Fransa’da “aşı kabulü” yüzde 15 artışla, yüzde 54’e yükseldi

-
Aa
+
a
a
a

Prof. Selim Badur, Korona Günleri’nde güncel aşılama çalışmalarından, mRNA teknolojisiyle hazırlanan aşılardaki farklılık nedenlerinden ve güncel haberlerden bilgiler paylaştı.

Selim Badur'la Korona Günleri: 18 Ocak 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 18 Ocak 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(18 Ocak 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri’nde yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar.

Özdeş Özbay: Günaydın.

Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın Feryal, iyi haftalar hepinize. Süratle dünyada olup bitenlere bakıp sonra şu aşı konusuna değinmek istiyorum eğer siz de uygun görürseniz. Belirttiğiniz gibi 95 milyonu geçti olgu sayısı ve son 4 günün ortalaması 677 bin. Yani her gün listeye 650 ile 700 bin arası yeni olgu eklenmekte. Birazcık artı sıradanlaşıyor, kanıksandı bu koronavirüs konusu gibi geliyor bize ama sayılara baktığımız zaman olgu sayısında çok ciddi artışlar var. ABD’de hafta sonu ilk kez rekor ölümler oldu, 4 bini geçti. İngiltere ve Portekiz’de benzer bir durum var, Portekiz’de cumartesi günü 10 bin 947 olgu ve 166 ölümle ilk kez bu kadar yüksek olgu ve yaşamını yitiren Portekizli sayısına erişildi. Brezilya’dan bir haber var, bu çeşitli sitelerde de yer aldı, oldukça dramatik bir öykü. 14 Ocak Perşembe günü saat 13.00 civarında Brezilya’da Manaus -Amazonların kenti herhalde, o bölgedeki- Instagram’da mavi maskeli bir kadın doktorun feryadı, çığlığı “lütfen kimin elinde oksijen varsa hastaneye getirsin, çok kötü durumdayız” diye yani hastaneler oksijen ihtiyaçlarını bir çağrı yaparak toplumdan istiyorlar bakanlıklar ya da yetkililer sağlayamadığı için. Daha sonra anlaşıldı, Dr. Thalida Rocha isimli bir hekim kayınvalidesini hastaneye getirmişler, oksijen yetersizliği, kendisi hastane personeli ama oksijen tedarik edemiyor ve o kişiyi kaybediyor, yakınını. Süratle yayılıyor bu video ve ülkede ciddi bir biraz infiale de yol açıyor. Özellikle mesela Brezilya Sağlık Bakanı Eduardo Pazuello, kendisi Amazon bölgesinde Manaos’ta gerçek bir çöküntünün yaşandığını söylüyor, bakanın ifadesi “ilaç ya da yataklardan vazgeçtik koridorlarda yatacağız da oksijen bulamıyoruz, yani hastaneye gelene bir şey yapamıyoruz” diyor. Brezilya hava kuvvetleri altı büyük silindir içinde sıvı oksijen, yaklaşık 9 bin 300 kg kadar cuma günü Manaos’a ulaştırmış ama hâlâ başkanları Bolsanaro’nun garip demeçleri ve söylevleri var, o da ülkede büyük bir rahatsızlık yaratmakta. Brezilya deyince PAHO, bu DSÖ’nün Pan American ya da Amerika kıtası muadili kuruluş, çok da iyi çalışan bir kuruluştur. Çünkü yıllardan beri PAHO bütün Güney Amerika ülkeleri için aşıları kendisi pazarlık edip gelip alır, böylece standart ve fazla miktarda alım yaptığı için de oldukça uygun fiyata alırlar. PAHO 14 ülke yerlilerinde yani Amazon’daki yerlileri yaklaşık 300 binden fazla olgu olduğunu bildirdi. PAHO’nun raporu ilginç, 56 ülkeyi kapsıyor. Yani biz sadece güney Amerika’daki bildiğimiz Arjantin, Brezilya değil o Karayipler’deki küçük birtakım ülkeleri de kattığımız zaman 56 ülkeyi kapsayan bir rapor yayınladı. 11 Aralık - 14 arasında olgularda %28, ölümlerde %19 artış var. Örneğin yine PAHO bölgesinde sağlık çalışanları arasında bugüne dek 1 milyon 208 bin olgu ortaya çıkmış. 5 bin 780 sağlık çalışanı da yaşamını yitirmiş. Bunlar tabii çok ürkütücü rakamlar.

