22 Ekim 2009
Kopenhag İklim Zirvesi’ne 46 gün kaldı.
Avustralya İklim Değişikliği Bakanı Penny Wong,
Evet artık pekçok ülkenin iklim değişikliği bakanı var, ama bizim yok. Gordon Brown İngiltere Başbakanı, “Ya Kopenhag Ya Tufan” diye Newsweek dergisine yazıyor, Tayyip Erdoğan ise “3 çocuk yapın” diyor, 2si boğulur veya susuzluktan ölürse elimizde bir kalsın diye olduğunu sanmıyorum, ama ağzına Kopenhag kelimesini almadığına göre de bilemiyorum...
Dönelim biz Avustralya İklim Değişikliği Bakanı’na, kendisi hem özel sektörden hem de kamu sektöründen “iklim finansmanı” sağlanacağını açıklamış. İklim finansmanı ciddi bir konu, çünkü başta Çin olmak üzere tüm gelişmekte olan ülkeler bunu talep ederken, gelişmiş ülkeler bu çözümü kabul etmeye yanaşmıyor. Yakın zamanda ise Afrika ülkeleri, böyle bir destek sağlanmayacağı takdirde Kopenhag’ın bir parçası olmayacaklarını açıkladılar. Wong, özel sektörün bu fonu sağlamaktaki payının çok daha büyük olacağını belirtti. Böylesi bir destek için sadece Avustralya’nın kararı yetmiyor tabii ki. Tüm ülkelerin kendilerine uygun iç politikalar benimsemesi ve kendi ekonomik durumlarına uygun ölçüde, iklim fonuna katılım sözü vermesi gerekiyor.
Bu arada Bill Gates de, Afrika ve Hindistan’daki küçük ölçekli çiftliklerin gelişebilmesi için bireysel olarak 120 milyon dolar bağış yapacağını açıkladı. Dokuz farklı projenin bu fonla hayata geçirileceğini söyleyen Gates, Dünya Besin Günü’nde yaptığı konuşmada tüm hükümetlere az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere sorumluluklarını hatırlattı.
Aynı çağrıyı Brezilya Başkanı da Amazon ülkeleri için yaptı. Brezilya Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, Amazon ülkelerinin tümünü Kopenhag’da ortak bir görüşü savunmaya çağırdı. Brezilya, küresel ısınmaya yol açan sera gazı salımını azaltmak için yapılan iklim konuşmalarında giderek artan bir rol üstleniyor. Lula, 26 Kasım’da tüm Amazon ülkelerini Sao Paulo’da bir araya gelmeye davet etti. Şu anda dünyanın en yüksek sera gazı salımına sahip ülkelerinden biri olan Brezilya, Kopenhag’da net bir hedef açıklayacak. Tahminler ise toplam sera gazı salımını 2005 seviyesine sabitleyeceği yönünde. Diğer Amazon ülkeleri olan Bolivya, Peru, Ekvator, Kolombiya, Venezüela, Surinam, Guyana ve Fransız Guyanası’nın Brezilya’yla söz birliği edip etmeyeceği ve somut hedefler açıklayıp açıklamayacağı ise ayrı bir merak konusu.
