"Hâlâ yanlış yöne doğru gidiyoruz, karbon salımları artıyor"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Kuşağı Konuşuyor'da Atlas Sarrafoğlu, iklim krizi bağlantılı, raporlar ve olaylarla dolu bir gündem sunuyor.

""
Türkiye Elektrik Görünümü analizi
 

Türkiye Elektrik Görünümü analizi

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba sayın Açık Radyo dinleyicileri. Her Cuma 14:00’te yayınlanan İklim Kuşağı Konuşuyor programına hoş geldiniz. Bugünün gençleri olarak, iklim krizinin etkilerinin her geçen gün ağırlaştığını gözlemliyor, bilim insanlarının uyarılarını dinliyoruz. Ben de bu kuşağın bir temsilcisi olarak sizlere iklim krizi ile ilgili olanları anlatmak için buradayım. Bu hafta da iklim krizi bağlantılı, raporlar ve olaylarla doluydu. 



Enerji düşünce kuruluşu
Emberin yeni yayınlanan Türkiye Elektrik Görünümü’başlıklı analizine bakalım; Türkiye’de kömürden elektrik üretimi 2023’te 118 TWh ile tarihi yüksek seviyeye ulaştığını ifade eden raporunda elektrik üretiminde kömürün payının %36’ya ulaşmasıyla Türkiye, Polonyayı geride bırakarak Avrupada kömürden en çok elektrik üretimi yapan ikinci ülke oldu ve neredeyse Almanyanın 121 TWh değerini yakaladığından bahsediyor.

Ember enerji analisti
Bahadır Sercan Gümüş, “Türkiye kömürden rekor elektrik üretimi gerçekleştirerek Avrupa’da en fazla kömür kaynaklı elektrik üretimi yapan ikinci ülke oldu. Mevcut gelişim dikkate alındığında Türkiye, 2025 yılında Almanya’yı geride bırakarak ilk sırayı alabilir. Elektrik üretiminde artan fosil yakıt bağımlılığı, Türkiye’nin temiz enerji dönüşümü yolunda yavaşlamasına sebep oluyor. Türkiye’nin özellikle çatılarda bulunan güneş potansiyelini hayata geçirerek temiz enerji dönüşümüne ivme kazandırması gerekiyor,” dedi.

Analize göre, Türkiye’de elektrik üretiminde
ithal kaynaklara bağımlılık2023’te artmaya devam ederek %43 değerine yükseldi. Karbon emisyonlarının artmasına sebep olan fosil yakıt bağımlılığı, iklim hedeflerine ulaşılmasını da zora sokuyor. Türkiye son beş yılda rüzgar ve güneşe 11 GW ilave kapasite eklerken Avrupa’daki örnekler tek bir yılda bu kurulumun mümkün olduğunu gösteriyor. Yüksek güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, ithal kömürde yaşanan yükseliş eğilimini tersine çevirebilir ve temiz enerji dönüşüm hedeflerine ulaşabilir.

Uluslararası Enerji Ajansının (International Energy Agency, IEA) yeni analizi ise, metankonusunda mevcut taahhütlerin tam olarak uygulanmasının, 1,5 °C’ye uyum sağlamak için bu 10 yılda ihtiyaç duyulan emisyon kesintilerinin tamamını olmasa da büyük bir kısmını sağlayacağını gösteriyor.

IEA’nın yeni analizine göre, enerji sektöründen kaynaklanan metan emisyonları 2023’te rekor seviyeye yakın seyretti ancak son aylarda açıklanan önemli politika ve düzenlemelerin yanı sıra Dubaideki COP28iklim zirvesinde verilen yeni taahhütler, bu emisyonları kısa süre içinde azaltma potansiyeline sahip.

IEA’nın
Küresel Metan Takipçisi
ne ilişkin son güncellemesi, Aralık ayında tamamlanan COP28 iklim zirvesinden bu yana küresel metan emisyonlarına ilişkin ilk kapsamlı değerlendirme. Yeni IEA analizi, fosil yakıtların üretimi ve kullanımının 2022’ye kıyasla küçük bir artışla 2023’te 120 milyon tona yakın metan emisyonuna yol açtığını ortaya koyuyor. 10 milyon tonluk metan emisyonları da biyoenerjiden, çoğunlukla da yemek pişirme gibi faaliyetler için biyokütlenin geleneksel kullanımından kaynaklanıyor.



