Senin Özgürlüğünü İstemiyoruz Başkan Bush

-
Aa
+
a
a
a

21/01/2005

Timothy Bancroft-Hinchey

 

Biz Türkiye'de bayramı yaşarken George W. Bush İncil üzerine yemin ederek ikinci başkanlık dönemine resmen başladı. George Bush ancak on binlerce koruma eşliğinde halkın karşısına çıkabilirken barikatların ötesinde binlerce Washington'lu Bush'u ve emperyalist politikalarını protesto ediyorlardı. Bush' un teşekkür konuşmasında "tüm dünyaya" hitap etmesi dikkat çekiciydi. Adeta "dünyanın lideri" gibi "halkına" sesleniyordu. Muhalif Rus gazetesi Pravda, Bush' un dünyaya seslenişi karşısında dünya halkları adına bir karşı cevap metni yayınladı. Dünya vatandaşları adına her dile çevrilmesi gereken bu metnin İngilizce'den çevirisini sunuyoruz. Çeviren: Bünyamin Esen

 

 

Uluslararası toplum ne George W. Bush'un Özgürlük ve Demokrasi' sini istiyor, ne de kalplerinin ve zihinlerinin şok etme ve korkutma politikaları ile kazanılmasını diliyor; sağ olun Başkan Bush, biz almayalım! Eğer Bush Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak seçildiyse, nediye dünyanın geri kalanına hitap ediyor ki?

 

Artık yüzleşelim şu gerçekle, eğer uluslararası çapta bir seçim yapılacak olsa George W. Bush hilkat garibelerinin gösterildiği bir korku şovuna seçilebilir ancak; ama bir ülkenin lideri olarak seçilebilir mi? Olsa olsa, Arnavutluk gibi, siyasal liderlik deyince halkın aklına ilk gelen şeyin banka hesapları olduğu bir ülkede belki; ama böyle bir seçimin sonucunun dünya genelinde % 80'den yüksek çoğunlukla HAYIR olacağı sayısız anketle ispatlanmış durumda.

 

Eğer Başkan Bush tarzı bir şeyse bu, biz onun özgürlüğünü ve demokrasisini istemiyoruz. Biz; bir ülkenin başkanının 13,000 koruma görevlisi ve bunun yanında sayısız güvenlik personeli ile korunduğu, kendi ofisine bile bir tanka benzeyen zırhlı bir araçla gidebildiği; binlerce protestocunun biriktiği rotadan sinsi sinsi gizlice geçebildiği türden bir özgürlük ve demokrasi istemiyoruz.

 

Bizler Londra ziyaretinde şimdiye kadar uluslararası bir lider tarafından ilk kez kullanılan bir rotayla, Downing Street 10 numaranın arka çıkışından kaçmak zorunda kalan birinin demokrasi ve özgürlüğünü istemiyoruz! Ziyareti sırasında, temsili heykeli, dışarıdaki on binlerce protestocunun alkışları arasında parçalanan bir Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın demokrasisini istemiyoruz. Başkan Jimmy Carter arabasından iner ve Beyaz Saray'a yürüyerek giderdi. Neden Bush gidemiyor? Cevabı çok basit: İnsanlar onun Özgürlük ve Demokrasi'sini istemiyor.

 

Washington'un en yakın müttefiki olan, en fazla destek bulduğu ülkenin başkenti Londra'da bile şehir gezileri üç cadde ile sınırlanan ve Tony Blair'in seçim bölgesine ağır zırhlı bir araç ile yaptığı ziyaretinden bile kaçarcasına ayrılan bir başkanın özgürlük ve demokrasisini istemiyoruz.

 

Hiçbir zaman gerçekliği olmamış bir gerekçeye dayanarak bir ülkeyi işgal eden ve Irak'ta masum on binlerce sivil insanı katleden bir özgürlük ve demokrasi istemiyoruz. Bizler utanmasızca yalanlar üzerine kurulan bir özgürlük ve demokrasi istemiyoruz!

 

Bizler seçimlere çok kolay bir şekilde hile karıştırılabilen ABD modeline dayanan, dünyada ölüm cezasını hâlâ uygulayan az sayıda ülkeden birinin özgürlük ve demokrasisini istemiyoruz. Bizler, Beyaz Saray'da çöreklenmiş şirket elitleri hizbi tarafından kontrol edilen; Gestapo'yu şefkatli bir ana yüreği gibi sunan bir "özgür basın" siyasetinin hakim olduğu, kendi halkının maskarası, demokrasinin de yüz karası bir çürük özgürlüğü ve demokrasiyi istemiyoruz.

 

Uluslararası toplum; bazıları binlerce yıllık tarihe ve kültüre dayanan, her biri kendine has bir hükümet modeli bulunan yüzlerce bağımsız ulus-devletten oluşmaktadır. Buna saygı gösterilmelidir; Washington' un perde arkasındaki görünmez yöneticilerinin açgözlülüğünce yönlendirilen bir gözü kara kibir tarafından tüm bu çeşitliliğin yeryüzünden silinmesine izin verilemez.

 

Uluslararası toplum savaş istemiyor. Yeryüzünde ancak 200 yıllık bir tarihi olan; geçmişi kendi yerli halkının etnik temizliği ile tescillenmiş; bizzat kendi tarihi ırkların yasadışı yollarla köleleştirilmesi üzerine kurulmuş,  günümüzde dahi  askeri kuvvetleri işkence uygulamasını sürdüren bir devletin ve birden çok kıtada Cenevre Sözleşmesi ile yasaklanmış bulunan toplama kampları bulunan bir ülkenin insan hakları ile ciddi sorunları olan demokrasisine ihtiyacımız da yok.

 

George Bush kendi özgürlüğü ve demokrasisini kendi ülkesine saklasın! Ülkesi dışında kimse ona fikrini sormadı, onun fikri kimsenin umurunda da değil. Her ne zaman ABD rejimi bölgesi dışında müdahaleci, işgalci kimliği ve küstahlığı ile belirirse, dünyanın dört bir yanında nefret tohumlarını ekmekten başka bir işe yaramıyor.

 

George Bush başkanlığının ikinci ve son dönemine başlarken uluslararası topluma hitaben bir konuşma yapabiliyor, bu ise kendine verdiği aşırı önemin ve kibrinin açık bir göstergesi.

 

ABD dışında kim onun fikrini sordu ve kim onun lanet olası inançlarına beş kuruş değer veriyor ki! Bu onun problemi ve de onu seçtiklerini iddia ettiği kişilerin. Dünyanın geri kalanı ise, Bush'un dış politikasının ne kadar başarılı olduğunu görmek için Irak'a bir baksa yeter. İki yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ Amerikan güçleri savunma yapıyorlar, kontrolü kaybetmiş durumdalar ve bugün Irak'ta ABD ordusu askerlerinden daha fazla sayıda direnişçi var.

 

Herkes için Washington'un Demokrasi ve Özgürlüğü mü? Kalsın, teşekkürler! Bırakalım da George Bush kendi problemleri içerisinde boğulsun, sıralasın dursun onları ve dünyanın geri kalanını rahat bıraksın artık. Kimse onu çağırmadı ve kimse onu istemiyor; aslında onun çalkantılar içerisindeki "partisi"ne baktığımızda görüyoruz ki Amerikan vatandaşları dahi istemiyor onu.

 

We don't want your freedom

 

 

İngilizce'den Çeviren:

Bünyamin Esen

[email protected]