Guatemala: Bir adım ileri, kaç adım geri?

-
Aa
+
a
a
a

Yalnız Guatemala’da değil, bütün Latin Amerika’da askeri darbe olduğu zaman ilk toplatılan kitapların arasında Guatemalalı yazar Miguel Angel Asturias’inkiler de olur (Türkçede; Sayın Başkan ve Guatemala’da Haftasonu Tatili). Asturias, Guatemala’da Haftasonu Tatili kitabında, bir ülkeyi tanımak isteyip de bunun nasıl başarılamayacağını gösterir. Ona göre ”Gerçek diye bildiğimiz şeyler hiç de göründüğü gibi değildir. Gerçek görünenin arkasında gizlidir.” Asturias’ın kehaneti yapılan seçimlerde kendini bir kez daha gösterdi ve geleceğini, daha doğrusu 1999’da bitirilen iç savaştan sonra barış umudunu oylayan Guatemala, ulusal birlik adına geleceğinden uzaklaşmaya başladı.

 

Guatemala seçimlerinin ilk turunun (ikinci tura kalan 3 aday 28 Aralık’ta tekrar karşılaşacak) sonucunda, GANA (Gran Alianza Nacional - Büyük Ulusal Birlik) adayı Oscar Berger % 30.9, UNE (Union Nacional de la Esperenza - Umut için Ulusal Birlik) adayı Alvaro Colom % 27.4 ve eski diktatör Efraim Rios Montt (FRG - Frente Republiciana Guatemalteca - Guatemala Cumhuriyetçi Cephesi) % 11.4 oy aldı ve ikinci tura kaldı. Geride ise; Nobel ödüllü insan hakları savunucusu Rigoberta Menchu’nun “inşallah oylar barış için olur” temennisi ve, başkan adaylarının “ulusal birlik, ekonomik gelişim vaatleri” kaldı.

 

 Sağcı aday Oscar Berger ile rakibiAlvaro Colom (sağda; Reuters)

Guatemala seçimleri asla tek başına önemli değildi. Seçim Guatemala için diktatörlük yıllarının sona erdirilmesi ve barış vaadiyle yüzde % 53 gibi büyük bir oy potansiyeliyle iktidara gelen Alfonso Portillo’ya olan tepkinin açığa çıkarılması anlamına geliyordu. Portillo döneminde özellikle yerli halk üzerinde katliamların devam etmesi, komşu ülke Kostarika’nın tersi bir noktada barış sürecine geçilememesi ülkede yeni bir arayışa neden oldu. Burada ilginç olan, 1982-1996 yılları arasında birçok katliamın sorumlularından birisi olan Montt’un da aday olmasıydı. Fakat Montt’un seçim öncesi kullandığı “ekonomik gelişim, barış” argümanları etkili olmuş olacak ki, Guatemala “gelecek için geçmişi unutmayı” tercih etti.

 

Seçimlerden önce sağcı Berger, aslında bir tekstil patronu olan ve "merkez sol"da bulunan Colom ve diktatör Montt -alışkanlığı olduğu üzere- ABD elcisini ziyaret ederek, TLC’nin (Açık Ticaret Anlaşması) Guatemala için ne kadar önemli olduğunu beyan etti. Burada önemli olan ABD’nin stratejisinin bilinmesi, çünkü ABD bir süredir Orta Amerika ülkelerini yeni bir ekonomik pakt içerisinde toplamaya çalışıyor. Öte yandan bölgenin elektrifikasyonu da bu paktın ikramiyesi gibi sunuluyor ama gidişat hiç de ABD’nin istediği gibi olmuyor.

