Tuğba Tekerek Maraş ve Antep'ten bildiriyor: "Her şeyini kaybetmiş binlerce insan"

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Gazeteci ve yazar Tuğba Tekerek Kahramanmaraş, Pazarcık, Islahiye ve Nurdağı'ndan gözlemlerini aktarıyor.

Yeşil Gazete
Tuğba Tekerek Maraş ve Antep'ten bildiriyor: "Her şeyini kaybetmiş binlerce insan"
 

Tuğba Tekerek Maraş ve Antep'ten bildiriyor: "Her şeyini kaybetmiş binlerce insan"

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hali değildir.)

Ömer Madra: Açık Radyo’da Açık Gazete’deyiz. Programcımız Tuğba Tekerek’e bağlanıyoruz. Bu sefer muhabir olarak yayına katılıyor. Günaydın Tuğba.

Tuğba Tekerek: Günaydın, merhabalar.

Ö.M.: Neredesin şu anda Tuğba? 

T.T.: Ben şu an Gaziantep'teyim. Bugün buradaki üçüncü günüm. Bir buçuk gündür bölgede kimi yerleri görme imkanım oldu. Kahramanmaraş’ta Merkez ve Pazarcık’a, Gaziantep’te İslahiye, Nurdağı ve çevresine gittim. İsterseniz ve özel bir sorunuz yoksa genel olarak gördüklerimi anlatabilirim. 

Ö.M.: Evet lütfen son durumla, son gelişmelerle ilgili bir tablo çizersen çok mutlu oluruz. 

T.T.: Ben Maraşlıyım. Kendi memleketimi bu halde görmek tabii inanılmazdı, nerede olduğunu bilemiyor insan. Caddeler boyunca enkaz yığınları içinde yürüyorsunuz. Televizyonda ya da fotoğraflarda görüldüğü gibi de değil. Büyük bir film sahnesi gibi burası; her yer enkaz ve arada sırada ufak ufak yangınlar oluyor, dumanlar çıkıyor. Pek çok enkazın başında kurtarma ekibi yok. Artık feryatlar sessiz, umutsuz ve çaresiz bekleyişlere dönmüş. İnsanlar genel olarak yardım ekiplerinin geç gelmesinden şikayetçiler. Örneğin İslahiye'ye gittiğimizde oraya ilk gelen ekibin bir İngiliz ekip olduğunu öğrendik. 

Ben bir televizyon ekibiyle çalışıyorum. Akşam vakti canlı yayın yapmak için ışıkları var. Enkazda kurtarma çalışması yapanlar bir canlı olma ihtimalini fark ettiklerinde, bizim eki ışıklarını istiyorlar ve onlar da ışıklarını veriyor. Bu şekilde dün gece bir çocuk kurtarıldı. Bunu ekipman yetersizliğini anlatmak için söylüyorum. Mesela vinç operatörleriyle konuştuk; “biz burada bize görev verilsin diye bekliyoruz ama çalışacak ekip yok” diyorlar. Bu çok önemli bir eksiklik. 

Ben 1-1,5 gündür buradayım ve daha çok merkezi yerlerden gözlemlerim var. Buralara çok yoğun bir yardım olduğunu söylemek mümkün (yemekler, battaniyeler vs.) Hem ülke içinden hem de uluslararası çapta dayanışmayı görüyorsunuz. Mesela dün enkazdan çıkan üç kişi, sağ değiller diye götürülecekken içlerinden birinin canlı olabileceği fark ediliyor. Bakılıyor ve gerçekten canlı, yaşıyor o kişi. Onu kurtaran ekip mesela Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden gelmiş. Hem havalimanında, hem de gittiğimiz başka yerlerde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden, Bosna-Hersek'ten, Çin'den ve dünyanın dört bir yanından gelmiş kurtarma ekiplerini gördük.

Ana sorun koordinasyonsuzluk

Ö.M.: Peki, yardımların artarak devam etmesi, eksikliklerin giderilebilmesi ve bu işin pozitif bir yöne döndürülebilmesi açısından nasıl görünüyor önümüzdeki saatler ve günler? 

T.T.: Maraş şehir merkezindeyken yoldan geçen insanlar, “battaniye verelim mi?” diye sorduklarında, oradakiler “yok bizim battaniyemiz var, başka yerlere götürün” diyordu. Zira başka yerlere, köylere, ulaşımı zor olan yerlere yardım gitmediğini duyuyoruz. Bir koordinasyonsuzluktan bahsediliyor. Aslında koordinasyon burada önemli ve öne çıkan sorun olarak görünüyor. 

Ö.M.: Bizim de daha önce görüştüğümüz ya da haberlerini verdiğimiz pek çok kişiden, özellikle deprem idaresi açısından ve başta AFAD’ta olmak üzere devletin bir koordinasyon eksikliği ve kaosu içinde olduğu haberleri çok sık geliyordu. Sen de bunu doğrulamış oluyorsun. 

T.T.: Son olarak şunu söyleyebilirim; her şeyini kaybetmiş on binlerce insan var. Mesela dün bir enkazın önünde bir kadınla konuştum. Üç çocuğu, kardeşi, annesi ve babasıyla o gece hep beraber bir ziyarettelermiş. Kendisi evine dönmüş ve gerisi orada kalmış. Kadın çocuklarını, kardeşini ve anne babasını kaybetmiş. İnsanlar evlerini kaybetmişler, arabalarını kaybetmişler. Geleceklerini kaybetmiş gibi hissediyorlar. Mesela bir çiftçiyle konuşuyorum. “Şimdi tam gübreleme zamanı, gübremiz yok. Biz nereden gübre bulacağız? Gübremiz olsa ben ekeceğim ve üç beş ay sonra belki para kazanacağım. Ama şimdi cebimde bir ekmek alacak para yok” diyor. Yani maddi ve manevi her şeylerini kaybetmişler. 

Saatler boyunca geziyorsunuz, her yerde yıkıntılarla ve böyle dramatik hikâyelerle karşılaşıyorsunuz. Gerçekten çok büyük ölçekte bir dram yaşanıyor. 

Ö.M.: Yüz binlerce evsizden bahsetmek gerekiyor. Devasa bir problem bu. 

Tuğba herhalde oralarda biraz daha kalacaksın. 

T.T.: Evet, evet. 

Ö.M.: Haberleşmeye devam ederiz. Çok teşekkür ederiz

T.T.: Görüşmek üzere. İyi yayınlar