Açık Gazete: 3 Nisan 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Yalan Haberler: Aşağıda Okuyacaklarınıza İnanmayın

Her okuduğunuza, her duyduğunuza, her gördüğünüze inanmayın! Yalan haberler, nefret söylemleri ve benzerleri dünyanın dört bir yanında kol geziyor ve Türkiye de –maalesef–yalan haberlere direnci en düşük olan ülkelerden biri. İşte bu da, işbu habere inanmamanız için önemli ve yeterli bir sebep!

Açık Toplum Enstitüsü’nün yeni araştırmasına göre, Türkiye'de sahte haberlerin algı oluşturması ve kamuoyu nezdinde etkili olması ihtimali oldukça yüksek. Raporda Türkiye, sahte haberlere Makedonya'dan sonra 'en az dirençli' ülke çıktı.

35 Avrupa ülkesindeki eğitim, medya özgürlüğü ve kamu güveni alanlarını ele alan raporda Türkiye, 'dedikodu' 'işletme' 'doğrudan yalan söyleme' 'dezenformasyon' gibi sahte haberlerin kolaylıkla yayıldığı ülkeler arasında öne çıkıyor.

Buna karşın Hollanda, İsveç ve Estonya 'gerçek üstü' olarak adlandırılan sahte haberlere en dirençli ülkeler. Dirençli ülkelerde 'alternatif gerçekler' denilen dolaşımdaki sahte haberlerin algı oluşturması ve kamuoyu nezdinde etkili olması ihtimali daha düşük.

Türkiye ise medya okur yazarlığı ve kamu güvenliği alanında sondan ikinci olurken, medya özgürlüğü konusunda 0 (yazıyla sıfır) puanla sonuncu oldu!

Türkiye'nin medya özgürlüğü alanında 0 (yazıyla sıfır) puanla en son sırada yer almasında 2016’daki başarısız darbe girişimi sonrası çok sayıda medya kurumunun kapatılması, gazetecilerin tutuklanması ve telekomünikasyon imkanlarının kısıtlanması vb’nin etkili olduğu belirtiliyor.

(http://t24.com.tr/haber/her-okudugunuza-inanmayin-turkiye-yalan-haberler-direnci-en-dusuk-ulkelerden,596176)

Yalan haberleri yayan (sosyal, yazılı, görsel) medyanın hayat kalitesini de etkilediği çok açık! OECD 38 ülkeyi incelemiş; Türkiye 'Daha İyi Yaşam Endeksi'nde son sırada çıkmış – maalesef! Ülkede çalışanların yüzde 34'ü haftada 50 saatten fazla çalışıyormuş. (OECD azamî ortalaması yüzde13.) Araştırmada haftada 50 saat ve daha fazla çalışma oranı, çalışanların bireysel bakım ve gazete, kitap okumak, tv seyretmek, radyo dinlemek vb gibi boş zaman faaliyetleri için bir günde ne kadar zaman ayırabildikleri dikkate alınmış. Türkiye son sırada, Rusya 9. sırada, ABD 30, Japonya 34. sırada gelmiş

(http://t24.com.tr/haber/oecd-38-ulkeyi-inceledi-turkiye-daha-iyi-yasam-endeksinde-son-sirada,596050)

 

Hele şu aşağıdaki haberi okuyunca büsbütün, hiç mi hiç inanmayın, e mi:

Myanmar’da (eski adıyla Burma ya da Birmanya) 21. yüzyılın en büyük soykırımlarından birinin gerçekleştirildiği esnada sosyal medyada korkunç bir boyutta yaygınlaşan nefret söylemlerini 2 yıl boyunca derinlemesine inceleyen araştırmacı ve analist Alan Davis, Arakanlı müslüman azınlığa karşı sağcı milislerle ordunun beraberce binlerce köylüyü makineli tüfeklerle, palalarla katledip, köylerini yakıp, kadınların, kızlarına tecavüz edip, toplu mezarlarda cesetlerini asitle erittiği, 650,000 kişiyi komşu ülkelere zorla gönderdiği korkunç olayları gerçekleştirmesinde Facebook'un CEO'su Mark Zuckerberg'i kırımın baş sorumlusu olarak ilan ediyor. Vox medyasına bir demeç veren bu CEO “gerçek bir mesele” olduğunu itiraf ediyor.

53 milyon nüfuslu ülkede 2014’te % 1’den az (500,000 civarında) insanın  internet erişimi varken, 2016’da olayların hemen öncesinde 14 milyon kişiyle Güney Asya’nın en büyük internet erişimli nüfusu olan Myanmar’da Facebook tek haber kaynağı sayılıyor, oradaki azgın milliyetçi, dinci ve militarist mesajlar ve kuyruklu yalanlar da doğru haber kabul ediliyordu.

