Aslında Tam Zamanı

-
Aa
+
a
a
a

Birleşmiş Millletler Güvenlik Konseyi’nden çıkan karar Lübnan ve İsrail hükümetlerince onaylandı. Ateşkesin 14 Ağustos 08:00 itibariyle yürürlüğe gireceği söyleniyor. Ancak, Hizbullah lideri Nasrallah, direnişin İsrail askerleri Lübnan’dan çekilene kadar devam edeceğini belirtiyor. İsrail hükümeti de Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler (BM)  kuvvetleri konuşlandırılana kadar İsrail askerlerinin buradan çekilmeyeceği ve Hizbullah BM kararını ihlal ederse buna karşılık  verecekleri yanıtını veriyor.  Savaşın aktörleri hâlâ savaş pozisyonlarını muhafaza ediyorlar. Bugün itibarıyla 1000 kişi olarak telaffuz edilen can kayıpları , binlerce yaralı ve bir milyona yakın evini, toprağını terk etmek zorunda kalmış insan bu savaş aktörlerinin hala pek umurunda değil gibi gözüküyor. Savaş ağaları  60 yıldır süregelen sorunu hala şiddet yolu ile “çözmeye” uğraşıyorlar. Toplumlarını savaşa ve şiddete maniple etmeyi başarabildikleri için sorunu her geçen gün biraz daha çetrefilli hale getiren “siyaset”leri maalesef toplumlarca genel kabul görüyor. Toplumlar bu kabullenişlerinin bedelini de kan ve gözyaşı ile ödüyorlar. Şiddet galebe çalıyor müzakerelere. Ve şiddet egemen oluyor çözüme, yani çözümsüzlüğe. Şahinler uçuyor semalarda  güvercinler ise tek tük. Şiddet sarmalına girilmiş bir süreçte barışı savunmak, güvercin olmak en zor şey.  Barış mesajları, hele hele ülkeleri hükümetlerinin  ya da ülkelerindeki grupların şiddet uygulamalarını eleştirince şahinlerce hemen hain olarak damgalanabiliyorlar. İç düşmanlar oluyorlar. Toplumlar ise şiddet sürecinde uğradıkları kayıplar ve  çektikleri acıların suçlusu savaş karşıtlarıymışçasına bu koroya kâh katılıyor, kâh sessiz kalarak onaylıyorlar.  Ama, güvercinler tek tük de olsa hâlâ uçuyor semalarda şahinlere nazire yaparmışçasına.

 

16 Ağustos günü Filistin, İsrail, Lübnan, Mısır, Ürdün, Tunus (ve 11 ülkenin daha) semalarında uçan   barış güvercinlerinden oluşan Doğu-Batı Divanı Orkestrası klasik müzik konseri verecekti İstanbul’da. İstanbul Musevi Cemiyeti sponsorluğu ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından organize edilen bir konser. Dünyaca ünlü piyanist ve şef Daniel Barenboim yönetimindeki bu orkestrada savaş koşullarında bile bir arada kalmayı başarabilen İsrailli, Filistinli, Ürdünlü, Mısırlı, Suriyeli, Lübnanlı gençler var. Doğu-Batı Divanı Orkestrası Daniel Barenboim ve Edward Said tarafından 1999'da İsrail ve Ortadoğulu genç müzisyenleri bir araya getirerek kültürler arasında beraberliği güçlendirme amacıyla kuruluyor. Sadece bir müzik projesi değil, aynı zamanda bir diyalog ve uzlaşma platformu olmayı amaçlıyorlar.

Daniel Barenboim orkestranın bir nota çalışının savaş/şiddet taraflarının boş klişelerini yıktığını söylüyor. Edward Said'in 2003  yılında ölümünden sonra da  Doğu-Batı Divanı Orkestrası yoluna devam ediyor. Edward Said de bunu isterdi zaten.  Daniel Barenboim,  Ramallah’ta verdikleri konserden sonra Filistinli bir genç kadına bu konser ile neden mutlu olduğunu sorduğunda genç kadının verdiği şu cevabın altını çiziyor bir röportajında “Çok mutluyum çünkü İsrail’den gelen ve tank veya asker olmayan tek şeysiniz.” Tunus konseri ile bu orkestrada çalan bir çok İsrailli ilk defa bir Arap ülkesinin toprağına ayak basıyorlar. Tunus’a tedirgin olarak giden İsrailliler Ramallah’ta da konser veriyorlar. Orkestradaki İsrailli arkadaşının babası ile  kendi babasının aynı savaşta karşılıklı savaştığını öğrenen Arap genç  İsrailli genç arkadaşı ile  birbirlerini kardeşten daha yakın hissettiklerini  ifade ediyor. Barenboim, orkestrada yer alan gençlerin ülkelerinin tümünde konser vermeyi hedeflediklerini belirtiyor. Yakınlarından birisini bir intihar bomba eyleminde kaybeden İsrailli ile Cenin’de ailesinden birini kaybeden Filistinliyi yan yana oturtmanın kolay olmayacağını belirtiyor ve ardından engin bir mütevazılık ile ekliyor. “Yaptıklarım çok küçük bir şey ama yapabileceğim her şey bu.” Yaptığının hiç de küçük olmadığının  Ramallah konserinden çıkarken İsrailli genç kadın sanatçının sarf ettiği şu sözleri kanıtı idi sanki: “Bu kadar kolay olmamalıydı. Bu çok saçma”. Barışın bu denli yakınlığı ve olabilirliğiydi şaşırtan İsrailli genç kadın sanatçıyı. Farklı bir dünyayı yaşamışlardı o konserle.

 

Doğu-Batı Divanı Orkestrası elemanları ortak bir bildiri ile Lübnan ve Gazze saldırıları ile sivillerin ölümüne sebep olduğu, bir milyon insanı yerinden ettiği, yerleşimlere zararlar verdiği için İsrail’i ve sivil yerleşimlere roket atan Hizbullah’ı kınadılar.

 

İşte bu barış güvercinlerinin İstanbul konserinin yaşanan savaş durumundan dolayı ertelenmesi söz konusu. Bu konser gerçekleşirse, birbirleriyle  savaşan sözde düşman ülke insanlarının barış içinde bir arada yaşayabildiklerinin ve birlikte parmak ısırtacak bir orkestra yaratabildiklerinin tanığı olacak İstanbullular.

 

Savaş çığırtkanlığının yükseldiği şu günlerde aslında bu konserin tam zamanı.