Irak, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere karşı “önleyici savaş”ı haklı çıkarmak için kullanılır. Irak örneğinde çokça görüldüğü gibi, KİS ve biyolojik silahlarla ilgili haberlerin çok büyük kısmı “fabrikasyon”dur.

 

Başkan Bush ve Başbakan Blair’ın son konuşmalarında KİS ve Usame ustalıkla harmanlanmaktadır. İngiltere Savunma Bakanı Jack Straw, içinde bulunduğumuz Ocak ayı başında, Irak gibi “serseri, külhani rejimler”in El Kaide gibi gruplar için en olası KİS teknolojisi kaynakları olduğunu söylemiştir. (3) … Tony Blair, Irak, Kuzey Kore, Orta Doğu ve El Kaide’yi, İngiltere’nin gelecek yıl karşılaşacağı “zor ve tehlikeli” sorunlar olarak sıralamıştır. (4)

 

Bir Düşman Yaratmak

 

Savaş propagandasının temel amaçlarından biri, “bir düşman imal etmek”tir. Düşman, gerçekmiş gibi algılanmalıdır: El Kaide’yi Bağdat hükumeti ile ilişkilendiren binlerce haber ve başmakale haber zincirine yerleştirilir. Bu çerçevede propaganda,  gerçeği boğmak ve Usame bin Ladin’in El Kaide’sinin nasıl imal edildiği ve “bir numaralı düşman”a nasıl dönüştürüldüğünün kanıtlarını yok etmek demektir.

 

Bu arada, keyfi kitlesel tutuklamalar dahil Müslümanlara yönelik “anti-terör operasyonları” hızlandırılmıştır. Şirket medyası kamuoyunu hazırlamakla meşguldür:

 

“Batı dünyasındaki Amerika ve Batı çıkarları, Irak’a saldırıyı başlattığımız anda, uyuyan hücrelerin misillemelerine hazırlıklı olmalıdır.” (5)

 

Çiçek Aşısı Kampanyası

 

Bu olağanüstü hal önlemleri çerçevesinde, Amerika topraklarında muhtemel bir biyolojik silah saldırısına karşı zorunlu çiçek aşısı hazırlıkları da devam etmektedir. Yoğun medya propagandasının malzemesi olan aşı programı, sırf halk arasında bir panik havası yaratma amacıyla uygulanacaktır.

Gizli gündem, aslında cam gibi ortadadır. Savaş karşıtı hareket en iyi nasıl itibarsızlaştırılır ve Devlet’in meşruiyeti en iyi nasıl korunur?.. Korku ve nefret aşılayan koşulları oluştur, yöneticileri, terörizmi yok etmeye ve demokrasiyi korumaya ahdetmiş “barış bekçileri” olarak sun!.. İngiltere Başbakanı Tony Blair’in sözlerinde, Amerikan propaganda mesajı kelimesi kelimesine yansımaktadır:

 

“Şu veya bu şekilde, ama bir şeyler denemelerinin kaçınılmaz olduğuna inanıyorum.’ … Bu insanlarla ilgili en ürkütücü nokta, fanatizm ile kitlesel tahribat gücüne sahip teknolojinin bir araya gelme olasılığıdır.” (6)

 

Toplu Tutuklamalar

 

11 Eylül 2001’den bu yana, Ortadoğu kökenli insanların uydurma suçlamalarla kitleler halinde tutuklanmasında amaç güvenlik endişeleri değil, korkuya ve propaganda kampanyasına “güvenirlik” kazandırmaktır. Şirket medyasının geniş yer verdiği her tutuklama, görünmeyen düşmanı görünür hale getirmekte, ama El Kaide’nin bir CIA yaratığı olduğu gerçeğini boğmaktadır. El Kaide ile İslami Tugayların yapısı ve Sovyet-Afgan savaşından bu yana geçmişi gizlenmelidir, çünkü geniş halk kitleleri bunu öğrenirse sözde “terörizme karşı savaş”ın meşruiyeti bir iskambil destesi gibi çöker; hatta zamanla temel siyasi ve askeri aktörlerin meşruiyeti tehdit altına girer. “Bir numaralı düşman”, bir düşman değil, bir araçtır.

