Felsefe Light - XXVI

-
Aa
+
a
a
a

Bilim ve Felsefe

 

Rönesans etkisi altında sanat, reform etkisi altında din biçimlenirken bilimin değişikliğe uğramaması düşünülemezdi. Kilisenin ikiye bölünerek etkisinin azalması kaçırılmayacak fırsattı, aykırı düşünebilen bilim adamları için.1500 yıllarının başında bu şartlar altında Nicolas Copernicus araştırmalarını yapıyordu. Polonyalı ve zengin bir burjuva ailesine mensuptu. Krakow Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Bologna Üniversitesi'nde araştırmalarına devam etti. Sonra da Prusya'ya geçti...Derdi gücü gökbilim (astronomi) bu adamın. Elinde de kilisenin kabul ettiği Ptolemaius'un (Batlamyus) geosantrik - dünyamerkezli evren modeli var ama, hiçbir gözlem ile uyuşmuyor. Bir sürü karmaşık hesaplar ile düzeltmeler yapılarak bişeye benzetilebiliyor. Kopernik merkezden Dünya'yı çekip Güneş'i koydu ve hesaplar inanılmaz basitleşerek tutmaya başladı. Sadece bazı sorular yanıtsız kalıyordu. Örneğin neden sadece yılda iki defa gün ile gece aynı uzunlukta oluyor, nispeten kuzeyde bulunan yerlerde kış yazdan uzun oluyordu. Kopernik herşeyi akıl etmişti de, yörüngenin daire değil elips, dünya ekseninin de dik değil eğik olduğunu bilememişti.Kopernik bu modeli el yazması ile çoğaltarak yayınladı ve de kıyamet koptu. Üstelik hiç beklenmeyen yerden, Martin Luther'den geldi itiraz. Kilise ise bu fırsatı kaçırmadı zira o zaman da,Düşmanımın düşmanı dostumdurilkesi en rağbet edilen ilkelerdendi. Luther Kopernik'i heretiklikle suçladı. Üstelik Kopernik Prusya'da, yani Luthercilerin topraklarında yaşıyordu. Derhal pıstı Kopernik. O pıstı ama Papalık çoştu. Görülmedik hızla Kilise tarafından Yeni Evren Modeli onaylanıp resmi Papalık görüşü oldu. Aslında Luther akıllı, Papalık akılsızca davranıyordu. Bu model kilise için iki temel kabul edilemez sakınca taşıyordu:

Dünya'nın evrenin merkezinden çıkartılması, ki bu Tanrının herşeyi insan için yarattığı ilkesi ile çelişiyordu.
Bu modelin çıkartılış biçimi. Kopernik Kilisenin Hıristiyanlık ideolojisinin değişmez aksiom olarak kabul ettiği ilkelerden bir tanesini eline almış ve yanlış olduğunu gösterivermişti. Ya birileri daha çıkar diğer aksiomların da yanlış olduğunu gösteriverise ne olacaktı? Çok tehlikeli bir yolun açılmasına da onay vermiş oluyordu Kilise. Yasak bölgelerde araştırma yapılmasına izin vermiş oldu.

Tüm ideolojiler ile doğal yaşam arasında birbirlerini olanaksız kılan bir varolma ilişkisi vardır. Yani ideolojiler insana rağmen vardırlar, insan ile birlikte olamazlar. Marksizm insan doğasındaki rekabetçi unsura, liberalizm sessiz çoğunluğa, faşizm merhamete doğuştan ters düşerler. İdeolojinin muhafız ve tutsakları ters düştükleri unsurları doğal olarak düşman ilan eder ve hatta bunları lanetlerler. Lutherci Protestanlar ideolojinin muhafızlığına soyunurken Papalık bu defa da öncülüğü kaybetmiş oldu. Sonuç her zaman olduğu gibi ideolojinin kaybetmesinden başka ne olabilirdi ki....Peki neydi bunca yaygaranın kopartıldığı model? Merkeze Güneş oturtulmuştu ve hareketsizdi, çevresinde her biri dairesel yörüngelerde dönen, sırasıyla, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter ve Satürn vardı. Ay Dünya'nın uydusu idi ve etrafımızda dairesel dönüyordu. Dünya'nın da

a) kendi ekseni etrafında, b) Güneş'in çevresinde, c) Dünya'nın ekseninin Dünya ile Güneş'i birleştiren doğru yönündeki eğiminde ortaya çıkan değişmelerden kaynaklanan üç türlü hareketi vardı.Kopernik'i Tycho Brahe takip etti. Yalnız Brahe sadece gözlemci bir adamdı. O güne kadar yapılmış gözlemlerdeki bir sürü yanlışı sırasıyla düzelttikten sonra bir ufacık keşif yaptı. Koltuk takım yıldızında, yeni, o döneme dek varolmamış ve hiçbir yıldız tablosunda gözükmeyen bir yıldız saptadı. Bu yıldız, hiçbir yıldızın olmaması gereken bir yerde, durağan yıldızlar bölgesindeydi. Peki neydi bunun önemi?Bu gözlemden çıkan kaçınılmaz sonuç evrende varoluşun, yaradılışın sürdüğü, yani Tevrat ve İncil'de ileri sürülen 7 günde tüm evrenin yaratıldığı ilkesinin doğru olmadığı gerçeği idi.İdeolojinin kozmolojisi gene ayvayı yemişti.Brahe'nin dünyaya ikinci büyük hizmeti ise Johannes Kepler'i yanına asistan alması idi. Kepler sağlıksız, güçsüz, yoksul ama farklı bir gençti. Kepler tüm araştırmalarda kullanılan hesaplama biçiminin bir düzeltilmeye ihtiyaç gösterdiğini görüyordu ve sonunda da gerçeği buldu. Atmosfer ışığı kırıyor ve gözlemciye ışık açısından sapmış olarak geliyordu. Bu onu o zamana kadar bilimsel olarak açıklanamayan miyopi ve hipermetropiden kaynaklanan görme bozukluklarını açıklamaya kadar vardıran optik konusunda önemli çalışmalar yapmaya itti. Kepler araştırmalarında çok önemli bir bilimsel doğruyu zorunluluk olarak ortaya koydu:Bir bilimadamı kuramlarını mutlaka gözlem ve deneylerle kanıtlamalı, model, nesnesi ile çakışmalı. Yoksa ortaya konan bilgi bilimsel değil metafiziktir.Sonunda Kopernik araştırmalarına "Gezegenlerin periyotlarının karesi ile Güneş'e uzaklıklarının küpü birbirleri ile doğru orantılıdır" diye bilinen Kepler Yasası'nı da ekleyen zat, Güneş sisteminin matematiksel modelini tamamlamış oldu.Elbette bu yayınları Kilise tarafından yasaklandı. İki yüzyıl sürdü bu yasaklar.Bir ilginç not daha: Ölümünden sonra bir romanı yayınlandı. Somnium adlı bu yapıt Ay'a yapılan bir düşsel seyahat. Yani bilim kurgunun babası.

