"İlk defa bir Alman eyaletinde aşırı sağ partinin iktidar olma ihtimali doğdu"

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu'nda Ahmet İnsel, Almanya’daki bölge parlamentosu seçimlerine, Cezayir ve Tunus’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine, Venezuela’da seçimlerden sonra yaşanan son duruma ve İsrail’de Netanyahu karşıtı protestolara değiniyor.

""
Ufuk Turu: 03 Eylül 2024
 

Ufuk Turu: 03 Eylül 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Ufuk Turu’na bu hafta Ahmet İnsel, Almanya’da gerçekleşen bölge parlamentosu seçimleri ile başladı. Eski Doğu Almanya’da yer alan Saksonya ve Thuringia’da yapılan seçimlerde aşırı sağ parti Almanya İçin Alternatif Partisi’nin (AfD) önde geldiğini belirterek, bu iki bölgenin nüfus ağırlığının düşük olması nedeniyle 2025’te yapılacak seçimlerin projeksiyonu olarak değerlendirmenin mümkün olmadığını ifade eden İnsel, ilk defa bir Alman eyaletinde aşırı sağ partinin iktidar olma ihtimalinin doğduğuna dikkat çekti. Öte yandan muhafazakar partinin ve Sahra Wagenknecht’in kendi adını taşıyan Bündis Sahra Wagenknecht partisinin göçmen karşıtlığı konusunda birleştiğini belirten İnsel, Wagenknecht’in Ukrayna’ya silah yardımı yapılmasına karşı çıktığını, Rusya ile Ukrayna arasında hızla barış antlaşması yapılmasını istediğini ve Rusya’ya karşı ılımlı olan bir toplumsal tabanı temsil ettiğine değindi. Bu iki eyaletteki seçimlerde AfD Partisi ile başa baş giden Hıristiyan Sosyal Birliği’nin (CSU) Sol’un ve Yeşil Hareketi’nin çöküşünden beslendiklerine dikkat çeken İnsel, Saksonya’da Yeşiller’in 3.5 puan kaybederek oyların %5’i ile yerel meclise sadece yedi milletvekili gönderebildiklerini; Thuringia’da ise oyların 2 puan kaybederek oyların %3.2’si ile mevcut durumdaki beş milletvekilliğini kaybederek hiç milletvekili çıkaramadıklarını belirtti. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) ise Saksonya’daki oyunun %7.3; Thuringia’daki oyunun %6 olduğunu aktaran İnsel, bu tabloya bakıldığında Alman Hükümeti’nin üç ortağının toplam oyunun %10’u zar zor geçtiğine dikkat çekti. Almanya Liberal Demokrat Partisi’nin (LDPD) bu bölgede oylarının hemen hemen hiç olmadığını, iktidarda olan diğer iki parti olan Yeşiller ve Sosyal Demokratlar’ın ise Thuringia’daki oylarının %9.5 civarında ve Saksonya’da %12.5 olduğunu aktaran İnsel, %73.5 civarında gerçekleşen katılımın son 20 yılın en yüksek seviyesinde olduğunu belirtti. Diğer partilerin, AfD ile hiçbir şekilde koalisyon ortaklığı yapmayacaklarını açıkladıklarını, büyük ihtimalle Hıristiyan Demokrat Parti ile Sosyal Demokratlar’ın (SPD) veya Wagenknecht’in partisinin koalisyon kurmak zorunda kalacaklarını ve 22 Eylül’de Bradenburg eyaletinde gerçekleşecek olan üçüncü seçimde de benzer bir sonucun ortaya çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu ifade eden İnsel, AfD’nin ve Wagenknecht’in partisinin aldıkları oyların Batı Almanya’da epey düştüğünü ancak önümüzdeki dönemde yapılacak seçimde de oylarının düşük olacağı anlamına gelmeyeceğini belirtti. Eski Doğu Almanya’daki muhafazakar sağ AfD’nin ekonomi politikaları ile radikal sol kanadı temsil eden Wagenknecht’in partisinin ekonomi politikalarının hiçbir alakası olmadığına değinen İnsel, Wagenknecht’in partisinin çok radikal, antikapitalist bir ekonomi politikası izlediğini ve çok sert, muhafazakar kültürel kimlikçi bir politika önerisi olduğunu belirtti. Eski Batı Almanya Partileri’nin kendi modellerini Eski Doğu Almanya’ya olduğu gibi aktarabilecekleri ve oraya da hakim olabilecekleri illüzyonunun tamamen boşa çıktığını söyleyen sosyologların açıklamasına yer veren İnsel, eski Doğu Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne son derece yakın, en katı komünist partilerden biri olduğunu ve vatandaşların Rusça bilmesi gibi bir kültürel birikime sahip olduğunu, Rusya’ya olan sempatilerinin eski Batı Almanya’dakiler gibi olmadığını belirtti. Eski Doğu Almanya’nın nüfusunun azaldığına, yaşlı erkek nüfusun yaşlı kadın nüfustan fazla olduğuna da değinen İnsel, AfD’ye oy verenlerin %70 ila %80’inin erkek olduğunu belirtirken, AfD ve Wagenknecht’in partisinin mülteci konusunda ayrıldıklarını ancak göçmenlerin sınırlanması ve sayılarının azaltılması konusunda ortak bir tavır taşıdığına dikkat çekti ve Wagenknecht’in partisinin yükselişinin arkasında Suriyeli bir mültecinin İslami cihad örgütü adına Solingen’de tiyatroda gerçekleştirdiği bıçaklı saldırının bir etmen olduğunu belirtti.

