Ortadan Başlamak ve yeni bir buluşma tanımlamak: Feyyaz Yaman'la Feshane üzerine söyleşi

-
Aa
+
a
a
a

Feshane Artİstanbul’da 27 Haziran'da açıldıktan sonra üç kere saldırıya uğrayan Ortadan Başlamak sergisini koordinatörü Feyyaz Yaman anlatıyor.

Gönül Nuhoğlu'nun keçi başı figürleri barındıran “No man’s land” yerleştirmesinden bir görüntü
Açık Dergi:  Feyyaz Yaman
 

Açık Dergi: Feyyaz Yaman

podcast servisi: iTunes / RSS

İstanbul’un önemli endüstri mirası yapılarından Feshane-i Amire, İBB Miras’ın 2020-2023 yılları arasında gerçekleştirdiği restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmalarının ardından “Artİstanbul Feshane” adıyla kapılarını geçtiğimiz ay açtı. Üstelik, yepyeni bir örgütlenme modeli öneren; 19 küratör ve 300 sanatçının 400’den fazla eserlerini bir araya getiren “Ortadan Başlamak” sergisiyle. İsmini Fransız filozof Gilles Deleuze'ün bir tabirinden alan sergi, "her anın bir başlangıç ihtimali olduğunu müjdeleyen bir kavramsal çerçeveye yerleşiyor"; "çoğulluğu ve farklılığı överken, parça ve bütünü hem özerk hem bir arada tahayyül etmeyi öneriyor". 

Sanat üretiminin her geçen gün arttığı İstanbul’da, daha kapsamlı ve nitelikli çalışmaların ortaya çıkmasında aktörler arası etkileşimi sağlayabilmek adına kurulan İstanbul Sanat Meclisi tarafından kurgulanan sergi, "koparılıp atılanı koptuğu yerden, yıkılanı yıkıldığı yerden başlayarak bağlamaya; “Toplumsalı Yeniden Toplamak” görevini sanatın araçlarıyla düşünmeye davet ederken";  "yenilenmek için uygun zamanı ve mekânı beklemenin gerekli olup olmadığını tartışmaya" açıyor. İlginçtir ki kurucu olduğu kadar özgürleştirici bir jestle ortaya çıkan sergi, açılışından sadece iki gün sonra 22 Haziran’da bir grup sivil tarafından sapkınlık iddiasıyla hedef gösterildi ve mekan önünde protesto edildi. "Müslüman Türk milletine hakaret edildiğini" ileri süren grup, "LGBT lobisinin Türkiye'yi kuşattığı ve Müslüman Türk milletine hakaret ettiği" gerekçesiyle Artİstanbul Feshane'de açılan "Ortadan Başlamak" sergisini hedef göstermeyi ilerleyen günlerde sürdürünce ikinci saldırının gelmesi de çok gecikmedi. Sergi alanına giren 17 yaşındaki bir "protestocu", sanatçı Gönül Nuhoğlu'nun keçi başı figürleri barındıran “No man’s land” başlıklı işine saldırıda bulundu. Gerekçe ise çok tanıdık: "satanizm". Sanatçı daha sonra basına verdiği demeçte bu ithamı reddederek, "bütün galerilerin, bütün sanatseverlerin, bütün sanat işçilerinin bu konuya müdahil olması" gerektiğini belirtti. Bu sırada ne mutlu ki meslek örgütlerinden ses geldi; ULUSLARARASI SANAT ELEŞTİRMENLERİ DERNEĞİ TÜRKİYE ŞUBESİ (AICA-TÜRKİYE) geçtiğimiz günlerde yayımlanan kamuoyu açıklamalarında  "sanatçının herhangi bir ideoloji, inanç ve siyasi görüşün yönlendirmesi ve baskısına maruz bırakılmadan, ifade özgürlüğü çerçevesinde eserlerini üretmesi ve sergilemesi gerektiğine inanıyoruz" ifadesine yer verildi. Aynı örgütün Feshanede 'Ortadan Başlamak' sergisi koordinatörü Feyyaz Yaman'ın da katılımıyla gerçekleştirdikleri toplantı sonrası AICA üyesi ve Açık Radyo programcısı Evrim Altuğ Yaman'la bir araya gelip son durumu değerlendirdi. 

