Ateş ve Söz – Subcommandante'den mektup

-
Aa
+
a
a
a

Subcommandante MarcosBu not devrimci Subcommandante Marcos tarafından "EZLN (Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu) 20 ve 10, Ateş ve Söz kampanyası ve Gloria Muñoz Ramírez'in aynı adı taşıyan kitabının sunumu için gönderilmiştir. Hazır bulunanlar: Hermann Bellinghausen, Rosario Ibarra, Juan Bañuelos, Javier Elorriaga, Adriana López Monjardín, Sergio Rodriguez Lascano ve yazar.Zapatista Ulusal Kurtuluş OrdusuMeksika10 Kasım 2003Günaydın, tünaydın, iyi akşamlar. Sub Marcos size sesleniyor. Herkes hoşgeldi. Bir tarihi  kutlamak ve bu tarihin büyük bir bölümünü anlatan bir kitabı sunmak için burada bulunuyoruz. Siz belki öyle düşünmeyebilirsiniz, kutlanacak ve anlatılacak tarih EZLN'nin 20 yılı ve 10 yılı değil. Yani sadece ondan ibaret değil demek istiyorum.  Birçok kişi bu on ve yirmi yılın içinde yer aldığı duygusunda. Sadece binlerce asi yerliyi değil, Meksika ve dünyadaki binlerce kadın, erkek, çocuk ve yaşlıyı da kastediyorum. Şu anda kutlamaya başladığımız tarih, aynı zamanda bu insanların da tarihidir. Yazdıklarım ve söylediklerim EZLN'nin saflarına katılmaksızın bir düşünce uğruna bizimle yaşayan, paylaşan ve direnen insanlara yönelik: herkesin yeri olduğu bir dünya kurmak. Bunu şöyle de açıklayabilirim, doğumgününü kutlayan bütün kızların ve bütün oğlanların yer bulduğu bir doğumgünü. Şimdi fiesta'ya güneydoğu Meksika dağlarında bütün doğumgünü partilerinin başladığı gibi başlıyoruz, tarihi anlatarak. Takvimimize göre EZLN'nin tarihinde savaşın başlamasından önce 7 evre vardır.Bu evrelerin ilki, EZLN'nin bir bölümünü oluşturacak insanların seçilişidir. Bu 1982 civarındaydı. Selva'da (cangıl) bir iki aylık eğitim programları düzenlendi ve eğitime katılanların performansları değerlendirilip, kimlerin bu "işe uygun" olduğu belirlendi. İkinci evre bizim "kuruluş" dediğimiz, EZLN'nin fiilen kuruluşudur. Bugün 10 Kasım 2003. Şimdi gözünüzde canlandırmanızı istiyorum, bugünkü gibi bir günde, ama yirmi yıl önce, 1983'te,  güvenli bir evde bir grup insan,  Meksika'nın güneydoğusundaki dağlarda ihtiyaç duyacakları araç gereçleri hazırlıyorlardı. Belki yirmi yıl önce gün, impedimenta'lara (engellere) bakarak, yollar, alternatif rotalar ve hava durumu raporlarını derleyerek geçti; izlenecek yolların detayları, emirler, aletler.  Belki de yirmi yıl önce tam da bu saatte bir araca biniyorlar, onları Chiapas'a götürecek seyahate başlıyorlardı. Eğer orada olabilseydik belki de onlara ne yapacaklarını sorabilirdik. Ve onlar da "Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu'nu kurmaya" diye cevap vereceklerdi elbette. Bu sözleri söylemek için 15 yıldır bekliyorlardı.Diyelim ki seyahatlerine 10 Kasım 1983'te başladılar. Birkaç gün sonra toprak yol bitince, eşyalarını toplayıp sürücüye "hasta luego" (görüşmek üzere) diyerek araçtan indiler. Sırt çantalarını yüklenip, Selva Lacandona'dan geçen dağların birinin batı eteğinden tırmanmaya başladılar. Sırtlarında 25 kiloluk yükleriyle saatlerce yürüdükten sonra dağın başında ilk kamplarını kurdular. Evet o gün hava belki de soğuktu, hatta yağmur bile yağıyor olabilir. Yirmi yıl önce o gün, büyük ağaçların altına gece erken çöktü. Bu adamlar ve kadınlar fenerlerin ışığı altında kiriş olarak bir ip kullanarak plastik bir çatı kurdular, hamaklarını astılar, kamp ateşi için kuru dallar buldular, plastik bir torbayı tutuşturarak ateşi yaktılar. Kumandan ateşin ışığı altında hareket güncesine şuna benzer birşey yazdı: "17 Kasım 1983. Deniz seviyesinden metrelerce yukarıda. Yağmur yağıyor. Kamp kurduk. Ortalık sakin." Kağıdın sol üst köşesinde kampın adı yazılı. Çok uzun süreceğini hepsinin bildiği bir seyahatin ilk istasyonu. O gün ve o saatte herhangi bir özel tören yapılmamıştı ama Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu kurulmuştu.