ÖM: %28 mi dediniz? Muazzam bir rakam.

SB: %28 bir ay içinde 11 Aralık – 14 Ocak arasında olgularda %28, ölümlerde %19 artış olmuş PAHO bölgesinde. 

ÖM: 1/5.

SB: Evet, yani belki gülümsetecek bir bilgi, sadece Jamaika’daki artış %1’in altında, fazla artış olmuyor Jamaika’da. 

ÖÖ: Bu arada Brezilya’da da hastaneye kaldırılan her 5 vakadan 2’sinin öldüğü haberi yer almıştı hafta sonu şeylerde.

SB: Evet, yani durum pek iç açıcı değil. Fransa’da bir istatistik yayınlandı, İstatistik Enstitüsü’nden Fransa tarihindeki savaşlar hariç Fransa’nın tarihindeki en yüksek ölüm oranına erişilmiş, 667 bin 400 ölümle geçen sene 2020 yılı. Biraz aşılara geçeyim yavaş yavaş, örneğin İngiltere’de başlarda insanlar biraz daha çekimserdi aşı konusunda ama şu anda hâkim tek duygu korku değil artık aşılanma isteği. 15 Ocak’ta yaklaşık 3 milyon İngiliz aşılaması gerçekleştirildi ve bazı görüntüler var, haberler var, örneğin Londra’nın banliyösünde Barnet Futbol Kulübü’nün standında, stadyumun içinde, özellikle soyunma odalarının bulunduğu bölgelerdeki koridorlarda hava kararmış, dışarısı soğuk ama 50 kadar yaşlı, bazıları sandalyelerde bekletilerek örneğin sırada genç bir kadın eczane görevlisi geliyor diyor ki “çağırıldığım için çok mutluyum çünkü yaşlı anneme bulaştırmayacağımdan eminim artık” diyor. Bunlar tabii insanların aşıya bakış konusundaki değişiklikleri gösteriyor, örneğin Fransa’da da 29-14 Ocak arasındaki ‘aşıya nasıl bakıyorsunuz?’ anketinde %15 oranında aşının kabulünde artış var, %54’e ulaşmış Fransa’da. Özellikle 10 Fransız’dan altı tanesi ülkeye giriş çıkışlarda ya da yaşlıların, yaşlı evi ya da hastaneye gideceklerde aşının zorunlu olmasını uygun buluyorlar. Aşıya ilgi uyanıyor, tabii bunun yanı sıra da aşı karşıtları da çalışmalarını sürdürüyorlar, hâlâ “bu aşı güvenilir mi?” sorgulanmakta. Bu aşı konusuna biraz değineceğim, ancak kim ne kadar aşı yaptı, dünyada dün akşam itibariyle 39,5 milyon aşı yapıldı. Amerika’da 12,3 milyon, Çin’de 10 milyonu geçti, İngiltere’de 4,3 milyon. Bu arada listeye Türkiye girdi, ilginç bir şekilde hızla aşılama yaptı; 706 bin 451 doz aşı uygulanmış iki gün içinde Türkiye’de sağlık çalışanlarına. Yani bu büyük bir sayı ve bu resmen de Our World in Data isimli sitede yayınlandı dünyadaki aşılama oranları. Aşılama deyince İsrail’den bahsetmek istiyorum çünkü aşılama oranları yüksek, bir de siz “Filistinlilere ne yapıyorlar?” demiştiniz. Hapishanedeki 4 bin 400 tutukluyu aşılama kararı almış İsrail, 9 milyon İsraillinin yaklaşık 2 milyondan fazlası ilk doz aşıyı aldılar. Her ne kadar savunma bakanı Amir Ohana “tutuklular aşılanmayacak” dese de savcılık paylaşımı ya da bu yaklaşımı kanun dışı saymış ve kanuni olarak aşılanmaları gerektiğini belirtmiş. Tutuklular arasında yaklaşık 250’den fazla Covid-19’a yakalanmış hasta var. Human Rights Watch kuruluş da “bu bir lütuf değil bir zorunluluktur” diyor. Aynı