No.337 - Günaydın Nina!

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

“Caz, siyah insanları tarif etmek için uydurulmuş bir beyaz terimi. Benim müziğimse siyahların klasik müziği.”

 

Nina Simone’u da öte yakaya uğurladık. Onun nasıl bir müzisyen ve nasıl bir mücadeleci olduğunu bundan daha özlü olarak anlatabilecek iki cümle bulunamayacağı için, bunları aktarmak yetecek herhalde.

 

Özellikle son yılları, onun kendi ülkesi ABD’nin dayanılmaz küstahlık, zorbalık ve yalan-dolana dayanan baskılarının da büyük katkısıyla büsbütün dayanılmaz hale gelen adaletsizliği ile biz orta ve üst sınıf mensubu beyaz insanları dahi çıldırtabilecek raddelere gelen dünyamızdan, artık onun nasıl bir hüsran duyduğunu yansıtır şekilde geçmiş – biraz agresif, biraz nomadik, biraz da içe dönük.

Gene de, paradoksal olarak, Nina’nın, uzunca bir hastalık sonunda gelen “doğal sebeplerle” ölümü, bir bakıma sevindirici bile sayılabilir. Çünkü, en azından ölümünü haber aldığımız gazetelere yansıyan şu birkaç haber başlığının yansıttığı zift renkli atmosferi solumadığını düşünerek, onun adına teselli bulabiliriz:

 

* Londra Polisi’nin “kurumsal olarak” ırkçı olduğu, Britanya Polis Teşkilâtı’nın “ırkçılıkla – karşı mücadele” bölümü başkanı tarafından resmen açıklandı. (Independent)

 

* "Irkçılık Londra büyük şehir bölgesinden neden asla silinemeyebilir” (Independent)

 

* Savaşı eleştirenleri susturan ve işinden atan Hollywood McCarthy’cilik atmosferini canlandırdı. (Independent)

 

* Irak’taki okulların müfredatını Saddam doktrininden temizleme amacı ile bir ABD firması görev başına getirildi. (Independent)

 

*  “Bağdat’taki hayvanat bahçesinde günlerdir beslenemeyen aç aslanlardan dördü, iki Amerikan askerine saldırınca, ABD askerlerince öldürüldü. (Hürriyet)

 

* Bağdat’taki Filistin oteli’ne saldırarak 2 gazeteciyi öldüren “Bombacı Komutan” anlattı: “Otel  olduğunu biliyordum; ama Batılı gazetecilerin kaldığını bilmiyordum; söylemediler.” (Hürriyet)

 

* Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, yurt dışındaki sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında toplamak için çalışma yapıyor. Projede, derneklerin Türkiye’nin menfaati için faaliyette bulunması öngörülüyor. (Milliyet)

 

* * *

 

Nina, çok ender verdiği mülâkatlardan birinde, bir siyah olarak “kurulu düzene karşı mücadele ettiği için ağır bir bedel ödediğini” ve bu yüzden artık ABD’de yaşamadığını söylemiş, şunları da eklemişti: “Benim protesto şarkılarım, Amerikan siyahlarının ve Üçüncü Dünya halklarının haklarını savunmak için bir siyasî silâhtır.”

 

Nina, artık ödediği ağır bedelin yükü altında değil; özgür ruhu uçtu gitti. Siyasî silâhları ise, geride kalanlar tarafından birbiri ardından ateşlenmeye devam ediyor. Bakın, şu anda dudaklarımızın arasından keskin bir ıslık gibi yükselen: “Strange Fruit.”

 

Devamı yarın...