 

Hayatta kalabilmek içinBelki de kamp için bir isim önerdi birisi, bilmiyoruz. Bildiğimiz, grubun 6 kişiden oluştuğu. İlk altı asi, beş erkek ve bir kadın. Bu altı kişiden üçü mestizo (melez), üçü yerliydi. Bu yüzde elli, yüzde elli oranı EZLN'nin 20 yıllık tarihinde bir daha görülmedi. Kadın katılımcıların oranı da öyle. (İlk günlerde 20 idi.) Şimdi 20 yıl sonra 17 Kasım'da hareket içindekilerin yüzde 98.9'u yerli, yüzde 1'i melez. Kadınların oranı ise yüzde 45'e yakın. İlk EZLN kampının adı neydi? İlk altı asi bu konuda aynı görüşte değil. Sonradan öğrendiğime göre, kamp adlarının seçilmesinde belli bir mantık yoktu, doğal yapmacıktan uzak isimlerdi. Tabii dini olaylara, ve peygamberlere ilişkin isimlerden kaçınılıyordu. Örneğin hiçbir kampa "1 Ocak 1984" adı verilmemişti. İlk altı kişinin anlattığına göre, bir gün kamp için uygun olup olmadığını anlamak için bir birini yeri görmeye göndermişler. Asi geri döndüğünde yerin "rüya gibi" olduğunu söylemiş. Compañero'lar (yoldaşlar, arkadaşlar) oraya yürümüşler, vardıklarında bir bataklıkla karşılaşmışlar. Compañero’ya "bu rüya değil, kâbus" demişler. Ergo, kampa kâbus adı verilmiş. 1984'ün ilk aylarında olmalı. O asinin adı Pedro'ydu. Daha sonra asteğmen, teğmen, üsteğmen, yüzbaşı ve Subcomandante oldu. On yıl sonra, Zapatista Genel Kurmay Başkanıyken, Meksika'da savaşırken şehit düştü.  Chiapas'taki Las Margaritas'ın ele geçirilmesi sırasında.Başkaldırıdan önceki üçüncü evrede hayatta kalabilmek için avcılık, balık yakalama, meyva ve orman bitkilerini tanıma, toplama becerileri öğretildi. Bu dönemde savunmaya uygun arazi, uyum sağlama, yürüyüş ve topografya konularında bilgi edindik. Ve yine bu dönemde Kuzey Amerika ve Meksika federal ordularının el kitaplarından "savaş sanatı" denen şeyin yanı sıra, askeri strateji, taktik, çeşitli silahların kullanımı ve bakımını öğrendik. Aynı zamanda Meksika tarihini öğreniyor ve tabii ki kültürel açıdan yoğun bir hayat geçiriyorduk. Ben Selva Lacandona'ya bu üçüncü evrede, 1984'ün Agustos-Eylül'ünde geldim. Birinci grubun gelişinden 9 ay kadar sonra. Oraya iki compañero ile gelmiştim: bir Chol yerlisi compañera ve bir Tzotzil yerlisi compañero. Eğer doğru hatırlıyorsam, geldiğimde EZLN'nin 7 destek üssü üyesi vardı, ayrıca iki kişi de posta ve gerekli malzemeler için şehire "gidip geliyorlardı". Kendilerine mühendis süsü verip geceleri köylere giriyorlardı. Bu aşamada kamplar görece basit düzeydeydi. Kamp şefinin yeri denen mutfak, yatakhaneler, eğitim alanı, nöbet yeri, 25 ve 50 bölgesi ve savunma için atış alanları. Belki de beni dinleyenlerin bazıları kendi kendilerine "25 ve 50 bölgesi" de ne demek oluyor diye soruyorlardır. Eh "temel" adı verilen bazı ihtiyaçları gidermek için kamptan bir miktar uzaklaşmak gerekiyordu. Gidip işemek için 25 metre, dışkılamak için 50 metre gidip "ürünü" örtmek için de machete ile bir çukur açmak gerekiyordu. Tabii bu kurallar biz 10 kişiyi aşmayan kadınlı erkekli bir topluluk olduğumuz zamanda geçerliydi. Sonradan daha uzağa kamp tuvaletleri yaptık ama "25" ve "50" deyimleri kalıcı oldu. Bir kampın adı "fırın"dı, çünkü ilk fırını orada yapmıştık. Daha önce ateşi toprağın üstünde yakıyor ve biri fasulye diğeri avladığımız hayvan için olan tencereleri ateşin üstündeki sarmaşıkla birbirine bağladığımız çubuklara asıyorduk. Ama sayımız artınca "fırın çağına" girdik. O zaman EZLN'de 12 savaşçı vardı. Daha sonra  "yeni gelenler" adı verilen kampta (çünkü yeni savaşçılar bu kampta eğitilmişlerdi), "tekerlek çağına" girdik. Machete ile yontarak tahtadan bir tekerlek ve siperlere taş taşımak için bir araba yaptık. Acemi dönemimiz olmalı, tekerlek epeyce köşeliydi ve sonunda taşları çamurda kendimiz taşıdık. Bir başka kampa, Amerika Birleşik Devletleri'nin sayesinde Haiti topraklarında terör estirene nazire "Baby Doc" adı verilmişti. O sırada yanımızda harekete yeni katılanlardan oluşmuş bir kol,  kamp kurmak için bir köyün yakınına gidiyorduk. Yolda bir çift jabali ile, yani bir tonluk yaban domuzlarıyla karşılaştık. Gerilla kolu ustalıkla ve disiplinli bir şekilde dağıldı. En öndeki "domuzlar" diye çığlık attı ve paniğin etkisiyle daha sonra eşine rastlamadığımız bir ustalıkla ağaca tırmandı. Diğerleri kahramanca koştu… ama yabani domuzların olduğu tarafa değil de ters yöne. Bazıları nişan aldı sonra yabani domuzların iki tane olduğunu farkettiler. Düşman -domuzlar- çekildiğinde ortada kaderine terkedilmiş, en fazla ev kedisi büyüklüğünde bir domuz yavrusu kalmıştı.  Ona "Baby Doc" adını verip benimsedik. Çünkü Papa Doc evlâdına katliama devam etmesini vasiyet ederek ölmüştü. Domuz yavrusu bize çok bağlandı, sanırım kokumuz yüzünden. Bir başka kampa "De la Juventud" adı verilmişti, çünkü "Güneyin Asi Gençleri" adlı ilk genç asi grubu orada kurulmuştu. Asi gençler haftada bir dansetmek, okumak, spor yapmak ve yarışmalara katılmak için toplanırlardı.