 

“11 Eylül’ün Önceden Bilinmesi” Skandalı

 

16 Mayıs 2002’de, New York’un sansasyon gazeteleri “Başkan Bush’un, terör saldırılarından önce uçak kaçırmalar konusunda uyarıldığını”, ancak harekete geçemediğini bildirmiştir. (7) Büyük basın, 11 Eylül’den bu yana ilk kez Amerikan devlet aygıtının en yüksek kademelerinde bir ört-bas etme olasılığından üstü kapalı olarak söz etmektedir.

 

FBI ajanı Coleen Rowley,  FBI Başkanı Robert Mueller’a gönderdiği tartışma yaratan notunda, 11 Eylül saldırılarıyla ilgili soruşturmalarda “kasıtlı engellemeler”in  varlığına işaret etmiştir:

 

“11Eylül saldırısından birkaç dakika sonra SSA (FBI içindeki Radikal Aşırı Dinciler dairesinin müdürü David Frasca), «bu galiba tamamen bir rastlantı idi” dedi, onlardan izin alıncaya kadar hiçbir şey yapmamalıydık, çünkü ülkenin herhangi bir yerinde devam eden başka bir şeyi berbat edebilirdik.”(8)

 

Yaklaşan bir siyasi krize hazırlıklı olmaya çalışalım derken, korku ve dezenformasyon kampanyası abartılmıştır. Haber zinciri, birden bire “olası terörist saldırı” haber ve uyarılarıyla dolmuştur. Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in, sözcükleri dikkatle seçilmiş, açıkça korku aşılamayı amaçlayan şu açıklaması ilginçtir:

 

“Amerika’ya yönelik olası bir saldırının başarı şansının neredeyse kesin olduğunu sanıyorum … Yarın olabilir, gelecek hafta olabilir, gelecek yıl olabilir. Öyleyse hazırlıklı olmalıyız.”(9)

 

Cheney’in asıl söylemek istediği, bizim yarattığımız “istihbarat malının” bizi tekrar vuracağıdır. Şimdi, eğer bu “CIA yaratığı” yeni terörist saldırılara hazırlanıyorsa bunu ilk öğrenenin CIA olmasını beklersiniz. Çünkü her halü karda, Amerika’da ve Dünyanın başka yerinde “olası terörist saldırılar” konusunda CIA kaynaklı bu sözde “uyarıları” da CIA kontrol edmektedir.

 

Gerçek Terörist Saldırılar

 

Korku ve dezenformasyon kampanyasının “etkili” olabilmesi için asılsız saldırı “uyarıları” yetmez, “gerçek” terörist oluşumlar veya “olaylar”a da ihtiyaç vardır.

 

“Savaş bahanesi olaylar”ın tetiklenmesi, Amerikan askeri tarihinin bir parçasıdır.(10) 1962’de de Genelkurmay Başkanlığı, “Küba’nın işgalini haklı çıkarmak üzere kasıtlı sivil kayıplar meydana getirilmesi için Northwoods Harekatı” başlıklı bir gizli plan hazırlamıştı:

 

“Guantanamo Körfezi’nde bir Amerikan gemisini havaya uçurup, suçu Küba’nın üzerine atabilirdik”, “Miami bölgesinde, diğer Florida şehirlerinde ve hatta Washington’da bir Komünist Küba terör kampanyası geliştirebilirdik”, “Amerikan gazetelerindeki ölü, yaralı ve kayıp listeleri yararlı bir milli galeyan havası yaratacaktı.” [Bkz.: “Küba’da Amerikan Askeri Müdahalesinin Haklı Çıkarılması” başlıklı, 1962 tarihli sınıflandırılmamış çok gizli damgalı belge.(11) Ayrıca Northwoods Operasyonu için bkz: http://www.globalresearch.ca/articles/NOR111A.html ].

