Marmara Denizi su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuşuyor

-
Aa
+
a
a
a

Marmara Denizi geçen yıl sonundan bu yana su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuşuyor

Fotoğraf: DHA
Gezegenin Geleceği: 31 Mayıs 2021
 

Gezegenin Geleceği: 31 Mayıs 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

BBC’den Aylin Yazan’ın haberine göre, Marmara Denizi geçen yıl sonundan bu yana su yüzeyini ve derinlerini saran ve 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilajla boğuşuyor. İstanbul, Adalar, Tekirdağ, Çınarcık, Bursa, Erdek, körfezler, kıyılar ve daha da ciddisi denizin derinleri... Tüm Marmara Denizi Kasım ayından bu yana yoğun müsilajın etkisi altında. Musilaj, Marmara ve Adriyatik gibi daha kapalı denizlerde doğal süreçte oluşması beklenen bir durum olsa da şu an yaşandığı gibi yoğun, çok ve kalıcı olması "doğal değil". Tüm uzmanlar şu an yaşanan durumun birincil nedeninin "atıklar" olduğunda hemfikir. Deniz biyoloğu Mert Gökalp "Marmara feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor. Bilim insanları birkaç farklı  nedeni olsa da en baskın nedenin atıklar olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Mustafa Sarı ise müsilaj oluşumunun üç temel tetikleyicisi olduğunu söylüyor; birincisi küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi. Deniz yüzey sıcaklığı verilerine bakıldığında, Marmara Denizi'nin sıcaklığı bu yıl 40 yıllık ortalama verinin 2,5 derece üzerinde, yani 2,5 derecelik bir anomali söz konusu. İkincisi tetikleyici ise Marmara'da deniz şartlarının durağan olması. Prof. Sarı Marmara Denizi'nin orijinal yapısı nedeniyle "astımlı bir insana" benzediğini söylüyor. Prof. Sarı "İki su kütlesi arasındaki tabaka Marmara Denizi'nin yüzeyi ile dibi arasındaki ilişkiyi zorlaştırıyor, sirkülasyonları engelliyor. Yüzey akıntıları da tamamen Karadeniz'den gelen sularla ilgili" diyor. Yani Karadeniz'den akıntı gelmediğinde Marmara'nın üst akıntısı da azalıyor, durağanlaşıyor, özellikle körfezlerde sirkülasyon iyice azalıyor. 3. ve en önemli tetikleyici ise kirlilik yani denize dökülen atıklar. Deniz biyoloğu Mert Gökalp "Neden olduğu ve doğal olmadığı çok net ortada; bunu yapan insan, ve sorumsuz yaşayışı, şehirleşme şekli, atıklar" diyor.

Biden'den yeni proje

ABD Başkanı Joe Biden, yenilenebilir elektrik enerjisi üzerine büyük projesini duyurdu. Biden 1.6 milyon konutun elektriğini sağlayacak projeyi 2030 yılına kadar bitirmeyi planlıyor. Biden yönetimi ABD Batı Kıyısı’ndaki ilk açık deniz rüzgar kiralama alanları için planlarını açıkladı. Beyaz Saray’a göre, merkezi ve Kuzey Kaliforniya kıyı şeridinde önerilen geliştirme blokları 4,6 GW’a kadar elektrik üretimi potansiyeline sahip. Coğrafi konumu nedeniyle şiddetli rüzgar akımlarını enerjiye çevirmek isteyen Biden, Pasifik Okyanusu üzerine offshore rüzgar enerjisi projesi yapacak. 

CHP, Su komisyonu kurdu

Cumhuriyet Halk Partisi yani CHP Su Araştırmaları Komisyonu’nun kurulduğu duyuruldu. Su Araştırmaları Komisyonu’nu başta kuraklık, kirlilik ve yanlış su yönetiminden kaynaklı sorunlar olmak üzere su güvenliği ve stresine dair bilgi toplamak, araştırma yapmak tedbirler geliştirmek ve önerilerde bulunmak amacıyla kurduklarını aktaran Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç “Ülkemizdeki 25 havza içerisinden seçeceğimiz belirli havzalarda saha incelemeleri ve arama toplantıları yaparak, yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri ile bir araya gelmeyi, sorunu kaynağında araştırmayı planlıyoruz” dedi. Halen bir Su Kanununun olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Öztunç, “Su Kanunu çalışmalarına temel olacak bir çalışma yürütmek istiyoruz” diye konuştu.

2025'e kadar 1.5 C ihtimali yüzde 40

Dünya Meteoroloji Örgütü, (WMO) yayımladığı bir raporda, 2025’e kadar dünyanın sanayi öncesi seviyelerin 1.5 C derece üzerinde ısınması ihtimalinin yüzde 40 oranında olduğunu ortaya koydu. Bu da, dünyanın küresel ısınmanın sınırlandırılması için eşik olarak belirlenen seviyeye beş yıl içinde ulaşacağı demek oluyor. BBC Türkçe‘de yer alan habere göre, Dünya Meteoroloji Örgütü araştırmasını, Birleşik Krallık’ın meteoroloji birimi Met Office ve aralarında ABD ile Çin’in de olduğu 10 ülkeden bilim insanlarının modellemelerini temel alarak tamamladı. Met Office’te görevli üst düzey bilim insanı Leon Hermanson, ‘’Bu, 1.5C’ye yaklaştığımız anlamına geliyor. Henüz o eşikte değiliz ama yaklaşıyoruz. Güçlü bir şekilde harekete geçmek için zaman daralıyor, buna şimdi ihtiyacımız var” dedi. Doğal değişkenlikler, gelecek birkaç yılın biraz daha soğuk olabileceği anlamına gelirken, küresel ısınmanın 1.5 C derecelik eşiği kalıcı olarak geçmesinin 10 ya da 20 yıl alabileceği kaydediliyor.