 

Aileden köye, köyden de bölgeye yayılıyorduEZLN'nin ilk yıldönümünü 19 yıl önce, 17 Kasım 1984'te kutladık. Dokuz kişiydik. "Margareth Thatcher" adlı kamptaydı sanırım. Orada bir domuzu tuzlamıştık ve domuz "Demir Leydi”ye klonlanmış kadar benzediği için kampa bu adı vermiştik.Bir yıl sonra 1985'te kutlamayı, sakladığımız yiyeceklere gölge yapsın diye kullandığımız yaprakların adını verdiğimiz "Wetapil" kampında yapmıştık.

Ben üsteğmendim, "Sierra del Almendro"daydık ve ana kol bir başka dağlık bölgede kalmıştı. Emrimde üç asi vardı. Eğer hesabım doğruysa kampta dört kişiydik. Tostadalar, kahve, şekerli pinole ve o sabah öldürdüğümüz bir cójola ile kutladık. Şarkılarla ve şiirlerle. Biri çıkıp şarkı söylüyor veya şiir okuyor, diğerleri gönülsüzce alkışlıyordu. Sıram geldiğinde kalktım ve etraftaki sivrisinekler ve bizi saran yalnızlıktan başka bir kanıtım olmaksızın, bir gün sayımızın binlere ulaşacağını ve davamızın bütün dünya tarafından duyulacağını söyledim. Diğer üç kişi, küflenmiş tostadanın beni hasta ettiği, bu yüzden sayıkladığım görüşünde birleştiler. O akşam yağmur yağdığını hatırlıyorum. Dördüncü evre dediğimiz dönemde bölgedeki köylerle ilk temaslar yapıldı. Biz bir kişiyle konuşuyorduk, o da ailesine anlatıyordu. Aileden köye yayılıyordu. Köyden de bölgeye. Böylece varlığımız yavaş yavaş herkesin bildiği bir sırra, büyük bir gizli plana dönüştü. Bu dönem üçüncü dönemle paralel gelişti. Artık EZLN ilk geldiğimizde düşündüğümüz gibi değildi. Yerli topluluklar tarafından yenilgiye uğratılmıştık. Ve bu yenilgi sonucu EZLN çok hızlı büyüdü ve "başka birşey" oldu. Tekerlek yoluna devam etti, yuvarlak hale gelinceye kadar eğrilip büküldü ve nihayet bir tekerleğin yapmak zorunda olduğu şeyi yapabilecek, dönebilecek hale geldi. Beşinci evrede EZLN çığ gibi büyüdü. Politik ve sosyal koşullar sayesinde Selva Lacandona'nın dışına, Los Altos'a ve Chiapas'ın güneyine ulaştık. Altıncı evre savaş konusunda oy kullanma ve hazırlık dönemidir. Federal ordu ile ilk çatışmamız, Mayıs 1993'teki "Corralchén Muharebesi" bu döneme rastlar. İki yıl önce, Yerli Onuru yürüyüşü sırasında geçtiğimiz yerlerden birinde, dar ağızlı bir çömleğe benzeyen şişman bir şişe gördüm. Topraktan yapılmıştı ve üstü ayna parçalarıyla kaplanmıştı. Işığı yansıttıkça, üstündeki ayna parçalarından her biri diğerlerine benzemeyen farklı bir görüntüyü yansıtıyordu. Her parça böyleydi ve onlardan oluşan bütün, bir imajlar gökkuşağını andırıyordu. Sanki küçük hikâyelerin, kendi farklı benliklerini kaybetmeksizin daha büyük bir hikâye oluşturmak için birleşmeleri gibi. EZLN tarihine bu toprak  şişeye bakıldığı gibi bakılabileceğini, analiz edilip anlatılabileceğini düşündüm.Bugün 10 Kasım 2003. Örgütümüzün yola çıkmasının üzeriden yirmi yıl geçti. Rebeldía dergisinin girişimiyle, unutuşa karşı açılan savaşın yirminci yıldönümü kutlamaları başlıyor. Ve Gloria Muñoz Ramírez'in "EZLN 20 ve 10, Ateş ve