 

Pentagon ve CIA’nın son terörist saldırılarda doğrudan rolü olduğuna dair somut bir kanıt yoktur. Son saldırı, belli ölçüde özerk ama tamamen bağımsız hareket eden örgütler veya bu örgütlere bağlı hücreler tarafından üstlenilmiştir. Bu bağımsızlık, bir örtülü istihbarat operasyonunun en temel özelliğidir. “İstihbarat malı”, örtülü sponsorlarıyla doğrudan temas halinde değildir. Hatta, bu sponsorlar adına hareket ettiğini bilmesi de gerekmez.

 

2002 tarihli, brifing dışı olarak sınıflandırılmış son bir rapor Pentagon’un “teröristler arasında ve kitle imha silahlarına sahip devletlerde «tepkileri uyandırmayı», yani örneğin terörist hücreleri harekete geçmeye ve kendilerini Amerikan kuvvetlerinin «hızlı-karşılık» saldırılarına açık hale getirmeye kışkırtmayı amaçlayan gizli operasyonlar yapmak üzere sözde «Hareketli, Önleyici Operasyonlar Grubu (P2OG)» oluşturulmasının istenmesine” öncülük etmesini öngörmektedir.”(12)  

 

P2OG girişimi, yeni bir şey değildir. CIA’nın Soğuk Savaş döneminden beri terörist grupları desteklediğine dair pek çok belge vardır.

 

Amerikan askeri ve istihbarat teşkilatının örtülü desteği, karmaşık bir aracılar ve istihbarat vekilleri ağıyla çeşitli İslamcı terörist örgütlere aktarılır. Ayrıca pek çok resmi açıklama, istihbarat raporu, Soğuk Savaş döneminde Amerikan askeri ve istihbarat birimleri ile El Kaide militanları arasında 1990’lar ortalarında Bosna’da, 1998-99’da Kosova’da, 2001’de Makedonya’da örneği görülen son ilişkileri doğrulamaktadır.(13) Amerikan Kongresi Cumhuriyetçi Parti Grubu, 1997 tarihli bir raporda, Bosna’daki iç savaşta Amerikan ordusu ile El Kaide arasındaki aleni işbirliğine işaret etmektedir.(14) (16 Ocak 1997, http://www.globalresearch.ca/articles/DCH109A.html.)

 

El Kaide ve Pakistan Askeri İstihbaratı (ISI) ile Bağlantılar

 

11 Eylül sonrasında meydana gelen hemen hemen bütün terör olaylarında terör örgütünün “Usame bin Ladin’in El Kaide’si ile bağları” olduğunun söylenmesi, tek başına bile son derece önemli bir enformasyon parçasıdır. Kuşkusuz, El Kaide’nin bir CIA yaratığı olduğu gerçeğine basın haberlerinde değinilmez. 

 

Bu örgütlerin, özellikle Pakistan’dakilerin, Pakistan askeri istihbarat örgütü ISI ile bağlantıları, Senato Dış İlişkiler komisyonu tarafından bu bağlantıların niteliği tanımlanmaksızın doğrulanmıştır. Bu bilgi, bu terörist saldırıların sponsorunun kimliği açısından çok önemlidir. Çünkü, ISI’nin bir yandan bu terör örgütlerini desteklerken, öte yandan da CIA ile yakın ilişkiler içinde olduğu anlamına gelir.

 

Ekim 2002 Bali Bombalı Saldırısı

 

Endonezya’nın Kuta sahil tesislerindeki Bali saldırısı, çoğunluğunu Avustralyalı turistlerin oluşturduğu yaklaşık 200 kişinin ölümüyle sonuçlanmış, saldırının, İslami Cemaat adlı bir grup tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülmüş, basın ve resmi açıklamalar, İslami Cemaat ile El Kaide arasındaki yakın ilişkiye işaret etmişlerdir.

