2022’nin çevre ve ekoloji gündemine yakından bakış

-
Aa
+
a
a
a

Yılın son Açık Yeşil’inde Ömer Madra ve Ümit Şahin iklim, çevre ekoloji, gezegen meseleleri açısından 2022 yılını değerlendiriyor.

Fotoğraf: Just Stop Oil
Açık Yeşil: 28 Aralık 2022
 

Açık Yeşil: 28 Aralık 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Ümit Şahin: Yılın son Açık Yeşil programında 2022 yılının değerlendirmesini yapacağız. 2022’nin iklim, çevre ekoloji, gezegen meseleleri açısından nasıl geçtiğini konuşacağız. 10 önemli başlık çıkardık. Bu sene çıkan çok önemli bir kitap var, onu hatırlatarak başlayalım: Greta Thunberg tarafından oluşturulan The Climate Book. [İklim Kitabı]

Ömer Madra: Bu kitapta dünya çapında bilim insanları, yazarlar, sadece iklim ve bilimle ilgili değil dünyayla ilgili pek çok konuya kafa yoran, duygularını ortaya koyan sanatçıların da içinde yer aldığı 104 kişinin yazıları var. Ayrıca her bölümün başında Greta’nın bir yazısı bulunuyor. 

Ü.Ş.: Kitap şu anda elimde, büyük bir heyecanla okumaya başladım. İklim kriziyle ilgili her şeyden bahseden, her alanın en önemli isimlerinin kısa birer yazısının yer aldığı, böceklerin yok oluşundan sellere, mikro plastiklerden hava kirliliğine, iklim biliminin temellerinden iklim krizine dair çözümlere kadar her şeyin içinde olduğu bir kitap.

Ö.M.: Son zamanlarda önemli ve vahim bir şekilde meydana gelen jeoloji mühendisliğinin atmosfere parçacıklar sıçratma olayıyla ilgili de çok önemli bir bölümü var kitabın. 

Greta Thunberg

Greta Thunberg kitabının lansmanına katılmak için bisikletle Londra'ya gitti. Fotoğraf: Christian Brand

Ü.Ş.: Çok önemli yazarlar katkı sağlamış. Naomi Klein'dan George Monbiot'ya, Michael E. Mann'den Margaret Atwood'a ve Thomas Piketty’e kadar aklınıza gelebilecek, bu alandaki en önemli isimlerin yazılarının olduğu müthiş bir kitap. Kapakta da yazdığı üzere, Greta Thunberg tarafından yazılmış değil, daha ziyade “yaratılmış” bir kitap. İklim Kitabı’nın Londra’da gerçekleşen tanıtım etkinliğinde Greta’nın yaptığı konuşmadan bir alıntıyla devam edelim:

İklim acil durumunu durdurmak, işleri düzeltmek için bir fırsat değil sadece. Bu her şeyden önce yerine getirmemiz gereken bir görev.Başka hiçbir seçenek yok önümüzde. Bir krizi çözmenin ilk adımı durumu tümüyle değerlendirmek değil, derhal eyleme geçmek de değil. Bunlar daha sonra yapılacak şeyler. Bir acil durumu çözmenin ilk adımı, acil durumda olduğunu fark etmek. Ve henüz orada değiliz. Bir iklim krizi içinde olduğumuz gerçeğinin farkında değiliz. Ama asıl sorun bu da değil. Asıl sorun şu: Biz meselenin farkında olmadığımız gerçeğinin bile farkında değiliz. Bu çifte farkında olmayış durumunu fark etmek, iklim krizini anlamanın anahtarı ve işte kavramaktan yoksun olduğumuz asıl şey tam da bu.

Ü.Ş.: Bence bugüne kadar bu konuyla ilgili söylenmiş en önemli söz şu: “Biz meselenin farkında olmadığımız gerçeğinin bile farkında değiliz.” Her geçen gün bu söze daha çok hak veriyorum. 

Ö.M.: Ben de. O yüzden de Açık Radyo’da bu kaydı yayında sık sık dolaştırdığımız temel alıntılardan biri yaptık.

Ü.Ş.:İklim Kitabı dışında yılın bir diğer etkileyici yayını, James E. Hansen ve on dört arkadaşının kaleme aldığıGlobal warming in the pipeline" [Yolda olan küresel ısınma] başlıklı, son derece korkutucu yazıydı. Geçen hafta bunu uzun uzun konuşmuştuk. Bu yazının resmî olarak yayımlanmasının ardından IPCC'nin raporlarını değiştirecek güçte olduğunu, durumun çok daha kötü bir yere doğru gittiğini ve eylemin çok daha acil olduğunu, emisyonları sıfırlamanın çok daha hızlı yapılması gerektiğini gösterdiğini söyleyebiliriz.