Söz" adlı kitabı tanıtılıyor. Eğer bu kitabı bir imajla özetleyebilirsek bence en uygunu, küçük ayna parçalarıyla kaplı çömlek-şişe. Kitabın bir bölümünde destek üssü compañero’larının, responsable’lerin, komitelerin ve asilerin isyandan önceki 5 evre sırasında (3.,4.,5.,6. ve 7. evreler) kendi küçük ayna parçaları hakkındaki anlattıklarını, Gloria biraraya getirmiş 19 Yılı aşkın bir süredir mücadele veren compañerolar ilk kez yüreklerini açıyorlar ve uzun sessizlik yıllarının anılarını paylaşıyorlar.  Ve böylece Gloria bu küçük ayna parçalarını kristale dönüştürmeyi başarıp, EZLN'nin ilk on yılına bir bakış atılmasına olanak sağlıyor.  Böylelikle başka bir tarihi görmek mümkün. Carlos Salinas de Gortari ve Ernesto Zedillo hükumetlerinin yazdığı tarihten farklı bir tarihi. Onların tarihi yalanlar üstüne kurulu. İşlerine geldiği gibi değiştirilmiş polis raporlarına, kendine sözde "ciddi" araştırma yapıyor süsü veren entelektüellerin suç ortaklığına dayanan bir tarih. Bu entelektüellerin "bilimsel tarafsızlıkları" güç odaklarının verdikleri çeklerle sağlanmış. Gloria'nın bulduğu küçük ayna parçaları ve kristallerle, okuyucu devasa bir yap-bozun sadece birkaç küçük parçasına baktığını anlayacak. Bu yap-bozun anahtar parçası 1994'ün ilk günü, Meksika'nın Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'na katıldığı gün.

 

San Cristóbal baskınıEZLN'nin yedinci evresi Ocak’ın birinden hemen önceye rastlar. 30 Aralık gecesi  kendimi Ocosingo-San Cristóbal de las Casas otoyolunda bulduğumu hatırlıyorum. O gün Ocosingo civarında tuttuğumuz mevkilerde kalmıştım. Monte Líbano'dan Las Tazas'a kadar Patiwitz vadisi boyunca otoyol yakınlarında tuttukları noktalarda birliklerimizin durumunu, radyo ile kontrol etmiştim. Bu birlikler Üçüncü Piyade alayındandı. 1500 savaşçı vardı. Üçüncü alayın görevi Ocosingo'yu ele geçirmekti. Ama bundan önce "geçiş halinde" bölgedeki çiftlikleri ele geçirecek ve fingueroların beyaz muhafızlarının ellerindeki silahları alacaklardı. Bana bir federal ordu helikopterinin şehrin üstünde dolaştığını rapor ettiler. Şehre toplanmakta olan çok sayıda araçtan ötürü alarma geçmişlerdi kuşkusuz. Ayın 29'unun şafağından başlayarak vadiye giren hiçbir araç geri dönmemişti, hepsi Üçüncü Alayı nakletmek için "ödünç alınmışlardı". Üçüncü alay tamamen Tzeltal yerlilerinden oluşuyordu. Geçerken Beşinci alayın bir bölümünü oluşturan 8. Taburun konumuna baktım. 8. Bölük ilk iş olarak Altamirano belediye binasını ele geçirecekti. Daha sonra yürüyüş sırasında Chanal, Oxhuc ve Huxtán'ı ele geçirip San Cristóbal dışındaki Rancho Nuevo kışlasına yapılacak saldırıya katılacaklardı.  8. tabur güçlü bir taburdu. Altamirano'yu almak için 600 kadar savaşçısı vardı ve bunların bir kısmı ele geçirilen alanda kalacaklardı. İlerleme sırasında başka savaşçılar da katılacak ve Rancho Nuevo'ya 500 bölükle gelinecekti. Sekizinci Taburun büyük çoğunluğu Tzeltallardan oluşuyordu.