 

UPI’nin bir haberine göre:

 

“... Singapur ve Malezya’da göz altına alınan radikallerden bir çoğu, ilhamlarını Afganistan ve Pakistan’daki Mücahidîn’in faaliyetlerinden almıştır.”(15)

 

Raporda, Mücahidîn’in Afganistan ve Pakistan’da eğitilmelerinin, 1979’da Başkan Jimmy Carter döneminde, Pakistan ISI’si aracılığı ile gerçekleştirilmiş CIA finansmanlı bir girişim olduğuna değinilmemektedir.  

 

İslami Cemaat’in bağlantıları: İslami Cemaat’in, CIA ve Avustralya istihbaratı ile ilişki halindeki Endonezya askeri istihbarat örgütü BIN ile de bağlantıları olduğu, Uluslararası Kriz Grubu ICG tarafından da kabul edilmiştir:

 

“Bu bağlantının tamamen ortaya çıkarılması gerekir: bu demek değildir ki, BIN, İslami Cemaat ile birlikte çalışıyor; ama İslami Cemaat hakkında bildiklerinin veya bulabildiklerinin ne kadarını açıkladığı konusunda bir soru da akla gelmektedir.”(16) (Uluslararası Kriz Grubu, http://www.crisisweb.org/projects/showreport.cfm?reportid=845 , 2003)

 

Ancak ICG de, Endonezya istihbarat örgütünün 30 yıldan fazla bir süre CIA tarafından kontrol edildiğine değinememektedir.

 

Ekim 2002 Bali saldırısından sonra, yüksek rütbeli Endonezya subaylarından kaynaklanan bir karşı rapor ise, hem Endonezya İstihbarat Örgütü başkanı General A. M. Hendropriyono’nun hem de CIA’nın olaya bulaştığını savunmaktadır. (17)

 

Bali saldırısı ile ilgili haberler, Amerikan istihbarat yetkililerinin önümüzdeki birkaç ay içinde Avrupa, Uzak Doğu ve ABD’de, Endonezya’dakine benzer yeni saldırılar beklenebileceği uyarısını getirmiştir.(18)

 

Örtbas etme: Ancak İslami Cemaat’in Endonezya istihbaratı ile ilişkisi, Endonezya hükumetinin, perde arkasında Avustralya istihbaratı ve CIA tarafından yönlendirilen resmi soruşturmasında asla ortaya konmamıştır.

 

Ayrıca, bombalamadan kısa süre sonra Avustralya Başbakanı John Howard “Avustralya makamlarının Bali’deki muhtemel saldırı konusunda uyarıldıklarını ancak bir uyarı bildirisi yayınlamayı tercih etmediklerini itiraf” etmiştir.(19) Ama Avustralya hükumeti, bombalama sonrasında sözde “teröre karşı savaş”ta Endonezya Özel Kuvvetleri Kopassus ile çalışmayı ise tercih edecektir.

 

Northwoods Operasyonunu hatırlatan Bali saldırısı, “faydalı bir öfke dalgası”nın ateşlenmesine yaramış(20), Avustralya kamuoyunun Amerika’nın Irak’ı işgali doğrultusunda etkilenmesine katkıda bulunurken, savaş karşıtı protesto hareketini zayıflatmıştır.. Bali saldırısından sonra, Avustralya hükumeti, Amerika öncülüğündeki “terörle savaş”a “resmen” katılmış; saldırıyı sadece ABD-İngiltere askeri ekseni ile tamamen bütünleşmenin bir bahanesi olarak kullanmakla yetinmeyip, kendi vatandaşlarına karşı “etnik tanımlama” dahil zorlayıcı polisiye önlemler uygulamaya başlamıştır.