Zuckerberg, bunun “gerçek mesele” olduğunu, birkaç yıl içinde güvenliği artıracaklarını söylese de, analist Davis “Olanlar oldu artık” diyor. “İşler Myanmar’da öylesine sarpa sardı ki ... Zuckerberg ve arkadaşları geceleri nasıl uyuyorlar, bilmiyorum. Eğer bir parçacık vicdanları varsa, servetlerinin hatırı sayılır bir bölümünü, yarattıkları kaosu düzeltmek için harcarlar"

Biliyoruz siz inanmıyorsunuz şimdi, ama dahası da var: daha geçen ay yine aynı bölgede, bu kez Sri Lanka’nın Kandy bölgesinde, Budist fanatik faşist milliyetçilerin yağma ve kundaklama faaliyetleri başgöstermiş ve bilin bakalım kimi sorumlu tutuyorlar? Bildiniz, Facebook üzerinden yürütülen nefret söylemi operasyonlarını. İletişim Bakanı, şiddetin doruğa çıktığı sırada Facebook ve diğer sosyal medya servislerinin kapatılması emrini vermiş. “Bunu yapmasak, bütün ülke birkaç saat içinde yanıp tutuşacaktı,” demiş Guardian’a.

(https://www.theguardian.com/world/2018/apr/03/revealed-facebook-hate-speech-exploded-in-myanmar-during-rohingya-crisis)

Şimdi bir an inanabileceğiniz bir haber sokalım isterseniz araya: Bu soykırım suçlamalarının ve yeryüzünün en büyük veri skandali olan “Cambridge Analytica” rezaleti aracılığı ile okyanusun bir yanında Trump ve şürekasının seçilmesini, öbür yanında ise Britanya’nın AB’den apar topar çıkışını (Brexit) tezgâhlamakla suçlananlardan biri olan Zuckerberg, bu zor zamanları kısa zamanda atlacaklarını insanlığa müjdelemiş. CEO, sorunların çözülmesi için sadece birkaç yıl zamana ihtiyaçları olduğunu belirtmiş.

İşin en iyi tarafı da, sorunların kaynağını da bulmuş: İdealizm! Yaşanan sorunların önemli nedenlerinden birinin de ''Facebook'un idealistliği'' olduğunu savunan Zuckerberg (net serveti ya da özvarlığı: 64.1 milyar dolar), insanların birbirleriyle sosyal ağlar yoluyla iletişim kurmalarına odaklandıklarını, ancak bunu yaparken ''bazı olumsuz kullanım özellikleriyle'' yeterince ilgilenmediklerini kabul etmiş.

(http://www.dw.com/tr/zuckerberg-g%C3%BCvenlik-sorununu-%C3%A7%C3%B6zmek-birka%C3%A7-y%C4%B1l-alacak/a-43228739)

Sorun yok yani. Vakanüvisiniz hakir, yeni sloganımızı huzurlarınıza alkışlarınızla sunuyor: “İdealistliğe son, yaşasın realizm!”

Ne var ki, iyimserliğimizi baltalayan bir başka “yalan haber” daha var. Elbette inanmıyoruz, ama ABD'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından yürütülen araştırma, yalan haberlerin sosyal medyada altı kat daha hızla yayıldığını ortaya koymuş. Doğru olmayan haberlerin Twitter'da paylaşılma ihtimali doğru haberlere göre yüzde 70 daha fazla!

Çalışmada araştırmacılar 2006 ve 2016 yılları arasında Twitter'da paylaşılan 126 binden fazla haberi mercek altına aldı. Yalan haberin, doğru haberlere kıyasla Twitter'da çok daha hızlı yayıldığı ve çok daha uzak coğrafyalara ulaşabildiği görülmüş. Science dergisinde yayınlanan araştırma, kullanıcıların yalan haberlere sosyal medyada nasıl yaklaştığını inceleyen şu ana kadar yapılmış en kapsamlı araştırmalardan biri.

Buna göre, yalan haber 10 saatte bin 500 kişiye ulaşıyor. Oysa, doğru haberlerin aynı kitleye ulaşması 60 saat alıyor. Ayrıca yalan bilgi, doğru bilgiye kıyasla ortalama olarak yüzde 35 daha fazla kişiye ulaşıyor! Araştırmada sadece Twitter üzerinden yapılan paylaşımlar incelenmiş ama MIT'deki uzmanlar sonuçların Facebook gibi diğer sosyal medya platformları için de tastamam geçerli olacağı görüşünde.

(http://www.dw.com/tr/sosyal-medyada-yalan-haber-daha-%C3%A7ok-tutuluyor/a-42902833)

Size son bir yalan haber: Bilgisayar uzmanı David Laze araştırmaya ilişkin Associated Press haber ajansına yaptığı değerlendirmede çoğu bot'u (trolü) tespit etmenin oldukça güç olduğuna dikkat çekmiş. “Yok deve!” demeyin sakın: Laze, Northeastern Üniversitesi'nde yürüttüğü araştırmasında, yalan haberlerin yüzde 80'inin kullanıcıların 1,000’de 1’lik (yazıyla: binde birlik) kesiminden çıktığını kesin olarak saptamış. Develer, pireler, periler!

(http://www.dw.com/tr/sosyal-medyada-yalan-haber-daha-%C3%A7ok-tutuluyor/a-42902833)

İşbu vakayinameyi Metis yayınları Ajanda 2018’den aparttığımız bir tekerleme ile bitirmenin tam zamanı işte:

“Sineğe vurdum palanı,

Dinlettim mi sana bu koca yalanı?

O yalan, bu yalan,

Fili yuttu bir yılan

Bu da mı yalan?

 

İster inanma, sevgili okuyucu, ister inan. Hal böyleyken böyle.

 

Vakanüvis ÖM

 

 

 

 

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Ananda Shankar The River
Don Gibson Oh Lonesomme me