Ö.M.: James E. Hansen, 1988’de Amerika Birleşik Devletleri Senatosu’nda davetli olarak yaptığı tanıklıkla küresel ısınmayı ilk kez, çok net bir şekilde ortaya koymuştu. Bu araştırma da James E. Hansen ve arkadaşları tarafından bugüne kadar yayımlanmış en radikal, en çarpıcı, IPCC raporlarının eksiklerini gidermeye yönelik, çok önemli bir araştırma. James E. Hansen, Makiko Sato, Leon Simons, Larissa S. Nazarenko’nun da arasında olduğu on dört bilim insanı tarafından yapılmış bir araştırma. Yakın bir gelecekte resmen yayımlanacağını biliyoruz.

Ü.Ş.: 2022’nin en çok konuştuğumuz on olayını şöyle kısaca geriye doğru sayalım:

On numaraya Just Stop Oil’in radikal iklim eylemlerini koydum. Just Stop Oil, 2022’nin başlarında İngiltere'de kurulan bir grup. Bu aktivist grup sert görünen sivil itaatsizlik eylemleri yapıyor. Amacı İngiltere'nin yeni verilecek fosil yakıt lisanslarını ve yeni fosil yakıt kuyularının açılmasını engellemek. Çok geniş bir eylem repertuarıyla ortaya çıktılar. Futbol maçlarını bloke etmekten petrol şirketlerinin binalarına boya püskürtmeye, Formula 1 yarışını önlemek için sahaya çıkmaya kadar geniş bir repertuarları var. Sanat galerilerindeki, müzelerdeki çok ünlü eserlere (onlara zarar vermeden de olsa) saldırgan bir şekilde çorba attılar, bu basında çok sık yer aldı. Leonardo Da Vinci, Van Gogh, Monet gibi pek çok ünlü sanatçının eserleri bundan nasibini aldı ve çok da tartışma yarattı. Eylemlerini vandalizm olarak nitelendirenler oldu. Bu aktivistler 1 Nisan 2022’den bu yana 2 bin kez gözaltına alınmış ve uzun süreler gözaltında tutulmuşlar.

Dokuz numarada önemli bir konu var: Deep sea mining yani derin deniz madenciliği. Henüz ticari bir şekilde yapılmasa da pek çok sondaj yapılıyor. Denizin tabanını tarayarak ya da vakumlayarak buradaki bazı nadir metalleri, hatta gümüş, altın, bakır, manganez, kobalt, çinko gibi çok da nadir olmayanları çıkartma, bunun madenciliğini yapma yöntemi. Ben bu meseleden 17. İstanbul Bienali’ndeki oldukça detaylı bir projeyle haberdar oldum. Hem deniz yaşamını hem canlı yaşamı hem de okyanusları kirleten çok önemli bir şey gibi görünüyor ama kimsenin haberi yok. Greenpeace, derin deniz madenciliğini durdurmak için pek çok eylem yapıyor. Yeni Zelanda gibi okyanus ülkeleri bunun yasaklanmasına yönelik bir küresel moratoryum çağrısı yapmış. Almanya ve Fransa bu madenciliğe yönelik yasaklama çağrısı yapmış. Pek çok ülke, hatta Jamaika da yasaklama çağrısına katılmış. Bu çağrıyı izlemeye devam etmek lazım. Karalardakiler bitti, denizlerdeki madenleri çıkartıyorlar.

Ö.M.:The Guardian’ın Küresel Çevre Editörü Jonathan Watts bu konuda son derece uyarıcı bir makale kaleme almıştı. “Gezegenin sonunu getirecek bir başka önemli gelişme” diyordu. 

Ü.Ş.: Sekiz numarada Küresel Plastik Anlaşması var. Uruguay’da bu konuyla ilgili toplantı yapıldı. Birleşmiş Milletler, Paris Antlaşması'na benzer, plastik üretimini azaltmayı ve plastik kirliliği önlemeyi hedefleyen yeni bir anlaşma yapılması kararı verdi. Fakat Uruguay'da yapılan görüşmelerin ilk turu başarılı olmadı. Çünkü Avrupa Birliği ve bazı ülkeler, ev sahibi Uruguay başta olmak üzere, üretimin kısıtlanmasına yönelik daha bağlayıcı bir anlaşmayı savunurken Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan'ın öncülük yaptığı ülkeler Paris Anlaşması'ndaki gibi gevşek bir anlaşmadan yana oldu. Ama 2025’e kadar bu anlaşmanın çıkması kararı verilmiş.