 

Başbakan John Howard, son olarak, komşu Asya ülkelerinde Avustralya’ya saldırmayı planlayan teröristlere karşı önleyici saldırı yapmaya hazırlandığını belirttiği bir açıklama yapmıştır. Avusturalya istihbarat birimleri de nükleer silahların kullanılacağı El Kaide’ninkine benzer bir saldırı konusunda pek endişelidirler.(21)

 

Hindistan Parlamentosuna Saldırı (Aralık 2001)

 

Aralık 2001’de Hindistan Parlamentosuna düzenlenen ve Hindistan’la Pakistan’ı savaşın eşiğine getiren terörist saldırı, iddiaya göre üsleri Pakistan’da bulunan iki isyancı grup tarafından gerçekleştirilmiştir: Leşker-i Taibe (Masumiyet Ordusu) ve Ceyş-i Muhammed (Muhammed’in ordusu)… Basın, her iki grubun doğrudan Pakistan Askeri İstihbarat Örgütü ISI tarafından desteklendiğine hiç değinmemiş, ama El Kaide ile bağlantılı olduğunu bildirmiş; Senato Dış İlişkiler Komisyonu ise, “Pakistan’ın, istihbarat örgütü ISI aracılığıyla Leşker ve Ceyş’e para, silah, eğitim kolaylıkları ve sınır geçişlerinde yardım sağladığını ...” doğrulamıştır.(22) (Dış İlişkiler komisyonu, http://www.terrorismanswers.com/groups/harakat2.html , Washington 2002.)

 

Komisyonun değinemediği nokta, ISI ile CIA arasındasıkı ilişkiler ve ISI’nın Leşker, Ceyş, Cammu ve Keşmir Hizbül Mücahidîn örgütlerini desteklemeyi sürdürürken, CIA ile de işbirliği yaptığıdır. Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olan Zbigniev Brzezinski’nin yazılarında da doğrulandığı üzere, bu “yabancı savaşçılar”ın eğitimi, Amerikan’ın 1979’da Carter döneminde Sovyet-Afgan savaşıyla birlikte başlattığı bir dış politika uygulamasıydı. (23) Hindistan Parlamentosuna düzenlenen saldırıdan sonra, 2002 yılı başlarında Gucerat eyaletinde başlayan etnik ayaklanmalar, 1980’de başlatılan, uyuşturucu parasıyla finanse edilen ve Pakistan askeri istihbaratınca kışkırtılan sürecin doruk noktasıdır.

 

“Yönetme Hakkı”, Bush ve Blair’den Alınmalıdır

Modern tarihin, görülmemiş derecede bir dayanışma, cesaret ve kararlılık gerektiren en ciddi krizini yaşıyoruz. Nükleer silahların “ilk vuruş” şeklinde kullanımı da dahil Amerika’nın savaşı, insanlığın geleceğini tehdit etmektedir.

 

Amerika’da ve bütün dünyada savaş karşıtı hareket bir ivme kazanmıştır. Ama savaş karşıtlığının harekete geçmesi, tek başına, savaşın akışını tersine çeviremez. İlk aşamada gerekli olan, asıl siyasi ve askeri aktörlerin meşruiyetine sürekli meydan okumak, Amerikan İmparatorluğunun gerçek yüzünü ve bu imparatorluğun temelini oluşturan dış politikanın suçluluğunu ortaya koymaktır. Nihai olarak gerekli olan ise, Bush Yönetiminin “yönetme hakkı”nın sorgulanması ve nihayet elinden alınmasıdır.

 

Çoğunluk savaşa karşı olsa bile, bu tek başına savaşı önlemeye yetmez. Propaganda kampanyasının amacı, Bush, Cheney, Rumsfeld, Ashcroft, Tenet, Armitage, Rice gibi asıl siyasi ve askeri aktörlerin meşruiyetini destekleyen yalanların devam etmesidir. Bush Kabinesi, Amerikan halkının ve dünya kamu oyunun gözünde bir “meşru hükümet” olarak kabul edildiği sürece, halk desteğine sahip olsun veya olmasın, Irak’ı işgal planını gerçekleştirecektir. Öyleyse, bu meşruiyete karşı mücadele edilmelidir.

 

Aynı şekilde, halkın çoğunluğunun Amerika’nın yol açacağı savaşa karşı olduğu İngiltere’de, nihai olarak Blair Kabinesinin düşmesi ve İngiltere’nin Amerika önderliğindeki askeri koalisyondan çekilmesiyle sonuçlanacak eylemler gerçekleştirilmelidir.