zamanda farklı yerlerde bulunan 4,8 milyon Filistinlinin aşılanması için çağrı yaptı. Yani şu anda Filistinlilerin kamplardaki, Gazze’deki Filistinlileri değil belki ama en azından hapishanelerindeki Filistinlileri aşılamaya başlayacakları söyleniyor. Şimdi biraz aşılardan bahsetmek istiyorum, aşılar deyince görmüşsünüzdür, hafta sonuna girerken Norveç’te 23 kişi mRNA aşısı yapıldıktan sonra yaşamını yitirdiği bir haber yayıldı. Bu ölümlerin aşılamayla mı ilgili yoksa tamamen başka nedenlere mi bağlı olduğu, bu bir soru işareti, daha açıklanmadı, bu bilgi çıkmadı. İsrail aşıladıkları, yüksek oranda aşılama yapıldı İsrail’de 2,4 milyon kadar, yaklaşık 13 kadar yüz felci bildirildi, Meksika’da ise ama kol ağrısı, ateş yükselmesi filan dahil 360 kadar yan etki. Bu yan etkiler konusu biraz abartılarak ya da yüksek sesle telaffuz ediliyor. Benim görebildiğim kadarıyla gerçek bir firmalar değil ama hangi aşıyı kullanıyorsa bir ülke kullanmadığı aşıların aleyhine birtakım haberler yayıyor demeyeyim ama en azından kamuoyunda bu haberler yayılmakta. Örneğin Türkiye’de inaktif aşı kullanılıyor ve söylenen bu aşının hep Brezilya sonuçlarında etkinlik %50 civarında. Bu çok düşük bir orandır ve çeşitli insanlar bu aşılar iyi değil, etkisi çok düşük inaktif aşının mRNA aşısına oranla diyorlar ama burada atlanan bir ayrıntı var gibi geliyor bana çünkü Brezilya’daki Sinovac aşısının sonuçlarına baktığınız zaman ağır hastalığı önleme açısından bu aşının etkinliği %100, diğer aşılarda %95-96’larda olan etkinlik bu aşı için 100% idi. Orta şiddette hastalık açısından etkinlik %77, hafif hastalık açısından ise %49,7. Buna %50 civarında bir ortalama diyorlar ama biz bu %49,7 gibi düşük görünen hafif hastalığı engelleme yani ayakta atlatılan bir Covid-19’u engelleme açısından bu düşük oran görülse de biz bunu diğer aşılar için bu oranın kaç olduğunu bilmiyoruz. Çünkü diğer aşı çalışmalarında bu özelliğe değinilmedi, diğer aşı çalışmalarının, faz3 çalışmalarının yayınlanan ya da yayınlanmayan raporlarında, bilimsel dergilerde yayılansın ya da yayınlanmasın ağır hastalık ya da bilemediniz orta şiddetteki hastalık açısından, etkinliğinden bahsediliyor %90’larda diye, bu aşıda da 100%. Yani inaktif aşının muhakkak kullanılması ya da Türkiye’de kullanıldığı için onu savunuculuğunu yapmıyorum ama bu ayrıntının atlanmaması lazım. Kısacası Brezilya’daki inaktif aşı sonuçlarında %50’ler dolayında denen etkinlik hafif hastalık açısından etkinlik, hafif hastalarda korumadaki orandır ve bu oran diğer aşılar için incelenmemiş. Onun için bu kıyaslamayı yapmak yanlış. Aşılarla ilgili önemli bir nokta, birçok ayrıntı var, işte 14 gün mü, 28 gün mü, araları açılsın mı? Örneğin İngiltere bir karar aldı “birinci ve ikinci doz arasında 12 hafta bırakacağım ben” dedi. Yani şu anda yoğun aşılama yapıyor İngiltere, bakıyorum İngiltere şu anda 4,3 milyon kişiye ilk doz