Açık Saçlar Kapalı Düşünceler

-
Aa
+
a
a
a

İşlerimin olağanüstü yoğunluğu veya benim başarısız bir çalışan oluşum nedeni ile yılda bir haftadan fazla aralıksız izin yapamam. Bu nedenle çok nadir de olsa kendime hafta içinde yarım veya bir gün izin veririm ve eşimle o günlerde bir yerlere gideriz. Bu yaz da temmuz ayında böyle bir izin kullandım ve eşimle Büyükada’ya gittik. Bir şeyler yedik ve saat 15.00 sularında kalkan Bostancı vapuruna bindik. Ben sigara içmem ama eşim günde bir veya iki tane içer. Bu nedenle dış yan güverteye oturduk. Birazdan yanımıza üç hanım kızımız geldi. Bayağı kızarmışlar ve yüzler hafif nemli. Belli ki güneşte bir an önce yanmak için çok kalmışlar ve -buldularsa eğer temiz bir yer- denize girmişler. Bir tanesi eşimden çakmağını istedi ve sigarasını yaktı. Daha sonra bu kızlarımız Bostancı’ya kadar sigaralarına hiç ara vermediler. Vapur Bostancı’ya yaklaşırken bir anda türbanlar sarıldı, elbiselerin biçimi değişti ve indiler. Bu olay aynen gerçektir.

Günlerdir okuyoruz basında imam hatip liselerine türbanla giriş engelleniyor. Kadıköy’de ben de çevik kuvvetin görev aldığını gördüm. Türbanlı gençleri geçirmemek için ikna etmeye çalışıyorlardı. Biraz ileride de aileler olacakları izleyip pek de hoş olmayan tepkiler veriyorlardı.

Sayın okurlar, önceden söyleyeyim ki dini inançlarımızın göstergesinin türban takmak ya da takmamak olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle bu yazının daha sonraki bölümlerinde türbanı dolaylıda olsa savunduğum gibi bir anlam lütfen çıkarılmasın. Ben imam hatip liselerine veya üniversitelere veya çeşitli kamu dairelerine türban ile girmenin yasaklanarak, aslında bu yasaklamanın ardında yatan nedenin –türban ile başlayıp dini esaslara dayalı devlet kurmaya gidecek sürecin- önlenebileceğine inanmıyorum. .
Tam tersine bu yasaklamaların aslında yukarıda tanık olduğum örnekteki gibi, genç kızlarımıza ev baskısının üzerine bir de ters yönde dış baskı yükleyerek daha kötü sonuçlar doğurabileceğine inanıyorum. Bu liselere başlarını örterek giren gençlerimizin ne kadarının gerçekten inançları gereği bunu yaptığından kuşkuluyum. Bir bölümü gerçekten inanıyor olabilir yaptıklarının doğruluğuna. Bir bölümünün ise aile baskısı altında bu davranış biçimini benimsiyor gözükmek zorunda olduğunu düşünüyorum

Neyimizle örnek olabiliriz ki?

Bizlerin –gerçekten bizlerin, sadece devletin değil- yapması gereken bu gençleri anlamak ve toplumun genel çağdaş, demokratik, özgür, yaşam seviyesi her bakımdan yüksek standartlara kavuşmasının ancak laik bir düzende olabileceğini göstermek. Bu eylem de türbanı yasaklamak değil. Bu çocukların yetiştiği aile ortamındaki değer yargılarını ve bu yargılara bağlı yaşam hedeflerini değiştirmeden, sorunu kalıcı ve genel olarak çözmemiz söz konusu olamaz. Tam tersine yasaklar ve diğer (dışlamak, yok saymak gibi) tepkilerimiz, bu gençlerin içerisinde zorunlu olarak başını örten ama aslında ailesinden çok daha ileride düşünen bir grubun da kaybedilmesine yol açar.

Lütfen düşünün; hayatımızın hangi aşamasının, hangi davranış biçimimizin gençliğe örnek olmasını bekliyoruz? Ekonomimizle mi, eğitim düzenimizle mi, sağlık sistemimizle mi, yargımızla mı, çevreye olan yaklaşımımızla mı, dünya üzerindeki saygınlığımızla mı, aile içi ilişkilerimizle mi, siyasi yaşamımızla mı, sanat, yazın, bilim, spor, teknolojiye katkılarımızla mı, bu alanlara olan düşkünlüğümüzle mi, hangi yaşamsal örneğimiz ile bu gençleri daha farklı düşünmeye ikna edeceğiz? Hiçbir somut örnek sunmadığımız sürece, nasıl bu gençlerin türban veya herhangi bir bize göre hatalı düşünce sistemine yönelmesini eleştirme hakkına sahip olup, sadece yasaklarla önleyebileceğiz? Kendilerini örtünmeye yönelten zihniyete ne diyerek, karşı bir fikir üretecek bu çocuklar? Sadece diğer Ortadoğu ülkelerinden daha iyi bir durumda olmamız bir neden kabul edilebilir mi?

Sayın okurlar, toptan değişmek zorundayız. Yasaklarla hiçbir yere varmamız söz konusu değil. Türbanı savunan birçok kişinin aslında bunu bir başlangıç olarak gördükleri ve sonuçta teokratik bir devlet hedefinde olduğunu ve bugün bu hak tanınır ise yarın başka istemlerin gündeme geleceğini vurgulayan kişilerin haksız olduklarını iddia etmiyorum. Haklı olabilirler. Ama türban yasağı bu sorunun da çözümü değil. Çünkü istediğiniz kaynaktan yapılan kamuoyu araştırmalarına bakın, bu yasaklar varken hangi siyasal oluşum önde gidiyor görün. Yani yasaklar değer yargılarını değiştirmiyor. Hatta belki de pekiştiriyor. Bu nedenle yapılması gereken, yineliyorum türban yasağı değil, yaşam biçimimizi değiştirmek (yani yukarıda saydığım sorunları demokratik bir düzen içerisinde ortadan kaldırabilmek), farklı bir düşünce sistemini ve sonuçlarını herkesin önüne somut olarak koyabilmek. Bırakın isteniyorsa saçlar örtülsün, biz düşünceleri açmaya çalışalım.