 

Yöneticileri uzaklaştırmanın zorunlu koşullarından biri, propaganda kampanyalarını zayıflatmak ve sonunda parçalamaktır. Bu amaca en iyi nasıl ulaşılır? “Teröre karşı savaş”ın altında yatan bütün yalanları ortaya dökerek, Bush Yönetiminin 11 Eylül olaylarındaki suç ortaklığını açığa çıkararak…

 

Bu, büyük bir oyundur, Amerikan tarihinin en büyük yalanıdır. Savaş bahanesi inandırıcı değildir ve yöneticilerin görevden alınması gerekir.

 

Ayrıca, “Bir Numaralı Düşman”ın fabrikasyon olduğunun, kasıtlı ve yapay olarak imal edildiğinin gösterilmesi de önemlidir. Terörist saldırılar gerçekten “gerçek”tir, ama arkasındaki kimdir? El Kaide’nin Sovyet-Afgan savaşından bu yana CIA ile olan bağlantılarının tarihi dahil, terörist örgütleri destekleyen örtülü operasyonlar tamamen açığa çıkartılmalıdır, çünkü bunlar 11 Eylül saldırısından bu yana meydana gelen  ve hepsi de El Kaide ile bağlantılı olarak gösterilen terörist saldırı dalgasıyla doğrudan ilişkilidir.

 

Akışı tersine çevirmek için, propaganda kampanyasına karşı çıkan bilgilerin her düzeyde yayılması gereklidir.

 

Gerçek, yalanın altındaki zemini kaydırır ve onu gölgede bırakır. Gerçek ise, Bush yönetiminin, Irak’a açacağı savaşın bahanesi olarak uluslararası terörizmi desteklediğidir. Bu gerçek bir kere tam olarak anlaşıldığında, yöneticilerin meşruiyeti iskambil destesi gibi yıkılacaktır. Başarılması gereken budur.

 

Amerika’daki, Avrupa Birliği’ndeki ve bütün dünyadaki savaş karşıtı büyük gösterilerin momentumu ve başarısı, bölgelerdeki, işyerlerindeki, mahallelerdeki, okullardaki, üniversitelerdeki, vb., on binlerce savaş karşıtı yerel komiteden oluşan kalıcı bir örgütlenme ağının temellerini oluşturmalıdır. Bizim adımıza yönetenlerin meşruiyeti, nihai olarak bu örgütlenme ağı aracılığıyla sarsılacaktır.

 

Bush Yönetimi’nin savaş planlarını bozmak ve propaganda mekanizmasını işlemez hale getirmek için, önümüzdeki aylarda ülke dışındaki, Amerika’daki, Kanada’daki, dünyanın her yerindeki yurttaşlarımıza, bu savaşın neden ve sonuçları konusunda yanıltılmış olan milyonlarca sade insana ulaşmak zorundayız.

 

Bu girişim, bilgilerin, Bush Yönetimi’nin propaganda mekanizmasını zayıflatmayı ve sonuçta işlemez hale getirmeyi amaçlayan bir düşünceyle geniş bir grassroot şebekesi içinde dağıtılmasını gerektirmektedir.

 

11 Eylül ile ilgili olanlar dahil yalanlar tamamen açığa çıkartıldığı ve herkes tarafından anlaşıldığı zaman, Bush Yönetimi’nin meşruiyeti yıkılacak; Büyük Biraderin üzerine basacağı hiçbir bacağı, yani besleneceği hiçbir savaş kalmayacaktır. Bu, Amerika’da mutlaka köklü ve büyük bir “rejim değişikliği” yaratmayabilir, ama er geç Yeni Dünya Düzenine ve Amerikan İmparatorluğu’nun küresel egemenlik arayışına karşı yaygın bir mücadelenin yolunu döşeyecek yeni bir “savaş karşıtı oydaşma” ortaya çıkacaktır.

 

 

Daha fazla bilgi için, Küreselleşme Araştırmaları Merkezi’nin http://globalresearch.ca//by-topic/sept11/ adresindeki 11 Eylül konusunda geniş bir bibliyografi oluşturan bölümüne başvurulabilir.

