"Büyük şirketler iklim hedeflerine uymuyor"

-
Aa
+
a
a
a

Yeni İklim Enstitüsü ve Karbon Piyasalarını İnceleme adlı sivil toplum kuruluşlarının şirketlerin net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için kamuoyuna duyurdukları iklim stratejilerini inceleyen çalışma, şirketlerin büyük çoğunluğunun iklim krizinin gerektirdiği yeni çalışma koşullarına ve yöntemlerine yeterince hızlı şekilde adapte olamadığını öne sürüyor.

Gezegenin Geleceği: 9 Şubat 2022
 

Gezegenin Geleceği: 9 Şubat 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Raporda yer alan şirketlerden bazıları BBC'ye araştırmanın yöntemlerini doğru bulmadıklarını, aslında iklim krizinin etkileriyle mücadele etmekte önemli yol kat ettiklerini belirtti. Tüketiciler, dünyadaki en büyük şirketlerin iklim kriziyle mücadelede ön sırada olmasını bekliyor ve daha 'yeşil' olmasını talep ediyor. Ancak bu çalışmanın bulgularına göre incelenen 25 şirket, küresel sera gazı emisyonunun tamamının yüzde 5'inden sorumlu. Kurumsal İklim Sorumluluğu adlı çalışmaya göre bu dev şirketlerin karbon ayak izleri çok büyük. Ama bunun yanı sıra dünyada iklim krizinin etkileriyle mücadele etme çalışmalarında liderlik edebilecek pozisyondalar. Ancak dünyada kurumsal iklim taahhütlerinin gittikçe çoğaldığı bu dönemde iklim krizinde gerçek öncüleri ayırt etmek zorlaşıyor. Uzmanlar, tüm dünyanın 2050 yılına kadar sıcaklık artışını durdurmak için net sıfır karbon hedefine ulaşması gerektiğini vurguluyor. Bunu başarmak için atmosfere salınan sera gazını ciddi miktarda azaltmak gerekiyor. Çalışmada incelenen her şirkete bir 'dürüstlük' puanı verildi. Bazı şirketlerin iklim hedefleri doğrultusunda performanslarının diğerlerinden daha iyi olduğu tespit edildi. Ancak hiçbir şirkete yüksek puan verilmedi. Puanlama kriterlerinden bazıları karbon salım figürlerinin yayımlanması, karbon salım kaynaklarının belirlenmesi ve bütün bu bilgilerin anlaşılabilir bir şekilde sunulması. Araştırma, şirketlerin iklim hedeflerinin uygulanması durumunda karbon salımlarının yalnızca yüzde 40 civarında düşeceğini, yani hiçbir zaman 'net sıfıra' ulaşmayacaklarını tespit etti. İncelenen 25 şirketten sadece üçünün karbon salımlarını düşürmek konusunda ciddi olduğu öne sürülüyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, doğalgaz tesisleri ve nükleer santrallere yapılan yatırımları, belirli koşullar altında iklim dostu olarak kabul etme kararı aldı. AB Komisyonu çarşamba günkü oturumunda yoğun eleştirilere rağmen, ilgili yasal düzenlemeyi kabul etti. Bundan böyle gaz yakıtlı enerji santralları üzerindeki kısıtlamalar da hafifletilecek. Özellikle Almanya, gaz kriterlerinin daha esnek hale getirilmesi konusunda ısrarlıydı. Bazı gaz ve nükleer projelerin sürdürülebilir olarak sınıflandırılması, ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürebilir olup olmadığını belirleyen bir sınıflandırma sistemi olan taksonomi kurallarına dayandırıldı. Buna göre halkın ve yatırımcıların AB tarafından belirlenen iklim hedeflerine ulaşmak için iklim dostu teknolojilere yatırım yapmalarının sağlanması amaçlanıyor. Yeni nükleer santrallar 2045 yılına kadar sürdürülebilir olarak sınıflandırılacak ve en geç 2050 yılına kadar radyoaktif atıkların kesin olarak imhasına yönelik somut bir plan hazırlanmış olacak. Çernobil nükleer felaketinden 35 yıl sonra alınan karara yönelik tepkiler ise gecikmedi. İklim uzmanları, bilim insanları, aktivistler “yeşil yıkama”yı önlemeyi amaçlayan bir kılavuzda gaz ve nükleere yer verilmesinin, AB’nin iklim hedeflerini ve küresel ısınmayı 1.5C’nin altında tutma umutlarını tehlikeye attığını belirterek, sert tepki verdi. Çevre örgütleri WWF ve Greenpeace de alınan karara tepki gösterdi. Greenpeace adına açıklama yapan Ariadna Rodrigo, “AB’nin iklim ve çevre konularında küresel liderlik iddiası alay konusu oluyor” diye konuştu. 

Reuters tarafından elde edilip görülen belgelere göre, ClientEarth, Avrupa Komisyonu’ndan biyoenerji yatırımlarının sürdürülebilir olarak etiketlenmesine izin veren kuralları gözden geçirmesini istedi. Bunun AB sınıflandırmasını destekleyen yasayı ihlal ettiğini söyledi. Karbondioksit emisyonlarına ve ormansızlaşmaya yol açtığını belirtilen, odun veya ekin artıkları ve hayvan atıkları gibi diğer biyokütlelerin yakılmasından elde edilen biyoenerjiye ilişkin yatırım kuralları Ocak ayında yürürlüğe girdi. İklim kampanyacıları, biyoenerji ve plastik yatırımlarının, öncü niteliğindeki sürdürülebilir finans kural kitabında “yeşil” olarak etiketlenmesi nedeniyle Avrupa Birliği’ne karşı yasal bir itiraz sürecini başlattı. Kâr amacı gütmeyen Politika Bütünlüğü için Ortaklık ve Yaşam Alanı Projesi tarafından yönetilen bir grup STK da Çarşamba günü Komisyon’dan biyoenerji kurallarını gözden geçirmesini istedi. Komisyonun taleplere yanıt vermesi için 16 haftası var, ardından kampanyacılar itirazlarını Avrupa Adalet Divanı’na götürebilecek. Avrupa Komisyonu, yorum talebine hemen yanıt vermedi. AB enerjisinin yaklaşık %10’u biyoenerjiden üretiliyor. ClientEarth, sınıflandırma kurallarının, AB’nin taksonomi düzenlemesinin gerektirdiği gibi bilimsel bir değerlendirmeden ziyade, daha sıkı sürdürülebilirlik kriterlerini içerecek şekilde, şu günlerde revize edilmekte olan AB’nin biyokütle politikasına dayandığını söyledi. STK’ların, iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması kapsamında kabul edildiği gibi, küresel ısınmayı dizginlemek için gereken emisyon azaltımlarına önemli ölçüde katkıda bulunmayacağını söyleyerek orman yönetimi de dahil olmak üzere kuralları belirledi. Zorluklar, halkın çevre hukukuna uymayan politikaları veya kararları gözden geçirmesini ve bunlara itiraz etmesini sağlayan uluslararası bir anlaşma olan Aarhus Sözleşmesi kapsamında gündeme getirildi.