Akbelen için yapılan itirazlar reddedildi

-
Aa
+
a
a
a

Akbelen Ormanı’nın katledilmesine izin veren kararlara yapılan itirazlar art arda reddedildi.

Gezegenin Geleceği: 17 Eylül 2024
 

Gezegenin Geleceği: 17 Eylül 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Akbelen Ormanı’nın katledilmesine izin veren kararlara yapılan itirazlar art arda reddedildi. İkizköylülerin avukatlarından İpek Saraca, “Yürütmeyi durdurma talebimizi kabul etmemeleri ile ilgili bir gerekçe gösteremiyorlar. Adil yargılanma hakkı gereği neden böyle bir değerlendirme yapıldığını bilmemiz gerekiyor,” dedi. Muğla 1’inci İdare Mahkemesi, 28 Temmuz’da Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesiminin durdurulması talebini reddetti. Bunun üzerine İkizköylülerin avukatları Arif Ali Cangı, İpek Sarıca ve İsmail Hakkı Atal, yürütmeyi durdurma talebiyle İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Artı Gerçek’te yer alan habere göre, itirazda bölgedeki madencilik işlemlerinin geri dönülmez ekolojik yıkıma yol açtığı belirtilerek, “Akbelen Ormanı’nın ağaçlarının kesilmiş olması, maden ocağı açılması hazırlıklarının denetimsiz şekilde hızla yürütülmesi, bölgede yasayan yurttaşların sağlıklarının her geçen gün kötüleşmesi, tarım alanlarının ve zeytinliklerin zarar görmesi karsısında geciken her gün giderimi olanaksız ekolojik yıkıma yol açacağından açıkça hukuka aykırı işlemin derhal yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz,” denildi. İtiraz dilekçesine ek olarak, Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgede yapılan hava kirliliği ölçüm sonuçları da dosyaya sunuldu. İkizköy Mahallesi’nde 16 Mayıs-14 Haziran arasında yapılan 30 günlük hava ölçüm değerlendirmesinde 27 gün boyunca PM10 değerlerinin yasal sınırın üstünde çıktığına dikkat çekildi. Dosyayı inceleyen İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. Dava Dairesi, yürütmeyi durdurma talebini reddetti. Karara bir kez daha itiraz edilecek.

COP29 zirvesinden beklenen ana sonuca ilişkin umutlar azaldı

Bakü’de sona eren son iklim görüşmelerinde ülkeler, mevcut yıllık 100 milyar dolarlık hedefin yerine yeni bir iklim finansmanı hedefi üzerinde anlaşmaya varma konusunda çok az ilerleme kaydetti ve bu da Kasım ayındaki COP29 zirvesinden beklenen ana sonuca ilişkin umutları azalttı. Müzakereciler, Bonn’daki yıl ortası tartışmalarının bazı kritik konularda çıkmaza girmesinden sonra, COP29 öncesindeki son teknik müzakere turu için geçtiğimiz hafta Azerbaycan’da bir araya geldi. Ülkeler, iklim finansmanı için yeni kolektif sayısal hedefin (NCQG) kritik yönlerini henüz tanımlamadı; bunlar arasında kimin ödeme yapması gerektiği (“katkıda bulunan tabanı”) ve “kuantum” olarak bilinen ne kadar parayı harekete geçirecekleri de yer alıyor. Uluslararası bir iklim adaleti koalisyonu olan İklim Eylem Ağı’na (CAN) dahil sivil toplum kuruluşları, ortak bir bildiride, zengin hükümetlerden gelen delegasyonların hazırlık eksikliği olarak tanımladıkları durumdan hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi. Tüm ülkelerin gelecek yıl Şubat ayına kadar sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için daha güçlü hedeflere sahip, daha iddialı NDC’ler sunması bekleniyor.

Deniz Kâşifi’ bilime ışık tutacak önemli veriler topladı

‘Dünya bizim gelecek bizim’ yaklaşımıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi, denizlerimizdeki kirliliğin önlenmesi ve ekosistemin sürdürülebilirliği için bir banka ile gerçekleştirdiği iş birliği bir yılı aşkın süredir devam ediyor. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün kullanımına sunulan ‘Deniz Kâşifi’ adlı insansız su altı planörü bilime ışık tutacak önemli veriler topladı. Marmara ve Akdeniz’de ekosistem ve iklim araştırmalarına destek sağlayan veriler Doğu Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıklarının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu ortaya koyarken, Marmara’da evsel, endüstriyel ve tarımsal alanlardan gelen kirleticilerin etkisiyle ortamdaki oksijenin hızla tükendiği görülüyor. Deniz Kâşifi’nin deniz araştırmalarına sunduğu en kritik fayda, geniş bir alanı tarayarak yatay ve dikey yönde sürekli, kesintisiz ve yüksek çözünürlükteki verilerin toplanması ve dolayısıyla bölgedeki günlük değişimlerin yakalanıp tespit edilebilmesi oldu. Araştırmada Marmara’nın Bandırma ve Edremit Körfezi’nin bulunduğu güney bölgesine kadar oksijenli Akdeniz alt suyunun giriş yaptığı gözlemlendi. Fakat batıdan doğuya gittikçe bu suyun etkisini yitirdiği ve hatta kış koşullarında bile İzmit Körfezi’ne doğru pek çok bölgenin oksijen yönünden fakir kaldığı görüldü. Bu kadar geniş bir alandaki yatay ve dikey yöndeki değişimi ilk kez yüksek çözünürlüklü olarak ortaya koyan sonuçlar, Marmara Denizi’nde canlı hayatı üzerinde olumsuz etkilerin daha da artmaması için adımların atılması gerektiğine işaret ediyor.

Van Gölü, kuraklık nedeniyle çekilmeye devam ediyor

Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, son yıllarda önemli etkili olan kuraklık nedeniyle çekilmeye devam ediyor. Yapılan ölçümlere göre, Van Gölü’nün su seviyesi son birkaç yılda önemli ölçüde düştü. Gölün özellikle kıyı kesimlerinde büyük çekilmeler gözlemlenirken, bölgedeki yağış miktarlarının azalması ve artan buharlaşma oranları da en büyük etki olarak yerini koruyor. Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların yüksek olması, bu süreci daha da hızlandırıyor. Su seviyesinin düşmesi sadece gölün çevresindeki yaşamı değil, aynı zamanda göl ekosistemini de büyük bir tehlike altına sokuyor. Gölün endemik türlerinden biri olan inci kefali ve kuş türleri de bu değişimden olumsuz etkileniyor. Tatvan’da ikamet eden Enes Maral, son yıllarda Van Gölü’nde ciddi şekilde su çekildiğini ifade etti ve, “Geçen seneden itibaren 12-13 metreye kadar su çekildi. Bununla beraber kötü kokular yayıldı. Van Gölü göz bebeğimiz, temiz kalması ve bir çözüm üretilmesi lazım. Son yıllarda yaşanan kuraklık nedeniyle Van Gölü’nün suyu gittikçe çekiliyor,” dedi.