 

Ayrıca bkz.: 2002 http://globalresearch.ca/globaloutlook/truth911.htmladresinden Michel Chossudovsky, War and Globalisation, The Truth Behind September 11, Global Outlook

Küreselleşme Araştırmaları Merkezi (CRG), “11 Eylül’ün Önceden Bilinmesi”, 11 Eylül soruşturması üzerine bir makale ve belgeler derlemesi, http://globalresearch.ca/articles/CRG204A.html

 

    Dipnotlar

1 Sunday Times, Londra, 5 Ocak 2003.2 Milli Güvenlik Stratejisi Belgesi, Beyaz Saray, 2002, http://www.whitehouse.gov/ncs/nss.html3 Agence France Presse (AFP), 7 Ocak 2003.4 Agence France Presse (AFP), 1 Ocak 2003.5 Washington Post, 25 Ocak 20036 Reuters, 21 Şubat 2003.7 Bkz.: Ian Woods, Conspiracy of Silence (Sessizlik Komplosu), McKinney Vindicated, Global Outlook, No. 2, 2002.8 Coleen Rowley, FBI Başkanı Robert Mueller’a not, Global Outlook içinde, sayı 3, s. 28, 2003.9 The Boston Globe, 5 Haziran 2002.10 Bkz.: Richard Sanders, War Pretext Incidents, How to Start a War, (Savaş Bahanesi Olaylar, Bir Savaş Nasıl Başlatılır) Global Outlook, 2 ve 3 sayılarda iki bölüm olarak basılmıştır, 2002-2003.11 Northwoods Operasyonu, 13 Mart 1962’de Genel Kurmay Başkani tarafindan Savunma Bakani Robert McNamara’ya gönderilen sınıflandırılmamış çok gizli belge, http://www.globalresearch.ca/articles/NOR111A.html12 William Arkin, The Secret War (Gizli Savaş), The Los Angeles Times, 27 Ekim 2002.13 Bkz.: Michel Chossudovsky, War and Globalisation, The Truth behind September 11 (Savaş ve Küreselleşme, 11 Eylül’ün Ardındaki Gerçek), Global Outlook, 2003, Bölüm 3,http://globalresearch.ca/globaloutlook/truth911.html14 Bkz.: Clinton-Approved Iranian Arms Transfers Help Turn Bosnia into Militant Islamic Base (Clinton, İran Silahlarının Transferi Yardımının Bosna’daki Militan İslam Üssüne Dönmesini Onayladı), Kongre Basın Bülteni, ABD Kongresi, 16 Ocak 1997, http://www.globalresearch.ca/articles/DCH109A.html15 UPI, 6 Ocak 2002.16 Uluslararası Kriz Grubu, Indonesia Backgrounder: How The Jemaah Islamiyah Terrorist Network Operates (Endonezya Arkaplanı: İslami Cemaat Terörist Şebekesi Nasıl Çalışır), http://www.crisisweb.org/projects/showreport.cfm?reportid=845 , 2003.17 Raymond Bonner ve Jane Perlez, More Attacks on Westerners Are Expected in Indonesia (Endonezya’da Batılılara Karşı Yeni Saldırılar Bekleniyor), New York Times, 25 Kasım 2002.18 Business AM, 15 Ekim 2002. 19 Christchurch Press, 22 Kasım 2002), (Benzer uyarılar CIA tarafından da yapıldı).20 Northwoods Operasyonu, 13 Mart 1962’de Genel Kurmay Başkanı tarafından Savunma Bakanı Robert McNamara’ya gönderilen sınıflandırılmamış çok gizli belge, http://www.globalresearch.ca/articles/NOR111A.html21 Insight on the News, 3 Şubat 2003.22 Dış İlişkiler Komisyonu: http://www.terrorismanswers.com/groups/harakat2.html Washington 2002. 23 Bkz.: K. Subrahmanyam, Pakistan is Pursuing Asian Goals (Pakistan Asyalı Hedefler Peşinde), India Abroad, 3 Kasım 1995.