Hindistan'da soya fasulyesi çiftçileri hükümetten tazminat istiyor

-
Aa
+
a
a
a

Orta Hindistan'daki soya fasulyesi çiftçileri, yerel olarak geliştirilen popüler bir tohum çeşidinin, bu muson mevsiminde bölgeyi vuran düzensiz yağmurlara ve haşere saldırılarına dayanamadığını kanıtladıktan sonra hükümetten tazminat istiyor.

Fotoğraf: EcoBusiness- CIFOR, CC BY-NC-ND 2.0
Gezegenin Geleceği: 13 Ekim 2020
 

Gezegenin Geleceği: 13 Ekim 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Orta Hindistan'daki soya fasulyesi çiftçileri, yerel olarak geliştirilen popüler bir tohum çeşidinin, bu muson mevsiminde bölgeyi vuran düzensiz yağmurlara ve haşere saldırılarına dayanamadığını kanıtladıktan sonra hükümetten tazminat istiyor. Madhya Pradesh eyaleti çevresinde ekinlerinin büyük bir kısmını kaybeden yüzlerce çiftçi, Ağustos ayında yaklaşık iki hafta protesto etti. İklim uzmanları, iklim değişikliğinin daha düzensiz hava koşulları getirdiği ve yüksek verimli ürün çeşitlerinin iklimin aşırılıklarına dayanamadığı kanıtlandığı için, bu tür protestoların dünya çapında artması ve tohum takasının gerekli olacağını söyledi. Bhopal'ın Madhya Pradesh başkenti Hinoti'deki 8 hektarlık (20 dönümlük) çiftliğinde soya fasulyesi yetiştiren Santosh Nagar, veriminin hiçbir zaman bu yıl olduğu kadar düşük olmadığını söyledi. Thomson Reuters Vakfı'na yaptığı açıklamada, Ağustos ayındaki şiddetli yağmurlar, yaygın bir beyaz sinek ve sap sineği istilasıyla birleştiğinde mahsulünü mahvettiğini söyledi. 

Tartışmalı yasa teklifi iddiası

24 Haziran 2020 tarihinde meclis gündemine giren “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlıklı torba yasa tasarısının 28., 29. ve 30. maddeleri gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemeleri içerdiği iddia edildi. Bu kapsamda “her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar” yanıltıcı yayın olarak tanımlanmakta ve 20-50 bin TL para cezası verilmesi öngörülmekte. Yasa teklifindeki yanıltıcı yayın tanımı çok geniş ve belirsiz. Neyin yanıltıcı yayın kapsamında değerlendirileceği, bu değerlendirmeyi yapacak kişilerin kimler olacağı, bağımsız karar verip veremeyecekleri net değil. 13 Ekim Salı günü TBMM'de görüşülecek olan kanun teklifine karşı 50'yi aşkın kurum ve topluluk ile birlikte imza kampanyası başlattı. İlgili yasa teklifi bu haliyle halkın sağlıklı bilgiye erişiminin önünü kapatmakta ve kamu çıkarları ile uyuşmamakta. Bir araya gelen 50’yi aşkın kurum sağlıklı bilgiye erişimi engelleyecek söz konusu maddelerin yasadan çıkarılmasını ve halkın bilgi edinme hakkını esas alan mekanizmalara destek olunmasını talep ediyor. İmza kampanyasına destek olmak, gıdaya sansür getiren kanun maddelerinin geri çekilmesi için  Change.org/GidadaSansureHayir adresinde imza kapmanyası başlatıldı. 

Sessiz çığlık eylemi Erzincan'daydı

Ordu Fatsa’da madenlere karşı başlatılan ‘sessiz çığlık’ adlı kitap okuma eylemi dün Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Ağıl köyünde de yapıldı. Altın madenine karşı direnen bölge halkı kitaplarıyla köy meydanında bir araya geldi. Ağıl köyünden yurttaşlar Twitter hesabından şu paylaşımda bulundu: “Bizler bugün eylemdeyiz. Ülkenin dört bir yanında madene karşı direnen tüm yöre halklarıyla dayanışıyoruz. Kemaliyemizde ve köyümüzde altın madeni istemiyoruz.”

Trabzon'da 35 farklı noktada yangın

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, kentte son 48 saatte 25'i açık alan, 5'i ev ve 5'i de orman yangını olmak üzere 35 farklı noktada yangın çıktığını, herhangi bir can kaybı yaşanmadan yangınlara müdahale edildiğini bildirdi. Murat Zorluoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı Mahallesi'nde çalılık alanda örtü yangını çıktığını anımsatarak Ortahisar, Akçaabat ve Yomra itfaiye ekiplerinin ortak çalışmasıyla yangının kısa sürede söndürüldüğünü ifade etti. Raporlara göre yangınların çoğunun piknikler ve fındık bahçelerinde yapılan temizliğin ardından yakılmak istenen ateş sonucu meydana geldiğine işaret eden Zorluoğlu, şunları kaydetti: "Özellikle çeşitli nedenlerle bahçelerde yakılan ateşler, yangınlara davetiye çıkarmakta. Vatandaşlarımız kontrollü olarak yaktığını düşünse de küçük bir rüzgarda kontrolden çıkan anız yangınları, insanların canını ve malını tehdit edebilmekte. Mevsim şartları sıcak, yağışsız ve rüzgarlı geçmekte. Bu nedenle hiçbir gerekçe ile kuru ot, çalı gibi yanıcı maddelerin açık alanda ve etrafa sirayet edecek yerlerde yakılmamasını, sigara gibi yakıcı maddelerin yerlere atılmamasını istirham ediyorum" dedi.

Balina ve yunuslar için acil eylem çağrısı

40 ülkeden 350'den fazla bilim insanı ve çevreci, nesillerinin tükenmesi tehlikesine karşı balina ve yunusları korumak için acil küresel eylem çağrısı yaptı. Bilim insanlar ve çevrecilerin imzaladığı mektupta, balina ve yunusların soylarının "bıçak sırtında" olduğu belirtildi. Denizlerdeki aşırı kirlilik ve sömürüye karşı önlem alınmaması nedeniyle, bu türlerin soyunun bizim yaşam süremiz içinde tükenebileceği uyarısı yapıldı. Mektupta büyük balina türlerinin bile tehlike altında olduğu vurgulandı. Mektuba önayak olan deniz bilimci Mark Simmonds "Bu, balinaların tehlike altında olduğunu fark etmemizle, herkesin eyleme geçeceği tarihi bir an olsun" diye konuştu. Dünyanın birçok yerindeki yara almış balina popülasyonları, av yasağı sayesinde toparlanma şansı bulduysa da, günümüzde insan kaynaklı kirlilik, yaşam alanlarının kaybolması ve küresel iklim değişikliği gibi nedenlerle ciddi tehdit altındalar. En büyük tehditlerden birini, okyanuslardaki balık ağı kalıntıları oluşturuyor. Yılda yaklaşık 300 bin balina ve yunusun, denizlerdeki ağlara takılarak öldüğü tahmin ediliyor. Mektupta imzası bulunan bilim insanları, balina ve yunusların nesillerinin tükenmesinin önüne geçilebileceğini ancak bunun için derhal harekete geçilmesi gerektiğini belirtiyor.