Otoyoldayken durup, yine Beşinci Alayın parçası, San Cristóbal de Las Casas'ta belediye binasını ele geçirmekle, daha sonra 8. Alayla birlikte Rancho Nuevo kışlasına saldırmakla görevli, 24. Bölükle radyo bağlantısı kurdum. Yirmidördüncü tabur de destekli bir taburdu. Los Altos bölgesinden gelen Tzotzil yerlilerinden oluşan taburlarında neredeyse 1000 savaşçı vardı. San Cristóbal'e ulaşınca şehrin kenarından geçip, EZLN Genel Komutanlığının olduğu yere yöneldim. Oradan Zapatista Genel Kurmay Başkanı ve EZLN'nin ikinci kumandanı Subcomandante Insurgente Pedro ile bağlantı kurdum. Onun görevi Las Margaritas belediye binasını almak ve ilerleyip Comitán kışlasına saldırmaktı. Çoğunluğu Tojolabes olan Birinci Alay'da 1200 savaşçı vardı. Ayrıca başlangıçtaki üslerimizde Chol yerlilerinden oluşan "İkinci Stratejik Yedek" adı verilen bir kuvvet ve Tzeltal, Tojolabal ve Chol bölgelerinde 3 tabur "Birinci Stratejik Yedekte" hazır bekliyorlardı.Evet EZLN ilk çatışmada Yirmibirinci Zapatista Piyade Tümeninden 4 500'den fazla savaşçıyla ortaya çıktı ve 2000 kadar savaşçı da yedekte bekliyordu.31 Aralık 1993'te gün ağarırken hücumun tarih ve saatini bildirdim. Özet olarak: EZLN aynı anda 4 belediye binasına saldıracak ve "geçerken" de 4 belediye binasına daha saldırılacaktı. Bu bölgedeki polis ve ordu kuvvetleri üstünde yıkıcı etki yapacak ve bundan sonra da kuvvetler iki büyük askeri kışlaya saldırmak için yürüyüşe geçeceklerdi. Tarih: 31 Aralık 1993. Saat: Geceyarısı. 31 Aralık sabahı bazı yerlerdeki şehir mevzilerinin boşaltılmasıyla geçti. Öğleden sonra iki civarında  alaylar  Comandancia Generali arayarak hazır olduklarını bildirdiler. Beşte geri sayım başladı: O saat "eksi 7" diye adlandırıldı. O noktadan sonra alayla bütün haberleşme kesildi. Sağ kalacaklarla yapılacak sonraki radyo bağlantısının "artı 7'de", 1 Ocak 1994 sabahı 7'de yapılması planlanmıştı. Daha sonra ne oldu, eğer bilmiyorsanız bu kitaptan öğrenebilirsiniz. Zaten bilenler de hatırlayabilir. Kitapta toprak şişe anahatları Gloria tarafından çizilen koskocaman goblen bir duvar halısına dönüşüyor. Halı EZLN'nin son on yılında, 1 Ocak 1994'le 1 Ağustos 2003 tarihleri arasındaki dönemdeki değişik anları yansıtan küçük ayna ve kristal parçalarıyla dolu. Eminim çoğunuz size ait olan ayna ve kristal parçasını bulacaksınız. Bunu düşünerek giriş bölümüne şöyle yazdım:… Mesleği gazetecilik olan bir kadın zorluklarla da olsa sonunda Zapatista skeptisizminin kalın ve karmaşık duvarına sıçradı ve yerlilerin isyan komiteleriyle birlikte kalıp yaşadı. O dakikadan başlayarak compañeroların hayallerini, uykusuz gecelerini, sevinç ve hüzünlerini, yemeklerini veya açlıklarını, infazları veya ertelenen infazları, ölüm ve dirimleri paylaştı.  Compañerolar ve compañeralar onu her geçen gün biraz daha benimsediler ve gündelik hayatlarının içine soktular. Burada onun hikâyesini anlatmayacağım. Bunun birçok nedeni arasında onun kendi hikâyesini değil, Zapatista hareketinin hikâyesini anlatmayı tercih etmesi var. Bu kişinin adı Gloria Muñoz Ramirez. 1994-1996 arasında Meksika gazetesi "Punto", Alman haber ajansı DPA, Kuzey Amerika gazetesi "La Opinión" ve Meksika günlük gazetesi "La Jornada"da çalıştı. 1995'te 9 Şubat sabahı Hermann Bellinghausen ile birlikte Amerikan gazetesi "La Opinión" adına Subcommandante Insurgente Marcos'un son söyleşisi diyebileceğimiz söyleşiyi yaptı. 1997'de sadece kendisinin bildiği şeylerin yanı sıra, işini, ailesini arkadaşlarını bırakıp, Zapatista topluluklarıyla birlikte yaşamaya başladı. Bu 7 yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı ama gazeteciliğe olan ilgisini kaybetmedi ve yazmayı sürdürdü. Tabii artık gazeteci değildi veya artık sadece gazeteci değildi. Yeni bir bakış açısını, spotların parlak ışıklarından, sahne cehenneminden, haberlerin ardındaki itiş kakıştan, haber atlatmaktan apayrı bir bakış açısını öğreniyordu. Güneydoğu Meksika'daki dağlarda öğrenilen bakış açısını. Şimdi 10 yıla ulaşan EZLN'nin kamusal hayatındaki iç ve dış gerçekleri, bir dantelci sabrıyla toplayıp biraraya getiriyordu.