aşıyı verdi. Bunlara ikinci dozu yapmayacak, bu süreyi 12 hafta sonraya erteledi ve mümkün mertebe elindeki ikinci doz aşı yerine bunu ilk doz olarak daha fazla sayıda yurttaşına kullanacak. Şöyle ilginç bir şey var, mesela 12 hafta arayla 2 doz kullanmak herhangi bir faz çalışmasında irdelendi mi, incelendi mi, bakıldı mı? Böyle bir şey yok! Yani demek ki her ülkede bazen faz3 çalışmasında yapılmayan, bakılmayan özelliklerde şu olağanüstü durum sürecinde denenmekte, denize düşen yılana sarılır gibi herkes bir yol izlemeye çalışmakta, herkes kendine göre bir mantık yürütüp farklı alternatifler kullanmakta. Bizde 60 yaş üzerinde denenmedi, 19-59 yaş arasındaki çalışmamız deniyor. O zaman nasıl 65 yaş üzerine kullanırsınız? İşte İngiltere’de 12 hafta arayla iki dozu kullanacak, hiçbir yerde böyle bir çalışma yapılmadı, en azından 65 yaş üzerinde Brezilya’nın bulgularını biliyoruz. Bu tip çelişkiler ya da ayrıntıdaki birtakım farklılıklar hani çok olumsuzmuş gibi yansıtılıyor. Bunu böyle yapmamak lazım, yani bu insanların kafasını karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan birtakım gelişmeler. Kısacası 65 yaş üzerinde Türkiye’de çalışma yok, e peki o zaman 65 yaş üzerini aşılamayalım! Bu demek olmamalı, böyle yaklaşılmamalı. Önemli bir nokta, tabii bu gerçekten ilginç bir gelişme, doğrulanması lazım. Biliyorsunuz bu RNA aşıları yeni aşı teknolojisi deniyor ama aslında bu aşılar üzerinde çalışılan, 30 yıldan beri ilgilenilen bir konu RNA aşıları. 30 yılı geçmiş bir süreden beri çalışılıyor hatta ve sadece sanıldığı gibi BioNTech firmasının kanser aşılarıyla ilgili çalışmalarını değil birçok farklı mikroorganizma için de, özellikle tüberküloz, HIV ve sıtmada, malaryada deneniyor. Yakın zamanda hem Almanya’da hem Belçika’da çeşitli firmalar kuduz aşısında bu yöntemi denediler. Yani ön çalışmaları ve bu mRNA aşısının da eldesinde farklı yöntemler, farklı yaklaşımlar var, tek bir standart yöntem yok. Onun için birtakım farklılıklar olabiliyor, yani bazen insanlar “niye bir aşı -70’de, niye diğeri-20’de saklanıyor?” Bütün bunların hazırlama yöntemiyle ilintileri var. Önemli olan bir kere bu aşılar hastalıktan bizi koruyacak, hedef ağır hastalıktan ve hastaneye yatış gerektirecek kadar ağır hastalıktan koruması. Yoksa aşı olan bir kişi virüsü alıp yine yayabilir. Bu nasıl oluyor sorusu vardı. Bunun açıklaması mümkün, çünkü biz aşıyı yaptığımız zaman dolaşımda sistemik olarak, bütün vücudumuza yayılan antikorlar var, o antikorlar bizde ağır hastalık oluşmasını, böyle bir hastalığa yakalanmamızı engelliyor ama özellikle mukozal immünite dediğimiz yüzeylerde bir koruma sağlamıyor. İşte bu nedenledir ki aşılansanız bile sizin vücudunuzda antikorlar olsa bile birtakım mukozal yüzeylerde antikorlar yeteri düzeyde olmadığı için burun, boğaz mukozasında, yüzeyinde virüs alınabilir. Buradan da etrafa saçılabiliyor. Bunun da açıklamasını