AICA-TR buluşmasında Burak Delier açıklamayı okuyor
AICA-TR buluşmasında Burak Delier açıklamayı okuyor

Evrim Altuğ'a Açık Radyo için verdiği mülakatta Yaman, "özgür düşüncenin ve özgür yaratıcılığın önündeki alanı giderek daraltan ve onu bir hukuksal çember içine sıkıştırmaya çalışan eğilimin" giderek büyüme eğilimine karşın sanat ortamının kentte Beyoğlu aksı dışında yaygınlaşırken kendini gözden geçirmesi gerektiği görüşünde. "Üstelik sanat ortamı çok da güçlendi," diyor Yaman, "Bu konuda gerçekten konuşmalara, tartışmalara, açılımlara ihtiyaç var. Bunun için uluslararası ilişkilerde de rol ve model pratikleri geliştirmeye ihtiyacımız var. Çünkü sanat ortamı çok güçlendi Türkiye'de ve evrensel pozisyon alabiliyor. Sanatçılar da kurumlar da ve özellikle entelektüel bilinç de [güçlendi]. Türkiye'de şu anda sanat kuramı, sanat yönetimi biçimleri üzerine araştırma neredeyse birebir eş değerli ve eş zamanlı olaraktan gelişiyor. Bunun sanatçıların entelektüel birikim üzerinde çok büyük etkisi var. Artık bu alanlar sanat değişimlerini pratikte görmeye yönelik itici güç halindeler."

Değişim için ise "Yeni bir buluşma tanımlamak gerek," diyor Yaman ve ekliyor, "Sanat ortamında evrensel anlamda kurumsal bir örgütlenmeyi, demokratik bir platformda bir araya getirelim. Bu Türkiye adına bu coğrafya adına çok büyük kazanım olacaktır. Sanat adına çok büyük kazanım olacaktır. 

"Sanatta yeni kümelenmeler, yeni öbeklenmeler olarak yahut yeni pratik arayışları olarak bir deneyim," öneriyor Yaman, "Ne fütürist bir ütopyadan, ne tarihsel bir aidiyetten yola çıkmadan, ama bunların her ikisini de gözeten bir yerden ve tam da içinde bulunduğumuz sorunlar yumağının gerçekliğinden yürümeye başlamanın ben çok acil olduğunu düşünüyorum," diye de belirtiyor. "Hep derler ya, o iç içe geçmiş halkalar modeli [vardır] -- bunlar akışkan, değişken ama çok hızlı oyun kurabilen ve çok hızlı da kendi aktığı kabın şeklini alabilen ilişkiler olarak çok kıymetli. Evet, dikey bir örgütlenme modeli değil bunlar ama aynı zamanda yatay olarak da, çok daha dağılıp genişleme imkanı olan formatlar. Bu model büyürse sanat piyasası da devlet ve öteki kurumlar da daha dengeli bir şekilde masaya oturabilir diye düşünüyorum. Burada biz sanatçıyı büyütüyoruz, onu destekliyoruz ve onu güçlendirmeye çalışıyoruz."  

Karşı Sanat Çalışmaları'ndaki faaliyetlerini uzun zamandır izlediğimiz Feyyaz Yaman, "Sanatın ve sanatçının aşağıdan yukarıya geliştirilmesi ve desteklenmesi, büyütülmesi, özgüveninin güçlendirmesi için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" diye de belirtiyor. 

Feyyaz Yaman, Gönül Nuhoğlu'nun saldırıya uğrayan heykelleri önünde
Feyyaz Yaman, Gönül Nuhoğlu'nun saldırıya uğrayan heykelleri önünde