Gezegen için ne yapıyorum? -İnternet/sosyal medya alışkanlıkları

Editörden
-
Aa
+
a
a
a
""

Son olarak izleme alışkanlıklarından bahsedeyim. Hayvan sömürüsünün olduğu her türlü içeriği reddediyorum - sosyal medyada dolaşan her türlü “hayvan videoları” da dahil. Herhangi bir yakınımdan gelen videoda eğer hayvana zorla bir şey yaptırılmıyorsa, onlara zarar verilmiyorsa, doğal bir kayıtsa ancak o zaman beni gülümsetebiliyor, güldürebiliyor. Yalnızca bu kadar. Sistematik ve takipçi artırmaya yönelik her türlü hayvan videosuna karşıyım… Zira şunu bilmemiz gerekir: “Sevimli olan her şey iyi değildir”, göründüğü gibi olmayabilir. Bahsettiğim hayvan videoları gibi.

Bir diğer izleme alışkanlığı televizyona gelirsek, televizyonumuz uzun zamandır yok. Ama olduğunda da hep sorumlu izleyici olmaya çalıştım. Irkçı, cinsiyetçi, türcü, yabancı düşmanı ve halkın beynini uyuşturmaya yönelik, özellikle medya patronlarının ürünü olan ve birilerini zengin etmekten başka bir şeye yaramayan her türlü yapımdan uzak duruyorum. Bunun yerine bol bol konser, tiyatro ve sinema koymaya çalışıyorum hayatıma. Tek başıma film izlemeye gitmek ise en büyük keyiflerimden. Elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. 

Sosyal medya kullanımım ise kısıtlı. Hiçbir sosyal medya uygulamasında vakit geçirmiyorum. Sosyal medyada yaptığım tek şey diyecek bir sözüm varsa bunu paylaşıp çıkmak. Genelde kahvehanelerde ya da aile arasında siyasetten dem vurup yakınan ama en azından bir tweet bile atmayanlardan olmayayım diye diyeceğim sözüm varsa çok kişiye ulaşmayacak olsa bile bu diyeceğimi sosyal medyadan söylüyorum. Bazı dönemler ise sosyal medyayı hiç kullanmıyorum. 

Diğer etik tercihler

Diğer kategorilere yerleştiremediğim bir başka tercih ise bankalarla ilgili. Emek vererek kazandığımız parayı nereye yatırdığımız da epey önemli. Zira birçok uluslararası banka, yatırdığımız paralarla karşı olduğumuz sektörleri finanse ediyor. Fosil yakıtlar ve silah endüstrisi bunun başında geliyor. Fosil yakıtlara ve silahlara karşı olduğumuzu söylüyorsak kullandığımız bankanın nerelere yatırım yaptığını düşünmek de boynumuzun borcu. Mevcut fosil yakıt kullanımının yanı sıra günümüz hayvansal gıda tüketim seviyesiyle gezegenimizin bir geleceğinin olamayacağı muhakkak. Ormansızlaşmanın, okyanus ve tatlı suların kirletilmesinin temel sebeplerinin ise fosil yakıtlar ve hayvansal gıda endüstrilerinin olduğunu biliyoruz.

Dünya genelinde bankaların ise fosil yakıt, madencilik ve hayvancılık, et ve süt endüstrilerini bol bol finanse ettikleri malum. Bu sebeple bunun bir parçası olmamak adına sık kullanılan bankamızı “etik banka”larla değiştirmek mümkün. En azından Fransa’da bu şans var. Peki etik banka nedir diye soracak olursak: kısaca, fosil yakıtları, silah endüstrisini finanse etmeyen, toplumsal, kültürel veya ekolojik etkisi olan projeleri finanse eden bankalara etik banka diyebiliriz. Peki bu tür bankalardan Türkiye’de var mı? Henüz olduğunu sanmıyorum. Umarım yakında bu tür bankalar ya da en azından online finans teknoloji platformları kurulur. Tüm yatırım ve banka sistemini takip etmemi gerektirecek bir birikimim veya büyük karlar elde etmeye yönelik bir hırsım yok neyse ki. Ama yine de bir şekilde banka ve kart sistemini kullanıyoruz. Bunda olabilecek en etik yöntemi bulmaya çalışmak ya da en azından bunun farkındalığına sahip olmak da önemli bir adım diye düşünüyorum.