 

* * *

Galileo Galilei'yi daha önce epeyce inceledim. Hatırlayan hatırlar. Şimdi sıra... Yaptığınız her hareketin, sahibi olduğunuz, eliniz kolunuz dahil, her varlığınızın bir matematiksel ifadesi vardır. Yani varlığın dili matematiktir. Bu dili eğitim sürecimiz içerisinde az veya çok hemen hemen hepimiz kıyısından köşesinden öğreniriz. Ama bu dile derinliğine egemen olabilmek özel insanlara ait bir yetenektir. Biri bir yerde bunu şöyle tarif etmiş;Bilim, bilimadamı ile varlık arasında matematik ile kurulan diyalektik bir ilişkinin ürünüdür.17'nci yüzyıl bu tarz matematikçilerin mantar gibi bittiği bir yüzyıl, ancak içlerinden bir tanesi muhteşemdir: Sir Isaac Newton.Cambridge Üniversitesi'nden mezun olan Newton son derece normal bir üniversite öğrencisi idi. Londra'nın başına gelen bir veba salgınına borçluyuz onun bilim adamlığını. Bu salgın sonucu üniversite kapatıldı ve Newton 18 ay boyunca köyündeki evine tıkıldı kaldı. Newton işte bu aylar boyunca, matematik ve fizikteki inanılmaz buluşlarını bir bir yaptı desek, yeridir. Bakın çalışma stili ile ilgili neler diyor;''Konuya ara vermeden önümde tutar ve ilk parıltılar azar azar açılarak her taraf ışıkla doluncaya kadar beklerim.''Optik alanında yaptığı çalışmalara bir de özel teleskop imalini ekledikten sonra integral hesapları ve diferansiyel denklemler konusunda çalışmalar yaptı. Ünlü astronom Halley tüm gezegenlerin yörüngelerinin elips olduğunu hissediyor ama bir türlü matematiksel bir ifade ile bunu açıklayamıyordu. Bir gün dayanamayıp Newton'u Cambridge Üniversitesi'nde ziyaret etti ve doğrudan şu soruyu sordu: "Eğer bir gezegen merkezdeki bir güç tarafından çekilecek olursa yörüngesi ne olur?'' Newton hiç düşünmeden ''elipsoidal'' diye cevap verdi. Halley ''Bunu nasıl biliyorsun?'' diye sorduğunda aldığı cevap, bir devrimdi: "Hesapladım."Halley'in sürekli israrlarına dayanamayan Newton bu çalışmalarını Principia adlı eserinde yayınladı. Bu kitap onun iki kütlenin birbilerini çekme kuvvetlerinin aralarındaki mesafenin karesi ile ters, kütlelerinin çarpımı ile doğru orantılı olan formülünü ortaya koyan eserdir. Buradan da hareketin yasalarına geçti;I) Her nesne dışarıdan bir güç tarafından etkilenmedikçe hareketsizliğini korur. Yani eylemsizlik yasası.II) Hareket ile oluşan değişim nesnelere uygulanan kuvvetle doğru orantılı olarak ve bu kuvvetin etkisinin doğrultusunda çıkar.III) Her etkinin karşısında buna eşit ve ters yönde bir tepki vardır.Sonuçta felsefe yönü ile de karşımıza çıkacak olan Descartes'in Güneş sistemli girdap teorisi çürüyüvermişti.Principia'dan sonra yayınladığı Optics ışığın hem parçacıklar hem de dalga boylarında oluşmuş gibi davrandığına dikkati çekti. Renklerin oluşumlarını deneylerle açıkladı. Işığın kırılmasını ve yansımasını inceledi.Çok dindar bir adamdı. Hayatının son bölümü Darphane Müdürü olarak geçen Newton, bilimsel çalışmalarını kıskanır ve kimseye açıklamak istemezdi. Sırf bu yüzden onun çok daha önce bulduğu integral ve diferansiyel hesaplarını bulma onuru Leibniz'e kalmıştır.Artık Modern Felsefeye geçme zamanı geldi. Kısaca Bacon, Descartes, Hobbes' e bakacağız ve ondan sonra bilim dünyasının süper insanı Newton'un felsefe dünyasındaki karşılığı olan Spinoza'ya geleceğiz.Tanrı klavyemize güç versin.

Haftaya: Modern Felsefe