 

Kitap kılığına girmiş halı-aynaBilmiyorduk. Caracolların doğuşunun ilan edilmesine ve Yönetişim Cuntalarının yaratılmasına kadar bilmiyorduk. İşte o zaman ondan sözlerin nakışını, tarihleri, anıları sunan ve EZLN'ye armağan eden bir mektup aldık. Kitabı okuduk, aslında o zaman bir kitaptan çok, bakış açısı 1994'ten 2003'e Zapatizmin karmaşık siluetini ve Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusunun on yıllık kamu hayatını resmetmekte son derece yardımcı olan, kocaman ve çok renkli bir halıydı. Bu nedenle hoşumuza gitti. Diğer yayınlar arasında ayrıntılara bu kadar dikkat eden ve böylesine bütüncül olanını görmedik. Gloria'ya verdiğimiz tepki, her zamanki tepkilerimiz gibiydi, "hmm, dur bakalım". Gloria tekrar yazdı, ve çifte yıldönümünden (EZLN'nin yirminci yılı ve unutmaya karşı savaşın onuncu yılı), Caracolların ve Yönetişim Cuntalarının yaratılışından, "Rebeldía" dergisinin kutlama planından, hatırlamadığı kim bilir daha nelerden bahsetti. Bu kadar gevezeliğin arasında birşey aşikârdı: Gloria bugünün gençleri Zapatizm hakkında daha çok bilgilensinler diye kitabı yayınlamayı öneriyordu. "Bugünün gençleri?" Şaşırmıştım. Yüzbaşı Moisés'e "Bugünün gençleri biz değil miyiz?" diye sordum. "Biziz" diye yanıtladı Yüzbaşı Moises atını eyerlemeyi sürdürürken, ben de o sırada tekerlekli sandalyemin tekerleklerini yağlamaya devam ediyor ve bize verilen kamp malzemeleri arasında niye Viagra yok diye küfrediyordum… Nerede kalmıştım? A evet kitap henüz kitap olmamıştı. Gloria bizden, evet, kim bilir veya tam Zapatista usulü, hiç ses çıkarmamak gibisinden bir yanıt beklemiyordu. Tam tersi, halıya ya da daha kitap haline gelmemiş taslağa eklediği bir notla, elindekileri söyleşilerle tamamlamayı rica ediyordu.Komiteye gidip halıyı (kitabın taslağını) çamurlu Eylül toprağına yaydım. Gördüler. Compañerolar kendileri gördüler demek istiyorum. Bu duvar halısı olmaktan öte bir aynaydı. Birşey söylemediler ama, başkalarının, birçok insanın da kendilerini göreceklerini anlamışlardı. "Devam et Gloria” dedik. Hatırlamıyorum, bu yılın Ağustos veya Eylülüydü, Caracoles fiestasından sonraydı. Ama çok yağmur yağdığını, yokuş yukarı tırmandığımı, her adımda Sisyphus'un küfrünü savurduğumu, Monarca'nın Radio İnsurgente'de "La del Moño Colorado"nun (Sesi Olmayanların Sesi) remiksini  tamamlamakta kararlı olduğunu hatırlıyorum. Tam başımı çevirip Monarca'ya benim başımın üstünden geçmedikçe o işi zor yapacağını söylemek üzereyken, kim bilir kaçıncı defadır ayağım kaydı ve bir sivri taş yığınının üstüne düşüp bacağımı kestim. Oturmuş yaralarıma bakarken Monarca başımın üstünden geçiverdi. O gün öğleden sonra Radio İnsurgente'de "La del Moño Colorado"nun (Sesi Olmayanların Sesi) bir versiyonunu yayınladık, gelen telefonlara bakılırsa epeyce ses getirdi. İçimi çektim, başka türlüsü beklenebilir miydi? Şimdi okuyucunun elinde tuttuğu kitap işte bu kitap kılığına girmiş ayna-halı. Onu duvarınıza asamazsınız, ama ona yakından bakıp içinde kendinizi veya bizi arayabilirsiniz.Gloria Muñoz Ramirez'in yazdığı "EZLN: 20 ve 10, Ateş ve Söz" adlı kitap kitabın editörlüğünü Rebalía dergisi ve Carmen Lira'nın yönettiği, La Jornada adlı Meksika gazetesi yaptı. Hmm, yine kadınlar. Kitabın yayına hazırlanması işinde de yine kadınlar çoğunluktaydı. Benim yaptığımı yapın, başınızı kaşıyıp "imkansız" deyin. Anladığım kadarıyla (bu satırları uzaktan yazıyorum) kitap üç bölümden oluşuyor. Bunlardan birincisinde destek üssü compañeroları, comiteler ve asi askerlerle yapılan söyleşiler var. Bu söyleşilerde companerolar isyan öncesindeki on yılı anlatıyorlar. Ama size söylemeliyim, bunlar bütüncül bir imaj değil, biraraya getirilip sunulması zaman alacak olan anı parçacıkları.

