Dünyanın politik gündemi

-
Aa
+
a
a
a

Ahmet İnsel’in gündeminde Ermeni Soykırımı’nın 106. yıldönümü, Avrupa Birliği’nin genişleme doktrini, Kuzey Makedonya'da kurulan Cytrox firması tarafından geliştirilen casus yazılımı Predator ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (Rojava) 9 maddelik deklarasyonu yer aldı.

Ufuk Turu: 25 Nisan 2023
 

Ufuk Turu: 25 Nisan 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

24 Nisan’da 1915’te başlayan, Ermenilere yönelik soykırım girişiminin anma töreni, bu sene valilik yasağı nedeniyle açık alanda yapılamadı. Her yıl İstanbul’da Taksim ve Sultanahmet'te düzenlenen etkinlikler yasaklandı. Özdeş Özbay, anma töreninin yasaklanması yüzünden İnsan Hakları Derneği’nin İstanbul şubesinde sadece basın açıklaması okunarak yapıldığını ve HDP’nin Ankara’da yapmak istediği soykırım konulu yüzleşme toplantısının da engellendiğini bildirdi. Ahmet İnsel, ‘’2009’dan beri son iki yıla gelene kadar Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Diyarbakır’ da yapılıyordu. Burada bir geriye gidiş var. Bu geriye gidiş hak ve özgürlükler konusunda yaşanan gerilemenin bir parçası. Bütün bu konular, geçmişle yüzleşme, Dersim’den 6-7 Eylül'e ve 1915’e ve diğer yaşanan bir dizi pogrom; Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas Katliamı bütün bunlar ciddi bir biçimde yüzleşmenin bir parçası ve Türkiye’de demokratikleşme ile yan yana giden şeyler. Demokratikleşme olmadan bu yüzleşmeler olmaz demek yanlış çünkü bu mücadeleler de demokratikleşmenin bir parçası. Bu mücadeleler ile demokratikleşme adımı atmak imkânsız çünkü başka alanlarda da temel hak ve özgürlüklerin oluşturulması lazım. 14 Mayıs bu açıdan da önemli bir dönüm noktası olabilir” yorumunu yaptı.

İnsel, Avrupa Parlamentosunun 19 Nisan’da aldığı kararın son yıllarda giderek Avrupa Birliği içinde yerleşmeye başlayan ‘’Genişlemeye dur de!’’ stratejisinde ciddi bir değişikliğe işaret ettiği bilgisini verdi. İnsel, “Ukrayna Savaşı’nın başlamasından bu yana AB Moldova’nın aday üyeliğini kabul etti ve arkasından Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile üyelik müzakerelerini başlattı. Bosna Hersek’e aday üyelik statüsü tanıdı. 19 Nisan kararının bir tarafında, Kosova yurttaşlarına Schengen Vizesi uygulamasının kaldırılması kararını alırken diğer taraftan Moldova'nın da 2024’ten itibaren üyelik müzakerelerinin başlaması önerisini 555 evet oyu ile onayladı. Bir sene önce üyeliğine yeşil ışık yakılması ve ertesi sene müzakerelerin başlaması pek görüldük bir şey değil” dedi. Üyelik müzakereleri kapsamında 4 ön koşulun yerine getirilmesi şartının olduğunu söyleyen İnsel, “Ön koşulların büyük çoğunluğu yargı reformu ile ilgili. Bağımsız yargı adil yargılama hakkının tanınması ve yargı sisteminin etkin hale getirilmesi ile ilgili reform önerileri var. Moldova Hükümetinin ana gündem maddelerini oluşturan bu şartlar konusunda hem yargı içinde hem de sırtını Rusya’ya çevirme yanlısı olan kesimler etrafında gerginlikler var.” dedi. Moldova'nın AB’ ye üyelik müzakerelerine başlaması, AB üyeliğini kısa zamanda gündeme getirmesini çok kolay sağlamayacak diyen İnsel bu durumunun nedeni olarak, “AB Moldova'nın toprak bütünlüğünü tanıyor fakat Moldova’nın doğusunda yer alan Rusya askerleri himayesinde bağımsızlık ilan etmiş, Transdinyester bu toprak bütünlüğüne dahil. AB zaten Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türkiye’nin işgali altında olan topraklarda dikkate almayarak, sorunlu bir bölgeyi üye yaparak sorunun çözülmesini zorlaştırmıştı. Moldova'da da benzer bir durum olabilir. Üyeliğin nasıl gelişeceğini kestirmek zor ama üyelik müzakerelerinin başlaması muhtemel gözüküyor” dedi. AB’nin genişleme konusundaki doktrininin değişiyor olmasını, Türkiye açısından, önümüzdeki dönemde seçimler sonrasında iktidar değişimiyle beraber dış politikası değişikliği olması durumunda muhalefetin önerdiği AB ile ilişkileri yeniden yakınlaştırmak açısından önemli bir fırsat penceresi olarak değerlendiren İnsel, “Türkiye’nin AB açısından hazmedilmesi zor bir ülke. Son balkanlar genişlemesiyle büyük bir nüfusun AB’ye dahil olması bekleniyor eğer Moldova, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek AB’ye dahil olacaksa, o zaman Türkiye’nin de üyelik müzakerelerinde ilerlemesi mümkün gözüküyor. AB Komisyonunda da hızlı biçimde Balkanların birliğe entegre edilmesi gündeme gelmiş durumda. Bu durum Ukrayna Savaşının getirmiş olduğu bir değişim” yorumunu yaptı.