İklim Haber’den aldığım bir çalışma var sırada. İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve her geçen yıl şiddetini daha da artıran iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için 2018’den bu yana tekrarladığı anketi bu yıl da gerçekleştirdi. Türkiye çapında 2 bin 833 kişiyle hanelerinde görüşme yapılarak gerçekleştirilen anket, giderek derinleşen iklim krizinin Türkiye’deki etkilerine, rekor sıcaklıklara, ülkemizde iklim değişikliğine karşı gösterilen çabaların nasıl algılandığına ve bu kapsamda neler yapılması gerektiğine odaklandı.

Yerel seçimlerin arifesinde yapılan ve yayımlanan çalışmaya göre, toplumun %55’i iklim kriziyle mücadele konusunda en fazla sorumluluğun hükümet/cumhurbaşkanına ait olduğunu düşünüyor. Bu oranı %22 ile yerel yönetimler/belediyeler takip ediyor. Ardından ise sırasıyla %13 ile sivil toplum kuruluşları, %7 ile özel sektör/sanayi ve %4 ile siyasi partiler geliyor. Bu soruya gelen yanıtları cinsiyet, yaş ve eğitim durumuna göre incelediğimizde her bir kümede sorumluluğun en yüksek oranla h
ükümet/cumhurbaşkanına verildiğini görüyoruz.



Başka bir rapor da Avrupa Çevre Ajansından (AÇA). Avrupa’nın karşı karşıya olduğu iklim riskleri hakkındaki ilk raporu, hafta başında yayımlandı. Raporun liderlere mesajı da, ‘Hemen harekete geçin, yoksa iklim değişikliği Avrupa’ya felaket getirecek’ idi.

Karar alıcıları bilgilendirmek amacıyla bağımsız araştırmalar yürüten Avrupa
Birliği organı olan AÇA, Dünya Paris Anlaşmasında belirtildiği gibi küresel sıcaklık artışını 1,5 °C’de tutmayı başarsa bile bloğun iklim değişikliğinin etkilerine hazırlıksız olduğu konusunda uyardı.

AÇA’nın ilk risk değerlendirmesi raporu, evleri yakıp kül eden orman yangınlarından kamu maliyesini zorlayan şiddetli hava koşullarına kadar, Avrupa için tanımladığı ve potansiyel olarak ciddi sonuçlar doğuran 36 önemli iklim riskinin yarısını bile ele almak için daha fazla eyleme ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Raporda ayrıca beş risk için çok daha acil eyleme geçilmesi gerektiği belirtiliyor.

Araştırmacılar, bir derecenin onda biri kadar ısınmanın, daha fazla su baskını, yıllarca süren kuraklık ve kavurucu sıcaklara neden olacağını, bunun da Brüksel ve Avrupa Birliği hükümetlerinin yaşamları ve geçim kaynaklarını korumaya yönelik hazırlıkları hızlandırması gerektiği anlamına geldiğini söyledi.



İklim krizinden etkilenenlerin sadece Avrupa olduğunu zannetmeyin. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin (NOAA) yeni verilerine göre, ABD’nin 48 eyaleti bu yıl en sıcak kışını yaşayarak rekor kırdı. Kuzey eyaletlerinde de ortalamanın çok üzerinde aşırı sıcaklık sapmaları gözlemlendi.

Kuzey Dakota, Minnesota, Wisconsin, Iowa, Michigan, New York, VermontveNew Hampshiregibi ülkenin tipik olarak en soğuk eyaletlerinden bazıları, 2023 - 2024 kışında rekor sıcaklıklara sahne oldu.

NOAA, Aralık 2023’ten Şubat 2024’e kadar ülkenin alt 48 eyaletindeki ortalama sıcaklığın 3,1 °C olduğunu açıkladı. Ajansın uzmanları, tropikal Pasifik Okyanusundaki El Niño olayının, insan kaynaklı iklim değişikliği ve rastgele hava değişkenliğinin birleşiminin muhtemelen rekor sıcak kışa katkıda bulunduğunu belirtiyor. Ancak bu tablo, gezegen ısınmaya devam ederken gelecek kışların bir ön izlemesini sunuyor: Soğuk dönemler kısalıyor ve dünyanın pek çok bölgesi gibi ABD’nin büyük bölümünde kar yağışlarında azalmalar görülüyor; kış mevsimleri daha geç başlayıp daha erken bitiyor.