 

İzolasyon, yeni kalkınmacılık ve şiddet

 

ABD için Latin Amerika’daki seçimler önemli dersler içermiş olacak ki bir süredir kıtadaki seçimler gözlem altına alınmaya başlandı. Başkan George Bush Senatoya “Latin Amerika politikasının değiştirilebileceğinin” sinyalini daha önce vermişti. Bu politika değişiminin altında Brezilya’da Lula’nın, Venezüella’da Chavez’in ve de her ne kadar başarısız politika yürütse de Ekvador’da Guttierez’in seçimleri kazanması ve bölgede neo-liberal politikalara karşı isyanların artması yatıyordu. Hatta ABD’nin doğal müttefiki gibi görünen Panama’da PRD (Partido Revolucionoria Demokratica - Devrimci Demokratik Parti) adayı Martin Trujillo’nun geleceğin başkanı gibi gösterilmesi ABD’nin rahatsızlığını iyice arttırdı. Bununla birlikte Bolivya’daki sokak gösterileri de ABD’nin politika değiştireceğinin başka bir işaretiydi. İlk adım ALCA’nın (Amerikan ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması), ikinci adım ise nispeten yoksul ülkelerin (Honduras, Guatemala gibi) TLC’nin canlandırılmasıyla bir araya getirilmesiydi.

 

George Bush daha önce sarfettiği “Şeytan üçgeni” (Küba- Ekvador-Venezüella) sözünun arkasında aslında Küba ve Venezüella’nın izole edilmesi planı vardı. Küba’ya olan husumetin tarihi kökenleri biliniyor, Chavez’in “sessiz devrimi” ve 2007’ye kadar tamamlayacağını vaat ettiği geçiş programında bölge için alternatif olabileceği bir gerçek (Chavez’in Bolivariano devrimi, kıtada ulusal birlik yaratılmasının tarihsel kökenleri konusunda ABD politikacılarının cehaleti de ayrı bir gerçeklik). ABD için El Salvador da kaybedilmesi muhtemel bir bölge çünkü FMLN iktidara yakın, çünkü FMLN iktidara gelirse bölgede alternatif ekonomik pakt kuracağını, ABD’ye bağımlılığa son verileceğini açıklamıştı. Bütün bu olgulardan sonra ABD için Latin Amerika ülkelerinin iki anlamı var; izole edilmesi gerekenler, kalkındırılması gerekenler.

 

Burada kalkınmacılık üzerine bir parantez açmak gerekiyor sanırım. ABD’nin İkinci Dünya Savası’ndan sonra kıta için geliştirdiği kalkınmacılık modelinin temelinde tarımın endüstriye açılması, büyük çiftliklerin (Hacienda) önceliğe alınması ve popülist politikacıların desteklenmesi stratejisi temel alınmıştı. Bu genel stratejinin sahada uygulanması da tamamen o ülkenin ekonomik gelişimine, politik kutuplaşmasına bağlı olarak şekilleniyordu. ABD şu an geçmişe yeniden dönmüyor tabii; sözkonusu olan yeni kalkınmacılık aslında, kıtada neo-liberal politikaların aşınması ve bu politikalara karşı muhalefetin artmasıyla birlikte, ABD’nin aldığı tedbir politikasının adı.

 

Bu yeni tedbir politikası temelinde bölgedeki polarizasyonun yoğunlaşmasını engellemek ve yoksul ülkelerle olan ticari münasebetlerin artırılması politikası hedefleniyor. ABD Ticaret Bakan Yardımcısı  Peter Allgeier zengin ülkeleri ALCA için ikna etmeye çalışırken, ABD büyükelçileri de ülke başkanlarıyla yeni ticari anlaşmalar peşinde. Bütün bu tespitlerden, yorumlardan sonra Guatemala seçimlerinin sonucu yalnızca “barış” anlamı taşımıyordu; ABD’nin yeni politikalarına destek verilip verilmeyeceği ya da ABD’nin nazarında nerede yer alınacağının da göstergesi olacaktı seçimler. Guatemala ne El Salvador gibi yeni bir yolu ne de Kostarika gibi neo-liberal politikalara direnerek sistemin değiştirilebileceğini gösterdi seçimler sonucunda. Gerçi seçimlerin ikinci turuna 48 gün var ama sağcı, neo-liberal politikaları hedefleyen bir merkez solcu ve de eski bir diktatörün başkan olma ihtimali olan ülkenin geleceği için hayırlı şeyler düşünmek zor görünüyor.