“Geriye sar" düğmesine basıp...

 

Bu parçalar, ikinci bölümü anlamada son derece yardımcı. İkinci bölüm Zapatizmin halk faaliyetlerini anlamak için pusula niteliğinde, 1 Ocak 1994 seher vakti savaşın başlamasından, Caracolların doğuşuna ve Yönetişim Cuntalarının kurulmasına dek. Benim görüşüme göre EZLN'nin halk faaliyetlerini en bütüncül şekilde kapsayan çalışma. Okuyucu bu tur sırasında çok şey bulabilir. Birşey göze çarpıyor: hareketin esas karakteri. Üçüncü bölümde benimle yapılmış bir söyleşi var. Bana soruları yazılı gönderdiler, önümdeki küçük kayıt cihazına cevapları vermem gerekiyordu. Cihazın üstündeki "geriye sar" düğmesinin kayıt yaptığını sanıyordum. Bu düğmeye basıp 10 yılın değerlendirmesini yaptım ve başka düşüncelerimi de aktardım. Cihazın önünde anlatırken dışarıda yağmur yağıyordu ve Yönetişim Cuntaları "bağımsızlık sloganlarını" atıyorlardı. 16 Eylül 2003 gününün şafağında. Üç bölümün birbiriyle çok iyi bağlandığını düşünüyorum. Sadece aynı kalemden çıktıkları için değil. Aynı zamanda bakış açısı anlamayı, bizi anlamayı kolaylaştırdığı için. Gloria gibi çoğu insanın, bize bakınca kendilerine de bakmış olacaklarından kuşkum yok. Ve yine onun ve onun gibi birçok insanın kendilerini daha iyi anlayacaklarından da kuşkum yok. Kitap bunun hakkında, daha iyi olmak hakkında. Bu önsözden alınma. Kitabın başlangıcına şöyle yazmıştım:On yıl önce, 1994 Ocak’ının birinci gününün şafağında, bütün Meksikalılar için demokrasi, özgürlük ve adalet amacıyla silahlarla başkaldırdık. Güneydoğu Meksika'nın  Chiapas eyaletinde 7 belediyeyi eşanlı olarak ele geçirdik ve federal hükumete ve onun ordusuna ve polisine savaş ilan ettik. O günden beri dünya bizi "Zapatista Kurtuluş Ordusu" olarak tanıyor.Ama biz zaten daha öncesinden beri kendimize öyle diyorduk. EZLN 20 yıl önce 17 Kasım 1983'te kurulmuştu. Biz  EZLN olarak siyah zeminin üstünde beşköşeli kızıl yıldızın ve yine kırmızı EZLN harflerinin bulunduğu küçük bayrağı taşıyarak güneydoğu Meksika'da dağlara tırmanmaya başladık. Bu bayrağı hâlâ taşıyorum. Çok yama gördü, kötü koşullarda kaldı ama Zapatista Kurtuluş Ordusu Genel Kumandanlığında hâlâ zarafetle dalgalanıyor. Ruhlarımız da yamandı. İyileştiğini sandığımız yaralar en beklemediğimiz anlarda yeniden açılıyor. 1994'ün ilk dakikaları için on yıldan fazla hazırlandık. Ocak 2004 oradan görülebilir. Yakında savaşın onuncu yılı olacak. 10 yıllık hazırlık, 10 yıl savaş. 20 yıl. Ama ilk 10 hakkında da  ve onu izleyen yıllar yahut toplam 20 yıl hakkında da konuşmayacağım. Hatta yıllar, tarihler tarihçe hakkında bile konuşmayacağım. Bir adam hakkında, bir asi asker, bir Zapatista hakkında konuşacağım. Fazla konuşmayacağım. Konuşamam. Henüz değil. Adı Pedro'ydu, savaşırken öldü. Subcommandante rütbesindeydi, öldüğü zaman EZLN Genel Kurmayı'nın başkanıydı ve benden sonra ikinci kumandandı. Ölmedi demeyeceğim. Ama bütün ölülerimiz gibi Pedro da buralarda dolaşıyor, ara sıra görünüp konuşup şakalaşıyor sonra ciddileşip kahve istiyor ve kim bilir kaçıncı sigarasını yakıyor. Şu anda burada. Bugün 26 Ekim ve onun doğumgünü. Ona "tebrikler doğumgünü çocuğu" diyorum. Küçük kahve bardağını kaldırıp "tebrikler sub" diyor. Başka herkes bana "sub" veya ona benzer birşey derken ben kendime neden Marcos diyorum bilmiyorum. Pedro bana sub diyor. Pedro ile gevezelik ediyoruz. O bana birşeyler anlatıyor, ben ona birşeyler anlatıyorum. Birşeyleri hatırlıyoruz. Gülüyoruz. Ciddileşiyoruz. Bazen onu azarlıyorum. disiplinsizliğinden ötürü onu haşlıyorum, çünkü ona ölmesini emretmemiştim ve kalktı öldü. Emirlere uymadı. Onun için azarlıyorum. Gözlerini kocaman açıp "mümkün değil" diyor bana. Evet, mümkün değil. Sonra ona bir harita gösteriyorum. Haritalara bakmasını pek sever. Nasıl büyüdüğümüzü gösteriyorum. Gülümsüyor. Josué gelip ona merhabadan sonra "tebrikler compañero Subcommandante Insurgente Pedro" diyor. Pedro gülüyor ve "Tanrım, sen lafını bitirinceye kadar bir dahaki doğumgünüm gelecek" diyor. Pedro ona bakıyor, Josué ise bana. Bakışlarımla ona hak veriyorum. Birden artık oğlanın doğumgününü kutlamıyoruz. Üçümüz tepeye tırmanıyoruz. Bir mola sırasında Josué "Savaş başlayalı neredeyse 10 yıl olacak" diyor. Pedro birşey söylemeden bir sigara yakıyor. Josué ekliyor: "Ve EZLN kurulalı da 20 yıl. Büyük bir dans tertiplemeliyiz.""20 ve 10" diye tekrarlıyorum yavaşça ve ekliyorum " ve daha nice yıllar olacak…"

