Kaliforniya açıklarında zehirli bir kimyasal olan DDT içeren 25 bin varil atık bulundu

-
Aa
+
a
a
a

Deniz bilimcileri, Kaliforniya okyanuslarında çok zehirli bir kimyasal madde olan DDT içeren yaklaşık 25 bin varil atık bulduklarını açıkladı.

Gezegenin Geleceği: 29 Nisan 2021
 

Gezegenin Geleceği: 29 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Deniz bilimcileri, Kaliforniya okyanuslarında çok zehirli bir kimyasal madde olan DDT içeren yaklaşık 25 bin varil atık bulduklarını açıkladı. Varillerin terk edilme tarihinin ikinci dünya savaşı zamanlarına kadar uzandığı tahmin ediliyor. Görüntüler Kaliforniya Üniversitesi San Diego Scripps Oşinografi Enstitüsü‘ndeki araştırmacılar tarafından kaydedildi. Araştırmacılar ilk etapta daha önce ekosisteminde yüksek seviyede zehirli kimyasal içerdiği tespit edilen Santa Catalina Adası ile Los Angeles sahili arasındaki 36 bin dönümü haritalandırdılar. The Guardian’ın haberine göre tarihsel denizcilik günlüklerine dayanan veriler, Güney Kaliforniya’daki sanayi şirketlerinin bölgeyi Okyanus Boşaltma Yasası’nın yürürlüğe girdiği 1972 yılına kadar bir çöplük olarak kullandığını gösteriyor. Ancak şu ana kadar çöplüğün kesin yeri ve ne boyutta olduğu bilinmiyordu. Scripps Oşinografi Enstitüsü’ndeki Deniz Fizik Laboratuvarı müdürü ve keşif gezisinin baş bilim insanı Eric Terrill, atıkların yer aldığı alanın büyüklüğünün “şaşırtıcı” olduğunu söyledi. Sonar teknolojisini kullanan sualtı insansız araçlar, incelenen dik deniz tabanı boyunca yüzeyin 900 metre altında duran varillerin yüksek çözünürlüklü görüntülerini yakaladı.

Çanakkale'de çarpık yapılaşmaya hayır

Çarpık Yapılaşma İnisiyatifi Çanakkale’de yapılmak istenen projelerle ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘’Çanakkale'de 400'ü aşkın projede, binlerce dönüm arazinin tarım, mera veya orman nitelikleri değiştirilerek "ekoturizm" kisvesi altında, konut siteleri inşa edilmek isteniyor. Tarım ürünlerini ithal etme durumuna gelmiş Türkiye'nin en verimli arazilerinin nitelikleri değiştirilerek inşaat alanına dönüştürülmesi ülkenin sebze meyve üretimine önemli bir darbe indirecek. Yapılan başvurulardan 130 kadarının imar planları yetersiz veya yanlış kamu kurumları raporlarıyla onaylandığı bildirilirken en az 12 tanesinin de inşaat ruhsatı aldığı ifade ediliyor. Bölgede yaşayan yurttaşlar ve Kazdağları Derneği gibi  sivil toplum örgütleri, ilgili makamlara yasal itiraz dilekçelerini verirken  bir yandan da bu imar planlarına karşı Çanakkale İdare Mahkemesi'nde yürütmeyi durdurma ve iptal talebiyle dava açtılar. Tüm yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve özellikle bu konulara herkesten önce sahip çıkması beklenen kamu yöneticilerinin kişisel çıkarları değil, doğayı, tarımı, ülkenin geleceğini gözeten yasalara, planlara, uygulamalara destek olması, bunlara aykırı olanlara ise geçit vermemesi toplum menfaati adına kaçınılmaz’’ dendi. Ayrıca  “ekoturizm" kisvesi altında, konut siteleri inşa edilmesine karşı imza kampanyası change.org/ekoturizm adresinde devam ediyor.

Karbol emisyonu miktarında yöntem farkı

Bilim insanları yaptıkları açıklamada ülkelerin bildirdiği karbon emisyonlarının miktarı ile bağımsız modellerin atmosferde tespit ettiği miktarlar arasında ABD’nin yıllık olarak saldığı emisyona eşit büyüklükte bir fark tespit ettiklerini söyledi. Yapılan açıklamada yıllık yaklaşık 5.5 milyar ton karbondioksit açığının ülkelerin bir hatasından kaynaklanmadığı belirtildi. Açığın nedeni ülkelerin 2015 Paris Anlaşması kapsamında raporladıkları ulusal envanterlerde kullanılan yöntemler ile uluslararası modeller tarafından kullanılan yöntemler arasındaki farktan kaynaklanıyor. Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi’nde bilim insanı Giacomo Grassi, “Modeller ve ülkeler farklı bir dil konuşursa, ülkelerin iklim konusundaki ilerlemesini değerlendirmek daha zor olacak. Sorunu çözmek için, bu tahminleri karşılaştırmanın bir yolunu bulmalıyız” dedi. Nature Climate Change dergisinde yayınlanan çalışma bazı ülkelerin emisyon azaltımlarını yeniden ayarlaması gerekebileceği anlamına geliyor. 

Japonya, bir kömür enerji projesini durdurdu

Japonya’da Akita vilayetindeki 1.3 gigawatt’lık bir kömür enerjisi projesinin durdurulduğu açıklandı. Nikkei’nin duyuru öncesinde bildirdiğine göre şirketler, hükümetin daha sıkı çevre kuralları ve karbon yoğun projelerin finansmanını kısıtlayan bankalar nedeniyle projeyi iptal etmeye karar verdi. Nikkei, şirketlerin bunun yerine daha temiz bir biyokütle tesisi kurmayı düşündüklerini söyledi. BloombergNEF’e göre, halihazırda yapım aşamasında olan birkaç kömür projesi olmasına rağmen, Japonya’nın ek yeni santrallar için bir planı yok. Yamaguchi vilayetinde 1,2 gigawatt’lık bir kömür projesi de bu ayın başlarında, yenilenebilir enerjinin genişlemesiyle elektrik talebinin sabit kalması beklendiğinden iptal edilmişti. BloombergNEF’ten analist Olympe Mattei, Japonya’nın azalan enerji talebi, daha sıkı çevre düzenlemeleri nedeniyle yeni bir kömür santralı kurmayacağını söyledi. 

"Acil adımlar atılmalı"

Reuters tarafından önümüzdeki hafta UNEP ve İklim ve Temiz Hava Koalisyonu tarafından yayımlanmadan önce görülen Küresel Metan Değerlendirmesinin bir özetine göre, “Önümüzdeki 10 yılda metan emisyonlarını azaltmak için acil adımlar atılmalı.” BM raporu, metan emisyonlarında acilen derin azaltımlar yapılması gerektiğini vurguluyor. Bulguları ilk olarak The New York Times tarafından yayımlanan rapor özeti, 20’den fazla bilim insanı ve uzmanın katkılarını içeriyor. Rapor, şu anda mevcut önlemlerin insan kaynaklı metan emisyonlarını 2030 itibarıyla %45’e kadar veya yılda 180 milyon ton azaltabileceğini gösteriyor. Rapor bunun 2040’larda yaklaşık 0,3 derece küresel ısınmayı önleyeceğini belirtiyor. Organizasyonun bir parçası olan kâr amacı gütmeyen Clean Air Task Force’ta metan uluslararası direktörü Jonathan Banks, “Bu raporun vurguladığı metan emisyonlarıyla ilgilenmezsek, iklim hedeflerimizi karşılama şansımız yok. Metan, çok yakın vadede iklim değişikliği konusunda bir kazanma fırsatı sunuyor” dedi.