İklim mücadelesinin uğultusu çevre bakanını uyutmadı

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Haklarını talep eden öğrencilerden, istifa eden bakanlara, limitleri aşan hava kirliliğinden, miladı dolmuş termik santralleri açık tutma konusundaki çabalara, halk sağlığı için yazdıklarından ötürü yargılanan akademisyenlerden, yolcu valizlerinde bulunan leopar yavrularına kadar birçok konu kısa bir özet halinde bu hafta 'Havaya Bağlı Her Şey'de…

Fotoğraf: De Morgen

Geçtiğimiz hafta hem ülke, hem de dünya gündemi çevre mücadeleleri ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine ilişkin havadislerle doluydu.

Kütahya’da hava kirliliği DSÖ limitinin 3 katı 

Fotoğraf: Bianet

Greenpeace Akdeniz’in kömürlü termik santrallerin bulunduğu Kütahya’nın Seyitömer ve Tunçbilek ilçelerinde 24 saatlik hava ölçümü sonunda ortaya çıkan değerlerin Dünya Sağlık Örgütü limit değerinin üç katı olduğu tespit edildi.

bianet’ten Pınar Tarcan’ın haberine göre, Seyitömer'de günde 29 μg/ m3, Tunçbilek'te ise günde 34 μg/ m3 PM2,5 düzeyi ölçümü yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü PM2,5 kirleticisi limiti ise günde 10 μg/ m3.

Ayrıca TBMM’den geçirilmeye çalışılan yeni bir torba yasa ile baca gazı filtresi olmadan çalışan Çanakkale, Kahramanmaraş, Karabük, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldak'ta bulunan 10 kömürlü termik santralin havayı iki yıl daha kirletmeye devam etmesi isteniyor.

Ömrünü tamamlayan termik santrallere iki yıl daha çevreyi kirletme izni veren yasa teklifinin kabul edilmemesi için yerel çevre örgütleri tarafından bir de imza kampanyası başlatıldı.

#TemizHavaHaktır #2yılbeklemez etiketleri ile sosyal medyada da seslerini duyurmaya çalışan yurttaşlar, meclisten doğanın yıkımına ve insanlar da dahil bir çok canlının ölümüne neden olabilecek bu yasanın geçmemesini istiyor.

Bir diğer imza kampanyası da 350 Ankara tarafından Salda Gölü’nün betonlaşmaması için başlatıldı. Yeşil Gazete’nin haberine göre, “Salda Gölü betona ve asfalta açılmasın #SaldaGölü Salda Gölü olarak kalsın” sloganıyla yurttaşlar, ekoloji aktivistleri, meslek odaları ve ekolojik dengenin korunması için mücadele eden tüm platformlar desteğe çağrılıyor.

Öğrenciler sokakta

Fotoğraf: Independent

İsveçli 15 yaşındaki öğrenci Greta Thunberg’in İsveç parlamentosu önünde başladığı eylem dünyanın birçok ülkesinde çoğunluğu gençlerden oluşan yüzbinlerce insana ilham kaynağı olmuşa benziyor.

Başta Belçika olmak üzere, Almanya, İsviçre ve İsveç’te öğrenciler, yetkililerden (ve aynı zamanda sorumlulardan) iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini durdurma konusunda harekete geçmeleri için sokakları doldurmaya devam etti.

Fransa’da öğrencilerin iklim değişikliği konusunda harekete geçilmesini talep ettikleri imza kampanyasında verilen imzaların sayısı 2 milyonu geçmiş durumda.

Almanya’da öğrenciler yaşanmakta olan iklim değişikliği halini ve peşi sıra gelen felaketleri anlatmayan ders kitaplarına karşı tepkilerini dile getirmeye başladı.

Belçika’nın Liège kentinde kendilerine katılan anne - babaları ve hatta onların da anne - babaları ile birlikte 15 bin kişilik genç bir kalabalık 'silah başına' sloganı ile belediye binasına yürüdü.

