Türkiye’nin Libya’daki inşaat taahhütleri: “Ankara kendi kendine gelin güvey oluyor”

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru programında Cengiz Aktar, çeşitli “cephelerden” haberleri paylaşıp bunları yorumladı. 

Nereye Doğru: 21 Nisan 2021
 

Nereye Doğru: 21 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

“Cepheler pek sıcak değil, soğuyor ama yine de cephe tabii” diyerek söze başlayan Cengiz Aktar; Libya, Yunanistan, Kıbrıs ve Azerbaycan’dan bahsedeceğini belirterek, “Libya’da yeni hükümet Başbakanı Dubeybe, 14 Bakanı ve Trablus Genelkurmay Başkanı ile Ankara’ya geldi; Yüksek Strateji İşbirliği Konseyi’ni toplandı ve Dubeybe her konuda Ankara’nın duymaktan hoşlanacağı şeyler söyledi” dedi. Türkiye’nin Kaddafi döneminden çok yüklü inşaat taahhütleri olduğunu, 18 milyar dolar değerindeki bu taahhütler hakkında geçen yılın ağustos ayında eski hükümetin bir mutabakat sağladığını ancak bundan hiçbir sonuç çıkmadığını ve yine de çıkmayacağını vurguladı. Pek çok imzanın atıldığını, yeni projelerin, “ben verdim oldu” şeklinde geliştiğini, Aksa-Rönesans Holding’in iş aldığını ama yine de Meclis onayının gerektiğini belirtti. “24 Aralık 2021’de yapılacak Genel Seçimlere kadar Bingazi-Tobruk Meclisi geçerli, dolayısıyla bu projelerin hiçbirinin onay alması mümkün değil. Aynı şekilde siyasi meselelerin, uluslararası anlaşmaların akıbeti meçhul, çünkü devr-i sabık” diyen Aktar, Ankara’nın kendi kendine gelin güvey olduğunu söyledi. 

Suriye İnsan Hakları İzleme Merkezi (SOHR)’ne göre Libya’da 11 bin paralı askerin-cihatçının bulunduğunu belirten Cengiz Aktar, bunların artık bir işlevinin kalmadığını; gelen bilgilere göre paralı askerlerin Libya’da yerleşmeye çalıştıklarını, diğer yandan istisnasız bütün dünyanın talebinin tüm yabancı askerlerin ve esas Türkiye’nin oraya taşıdığı cihatçıların bir an evvel oradan çekilmesi olduğunu söyledi.

Libya’nın zor bir coğrafya ve ülke olduğunu vurgulayan Aktar, “kabilecilik çok güçlü” derken, yapılan hesapların yeni meclisin de şimdiki meclis gibi Ankara taraftarı olmayacağı yönünde olduğunu söyledi. 

Libya’dan sonra Yunanistan konusuna geçen Cengiz Aktar, Ankara’ya gelen Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile basının önünde atıştığını, eteklerindeki bütün taşları döktüğünü ve 2020 boyunca Yunanistan’ın kabul etmediği, Ankara’nın da dayatmaya çalıştığı her konudan bahsettiğini; Dendias’ın Ankara ziyaretin hiçbir şeyi çözmediğini, sadece Ege ve Akdeniz’de şimdilik süregelen sükunetin devam etmesini ve yaz ayları boyunca da devam edebilmesi ve deniz sınırının açılmasının konuşulduğunu belirtti.

Dendias’ın ziyareti sonrası Çavuşoğlu’nun Kıbrıs’a gittiğini, Kıbrıs’da Kuran kursu konusunun aslında bir yetki tartışması olduğunu, Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs hukukunun İngiliz hukukundan kalma olduğunu ve Kuzey Kıbrıs hukukçularının bağımsızlıklarını vurgulayan açıklamalarda bulunduklarını anlattı Aktar.

KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun beyanına da değinen Aktar, “iki bağımsız devlet kabul edilirse daha sonrası konuşulabilir adada” gibi bir beyanın aslında adı konmamış Konfederasyon olduğunu söyledi.

Son olarak Azerbaycan’da Dağlık Karabağ savaşı hakkında bir “savaş müzesi” açtığına değinen Aktar, müzenin adının Savaş Ganimetleri Müzesi olduğunu açıkladı ve burası için savaş müzesi değil intikam müzesi demenin daha uygun olduğunu söyledi. Müzede öldürülen Ermeni askerlerin miğferlerinin sergilendiğini, Ermeni askerlerin, eskiden aşağılamak için Yahudilere atfedildiği gibi büyük burunlu ve korkudan büyümüş gözlerle baktıkları balmumu heykellerinin yerleştirildiğini anlattı. Açılışta küçük çocukların mizansen gereği Ermeni askerlerin gırtlağını sıktığını söyleyerek bu tarz bir intikam müzesinin bir başka örneğinin daha olmadığını belirtti.