İnsel geçtiğimiz dönemde Yunanistan’da hükümetin muhalefetin telefonlarını dinlemek aracılığıyla kullandığı casus yazılım programı hakkında, Kuzey Makedonyalı ve Yunanistanlı araştırmacı gazetecilik gruplarının birleşerek beraber çalıştıklarını ve istihbarat servisinden ele geçirdikleri dokümanlardan hareketle bir rapor hazırladıkları bilgisini verdi. İnsel rapordaki bilgilere ilişkin, “Casus yazılım olan Predator Kuzey Makedonya’da hazırlanmış.  Yazılımı geliştiren şirketlerden biri, İsrail kaynaklı Güney Kıbrıs'ta yerleşik Intelaksa şirketinin sahibi İsrail Savunma bakanı eski çalışanlarından. Bir diğer şirket olan Sitroks ise Kuzey Makedonya’ da kurulmuş ve sahibi Kuzey Makedonya’nın şarap ve silah ticaretiyle ünlü ailelerden bir tanesi. 2017,2021 arasında Kuzey Makedonya’da programları geliştiren 5 şirket var. Bu şirketler geliştirdikleri casus yazılımı Suudi Arabistan, Ermenistan, Mısır, Endonezya, Oman ve Sırbistan’ın istihbarat örgütlerine satmışlar “bilgilerini verdi. İnsel, bu tür yazılımların niçin Kuzey Makedonya’da geliştirildiklerine ilişkin, “Orada bu konuda mevzuat çok gevşek. Kuzey Makedonya raporlarında hükümetin hazırlanan programların casusluk programı olduğunu bildiği ama yaptırım uygulamadığı gözlemleniyor. Bu ilk kez yaşanmıyor. 2015 yılında hükümet ve çevresindeki şebekenin 2000 kişiyi illegal yoldan dinledikleri ortaya çıkmıştı” dedi.

İnsel, ağırlıklı olarak Suriyeli Kürtlerin yönetiminde olan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Salı günü kamuoyuna açıkladığı 9 maddelik deklarasyon hakkında, “Suriye'nin toprak bütünlüğüne tamamen bağlı olduğunu yeniden söylediler ve Suriye Krizine bir çözüm bulunması için girişimlerde bulunmak üzere Suriye Hükümeti ve tüm taraflarla görüşme yapmak üzere bir araya gelmeye ve diyalog kurmaya hazır olduklarını belirttiler. Bu esas olarak Beşşar Esad'a bir çağrı niteliği taşıyor. Deklarasyonda Suriye Krizine yönelik çözümün ülke içinde aranması gerektiği vurgulanıyor ve batılı hükümetler, Türkiye, İran ve Rusya'nın bu çözümün Suriyeli taraflar arasında bulunmasına yardım etmeleri çağrısında bulunuluyor. Bu biraz da Esad'ın Mart ayında Moskova’yı ziyareti sırasında söylediği bir cümleye yanıt: ‘Yabancı bir güç için çalışanlar hain ve işbirlikçidir.’  9 madde altında bazı koşullar var. Krize çözüm bulmak için Hükümetle görüşmeye hazır olduklarını belirtirlerken, Suriye’de toprak bütünlüğüne bağlı merkezi olmayan bir yönetim talep ediyorlar. Suriye’nin zenginliklerinin adil paylaşımını istiyorlar. Bu petrol ve yeraltı zenginliklerinin ortak paylaşımı demek oluyor ve aynı zamanda Suriye’nin güneyinde daha yoksul olan bölgelerin talebine bir yanıt niteliği taşıyor. Şu da çok açık, Rojava’nın Esad’a yaptığı çağrı, Ukrayna’daki savaş ve bazı Arap ülkelerinin Esad'a yakınlaşması ile gelişti. Çağrı sahipleri, ‘Bu yakınlaşmaların yarattığı fırsatları ve zorunlulukları dikkate almak zorundayız. Biz Suriyeliler arası diyalog mu istiyoruz? Yoksa uluslararası aktörlerin beyaz sarayın Rusya’nın Suriye’ye istikrar barış getirecek girişimi desteklemesini mi istiyoruz? Bu girişimin karşısındaki her uluslararası aktör çatışmanın çözümüne karşı demektir’ diyerek biraz da Türkiye’ye mesaj yolluyor. Türkiye Rojova temsilcilerinin Cenevre görüşmelerine katılmasını engellemişti. 14 Mayıs sonrası iktidar değişimi olursa dikkatle gündeme alması gereken gelişmelerden bir tanesi de bu” yorumlarında bulundu.