Belçikalı 3 bin 450 bilim insanı da gençlerin haftalardır devam eden eylemlerine desteklerini açıkladı. Yayımladıkları açık mektupta, “Bilim insanları olarak, bilimsel gerçekler doğrultusunda ilan ediyoruz: İklim aktivistleri haklı!” ifadesini kullandılar.

Uyku sorunu yaşayan Çevre Bakanı istifa etti

Fotoğraf: BELGA

Belçika'da devam eden iklim protestolarını 'komplo' olarak niteleyen Flaman Bölgesi Çevre Bakanı Joke Schauvliege, gelen yoğun tepkilerin ardından istifa etmek zorunda kaldı.

Katıldığı bir radyo programında iklim protestolarının komplo olduğunu söyleyen Bakan Joke’un, "Protestocuların çoğunun önceden kurgulanmış bir planın parçası olduklarından haberleri yok" şeklindeki ifadesi eleştirilere neden olmuştu. Komplo bilgisini Belçika güvenlik yetkililerinden aldığını söyleyen bakanı, Belçika istihbaratı yalanladı ve bakana ne sözlü, ne de yazılı olarak böyle bir bilgi vermediklerini söyledi.

Gelen tepkiler üzerine yaptığı açıklamasında, son zamanlarda çok az uyuduğunu, kendisinin de insan olduğunu ve hata yapabileceğini dile getirerek özür dileyen bakanın özrü partisi tarafından kabul edilmeyince bakan da istifa etti.

Greta'dan mektup var

Fotoğraf: Reuters

16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg, son günlerde kendisi hakkında yapılan dedikodu kabilinden eleştiri ve suçlamalara sosyal medya üzerinden cevap verdi.

Greta’nın açıklamasından bazı parçalar şu şekilde:

“Birçokları benim 'arkamda birileri' olduğu veya birilerinden 'para aldığım' ya da bu eylem için 'kullanıldığım' şeklinde dedikodular yaymaya bayılıyor. Ama benim 'arkamda' kendimden başka kimse yok. Annemle babam da, ben onları bu duruma uyandırana kadar, iklim aktivisti olacak en son insanlardı herhalde.

“Ve evet, kendi konuşmalarımı kendim yazıyorum. Ama söylediklerimin pek çok insana ulaşacağını da bildiğim için sık sık başkalarından bilgi girdileri ediniyorum. Ayrıca, bazı karmaşık meseleleri nasıl dile getireceğim konusunda sık sık danıştığım birkaç bilim insanı da var. Her şeyin mutlak anlamda doğru olmasını istiyorum ki, doğru olmayan bilgi ve olguları yaymış olmayayım; yoksa bazı şeyler yanlış anlaşılabilir.

"Bazıları, bana konmuş olan teşhis yüzünden benimle dalga geçiyor. Ama Asperger bir hastalık değil ki. Bir armağan o. Yine bazıları, Asperger sendromum olduğu için, kendimi böyle bir konuma sokmamın imkânsız olduğunu söylüyor. Ama ben işte tam da bu yüzden bu işe giriştim. Çünkü 'normal' ve sosyal bir insan olsaydım, bir örgütün içinde yer alırdım ya da kendi başıma bir örgüt kurmaya girişirdim. Ama sosyalleşme konusunda pek o kadar becerili olmadığım için, ben de böyle davranmayı seçtim.

“Ben sadece bir haberciyim ve tüm bu nefrete maruz kalıyorum. Yeni bir şey söylediğim de yok üstelik: bilimcilerin onyıllardır döne döne tekrarladığı şeyleri söylüyorum sadece. Ve ayrıca size katılıyorum: Bu iş için çok küçüğüm. Biz çocukların bu işi yapmaması lazım. Ama neredeyse hiç kimse hiçbir şey yapmadığından ve bizzat geleceğimiz tehlikede olduğundan, bunu sürdürmek zorunda hissediyoruz kendimizi.”

Tam metni buradan okuyabilirsiniz

Bülent Şık'ın yanındayız!

