Fişleme ve asker

-
Aa
+
a
a
a

4 Nisan 2006Ali Bayramoğlu

Geçen hafta cuma günü Sabah gazetesinin manşetten verdiği haber şöyleydi: "Jandarma valiyi, hakimi bile fişledi. Diyarbakır'da vali, hakim, savcı ve müdürlerin jandarma talimatıyla fişlendiği ortaya çıktı..."

Özetle habere göre asker tarafından kamu görevlileri hakkında istihbarat yapılıyor, fiş tutuluyordu. Yargı, jandarmanın bağlı olduğu mülki amir bile fişleniyordu... Haberde bu işlemlerin Genelkurmay Başkanlığı'nca verilen bir emre atfen ve Jandarma Genel Komutanlığı'nca yayımlanan 'gizli' gizlilik dereceli bir emirle gerçekleştirildiği belirtiliyordu... Ve gazete ilgili belgeleri de yayımlıyordu.

Hemen ertesi gün Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama geldi. Şöyle denildi bu açıklamada:

"Haberde söz konusu edilen emirler, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu gereğince hazırlanmış olan ve askeri birliklerin valinin talebi üzerine nasıl kullanılacağının esaslarını belirleyen EMASYA (Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma) planları gereğince ihtiyaç duyulan bilgilerin toplanması amacına yönelik olup, hiçbir şekilde kişilere ilişkin bilgi talebi içermemektedir..."

Açıklama haberi yalanmıyor. Bu fişlemenin mevzuata uygun olduğunu belirtmekle yetiniyordu. Mevzuatta kilit noktanın ise EMASYA (Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma) birlikleri ve faaliyetleri olduğu bir kez daha ortaya çıkıyordu.

EMASYA kamuoyunun son zamanlarda sık duyduğu "kurumlar"dan biri haline geldi. Fişleme sözkonusu olduğundan EMASYA'dan sözediliyor. Jandarmanın yetki alanı dışındaki faaliyetleri söz konusu olduğunda da EMASYA'dan söz ediliyor.

İlk kez gündeme, sosyete fişlemesi skandalıyla gelmişti, EMASYA... Genelkurmay Başkanlığı bu fişleme hadisesini 5442 sayılı kanuna ve bu kuruma gönderme yaparak açıklamıştı.

Ardından çeşitli illerde jandarmanın yetki alanı dışındaki istihbarat faaliyetleri ve operasyonlarının da EMASYA planlarına dayanılarak yapıldığı ortaya çıktı.

En nihayet Şemdinli iddianamesinde EMASYA'ya istinaden iç güvenlik operasyon bölgelerinde, Şırnak'ta, Hakkari'de, örneğin son habere konu olan Diyarbakır'da jandarma kuvvetlerinin bölgedeki üst askeri birim olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın karagahlarına bağlı faaliyet gösterdiği ortaya çıkmıştı...

EMASYA konusuna sosyete fişlemesi skandalından bu yana en çok değinen gazetecilerden biriyiz.

Şunları birçok kez yazdık:

EMASYA birlikleri ve planları 28 Şubat'tan hemen sonra Temmuz 1997 yılında İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında imzalanan bir protokolle yenilenmişti. Bu protokol, 5442 sayılı kanunun ilgili maddesine ek olarak yapılmış, kanunun önüne geçen, hatta onunla çelişen bir sistem üretmişti.

Buna göre:

1. İllerdeki askeri otorite valilerden izin almadan da (daha sonra bilgi vermek ve izin prosedürünü yerine getirmek koşuluyla) acil durumlarda asayiş olaylarına müdahale edebilecekti.

2. Bu çerçevede her ilde askeri garnizonda düzenli faaliyet gösterecek, yani kurumlaşacak bir güvenlik birimi kurulacaktı. Bu birim askeri ve sivil istihbarat ve operasyon planlamasının, tehdit ve tehlike değelendirmelerinin merkezi olacaktı. Fiilen mülki amir yetkileri buraya devrediliyor, MİT, emniyet istihbarat açısından bir anlamda bu askeri birimlerin bağımlı değişkeni haline geliyordu. Mülki amirin kağıt üzerinde yetkileri kağıt üzerinde kalıyor ve mevcut işleyişi doğrulamaya, yasallaştırmaya yönelik kullanılıyordu...

3. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen bir emirle, yine söz konusu protokole dayanılarak iç güvenlik operasyonu bölgelerinde jandarma ve özel polis güçleri askeri birliklerin emrine veriliyordu.

Tedbir alma gerekçesiyle fişleme, istihbarat ve operasyonlar böylece yaygınlaştı.

Ordu iç güvenlik doktrinini buna göre yeniden şekillendirdi...

Jandarma sivil emniyet güçlerini bu araçla ikame etmeye başladı...

Bunların sizin için bin anlamı varsa yarınki yazıyı da okuyun...

http://www.yenisafak.com/arsiv/2006/nisan/04/abayramoglu.html