Açık Gazete: 6 Ekim 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Dünden Bugüne İnsanlık Hali: Bir Mini-Gezi

Dün: ABD ordusunun Afganistan’da “Sürekli Özgürlük” Harekâtı ile başlattığı savaşın 17. yıldönümüydü. Silahlı çatışmalarda 111 binin üzerinde Afganın öldüğü, 360 binin üzerinde sivil, asker ve militanın dolaylı yollardan hayatını kaybettiği, istilacı ülkelerin de 50 binin üzerinde kayıp verdiği savaş olanca hızıyla devam ediyor. Bu yıl, tek bir güne (30 Haziran) ilişkin kapsamlı bir araştırmada ülkenin neredepse yarısında 30 ayrı saldırıda 24 saatlik kesintisiz şiddet içinde en az 60 kişinin öldüğü, bir düzine insanın yaralandığı ayrıntılı olarak ortaya kondu. Bu tek gün boyunca meydana gelen ölümcül olayların neredeyse hiçbiri haber olmadı. Yani, kimbilir kaç kez savaş bitti, çekiliyoruz teraneleri dile getirildi ama savaş olanca şiddeti ile sürüyor. Dünya da başka tarafa bakıyor. Bittiği ya da yakın bir gelecekte biteceği bir hüsn-ü kuruntu gibi görünüyor...

(https://en.wikipedia.org/wiki/Civilian_casualties_in_the_war_in_Afghanistan_(2001%E2%80%93present)#Aggregation_of_estimates,https://www.theguardian.com/world/ng-interactive/2018/oct/07/afghanistan-17-years-on-the-ceaseless-violence-of-a-war-the-world-forgot)  

 

Bugün: Ankara Bahçelievler katliamının 40. yıldönümü. 7 sosyalist üniversite öğrencisinin kaldıkları evde ve ayrıca tarlalarda hunharca katledilmesi olayının ardındaki planlayıcılar, uygulayıcılar, yardımcı güçler, yedek güçler vb.bugüne kadar hâlâ aydınlatılabilmiş değil. Aydınlatılacağını beklemek de biraz safdillik, biraz da hüsn-ü kuruntu olur gibi görünüyor. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Bah%C3%A7elievler_Katliam%C4%B1)

 

Dün: Birleşmiş Milletler’in Nobel ödüllü Uzmanlar Heyeti (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli/IPCC) âvâzını âleme saldı, gezegenin geleceği konusundaki dev raporunu açıkladı ve insanlığı şöyle uyardı: “İklim Artık Ölüm Kalım Meselesi.”

Raporda tek bir derecelik ekstra sıcaklık artışını önlemenin, hızla ısınan yerküre üzerinde yüz milyonlarca insan ve ekosistemler için önümüzdeki birkaç onyılda (25-30 yıl) ölmekle kalmak arasında bir fark yaratacağı belirtiliyor. Ne var ki, dünyanın (yani özellikle büyük, zengin ve güçlü ülkelerin neredeyse hepsinin siyasi liderlerinin) bu zorluğun üstesinden geleceğine dair bir ümit beslendiğini söylemek pek doğru olmaz. Heyet liderlerinden Alman biyolog Hans-Otto Portner, “harekete geçilmezse gezegenin iklimi şimdiye dek görülmemiş bir geleceğin içine sürüklenecek” demiş. Ne var ki, diğer seçkin bilimciler gibi o da hükümetlerin ve hakların hızla güçlü bir şekilde harekete geçeceğini beklemenin biraz “hüsn-ü kuruntu”dan ibaret olduğunu da düşünmüyor değilmiş. Yani iklim olanca hızıyla bozuluyor, dünya da başka tarafa bakıyor. Haydi hayırlısı diyelim.

(https://www.apnews.com/de0bbfb74e544823a3fe2b375cf7e4eb/UN-report-on-global-warming-carries-life-or-death-warning)

 

Son Hafta: Haftanın üç de polisiye (kayıp) olayını ekleyelim: Uluslararası Polis Teşkilatı Interpol, bir haftadır kayıp olan başkanını arıyordu, sonunda buldu. Çinli başkan karısına cep telefonundan bıçak emojisi göndermiş, sonra da kendisinden başka hiç ses çıkmayınca endişe had safhaya çıkmıştı. Çinli başkanın Çin’de gözaltına alındığı ortaya çıktı. Interpol kendi başkanı için Çin’den açıklama istedi. Açıklama gelmedi, ama istifa geldi. Adamın yerine başkası atandı ve olay kapandı. Dünya da başka haberlere daldı. Gözaltındayken istifa eden ve istifası anında kabul edilen uluslararası polis uluslararası alemde yeni bir olay. Ünlü halk sözünü hafifçe değiştirip Doğu’ya kaydıralım bari: “Olur böyle vakalar, Çin polisi yakalar.” (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45759197)

 

Suudi Arabistan vatandaşı Washington Post yazarı ve veliaht Prens Selman’ın muhalifi gazeteci Cemal Kaşıkçı evrak işlemleri için gittiği İstanbul’daki Suudi Arabistan konsolosluğuna güpegündüz girdi ve ortadan kayboldu. Yani, bir daha kendisinden haber alınamadı.