Gezegeni ısıtan emisyonlar, özellikle de fosil yakıtların yakılmasından dolayı artmaya devam ederken, bilim insanları emisyonların içinde bulunduğumuz 10 yılda neredeyse yarı yarıya düşmesi gerektiğini söylüyor.



İklim krizinden en çok etkilenen diğer bölgelerden biri de Hint-Pasifik Okyanusu adaları. Endonezyanın Sumatraadasında meydana gelen sel ve toprak kaymalarında en az 26 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer, 11 kişinin kayıp olduğunu, ölü sayısının artabileceğini söyledi.

Şiddetli Muson yağmurlarının yol açtığı sel ve heyelanların ardından sular çekilmeye başladı. Geçen perşembe gününden bu yana adayı esir alan sel, Batı Sumatra eyaletinde dokuz ilçe ve şehri sular altında bıraktı. Cuma günü geç saatlerde meydana gelen büyük bir toprak kayması ise nehrin taşmasına ve Pesisir Selatanilçesindeki dağlık köylerin yıkılmasına neden oldu.

Geçen ayın başında da Sumatra’da şiddetli yağışların yol açtığı bir sel felaketi meydana gelmiş; 53 bin kişi yerinden olmuştu. Ülke hemen her yıl, bir veya birkaç büyük sel ve heyelan felaketine uğruyor.



Türkiye de iklim krizinden en çok etkilenen bölgelerden biliyorsunuz. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İlker Eroğlu, küresel ısınmadan tüm dünyanın etkileneceğini, bu konunun herkes tarafından ciddiye alınması gerektiğinin altını çizerek iklim değişikliği dolayısıyla subtropikal kuşağın gittikçe kuzeye doğru genişlediğini vurguladı, "Türkiye'nin yakın gelecekte Mısır'la aynı iklim özelliğini taşıması söz konusu. Bu açıdan denizlerimiz ısınıyor, ısındığı için istilacı balıklar bizim denizlerimize doğru, daha güneydeki denizlerde olsun, Akdeniz'e, Karadeniz'e doğru yol almaya başladı. Mesela hamsi daha kuzeye gidiyor, daha soğuk kesimlere doğru göç ediyor. Bunlar bizim biyolojik popülasyonlarımızın biyolojik zenginliklerimizin azalmasına, buradaki habitatların yok olmasına neden oluyor." Eroğlu, Türkiye'deki 3 bini endemik olmak üzere 12 bin bitkinin de küresel ısınmadan etkilenmesinin söz konusu olduğuna dikkat çekti.

İklim değişikliğinin etkilerini azaltacak yöndeki çalışmaların daha da artırılması gerektiğini belirten Dr. İlker Eroğlu, şunları kaydetti, "İklim değişikliği özellikle sıcaklıkların artması, yağışın azalması ve kuraklık, ekosistemlerin bozulmasına, tarımsal verimliliğin düşmesine neden oluyor. Bununla ilgili gerekli tedbirleri almamız önemli. Bununla ilgili tabii ki politikalar üretmek gerekiyor. Gelecekte sıcaklık artışı ne kadar olacak, yağış azalması ne kadar olacak veya artışı ne kadar var ise bunların tespit edilmesi gerekiyor. Yani bir kere mevcut durumu tespit etmemiz lazım. Buna bağlı olarak da geleceğe yönelik projeksiyonlar ortaya koymamız gerekiyor. Mesela yağışlar azalıyor ve sıcaklık artıyor ise yağış isteği fazla olan bitkilerden ziyade bu iklime adaptasyonu sağlayabilecek bitki türlerine daha çok önem verilmesi lazım. Su kaynaklarının tasarruflu şekilde kullanılması da önemli. Suyu har vurup harman savurmamamız gerekiyor ki Türkiye zaten bu konuda su sıkıntısı çeken yani su stresi çeken ülkeler arasında yer alıyor."



Dünya genelinde tüm bu alarm veren raporlar ve iklim felaketleri sonucunda da iklim aktivistleri, Avrupanın en büyük havalimanlarında iki gün sürecek eylemlere başladı. Çevreyi ve iklimi koruma adına uçuş sayılarının sınırlandırılmasını talep eden aktivistler, Avrupa genelinde seslerini duyurmayı amaçlıyor.