Fotoğraf: Bianet

Sağlık Bakanlığı'nın kamuoyundan gizlediği kanser raporunu yayınladığı gerekçesiyle hakkında suç duyurusu yaptığı, Bianet yazarlarından Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakkında 12 yıla kadar hapis cezasının istendiği davanın ilk duruşması dün görüldü.

"Bir bilim insanı öncelikle topluma karşı sorumludur" diyen Şık'ın beraat talebi reddedilerek duruşma 30 Mayıs'a ertelendi.

Şık'ın yazısı 'Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi'nin halka açıklanmayan verileri üzerineydi.

Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazı dizisinin ardından, Sağlık Bakanlığı 'halkta infiale neden olduğu', 'dış alımları etkilediği' ve 'açıklanması yasaklanan gizli bilgileri açıklama, temin etme, göreve ilişkin sırrın açıklanması' gerekçeleriyle Şık hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Tarım ve Orman Çalışanları Sendikası (Tarım- Orkam Sen), dava öncesinde Şık’ın yanında olduklarını açıklamıştı.

Şık, aynı zamanda, geçtiğimiz Pazar günü İstanbul Tabipler Odası’nda gerçekleştirilen, “Dünyamız Zehirlenmesin” başlıklı panelde araştırma sonuçlarını bir kez daha paylaşmıştı.

2 milyar insan için susuzluk kapıda

Fotoğraf: Pixabay

2 milyara yakın kişinin hem içtiği suyu, hem de gıda ürünlerini besleyen akarsuları kaynağı Himalaya Dağları’nın küresel iklim değişikliğinin etkilerinden yoğun bir biçimde etkilendiği açıklandı.

Dünya genelinde 350 araştırmacının ortak bir çalışması olan, 'Hindukuş Himalaya Değerlendirmesi' (The Hindu Kush Himalaya Assessment) raporunda, yüzyılın sonunda dağlık bölgedeki sıcaklıkların 4 santigrattan fazla artabileceği uyarısı yapıldı.

Dünyanın en yüksek noktası olan Everest de dahil bir çok bölümde buzulların üçte ikisinin erimesinin, 2 milyara yakın kişiyi kıtlıkla karşı karşıya getirebileceğinin altı çizildi.

Açık Radyo’nun yayın yönetmeni Ömer Madra’nın konu ile alakalı yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Kurak Avustralya sel suları altında

Fotoğraf: @dlbnewsonline

Geçtiğimiz Ocak ayında ülke ortalama sıcaklığı 30 dereceyi bulan, kimi bölgelerde ise 49,5 dereceye kadar yükselen, nehirlerinde milyonlarca balığın oksijensiz kalarak ölümüne neden olan aşırı sıcakların etkisindeki Avustralya şimdi de muson yağmurlarının sebep olduğu sel suları altında.

Queensland eyaletinde şiddetli yağışların etkisiyle oluşan sel 2 bin evi suların altında bırakırken, iki kişi de sel sularında hayatını kaybetti. Aşırı sıcaklardan sonra şimdi de sel sularında hayatta kalmaya çalışan timsah ve yılan gibi vahşi hayvanların şehir ve kasabalara kadar sürüklendiği haberleri geldi.

Geçtiğimiz senenin son günlerinde kuraklığın devam etmesi halinde 20 milyon kişinin bölgeden göç etmek zorunda kalabileceği uyarıları yapılan İran da sel suları altında. Ülkenin 17 eyaletinde, 48 saat içinde meydana gelen sel ve kar fırtınalarında bir kişi öldü, sekiz kişi yaralandı. Hürmüzgan eyaletinde bir kişi otomobilinde sel sularına kapılarak hayatını kaybetti.

Bosna Hersek’te ise, birçok kentte kar yağışı ardından gelen yağmurlar çok sayıda ev ve iş yerine zarar verdi, birçok köy sel sularından etkilendi.

Avcılar nesli tükenen türlerin avında

Fotoğraf: dawn.com

Maraş'ın Elbistan ilçesinde 100 yıl sonra ilk kez görülen Anadolu yaban keçisi geçtiğimiz hafta iki avcı tarafından hunharca katledildi. Parçaladıkları hayvanın bir kısmını yiyen iki insanın evinde yapılan aramada ayrıca çok sayıda ruhtasız silah, uyuşturucu ve beş de keklik ele geçirildi.