1950’de yılda 2 milyon ton plastik üretilirken 2020’de 367 milyon tona çıkmış. Yasak ya da kısıtlama gelmezse 2050’de 1 milyar tona çıkacağı söyleniyor. Bugüne kadar üretilen 9 milyar ton plastiğin 7 milyar tonu şu anda atık durumunda. Okyanustaki bütün canlıları boğarak öldürmeye devam ediyor ve inanılmaz bir mikroplastik kirliliğine neden oluyor. İnsan sağlığına da zarar veriyor.

Ö.M.: İklim Kitabı’nın 300. sayfasında çok ilginç bir fotoğraf var. Korumaya alınmış olan Meksika Yucatán Takım Adası’nda, sanatçı Alejandro Durán “Sömürgeciliğin tüketim yoluyla yeni biçimi” başlıklı bir çalışma yapmış. Altmışın üzerinde ülkeden bu bölgeye atık olarak gelen plastik şişeleri ve benzeri şeyleri belgelemiş.

Ü.Ş.: Türkiye'de de atık ithalatı meselesi bu sene çok fazla gündeme geldi. Onu da buna ekleyelim.

Yedi numarada COP15’te alınan, bioçeşitlikle ilgili karar var. Karaların ve denizlerin yüzde 30’unun koruma altına alınmasıyla ilgili karar umarız uygulanır.

Altı numarada Mısır'da gerçekleşen COP27’de, kayıp ve zarar konusunda yeni bir fon oluşturulmasının kabul edilmesine dair pozitif bir karar var. Bu, iklim adaletinin sağlanması açısından olumlu bir adımdı. Önümüzdeki yıllarda bu kararı takip etmek gerekiyor. COP28, 2023’te Dubai’de yapılacak.

Beş numarada enerji krizi var. Özellikle Rusya'nın Ukrayna’yı işgali ve çıkan savaşın ardından, aslında daha önce başlamış olan, fosil yakıt fiyatlarının fırlamasını ilgilendiren Avrupa'ya gaz temininin azalması nedeniyle ağırlıklı olarak Avrupa'da ve Asya'da hissedilen bir enerji krizi var. Amerika'yı çok vurmadı. Enerji krizinin iklim eylemini engellemesi için yapılan inanılmaz bir propaganda var. Dünyanın aklı başında hiçbir ülkesi ve hükümeti bunun kömürden çıkışı durduracağını söylemedi. Sanki söylemişler gibi ya da kömüre dönüş başlamış gibi “kara propaganda” devam ediyor. Savaşla bağlantılı olarak Kuzey Akımı Boru Hattı’ndaki patlama, gaz sızıntısı da bu krizde etkili. Acaba o gaz sızıntısı durdu mu?

Ö.M.: Rastlamadım. Takibi çok zor. Sızıntı demek de doğru değil. Bu bir akıntı. 

Ü.Ş.: Yukarıdaki dört maddeyi felaketlere ayırdım. Çünkü bu sene gerçekten inanılmaz iklim felaketleri yaşandı.

Dört numarada tropikal siklonlar, kasırgalar, tayfunlar var. Atlantik'te görülen, özellikle Küba'yı ve Amerika Birleşik Devletleri'ni vuran Ian Kasırgası en güçlü iki kasırgadan biriydi. Aslında tarihte görülen en güçlü kasırgalardandı. Bu senenin maliyeti en yüksek iklim olayı oldu. Yaklaşık 50 milyar dolarlık zarara neden oldu. Japonya'yı vuran Nanmadol Tayfunu da çok güçlüydü, hızı 250 kilometreye kadar çıktı. Filipinler'i vuran Megi Tropikal Fırtınası çok güçlü olmamasına rağmen bu yılın en ölümcül tropikal fırtınası olmuş. 214 ölü ve 130 kayıptan bahsediliyor. Tayfunlar ve kasırgalar bu sene de hız kesmedi.

Ö.M.: Bugün The Guardian’da yer alan bir habere göre, Florida'yı ve Küba'yı vuran Ian Kasırgası’nın zararı 100 milyar dolara çıkmış. Akıl almaz bir şey.