Tüm dünya yavaş ya da hızlı ama aynı yöne ilerlemekteyken, İngiltere tamamen ters bir yöne gidiyor. İngiltere’nin nükleer enerjiye bakış açısı, ekonomik endişeler nedeniyle gittikçe daha tehlikeli bir hal alıyor. Hükümet, eski reaktörleri devre dışı bırakmanın getireceği 73 milyar pound’lık yükü kaldıramayacaklarını söyledi. Hükümetin çözüm olarak sunduğu seçenek ise başlı başına korkunç bir problem. Devlet, nükleer santrallerin “yüzbinlerce ton” radyoaktif atığı normal çöplüklere atmasına izin vermeye hazırlanıyor. Bu seçenek, ülke çapındaki büyük şirketlerin kar elde etme planları yapmasına sebep olurken, gezegenin geleceğini düşünenlerin büyük tepkisine yol açtı. Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ve Nükleer Reaktörleri Devre Dışı Bırakma Yetkilileri’nin başka parlak fikirleri de var: Geçen hafta radyoaktif çöplük olarak bahsettiğim, İngiltere’nin en büyük nükleer santrali olan Sellafield’da tüm güvenlik endişelerine rağmen 1,5 milyar pound’lık radyoaktif atık işleme tesisi kurmak istiyorlar. Mevcut radyoaktif atıklarla baş etmenin bedeli 150 milyar dolar. Daha da kötüsü, son bilimsel araştırmalarda, Sellafield gibi birçok nükleer santralin 13 metrekare çevresinin “radyoaktif alan” olduğu ortaya çıktı. Yalnızca İngiltere örneğini bile düşündüğümüzde, nükleer enerjiye yatırım yapmanın ne kadar anlamsız ve ne kadar tehlikeli olduğunu görmemiz mümkün. Türkiye’nin hem sağlık, hem ekoçeşitlilik, hem de ekonomik açıdan son derece tehlikeli olan bu enerjiyi benimsemeye çalışması, hayatta kalmak için can çekişen nükleer şirketlerin kar etmesi dışında kimseye bir fayda sağlamayacak. Siz de nükleer karşıtı harekete nukleer.greenpeace.org adresinden katılabilirsiniz!
Bugün denizlerle ilgili iyi bir haberle programı kapatmak istiyorum. Tehlike Altındaki Türlerin Uluslararası Ticaretine ilişkin Sözleşme CITES’e taraf ülkelerin Mart’ta Katar’da yapacağı toplantıda birçok tür için ciddi kararlar alacağı açıklandı. Sözleşmenin sözcülerinden Juan-Carlos Vasquez, ticaretin sürdürülebilirliği ve kontrolü için 40 farklı ülkeden talep aldıklarını açıkladı. Vasquez, özellikle mavi yüzgeçli orkinoslar için tam bir moratoryum ilan edilmesinin muhtemel olduğunu söyledi. Onun dışında mercan kayalıkları, köpek balıkları, Afrika filleri, Madagaskar’daki bazı bitkiler, bazı yılan ve timsah türleri için sınırlamaların arttırılacağını, korumanın teşvik edileceğini de sözlerine ekledi. CITES’te iki kategori bulunuyor. Ek 2 kategorisindeki canlıların ticareti sınırlandırılmış, ancak sert kurallar getirilmemiş. Ek 1 kategorisindeki canlıların ise ticareti hemen hemen durdurulmuş durumda. Vasquez, özellikle mavi yüzgeçli orkinosların Ek 1’e geçirilmesi halinde Akdeniz ülkeleri ile Japonya’nın ticari ilişkilerinin tamamen değişebileceğini bildirdi. Mart’ta CITES’te tartışılması önerilen türlerin www.cites.org bulabilirsiniz.
Hadi bu haberi de geçelim, Yes Menadlı grup daha önce iklim değişikliğine yönelik politikalara karşıtlığı ile ilgili haber yaptığım ABD Ticaret Odası kimliğinde basın kuruluşlarına bir bildiri gönderdi. Bildiride, Ticaret Odası senatoda tartışılan iklim değişikliği yasasına destek verdiklerini hatta bir karbon vergisinin çıkarılması gerektiğini söylüyordu. Haber en önemli medya kuruluşlarında yer aldı ve özürle geri çekilmek zorunda kaldı – Ticaret Odası Dava açacağını söyledi... onlar adına yapılması gerekenleri söyledikleri için mi? Umarım davayı açar bir daha kamu vicdanı önünde rezil olurlar.
Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 46 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor. Sağlıcakla kalın!
Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü
* Yes Men grubundan Andy Bichlbaum "Hingo Sembra" takma adıyla ABD Ticaret Odası adına basın açıklaması yaparken...
Haberle ilgili detayları okumak basın toplantısının videosunu izlemek için: http://theyesmen.org/chamber