bu sistemik ya da mukozal immüniteyi uyarma açısından aşılar konusunda bunu yapmak gerek. Daha da önemlisi, bu biraz çarpıcı, bunu sona sakladım, biliyorsunuz ABD’de FDA onay veriyor aşılara, Avrupa’da ise EMA’nın onay vermesi lazım. İlginçtir, EMA Avrupa’da bir aşının onayını ki RNA aşıları için verdiler onayı, daha sonra vektör aşısı için, bunlar Amerika’dan 2 hafta sonra İngiltere’nin ülke bazındaki acil onayından 3 hafta sonra onay verdi aşıların kullanımı. Neden gecikti EMA sorusu var, ilginç bir gelişme oldu, ‘darkweb’ diye bir web sitesinde bu EMA yetkililerinin MRNA aşısının onayı için başvurusu yapıldıktan sonra yaklaşık 15 günlük bir süre, 2 haftalık bir süre, 10 Kasım ile 25 Kasım arasında bu kuruluşun yetkilileri arasındaki elektronik ileti alışverişi, bu gönderilen, birbirlerine gönderdikleri 19 tane elektronik ileti bu sitede yer aldı, bunlar hacklemişler anladığım kadarıyla EMA’nın sitesine. Darkweb sitesinde 9 Aralık günü yayınlandı. Burada ilginç şeyler var, neden gecikti EMA konusuna gelince EMA bir kere aşılarla ilgili birtakım kaygılar belirtiyor bu yazışmalarda EMA yetkilileri. Özellikle bu MRNA aşısının faz çalışmalarında aldıkları sonuçlar ve oradaki ürünler ile piyasaya verilen yani kullanıma giren, topluma yayılan, satılan ilaçların, aşıların birbirleriyle çok örtüşmediğinden bahsediliyor. Bu arada bir parantez açayım, fark etmişsinizdir ya da duyulmuştur, mRNA aşısının Avrupa’daki ihtiyacı karşılamak için üretiminde bir aksaklık var ve 1 hafta 10 gün kadar gecikecekmiş söz verdikleri tarihte göndermeleri gereken aşılar. Bununla mı ilintili acaba diye. Ayrıntı şu, çok fazla ayrıntıya girmeyeyim ama şeytan ayrıntıda saklıdır derler, kullanılan aşılarda klinik çalışmalar yapılırken faz3 çalışmaları sırasında bütün halinde RNA molekülü en az %69 olması lazımmış ki böyle ama piyasaya verilen aşılarda bu oran %50’lere düşüyor. Peki, bütünlüğü bozulmamış RNA olursa ne olur? Bir, aşının etkinliği azalır, ikincisi o bütünlüğü bozulmuş RNA artıkları ya da parçacıkları bir kirlilik yaratıyor aşının içinde. Şimdi bu iki olumsuzluk nedeniyle aşı etkinliği faz3 çalışmasında olandan biraz daha düşük mü olur? Bu soru EMA yetkililerinin onay verme sürecinde birbirlerine çok sert mail’ler ile tartışıldı. Bir kısmı “ya, önemli değil bu kadar pratikte böyle bir olumsuzluğa yol açmaz, bir an önce onay verelim” diyor. Bir kısmı ise “hayır olmaz öyle şey, verilmez” diyorlar. Şimdi bu tuhaf bir şey tabii bu konuda hatta bunun işte bir Rusofil, Rus oyunu gibi yaklaşanlar oldu, böyle açıklayanlar oldu. Bütün bu tartışmalar basına sızınca Fransız ve Belçika basınına dün akşam itibariyle EMA yetkilileri “bizim bu hack’lenen yazışmalarımız aslında manipüle edilip basına verildi” diye bir açıklama yapmak ihtiyacı duydular. Yani her yerde bir aşı savaşı oldu ve değim yerindeyse bel altından vurmalar başladı gibi geliyor bana. 