Son olarak bahsetmek istediğim bir şey daha var. Uzun yıllar politik sebeplerle işsiz kaldım. Ama hem meslektaşlarımdan, hem de çeşitli sivil toplum kuruluşlarından çalışmalarıma devam edebilmem adına destek gördüm. Şimdi yurtdışında kırılgan statülü bir akademisyen olmama rağmen kazandığım mütevazi meblağdan elimden geldiğince çeşitli kişi ve kurumlara yardımlar yapıyorum. Evet bunu söylüyorum, zira belki ilham olur ya da bunu düşünmemiş olanlara yol gösterebilir. Kazancımdan ayırdığım bir miktarı demokrasi ve özgür basın için çalışan kurumlara, gezegenimiz, hayvanlar ve doğa için mücadele eden derneklere veya bilim-kültür alanında çalışan, kar amacı gütmeyen internet sitelerine gönderiyorum (Vikipedi, Açık Radyo, Medyaskop, Haytap, WWF, Change.org, Evrim ağacı gibi kuruluşlara düzenli maddi destekte bulunuyorum). Para kazandığım sürece bunun görevim olduğunu düşünüyorum. Tam anlamıyla farkındalık edindiğimden beridir demokrasiye, kardeşliğe, doğa ve hayvan sömürüsüne sebep olabilecek hiçbir işi kabul etmediğim için kendimi çok mutlu ve huzurlu hissediyorum. Her ne kadar mutlu olamayacağımız kadar acılarla dolu bir dünyada yaşasak da kendimden başkalarını düşünmek en azından ruhsal huzur veriyor ve umuyorum ki dayanışmaya bir nebze de olsa katkı sağlıyor. 

İşime geldiği gibi davranmaktan mümkün mertebe uzak durmak ve HER TÜRLÜ sömürüye karşı olmak manevi güç veriyor. Evet yaşadığımız dünya kolay değil ama vicdanımın rahat olması iyi bir his. Hep bunun için gayret ediyorum, elimden geldiğince, karınca kararınca… Doğuştan ve içten gelen bir dürtüyle her zaman zayıftan yanayım. Bu sebeple çocukluğumdan beri hep dezavantajlı insanlar, doğa ve hayvanların tarafında oldum, onlarla özdeşleştirdim kendimi. Bu yaşıma gelene dek beni bugünkü ben yapan olaylar ve ilham aldığım güzel yürekli çok insan olduğunu da söylemeliyim. Bu yazıyı bu yüzden yazdım. Belki tüm burada yazdıklarım da bir başkasına ilham verir, kim bilir? Çünkü “barıştan, özgürlükten yana sömürüsüz ve acısız başka bir dünya mümkün”. Yeter ki insanlık bundan yana tavır alsın. Tüm varlığımla buna inanıyorum. Bu yazının sonucu niyetine beni etkileyen birkaç alıntıyı paylaşmak istiyorum. Birincisini lisans eğitimimden hocam merhum Metin Sarfati’nin bir yazısında okumuştum. Diğerleri ise bir endijen (yerli) sözü, Albert Camus, Tevfik Fikret ve Saul Williams’dan alıntılar:

“Nükleer tesislerin kurulmasında, mesela en son Fukuşima’da, yaşanan en büyük çelişki şuydu: Nükleer reaktörü soğutmak için suya ihtiyaç vardı ama suyun bizzat kendisi nükleer atıklarla kirletilmişti. Michel Serres’in dediği gibi: Kirleterek mülk sahibi olan insan, bu tutkusundan taviz vermeden temizlemeye çalışıyor etrafı; hazin olan ise aynen Fukuşima gibi, kendi kirlettiğini kendine bulaştıran insanın etrafı temizlemeye soyunması.” - Metin Sarfati 

“Ancak son ağaç kesildiğinde, son balık yakalandığında ve son dere zehirlendiğinde, parayı yiyemeyeceğimizi anlayacağız.” - Cree Endijen (Yerli) kehaneti

“Fakat bilirsiniz, azizlerden çok yenilmişlere yakınlık hissederim. Sanırım, kahramanlık ve kutsallık bana pek çekici gelmiyor. Beni ilgilendiren insan olmaktır.” - Albert Camus/Veba

“Toprak vatanım, insansoyu milletimdir benim, ancak böyle düşünenin insan olacağına inandım.” - Tevfik Fikret/Halûk'un Âmentüsü

“Başka bir dünya mümkün ve biz bunu gerçekleştirmeye söz veriyoruz.”  - Saul Williams’ın "Not In My Name (The Pledge to Resist)" isimli şarkısından


Canan Özbey'in yazısının öncesini okumak isterseniz;

Gezegen için ne yapıyorum? - Beslenme

Gezegen için ne yapıyorum? - Tüketim alışkanlıkları

Gezegen için ne yapıyorum? - Giyim ve kişisel bakım

Gezegen için ne yapıyorum? - Seyahat alışkanlıkları