Ü.Ş.: Üç numarada kuraklık var. Özellikle Avrupa'da ve Çin'de büyük bir kuraklık hâkim oldu, İngiltere’de 40 dereceyi bulan sıcak dalgası yaşandı. Fransa'da nehirlerin kuruması nükleer santrallerin kapatılmasına neden oldu. Bu Avrupa'da görülen en büyük sıcak dalgalarından biri ve son yapılan çalışmalarda 20 binden fazla insanın sıcaklık nedeniyle öldüğü açıklandı. Çin'de de çok büyük bir kuraklık ve sıcak dalgası yaşandı. Türkiye'de de kuraklık devam ediyor. Türkiye'deki kuraklık haritaları son üç ayı inanılmaz kurak olarak gösteriyor.

Ö.M.: Yüz milyonlarca insanın içme suyunu ve hayatiyetini temin eden Yangtze Irmağı kurmuş, çamur deryasına dönüşmüş.

Ü.Ş.: İki numarada Doğu Afrika’daki Etiyopya, Somali ve Kenya'da yaşanan, 150 milyon kişiyi etkileyen büyük kıtlık var. Bu da kuraklığa ve sıcaklığa bağlı. 30 milyondan fazla insanın doğrudan doğruya aç olduğu söyleniyor. Ölü sayısı kesin bilinmiyor. Ama çok sayıda çocuğun kıtlık nedeniyle öldüğü biliniyor. Bu sene ilkbahar yağmurlarının yağmaması nedeniyle başlayan ve hâlâ devam eden büyük bir felaket. 

Ö.M.: Son haberlere bakıldığında, açlığın ve ölümün eşiğinde olan insanların sayısının 49 milyona çıktığı görülüyor. 

Pakistan

Sel felaketinin ardından Pakistan.

Ü.Ş.: Bir numarada Pakistan selleri var. Çünkü dünya tarihinde görülmüş en büyük sel felaketi. Pakistan topraklarının yüzde 25’i sular altında kalmış. Pakistan’ın yüzölçümü Türkiye'den biraz büyük. Yüzde 15’inin ne demek olduğunu düşünün. Toprakların yüzde 30’u da bir şekilde bu selden etkilendi. 33 milyon kişi doğrudan etkilendi ve 1.700’ün üzerinde ölü var. Üç aya yakın süren sellerden sonra Pakistan hâlâ tam olarak toparlanamadı. 30 milyar dolarlık kayıptan bahsediliyor. Pakistan'ın millî gelirinin yüzde 10’unu götüren bir büyük felaketten bahsediyoruz. Bu da yılın en büyük iklim olayı sayılabilir. 

Bu sene Türkiye'de çevre ve ekoloji mücadeleleri açısından çok önemli gelişmeler oldu. Cengiz Holding'in İkizdere'deki taş ocağı girişimine ve yıkıma karşı direniş hâlâ devam ediyor. Akbelen Ormanı için İkizköy'ün mücadelesi aynı şekilde sürüyor. Orada kömür çıkarmak için bir ormanı ve köyü haritadan silmeye çalışıyorlar. İkizköylülerin 500 günü aşan nöbeti hiç durmadı. İkizköy mücadelesi son derece önemli. 2000’li yıllarda mücadelenin devam ettiği Munzur Vadisi'nde yapımı planlanan HES projelerinin ve barajların tamamen iptal edildiği haberi geldi. Bütün davalar sonuçlanmış ve projeler iptal edilmiş. 20 yılı bulan mücadelenin ardından çok büyük bir başarı. Biz de bu protestolar için Dersim'e defalarca gitmiştik.

Bir diğer önemli başarı da São Paulo’nun, zehirli uçak gemisinin Türkiye'ye girmesinin engellenmesi. Müthiş bir mücadele yürütüldü. Türkiye'ye parçalanmak için gelmesi engellendi. Amasya Çambükü'nde Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yapımına karşı köylülerin mücadelesi devam ediyor. Cengiz Holding’in Kaz Dağları'nda açmak istediği Halilağa Bakır Madeni için ÇED olumlu kararı direniş sayesinde iptal edildi. İliç'teki siyanür sızıntısı meselesi çok önemliydi. Altın madenindeki siyanür sızıntısıyla ilgili önemli bir mücadele verildi. Ama madencilik firması küçük bir ceza alıp kurtuldu. Van'ın Erciş ilçesindeki Zilan Deresi üstünde kurulmak istenen HES projesi yine direniş sayesinde iptal edildi. Son olarak zeytinlikleri tehdit eden ve torba yasaya konmak istenen madde, büyük bir direniş sayesinde engellendi. 

Türkiye'den verdiğimiz pek çok haber direniş, mücadele haberi. Bunun 2023’te de devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İkizköy'den İkizdere'ye, Çanakkale'den Rize'ye kadar her yerde bu mücadeleler sürecek.