ÖM: Küresel ısınma konusunda da bu konuyu araştıran bilim insanlarının email’leri hack’lenmiş ve aynı şeyler o zaman da ortaya çıkmıştı. Çok net olarak hatırlıyorum yıllar öncesinde.

SB: Zaman herhalde yaşayıp göreceğiz diyoruz hep, bu aşıları böyle eleştirmek şurasına bir kulp takıp orada da şu bulgu yoktu, “şu çalışmada var mıydı, ama Brezilya böyle dedi, ama 60 yaş üzeri böyleydi” bütün bu ayrıntıları bırakıp elimize geçen bir aşıyı ile aşılanmaktan başka çaremiz yok şu anda. 

ÖM: Bir de şunu sormak istiyorum, sağlık çalışanlarında büyük bir oranda aşılanma başarısı olduğu gözüküyor Türkiye’de ama “geri kalanı 3 partide 10 milyon doz” demişti Bakan Koca. Bu devam edecek mi?

SB: Umarım! Çünkü evet 700 bin kişi aşılandı, şimdiki sağlık kurumu çalışanlarından sonra yaşlı, engelli ve koruma evleri gibi yerlerde kalan ve çalışanlar aşılanacak, sonra 65 yaş üstündeki bireyler, hizmetin sürdürülmesi için öncelikli sektörler. İşte Adalet Bakanlığı, zabıta, İç İşleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’nda görev yapanlar, cezaevlerinde ya da eğitim sektöründe, öğretmenler, öğretim üyeleri, bu dünyada ilk kez bu öğretmen ve öğretim üyelerinin öne çıkarttılar -galiba bir tek Fransa yapıyordu- gıda sektöründe çalışanlar. Gidiyor böyle ama liste çok güzel, eksiksiz de bunlara dediğiniz gibi aşı yetecek mi, sağlanabilecek mi? Bunu bilmiyoruz, bunu zaman gösterecek, bu konuda herhangi bir spekülasyon yapmak mümkün değil. Galiba sürem doldu benim ama bilimsel çalışmalarla ilgili en azından bir örnek vermeme izin verin.

ÖM: Lütfen.

SB: İntranazar olarak buruna sprey şeklinde sıkılan ve hani burun damlası gibi, sizi de virüsün o burundaki reseptörlere bağlanmasını engelleyen bir ilaç geliştirildi, deneniyor İngiltere ve İspanya’da. Bu ilginç bir çalışma. Bu bir virüsün bağlandığı reseptörleri bloke eden bir reseptör agonisti. Özellikle influenza’da başarılı olmuş bir çalışma, şu anda feretlerde, gelinciklerde deneyleri sürüyor. Bu önemli bir şey tabii, aşı kadar proflaksi açısından önemli olabilecek bir gelişme. Benim galiba burada durmam gerekiyor, durayım ve Perşembe’ye biraz daha mutasyonlardan bahsederim, bunlar aşıları etkileyecek mi konusuna.

ÖM: Bir de perşembeye bir soru bırakalım; Peru’da bir mahkeme Bill Gates, Georges Soros ve Rockefeller ailesini koronavirüs salgını üretmekle suçlamış. Biraz da bunun üzerinde araştırma yaparsınız.

SB: Peki, peki efendim, Peru’ya bakacağım.

ÖM: Teşekkür ederiz. 

SB: Teşekkür ederim, iyi haftalar, sağ olun.

ÖÖ: Görüşmek üzere. 

SB: Teşekkürler Özdeş.