 

“Silahlanıp demokrasi, özgürlük ve adalet için başkaldırdık”Bu arada tepeye varıyoruz. Josué sırt çantasını yere indiriyor. Ben pipomu yakıp uzaklara el sallıyorum. Pedro el salladığım yöne bakıp, kendi kendine, bize: "Evet, şimdi ufuk görülebiliyor…." diyor. Ve evet, tam da öyle: devam etmemiz gerek…Size ne anlatıyordum? Ha evet! 20 yıl önce doğduk ve 10 yıl önce silahlanıp demokrasi, özgürlük ve adalet için başkaldırdık. "Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu" olarak tanınıyoruz ve ruhlarımız yama ve yaralarla dolu olsa bile, aynı o aşağıda görülebilen siyah zemin üstünde beş köşeli kızıl yıldızlı ve EZLN harfli eski bayrak gibi dalgalanmaya devam ediyor. Biz zapatistalarız, en küçük, bizi seyredenlere karşı yüzümüzü örten, ölmüş olan, yaşamak için ölen. Ve çünkü bütün bunların nedeni 10 yıl önce Ocak’ın birinde ve 20 yıl önce 17 Kasım'da güneydoğu Meksika'nın dağlarında…Burada şimdi benim sözlerim gibi önsöz bitiyor, Gloria Ramirez'in sözleri başlıyor. Ve "EZLN 20 ve 10 Ateş ve Söz" kampanyası bir kitabın, kâh ayna ve kristallerle kaplı toprak bir şişe,  kâh bir halı ve her zaman unutulmaması gereken bir tarih olan bir kitabın tanıtımı ile başlıyor. Çünkü unutursak, kendi benliğimizi unuturuz. Evet şimdi resmileşelim: 20 ve 10 yıl boyunca Ateş ve Söz'e katkıda bulunan herkesi kutluyorum. Bunlar benim sözlerim. Sıkıldıysanız yarın, 11 Kasım’da Jesús Reyes Heroles Casa de Cultura'daki piyangoya, grafik sanatlar sergisine ve ayın 14'ünde Los Angeles Salon'daki dansa gidin. Can sıkıntınız hâlâ geçmediyse sizden iyi bir yardımcı, senatör veya Meksika cumhurbaşkanı adayı olur. İyi, şimdi gidiyorum, çünkü "Cartas Marcadas"ın ilk nağmeleri duyulmaya başlandı, eminim beni pasta ve küçük şekerleme torbalarıyla kandırıp buradan indirecekler. Vale (Pekâlâ). Salud, herkesin bizi ve kendini keşfetmesi dileğiyle.  Subcommandante Insurgente MarcosMeksika, Kasım 2003

 

Çeviren: İnci Ötügen