Gazeteler 100 yıldır insanlardan kaçmayı başaran bu canlıyı öldürmenin bedelinin 23 bin liralık idari para ve tazminat cezası olduğunu yazdı.

Bu olaydan iki hafta önce de, Dersim’de Pülümür Vadisi’nde nesli tükenme tehlikesinde olduğu için koruma altında bulunan ve avlanması yasak olan bir vaşak, bu sefer kimliği belirlenemeyen bir ya da birden fazla insanın silahından çıkan kurşunlarla öldürülmüş halde bulunmuştu.

Yaban hayvanlarının katillerinden bazılarının kimliği ise hem sosyal medya paylaşımlarından, hem daha önce yaptıkları katliamlardan ötürü biliniyor. Geçtiğimiz ay yine Dersim’de, turizm şirketlerine verdikleri paralar karşılığında ülke dışından Dersim’e gelip domuz avlayacakları söylenen avcılar halkın tepkisi ile karşılaşmıştı. Zira bölgede günlerdir yöre halkı tarafından kutsal olarak da kabul edilen yaban keçileri dahil olmak birçok canlı dağlarda öldürülmüş halde bulunmuş, uzaklardan gelen kimliği belirsiz avcıları durdurmak isteyen köylüler de darp edilmişti.

Çengel boynuzlu dağ keçisinin ve Bezuvar keçilerinin vahşice öldürüldüğüne tanık olduklarını söyleyen doğa savunucularının gözaltına alınma pahasına yaptıkları protestolar şimdilik sonuç vermişe benziyor. Geçtiğimiz hafta Tunceli Valiliği’nden yapılan açıklamada, kutsal sayılan yaban keçisi, ur keklik ve koruma altında olan vaşak, kurt, boz ayı gibi hayvanların avlanmasına yasak geldiği söylendi.

Ama durum sadece Dersim’den ibaret değil. Samsun Kızılırmak Deltası Yaban Hayatı Geliştirme sahasında içlerinde nesli tükenmekte olan 57 yaban ördeği ve Kırklareli'nde av tüfeğiyle nesli tükenmekte olan bir karaca ölü olarak bulundu.

ABD’li ultra zenginler, Pakistan dağlarında ülkenin ulusal simgesi, tehlike altındaki türlerden Burma boynuzlu keçi (markhor) vurmak için 110 bin dolarıbastırırken, Birleşik Krallık’ta nesli tehlike altındaki birçok tür için av izni çıkarıldı.

Atatürk Havalimanı’nda Gümrük Muhafaza ekipleri şüphe üzerine durdurdukları iki Senegalli yolcunun valizinde 117 adet Afrika mandası boynuzu, 136 adet Afrika mandası boynuzundan yapılmış süs eşyası buldu. Daha da ilginç bir olay ise Hindistan’ın Chennai Havalimanı’nda yaşandı. Bir bavuldan gelen seslerden şüphelenen yetkililer çantayı açtıklarında plastik poşete gizlenmiş bir aylık leopar yavrusu ile karşılaştı. Yavru leoparın şok halinde ve çok halsiz olduğu gözlendi.

Yine Hindistan’da bu sefer havalimanı dışında, Jalander şehrinin sokaklarında bir leopar dört saat boyunca kendisini yakalamak isteyen insanlardan kaçtı. Vahşi hayvan dört saatlik kovalamacanın sonunda uyuşturularak hayvanat bahçesine kapatıldı. Uzmanlar, leoparın yaşam alanı olan ormanların şeker kamışı üretimi gibi faaliyetler için ortadan kaldırılması yüzünden yiyecek bulmak için şehirlere inebilmeleri ihtimalinin altını çiziyor. (CT/HK/ÖM)

bianet.org sitesinden alınmıştır.

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Tom Zé Dor E Dor
Cem Karaca Bu Son Olsun
Markos Vamvakaris Fragosyrıanı