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay “Girip çıkmaması olağanüstü bir durum. Çok vahim, acı bir durum. ... Tüm gelenekleri yok eden, darbe vuran bir durum. Orası bir konsolosluk, diplomatik bir merkez” dedi ve ilave etti: “Türk emniyeti, istihbaratı hiçbir şey kaçmaz ondan.”

Öte yandan Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı “Bize ulaşan bilgi, öldürüldüğü yönünde. Bu kesinleşti. ... Bu konuda yetkililer bize öldürüldüğünü ifade ettiler. ... Verilen bilgilere göre konsolosluk binasında öldürüldü. DEAŞ bile böyle bir eylemde bulunmadı. Bu, DEAŞ vari bir eylem. Umarım bütün dünya vicdanı buna karşı harekete geçer. Dünya vicdanı bunu kaldıramaz. Hiçbir diploması tarihinde benzeri yok. Size misafir olan bir insanı barbarca öldürüyorsunuz. Bu doğru bir şey değil” dedi.

“Dün Reuters’ı sayın konsolos çağırmış. Reuters’ı içeri alıp bütün odaları gösterdi. Bizim başından beri talep ettiğimiz bir şey vardı; ‘Kamera görüntülerini verin’. O gün de kamera görüntülerinin çalışmadığını ifade ettiler Reuters’a. Bu bile her şeyi ispatlıyor, ortaya koyuyor” diye ilave etti.

Son olarak da, kesin olmamakla birlikte tüyler ürpertici bir detay verdi: Teyit ettiremediğimiz şey şu; Buraya gelen 15 kişi ilk saatlerden itibaren direkt Cemal Bey’i bayıltıp, parçalara bölüp, herkes bir parçasını alıp köpekler gibi gidiyor. Bunun detaylarına girmek istemiyorum. Umarım böyle bir şey olmamıştır. Eğer olmuşsa, bunun sonuçları kesinlikle ağır olacak. Dünyanın hiçbir yerinde, diplomasi tarihinde böyle bir olay vuku bulmamıştır. Gelen ve giden arabaların güzergahı tespit edildi bildiğim kadarıyla.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/10/07/yasin-aktaydan-kayip-suudi-gazeteci-aciklamasi-o-saatte-iki-ucak-dolusu-insan-geliyor/)

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Beklentim hâlâ iyi niyetli. Cumhurbaşkanı olarak bu işin takibindeyim. Bunun kontrolü emniyetimizde” diyerek hüsn-ü niyetli bir tavır sergilemekteydi.

(http://www.haber7.com/guncel/haber/2729778-erdogandan-kritik-cemal-kasikci-aciklamasi)

Suudi Arabistan reddetmiş, konsolos konsolosluğu açıp çekmeceleri bilhe göstermiş, danışman “polisten hiçbir şey kaçmaz” demiş, ama adam sırra kadem basmıştı. Hitchcock’un yüksek gerilimli korku filmlerinin ötesesine taşan bir durumdu aslında. Bir hüsn-ü tabir bulmamız şarttı.

 

Son kayıp haberi ise şöyle idi:  “Gümüşhane’nin Arslanca köyü Balahor Deresi üzerindeki 300 yıllık tarihi kemer köprü, ortadan kayboldu. Sadece bir ayağının birkaç parça taşı kalan köprünün, taşan derenin etkisiyle yıkıldığını sananlar, dere boyunca yaptığı aramada diğer taşları bulamadı. 1 hafta önce yerinde olan köprünün taşlarının sökülerek, çalındığından şüphelenilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.” Haberin arabaşlıklarından bazıları da şöyleydi: “Yıkılsa Taşlar Derede Olurdu”; “Köprüyü Çaldılar”, “Tarih Yok Oldu, Üzgünüz”...

(http://www.hurriyet.com.tr/gundem/kent-bu-olayi-konusuyor-300-yillik-kopru-kayboldu-40979305)

Mamaafih, hüsn-ü niyeti burada da elden bırakmamakta fayda vardı; zira soruşturma başlatılmıştı bile. Jandarma hırsızları yakalayabilirdi.

 

 

Vakanüvis ÖM