Muğla Sarıgerme'nin SİT koruma statüsü değiştirildi

-
Aa
+
a
a
a

Muğla'nın Ortaca ilçesinde bulunan Sarıgerme'nin de SİT koruma statüsü değiştirildi.

Sarıgerme
Gezegenin Geleceği: 4 Mayıs 2022
 

Gezegenin Geleceği: 4 Mayıs 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Muğla'nın Ortaca ilçesinde bulunan Sarıgerme'nin de SİT koruma statüsü değiştirildi. Bölgede, az yoğunluklu yerleşim, turizm tesisi, yat limanı hatta madencilik yapılabilecek. Ormanı, koyları, plajları ile Türkiye’nin en güzel köşelerinden birinde daha doğal koruma statüsü değiştirildi. Ortaca-Sarıgerme-Dalaman Doğal Sit Alanı revize tescil işlemi bakan tarafından onaylandı. Buna göre bölge, “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edildi.

Irak'ı etkisi altına alan kum fırtınası nedeniyle ülkedeki 2 uluslararası havaalanı geçici olarak ulaşıma kapatılırken başkent Bağdat da kuma teslim oldu.  Kum fırtınası sonrası pazar günü onlarca kişi solunum rahatsızlıkları nedeniyle hastanelere akın etti. Başkent Bağdat'ta sokaklar ve arabalar kalın kum örtüsüyle kaplanırken kumlar evlere kadar girdi. Bağdat Uluslararası Havalimanı görüş mesafesinin 500 metrenin altında olduğunu belirterek hava trafiğinin durduğunu açıkladı. Irak'ta yalnızca nisan ayında beşten fazla kum fırtınası yaşandı. Çevre Bakanlığı yetkilileri, gelecek yirmi yıl içinde Irak'ın yılda 272 gün kum ve toz nedenli meteorolojik sıkıntılar yaşayacağını açıklamıştı.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın haberi göre, Covid-19 ile birlikte limanlarda yaşanan gecikmeler, konteyner problemleri, seyahat kısıtlamaları lojistik sektörünü sarsarken sektörde dönüşüm de hızlandı. Araştırmalar tüketicilerin yüzde 70’inin daha yeşil lojistik operasyonlarını desteklemek için daha fazla ödemeye razı olduklarını söylüyor. Yeşil lojistik de son yıllarda şirketlerin daha fazla gündemine girdi. Hammadde tedariğinden depolama koşullarına, paketleme faaliyetlerinden lojistik süreç yönetimine kadar tüm adımlarda çevreye en az etkiyi sağlayacak planlama ve uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Tedarik zincirleri, endüstrinin ekolojik ayak izinin yüzde 90’ından sorumlu olduğundan, bu konuda en fazla etkiyi yaratma fırsatına sahip olan alanların başında geliyor. Ancak bu konuda hukuki altyapıların hızla oluşturulması gerekiyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Kara, Deniz Taşıtları ve Yan Sanayi sektörü raporunda, Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile iklim nötr kıta olabilmesi için; sera gazı emisyonlarının dörtte birini oluşturan ulaştırma sektöründeki emisyon salımlarını 2050 yılına kadar yüzde 90 oranında azaltması ve bu amaçla alacağı aksiyonları tüm ulaşım modlarına uyarlaması gerekiyor. Avrupa Komisyonu 2035’e kadar araçlardan kaynaklanan CO2 emisyonlarında yüzde 100 azalma hedefliyor. Böylelikle AB’de fosil yakıtla çalışan araçlar üretilmeyecek. Paris Anlaşması hedefleri ile ulaşım kaynaklı sera gazlarının azaltılması kapsamında, elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim konusunda pazarda ciddi dönüşüm yaşanacak. Raporda, nispeten çevre dostu bir ulaşım şekli olmasına rağmen deniz ulaşımında emisyonlarda daha fazla azalmaya ihtiyaç duyulduğu, artan deniz ticareti ve ekonomik büyüme, artan enerji tüketimi, çevre dostu gemi talebi, LNG yakıtlı motorlar ve nakliye hizmetleri nedeniyle küresel gemi inşa pazarının gelecekte büyümesinin beklendiği ifade edildi. 

Deniz Kültürü Derneği Başkanı, gazeteci ve akademisyen Ayşe Olcay, Korkusuz yazarı Barış Yarkadaş’ın “Müsilaj sorunu bitti mi, yeni mi başlıyor, son durum nedir?” sorusuna yanıt verdi. Olcay, “Marmara’da tabii ki müsilaj sorunu çözülmedi, zaman geçip görünen kirlilik ortadan kalkınca da müsilaj ya da nam-ı diğer deniz salyası unutuldu gitti. Şimdi bahar geldi, yaza hazırlık başladı. Eh bayram tatili de geliyor, hemen gözler denize çevrildi. Deniz tatili yapmak isteyenler haberlere bakmaya başladı. Acaba müsilaj var mıydı? Sanki bir sihirli değnek değecek 40 yılın sorunu 1 yılda bitecek gibi… Mümkün mü, cevap tabii ki hayır… Hiç mi bir şey yapılmadı. Tabii ki yapıldı, yeterli mi değil" değerlendirmesini yaptı. Atılan adımların önemli olmasına rağmen, yetersiz kaldığını belirten Olcay, şöyle devam etti: “Tüm tarafların katılımıyla Marmara Denizi Eylem Planı yapıldı. Harika bir üst yönetim belgesi çıktı ortaya. Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Kurullar oluşturuldu. Deşarj limitlerine yönelik yasal düzenlemeler yapıldı. Belediyelere tüm arıtma tesislerini ileri biyolojik arıtmaya dönüştürmek için üç yıl süre tanındı. Meclis Müsilaj Araştırma Komisyonu kuruldu. Stratejik plan hazırlandı. Kurullar, komisyonlar raporlar yazdı, sunumlar yaptı. Ama hiçbiri 40 yıllık sorunu çözmeye yetmedi.” “Denize boca edilen bütün atıklar aynı şekilde akmaya devam ediyor” diyen Olcay, Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın şu uyarılarını hatırlattı: “Zehir kanalına dönüşmüş akarsular, atıkları denize taşımaya devam ediyor. Kanunen trol kullanımının yasak olduğu denizde adını ‘algarna’ koyarak kullanım izni verdiğimiz çerçeveli troller denizin dibini kazımayı sürdürüyor. Müsilaj yüzünden yaralı bedene dönüşmüş Marmara Denizi’nde, sanki hiç müsilajla karşılaşmamışız gibi yeterli düzenlemeler yapılmadan davulla zurnayla avcılık sezonunu açtık. Avcılık sezonu kapanırken, balıkçılar 4,5 ay sonra açılacak yeni sezonun hazırlıklarına başladılar bile. Müsilajın sorumlusu tüm tarafların tek savunması ‘Müsilajın nedeni de sorumlusu da biz değiliz!’ Haklılar aslında. Çünkü bir yıldır konuştuğum tüm yetkililer, tüm sanayiciler, tüm belediye başkanları Marmara Denizi’ni benden daha çok düşünüyor. Herkesin arıtma tesisi mükemmel çalışıyor. Kimse denizi kirletmiyor. Yani müsilaj uzaylıların işi!” Deniz Kültürü Derneği Başkanı Ayşe Olcay, “Ne yapılmalı” sorusuna da “Derhal seferberlik ilan edilmeli” diye yanıt verdi.