Sahra Wagenknecht

Sahra Wagenknecht’in eski Doğu Alman Komünist Partisi’nin üyesi olduğunu aktaran Ahmet İnsel, kendi adıyla partinin ne kadar süreceği sorulduğunda ismi yerine Almanca güvenlik anlamına gelen ve kendi ismiyle aynı baş harfle başlayan Sicherheit’in ve soyadı yerine Almanca refah anlamına gelen kendi soyadıyla aynı harfle başlayan Wohlfahrt’ın gelebileceğini ima ettiğini aktardı. Aktar, güvenlik ve refah ifadelerinin kendisini radikal, antikapitalist olarak tanımlayan ve eski komünist partiden gelen birisi için ilginç bir isim olduğuna ve bunu Ulusal Sol olarak değerlendirmenin mümkün olduğunu da ifade etti.

Ayachi Zammel

Ardından 7 Eylül’de Cezayir’de ve 6 Ekim’de Tunus’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine geçen Ahmet İnsel, bağımsız olması gereken ve ancak iktidarın sözcüsü konumunda olan seçim komitesinin adayların çoğunu eleyerek görevdeki cumhurbaşkanının karşısına sadece iki aday çıkarttıklarını belirtti. Tunus’ta ilginç bir şekilde aday olarak açıklanmasından hemen sonra Ayachi Zammel’in gözaltına alındığına dikkat çeken İnsel, Cezayir’de ise 2021’de Gençlik Toplanma Hareketi denilen sol bir hareketin kapatıldığını ve arkasından 2022’de Cezayir İnsan Hakları Koruma Örgütü’nün kapatıldığını, Emekçilerin Sosyalist Partisi’nin faaliyetlerinin askıya alındığını, 2023’te Sosyal ve Demokrat Hareket’in faaliyetlerinin durdurulduğunu ve hükümete karşı çıkan, hükümet aleyhine konuşanların terörist listesine dahil edildiğini aktardı. 'Arap Baharı'nın merkezi olan Tunus’un seçimle gelmiş olsa da diktatör yönetimin ellerine bırakılmış olduğunu belirten İnsel, buna karşı seçmenlerin tepkisinin seçimlere gitmemek yönünde olmakla birlikte, bunun diktatör yönetimlerin iktidara gelmesini engellemediğini vurguladı.

Edmundo González Urrutia

Diğer yandan Venezuela’da ise bir yargıcın muhalefetin adayı olan ve seçimleri kazandığı iddia edilen Edmundo González Urrutia’nın tutuklanmasına karar verdiğine değinen Ahmet İnsel, geçen hafta seçim sonuçlarına yönelik yapılan protestolarda 2 bin 500’e yakın kişinin gözaltına alındığına, bin 400’ünün tutuklandığına, 700 kişinin bilinmeyen hapishanelere gönderildiğine ve kendilerinden haber alınamadığını aktardı ve Venezuela’da 7 milyon civarında insanın kaçtığını, Kolombiya sınırında inanılmaz derecede insan yoğunluğu yaşandığını belirtti.

Son olarak İsrail’de Netanyahu’nun politikasına karşı yapılan protestolara geçen Ahmet İnsel, Hamas’ın aldığı rehinelerden altısının ölü olarak bulunmasının, Netenyahu’nun Hamas ile esir takası yapma antlaşması yapmayı sürekli ertelemesinin ve bir ateşkes antlaşması yapmayarak rehinleri ölüme terk etmesi karşısında ciddi bir toplumsal muhalefet olduğunu ifade etti. Toplumsal muhalefetin talebinin esirlerin geri gelmesi için bir görüşme ve ateşkes yapılması olduğu ancak barış kelimesinin bir tabu haline dönüştüğünü ve kesinlikle kullanılmadığını vurgulayan İnsel, öte yandan İsrail’deki sendikaların merkezi olan Histadrut’un rehinelerin geri dönmesi için ateşkes çağrısı ile yaptığı genel grev çağrısına beklenenden daha düşük bir katılımın olduğunu belirterek Ufuk Turu’nu sonlandırdı.