Ben kime oy vereceğim

-
Aa
+
a
a
a

Allahım açıklasa da ne yapacağımızı bilsek dediğiniz, merakla beklediğiniz oyumu kime vereceğim sorusunun yanıtını aşağıdaki satırlarda bulacaksınız. Bu yazıyı üstad yazarlarımızın artık bu konuda görüşlerini çok açık bir biçimde belirtmeye başlamaları üzerine kaleme aldım. Açık Site okurlarının da kendi yazarlarının fikirlerinden mahrum kalmaması gerekirdi. Ünlü yazarlarımızın belirttiklerine göre okurları onlara soruyormuş, oyumu kime vereyim diye. Oy verme hakkına sahip bir kişinin akli ve hukuki ehliyetinin teorik olarak var olduğunu kabul etmek zorundaysak, bu durumda ben bu soruyu Türkiye’de cidden sorana ne denir, ne yapılır, yorumunuza bırakıyorum.

Yağmur ormanları; "Konuyla ne alaka?" diyorsanız, Sinan Çakaloz'la aynı partiye oy vermiyorsunuz demek..

 

Sayın okurlar, oyumu aşağıdaki niteliklere sahip partiye vereceğim. Bu yazı bittiğinde siz de -adını açıklamasam da- şıp diye o partiyi tanıyacak ve ellerinizi çırparak “Ah evet evet, biz de zaten onu düşünmüştük” diyeceksiniz.

Oyumu, geleceğimize yönelik atacağımız her adımda, kayıtsız şartsız, birinci öncelik çevredir diyen, çevre de önemli ama halkımızın da enerji gereksinimi var, onun için Hasankeyf üzerine de baraj yaparız demeyen partiye vereceğim.
Oyumu gerçek görüşünü (varsa tabii) çok açıkça somut bir biçimde ifade eden, herkesi kucaklamak gibi aslında hiçbir sonuç vermeyecek yaklaşımında olmayan partiye vereceğim.
Oyumu nüfus artışını çok açık bir biçimde sorun olarak algılayan ve ifade eden, nüfus artışını doğa yasası olarak görmeyen, niceliğin değil, niteliğin önemli olduğunu kavrayan partiye vereceğim.
Oyumu halk yağcısı olmayan, herkesi tatmin etme iddiası taşımayan, kısa vadede azımsanmayacak bir kesimi mutsuz etse dahi, uzun vadede tüm topluma fayda sağlayacak somut hedefler koyan partiye vereceğim.
Oyumu Avrupa Birliğini, Avrupa Birliğine girelim de alacağımız yardımlarla köşeyi dönelim diyen veya seçime giderken söyleyecek sözü, inandırıcılığı kalmadığından AB kavramına sarılan partiye değil, AB’nin bir toplumsal yaşam biçimi, her alanda bir değer yargıları bütünlüğü, ekonomik güç birliğinin ötesinde bir hukuk sistemi olduğunu kavrayıp, girse de girmese de zaten bu yapı için, hatta bu yapıyı daha öteye götürüp yeni kriterler koymak için çalışacağını açıkça beyan eden partiye vereceğim.
Oyumu ekonomi ve siyaset dışında sanat, kültür, ince zevk diye bir kavram olduğunu bilen ve o etkinliklere kravatını evinde bırakıp, sevdiğiyle birlikte yanında korumaları olmadan, medyaya  haber vermeden, ciddi devlet adamı havasına girmeden sıradan bir insan gibi katılabilen ve gerçekten tat alan insanların olduğu partiye vereceğim. Oyumu sporun sadece futbol olmadığını bilen siyasetçilerin bulunduğu partiye vereceğim. (Bu paragrafta iyice saçmalamaya başladığımın farkındayım.)
Oyumu, inanç özgürlüğünü kendi inançlarının özgürlüğü olarak algılamayan partiye vereceğim.
Oyumu, fikir özgürlüğü anlayışı özgürce düşünüp özgürce ifade etmeme olmayan partiye vereceğim.
Oyumu trafik sorununu trafik canavarına bağlamayıp, yavaş giderek ve yeni köprüler yaparak çözeceğine inanmayan partiye vereceğim.
Oyumu yeni üniversiteler açmanın üniversite eğitimi vermek olmadığını, üniversitelerin lise değil bilim üretme kurumu olduğunu anlayan ve bu nedenle yeni kontenjanlar yaratıp diplomalı işsizler çıkarmayacak partiye vereceğim.
Oyumu işsizliği önlemek için olmayan işlere olmaması gereken insanları yerleştirmeyecek, sonra bu insanlara çok para ödediği için dışardan borç alıp borçtan yakınmasına gerek kalmayacak partiye vereceğim.
Oyumu kalkınma anlayışı her yere araba fabrikası yapmak olmayan, teknoloji üretmeyi hedefleyen ve bunu nasıl yapacağını somut olarak açıklayan partiye vereceğim.
Oyumu ülkemize saldırı olmadığı sürece çeşitli gerekçelerle kılıfına uydurup doğrudan veya dolaylı olarak savaşa katılmayacak, dünyanın her yerinde, herkes için, her zaman koşulsuz bir biçimde barışı savunacak ve bu politikayı uygulayabilecek partiye vereceğim.
Oyumu sadece bize değil dünyaya yeni bir yön verebilecek, iç borcu nasıl çevireceğinden öte, kutuplardaki buzullardan, Filipinler’deki mercan resiflerine, Amazondaki yağmur ormanlarından, Afrika kıtasındaki HI virüsü taşıyanlara kadar ufku geniş insanların olduğu partiye vereceğim.  

Sayın okurlar, hemen anladınız değil mi hangi partiye oy vereceğimi? 

 

(Bu yazı 26/07/2002’de kaleme alınmıştır.)