Euronews’in aktardığına göre 25’ten fazla organizasyonun oluşturduğu koalisyon, Fransa, Almanya, İspanya, Hollandave Birleşik Krallıktaki havalimanlarına yönelik eylemler planlıyor. Aktivistler, Amsterdamın Schiphol Havalimanında alınan tarihi karara atıfta bulunarak, uçuş sayılarının 2019 seviyelerinin altına indirilmesini istiyor. Havalimanı gürültüsünden rahatsız olan yerel halk ve gelecekteki iklim değişikliği mağdurları, hükümetlere ve Avrupa’ya somut önlemler alma çağrısında bulunuyor. Bu önlemler arasında, uçuş sayılarının sınırlandırılması ve azaltılması, gürültü, hava kirliliği ve CO2 emisyonlarının düşürülmesi, havalimanları, havaalanları ve heliportlarda gece uçuş yasağının genelleştirilmesi yer alıyor.

Eylemler, Paris Charles de Gaulle, Londra Heathrow, Madrid Barajas, Frankfurtve Amsterdam Schiphol dahil Avrupa’nın beş büyük havalimanında planlanıyor. Fransa, 13 Mart’ta protestoların yoğunlaştığı ülke oldu. Stay Groundedkampanya grubunun açıklamasına göre, Ulaştırma Bakanı üzerinde baskı oluşturmak amacıyla ülke genelinde 20 eylem planlanıyor. İsveçte ise Greta Thunbergin de aralarında bulunduğu çok sayıda iklim aktivistinin, iklim krizinin etkilerine karşı hükümetin ve partilerin siyasal eylemsizliğine karşı parlamento önünde yürüttükleri oturma eylemine polis müdahale etti. İsveç polisi, parlamentonun girişini ikinci gün de bloke eden aktivistleri alandan zorla uzaklaştırdı. Thunberg’i oturduğu yerden kaldırıp sürükleyen polis, 20 metre sonra aktivisti yere yatırarak bekletti.

İklim aktivistleri Pazartesi günü başlattıkları eylemi, bugün de sürdürmek için geri dönmüştü. Şu anda 21 yaşında olan Greta Thunberg, 2018’de 15 yaşındayken İsveç Parlamentosu önünde başlattığı Cuma grevleri, dünya çapında yaygınlaşmış, genç aktivist iklim aktivizminin ‘yüzü’ haline gelmişti. Geçen yıl polis tarafından birçok kez gözaltına alınan aktivist, İsveç, Norveçve Almanyagibi ülkelerde katıldığı protesto eylemlerinden de zorla uzaklaştırılmıştı

Geçen ay da
Birleşik Krallık
ta yargılanan Greta Thunberg, kamu düzenini bozmak suçundan beraat etmişti. Protesto eylemi sırasında Reutersa konuşan Thunberg şunları söyledi, Biz, İsveç Parlamentosu Riksdaga girişleri engelleyen bir grup genç insanız; bunu hayatımızı destekleyen sistemlerin ve iklim krizi sonucu halihazırda öldürülen insanların yok edilmeye devam etmesini protesto etmek için yapıyoruz. Buna artık bir son verilmeli. Artık bıktık. Hâlâ yanlış yöne doğru gidiyoruz. Karbon salımları artıyor.”


Bir de son olarak sizlere Youth For Climate Türkiye’nin bir duyurusunu paylaşmak istiyorum. Uluslararası Fridays For Future hareketini Türkiye’de devam ettiren genç iklim aktivistleri, 19 Nisan Cuma günü tekrar Küresel İklim Grevi’ne çağrı yaptı. ‘İklim Adaleti Şimdi’ sloganıyla yaptıkları çağrıda, “Geleceğimiz için sesimizi yükseltirken ve herkes için iklim adaleti talep ederken dayanışma içinde bize katılın,” diyorlar.

Evet, yine bir İklim Kuşağı Konuşuyor programının sonun geldik. Size iklim krizi ile ilgili haberler, raporlar ve buna karşı iklim kuşağı aktivist gençlerin eylemlerini ulaştırdım. Her kapanışta yaptığım gibi, bir şarkı var sırada şimdi. Bugün Kolombiya’da ünlü bir sanatçı olan Martina Camargo’dan “Me Robaste El Sueno”’yu çalıyorum sizin için. Haftaya Cuma 14:00’te yine Açık Radyo’da İklim Kuşağı Konuşuyor programında buluşana dek, kendinize, sevdiklerinize ve gezegenimize iyi bakın.