Filistin - İsrail ekseninde dünyadaki iktisadi, siyasi ve ekolojik kriz

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, dünyanın yaşamakta olduğu iktisadi, siyasi ve ekolojik çerçevedeki çoklu krizi Filistin - İsrail ekseninde değerlendiriyor.

""
Ufuk Turu: 07 Kasım 2023
 

Ufuk Turu: 07 Kasım 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel bu hafta, dünyanın yaşamakta olduğu iktisadi, siyasi ve ekolojik çerçevedeki çoklu krizi Filistin - İsrail ekseninde değerlendirdi. Çoklu kriz kavramının bir uzantısı çoklu savaş diyen İnsel, “Dünyanın her yerinde, aynı zamanda ve farklı kamplar oluşturarak yani Filistin - İsrail çatışmasının uzantısının karşısına Ukrayna ve Rusya’yı aldığımızda ortaya ilginç bir manzara çıkıyor; Filistin’i destekleyen Rusya, İsrail'i destekleyen Ukrayna şu anda. Saldırı konumunda olan İsrail, saldırılan konumunda olan Ukrayna tarafından destekleniyor. Saldıran konumda olan Rusya, saldırılan konumda olan Hamas’ı destekliyor. Çoklu savaş Yemen’de, Tunus'ta ve Libya’da gördüğümüz bir şey. Bu hakikaten yeni dünya düzeninin de önemli tezahürlerinden biri,” yorumunu yaptı.

Mahmoud Khatab/AFP/Getty Images 

“Gazze ve Batı Şeria’da özellikle İsrailli yerleşimcilerin ve İsrail ordusunun himayesinde gerçekleştirdiği saldırılar ve cinayetler gerçekleşiyor. İsrail’in göçebe bedevi kabilelerini yerlerinden etmek ve topraklarına el koymak için giriştikleri bir dizi kampanya var ama tabi Gazze'nin bombalanması kıyas kabul edilemeyecek kadar büyük bir insani trajedisi,” olduğunun altını çizen Ahmet İnsel, “Buna karşılık İsrail'in kabul edilemez suçlar konusunda, İsrailli Yahudi girişimcilerin de kabul ettikleri saldırılar, aynı zamanda İsrailli Yahudilerin güvenliğini sağlamak için kurulan devlet olma vasfını da giderek yıpratıyor. İsrail, sadece İsrailli Yahudilerin değil, dünyadaki Yahudilerin de güvenliğini tehdit ediyor. Tepki olarak antisemitizmin yükseldiğini görüyoruz,’’ dedi.

İsrail'de geçtiğimiz günlerde İsrail'in politikalarını apartheid olarak değerlendiren bin 500 İsrail vatandaşı, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısına İsrail'in bu saldırısının savaş suçu olduğunu belirten ve bazı belgeleri sunan bir mektup yolladılar. Bu mektupta yer alan belgeler, örnekler savaş suçu olarak tanımlanabilecek durumlar. İleride böyle bir soruşturma gerçekleştiğinde, İsrailli kişilerin tanıklıkları olarak kayda geçecek. İsrail dışında sadece Filistin halkına destek olmak amacıyla değil, bir de koyu bir antisemitizm güdüsüyle hareket eden nefret söylemleri ve girişimleri de giderek artıyor,” açıklamasında bulunan Ahmet İnsel, şöyle devam etti, “Batı Avrupa'da bunun sayısının arttığını görüyoruz; mezarlıkların tahrip edilmesi, okulların ve binaların önüne gamalı haç, Nazi işaretleri konması, çok ağır sözlü saldırılar dile getirilmesi gibi. Bu hususta anlamlı bir örnek; Sırbistan.”

Urim Krasniqi/BIRN

“Aşırı sağ hareketler, ‘Yahudiler dünyayı yönetiyor’ açıklamasıyla ünlü antisemit slogandan hareket ederek Hamas'ın katliamlarını bir özgürlük mücadelesi örneği olarak tanımlıyorlar. Kosova Sırplarının da bu mücadeleden örnek alması gerektiğini belirtiyorlar. ‘Kosova Sırplara, Filistin Araplara’ sloganı atıyorlar. Burada inanılmaz bir kafa karışıklığı artmış durumda. Aynı zamanda Boşnaklara, Arnavutlara, LGBTI+ hareketine, insan hakları sivil toplum kuruluşlarına nefret söylemlerini dile getiriyorlar. Göçmenlerin ülkelerine girmesini, İslamcı teröristlerin ülkeye girmesi olarak tanımlıyorlar. Hepsinin altında inanılmaz bir antisemitizm var. Bunu maalesef bazı sol örgütlerde de görüyoruz. Bu elbette Filistin mücadelesinin meşruiyetini zedeleyen önemli bir konu. Bunu özellikle vurgulamak gerekiyor,” diyen Ahmet İnsel, Netanyahu’nun evvelsi gün hükûmetinin, İsrail'in güvenliğini sağlamakta başarısız olduğunu kabul ettiğini belirtiyor ve şöyle devam etti, “Şu anda İsrail'de yaşayanların en büyük tehdidi, İsrail hükûmetinin yıllardır sürdürdüğü işgal politikası. Süresiz biçimde İsrail, Gazze'nin güvenliğinden sorumlu olacak deniyor; rehineleri geri vermeden ateşkes sağlanamaz deniyor. İsrail, Gazze'deki bütün üniversiteleri, pek çok hastaneyi bombaladı. Şimdi çocuk hastanesini de bombaladı. Güvenlik örgütünden bir yetkilinin iddiası, İsrail hükûmetinin 20 bin kişiyi öldürdüğü yani Gazze'nin toplam nüfusunun %1’nin öldürülmüş olduğu yönünde. Ayrıca enkazların altında da birkaç bin kişinin olduğu söyleniyor.”

Netanyahu hükûmetinde ikincil konumda olan aşırı sağcı bakan kendisine yöneltilen, ‘Herkesi öldürmek için bir tür nükleer bomba kullanılması konusunda ne düşünüyorsunuz?’ sorusuna, nükleerin olası bir seçenek olduğunu söyledi. Ahmet İnsel bu gelişmeyi, “İsrail kendisinde nükleer silah olduğunu kabul etmiyor. Bu diğer taraftan İsrail hükûmetinin bir bakanının Gazze’deki herkesi öldürmeyi göze alabildiğinin de bir göstergesi. Netanyahu, bu bakanın her türlü hükûmet toplantısına girmesini yasakladı sadece, bakanlıktan almadı. İsrail’in, ‘Gazze’de güvenliğin global sorumluluğunu süresi belli olmayan bir biçimde üstümüze almak gerekir’ sözü, aslında esas niyeti de belirtiyor,‘’ olarak yorumladı. İnsel son olarak, “Nazi benzetmesinin ulu orta kullanılmasına dikkat etmek gerekiyor. İnsani yıkımı örnek olarak ortaya çıkarıp sıradanlaştırmamak lazım. Bu savaşta Yahudiler ve Araplar savaşmıyor. İsrail devleti ile oradaki Filistinliler savaşıyor. Dünya Yahudileri ile dünya Müslümanları savaşmıyor. Bu konuda bir sorumlulukları yoktur,” yorumunu yaparak programını tamamladı.