Rapor: Çevre açısından sürdürülebilir projeler daha fazla istihdam yaratıyor

-
Aa
+
a
a
a

Oxford Üniversitesi’nden akademisyenler ve dünyanın önde gelen ekonomistleri Covid-19 krizi ardından ekonomilerin yeniden inşası kapsamında yapılacak iyileştirme programlarını değerlendiren bir rapor yayımladı.

Gezegenin Geleceği: 7 Mayıs 2020
 

Gezegenin Geleceği: 7 Mayıs 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Oxford Üniversitesi’nden akademisyenler ve dünyanın önde gelen ekonomistleri Covid-19 krizi ardından ekonomilerin yeniden inşası kapsamında yapılacak iyileştirme programlarını değerlendiren bir rapor yayımladı. Uluslararası ekip, mevcut krizden sürdürülebilirliği gözeterek çıkmanın, ekonomi ve iklim üzerindeki etkisini değerlendirmek üzere bir araya geldi. Anket çalışmasının sonuçlarından ve 2008 mali krizinden elde edilen öğretilerden yararlanan ekonomistler, çevre açısından sürdürülebilir projelerin daha fazla istihdam yarattığı sonucuna ulaştı. Bu projeler, geleneksel mali teşviklere kıyasla, harcanan dolar başına hem daha yüksek kısa vadeli getiri sağlıyor hem de uzun vadede tasarruf sağlıyor. İmperial College London Üniversitesi bünyesinde yer alan Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Ajay Gambhir de şu ifadeleri kullandı: ‘’Yaşadığımız salgın nedeniyle hayat tarzımızda istemeden yaptığımız, evden çalışma ve seyahat sınırlandırmaları gibi değişimler, bize daha sessiz, daha temiz sokaklar ve daha az stresli şekilde işe gitme seçeneklerini deneyimleme imkânı sağladı. Bu değişiklikleri geniş bant internet ve elektrikli araçların yanı sıra düşük karbonlu ve enerji tasarruflu evlere yapılan hızlı yatırımlarla desteklemek, ekonomik olduğu kadar çevresel açıdan oldukça mantıklı” Potansiyel Covid-19 ekonomik iyileştirme programlarını değerlendiren çalışma, ekonomi ve iklim hedeflerinin bir arada yürütülmesinin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Önümüzdeki altı ay boyunca bu mekanizmaların yönü büyük ölçüde, küresel ısınmanın en olumsuz etkilerinden kaçınmanın mümkün olup olmadığını belirleyecek. Uluslararası uzmanlar tarafından gerçekleştirilen araştırmada, temiz enerji altyapısı gibi ‘yeşil teşvik’ mekanizmalarının gösterdiği ekonomik performans, yarattığı büyüme etkisi ve istihdam önerileri yer alıyor. Araştırmanın sonuçları uzun vadeli ve iklim dostu teşvik politikalarının, yalnızca küresel ısınmayı yavaşlatmakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik açıdan olumlu etkisinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.  

Thunberg'den çağrı

Genç arkadaşlarıyla beraber, küresel ısınmayla mücadelede yeterli çaba göstermedikleri gerekçesiyle Almanya, Fransa, Brezilya, Arjantin ve Türkiye’yi Birleşmiş Milletler’e şikayet eden Greta Thunberg, argümanlarının kabul edilmesi için çağrıda bulundu. Genç aktivist, bu ülkelerin iklim krizine karşı tutumları nedeniyle yargılanması gerektiğini vurguladı. Greta ve 15 genç arkadaşı; söz konusu beş ülkeyi 30 yıl önce imzaladıkları Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor. Bu ülkelerin, çocukların sağlığını ve refahlarını için yakın ve öngörülebilir risklerden koruyamadıklarını savunuyorlar. Bu ülkelerin, karbon emisyonlarının çevreye vereceği zarardan haberdar oldukları ancak önlemek için hiçbir şey yapmadıkları, ayrıca iklim krizine yol açma riskine rağmen fosil yakıt kullanımına teşvik ettikleri ve seragazı salımını azaltmadıkları belirtiliyor.

Doğalgazla çalışan ocaklar havayı kirletiyor

Yeni bir araştırma doğalgaz gibi fosil yakıtlarla çalışan ocakların iç mekan hava kalitesini, dışarıya göre iki ila beş kat daha kirli hale getirdiğini gösteriyor. Bu risklere rağmen, iç mekan hava kalitesi için bir standart belirlemede yetersiz kalındı. Salgın nedeniyle insanların iç mekanlarda daha çok vakit geçirmesi ve daha fazla yemek pişirmesiyle bu sorunun artması muhtemel. Rocky Mountain Enstitüsü ve birkaç çevre savunma grubunun gerçekleştirdiği çalışma, dış mekanda olsa yasal olmayan seviyelerde hava kirliliğine neden olan fosil yakıtlarla çalışan ocakların binlerce ABD’liyi etkilediğini ortaya koyuyor. Raporun başyazarlarından Brady Seals, “Sorun uzun zamandır bilinmesine rağmen çok az dikkat çekti. Her nasılsa, evin içinde havalandırılmayan bir yanma cihazının kullanılmasına alıştık” dedi. ABD’de hanelerin yaklaşık üçte biri pişirmek için, bütün ocakların saçtığı parçacıkların yanı sıra, azotdioksit ve karbondioksit salan doğalgaz kullanıyor. Eski ve bakımsız ocaklar havayı daha da fazla kirletiyor. Azotdioksite maruz kalınan kısa süre küçük miktarlarda artsa dahi çocuklarda astım riskini artırıyor. Rapora göre, en iyi çözüm yolu elektrikli ocaklara geçmek. Ancak gazlı ocakların olduğu haneler camları daha sık açabilir, davlumbaz ve filtreli bir havalandırma kullanabilir ve karbonmonoksit detektörü taktırabilir. 

Hükümetler teşvik çabalarını sürdürecek

Rüzgar enerjisi şirketleri tarafından yapılan bir açıklamada hükümetlere, salgın nedeniyle ekonominin çökmesine rağmen düşük karbonlu enerjinin sağlanmasına yönelik teşvik çabalarını sürdürme çağrısında bulunuldu. Bazı hükümetler, iklim eylemine yönelik baskıların artmasıyla, 2050 itibarıyla veya daha erken net sıfır emisyona ulaşma hedefi koydu. Rüzgar enerjisi sektörü, açıklamasında, iklim hedeflerinin sürdürülmesi gerektiğini söyledi. Açıklamada, “Salgın karbon emisyonlarında geçici bir düşüşe neden oldu ancak deneyimler emisyonların tekrar yükseleceğini gösteriyor. İklim kriziyle mücadele için eylemlerin iki katına çıkarılması hayati önem taşıyor” ifadesi yer aldı.