Yüksek gelirli ülkelerde aşılama oranı yüzde 47’yken düşük gelirlilerde yüzde 0,2

-
Aa
+
a
a
a

Koronü Günleri’nde Prof. Selim Badur, Dünya Bankası’nın aşılama oranlarını paylaşırken Hindistan başta olmak üzere çeşitli ülkelerden son haberleri aktararak yorumladı. 

Selim Badur'la Korona Günleri: 3 Mayıs 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 3 Mayıs 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(3 Mayıs 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur merhabalar.

Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın iyi haftalar, günaydın Özdeş, günaydın Feryal.

Özdeş Özbay: Günaydın.

SB: Evet yeni yayın dönemi hayırlı olsun diyelim. Yeni yayın dönemindeki ilk Korona Günleri ve bundan sonra hafta 1 program yapacağız. Bilmiyorum o konuda siz bir şey eklemek ister misiniz perşembe günleri için?

ÖM: Evet perşembe günleri de gene aynı saatlerde, bu saatlerde 08.30 – 09.00 arası Osman Elbek ve Kayıhan Pala’nın programı başlayacak gene Korona üzerine belki daha Türkiye ağırlıklı olmasında birazcık bakarız.

SB: Tamam. Gayet güzel olacağından eminim, her iki hocanın da Türkiye ve Tabipler Odası, Türkiye Tabipleri Birliği’nin verilerini çok da yararlı olacak şekilde aktaracaklardır. Korona Günleri’ni o zaman biz daha çok yurt dışı haberler ve bilimsel çalışmalardan önemli olanları vurgulamaya odaklayalım. Son 3-4 gün içinde ortalama 815 bin 943 yeni olgu listeye eklendi ama hemen şunu belirteyim, bu 800 küsur yeni olgunun neredeyse yarısı Hindistan’dan geliyor. Şimdi Hindistan’daki ve Brezilya’daki durum gerçekten ilginç, bu son günlerde başından beri biliyorduk ama son haftalarda iyice belirginleşmeye başladı. Artık gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu şekilde eğer iki gruba ayırırsak bunlar arasındaki uçurum gerçekten gittikçe artıyor. Hem Hindistan’da hem Brezilya’da ve diğer Latin Amerika ülkelerinde çok çarpıcı farklı tablolar, görüntüler ortaya çıkıyor. En çok endişe edilen durum da Afrika ülkelerinde bir süre sonra Hindistan ya da Brezilya’ya benzeyebilecekleri, oradan da benzer haberlerin gelmesinden endişe ediliyor. Şimdi önce Brezilya’da bu son 3-4 gün içinde olanlara bir bakalım. Sağlık krizi yaşanıyor Brezilya’da ama buna karşın ülkenin 3 büyük kentinde San Paola, Rio de Jenero Brezilya’da Bolsanaro’yu destekleyici mitingler yapıldı 1 Mayıs tarihinde, cumartesi günü. Kendisi de telekonferansla bağlanıp eskiden 1 Mayıs mitinglerinde sadece kırmızı bayrak görürdük alanlarda, artık bugün yeşil ve sarı bayraklar görüyoruz Brezilya bayrağının renklerini, bundan çok mutlu olduğunu söyledi. Gösterilerin Copacabana plajlarında yapılan kısmında başkanın yetkilerini güçlendirmek için askeri darbe, askeri müdahale talepleri dile getirildi. İki hafta önce başkan Bolsanaro yerel yöneticilerin aldığı önlemleri sonlandırmak için halktan bir işaret beklediğini söylemişti. Gerçekten ilginç ve garip bir şekilde hani bizim ülkemizde böyle bir şey olmuyor ama Brezilya’da yerel yöneticiler bir takım kararlar alıp uyguluyorlar ve bir yanda başkan onun yönetimi ve bu yerel yöneticilerin aldığı kararlar çok birbirleriyle çelişen, birbirlerine tamamen zıt yaklaşımlar olarak ortaya çıkıyor. Başkan Bolsanaro, “işaret bekledim halktan” demişti son televizyon konuşmasında “çıkın sokağa ve sokağa çıkarız ve anayasaya uyum sağlarız böylece” demişti. “Sizden bir işaret bekliyorum” cumartesi günü yapılan mitinglerin sloganı “Autorizo Bolsanaro”, yani “sana izin veriyoruz, sana yetki veriyoruz” sesleriydi. Şimdi Brezilya’ya baktığımızda günlük sayılar, vb. onlar her gün değişiyor, dramatik bir durum var ama zamanında bu ülke hem AIDS’le HIV virüsüyle mücadelede hem de yakın zamanda Zika virüsüyle ile mücadelede çok başarılı olan bir ülkeydi. Uluslararası işbirliğiyle Küba’dan doktorlar gelmişti ki bu dönemde de yerel yöneticilerin çağrısıyla Küba’dan doktorlar gelmişti, 11 bin sayıları az da değil ama son zamanlarda bu yapılan başkanı ve yönetimini destekleyici mitinglerde bu yabancı doktorların da ülke dışına atılmaları, onların istenmediği dile getiriliyor ilginç bir şekilde. Şimdi “zamanında bu HIV virüsüne karşı başarılı mücadele etmişler” dedim, özellikle ilginç bir gelişme oldu geçen hafta Brezilya’da bu HIV virüsünde yaşananları bu ülkede onu anımsatıyor. Çok kısaca HIV’le mücadelede kullanılan AIDS ilaçları, antiretroviral ilaçlar patent yasasına karşı çıkmıştı Brezilya ve “lisansla ben kendim üreteceğim molekülleri, çok daha ucuza mal edeceğim” diyordu. Şimdi ilginç bir şey oldu dedim, evet bu Covid-19’da da geçtiğimiz hafta Brezilya senatosu Covid aşılarındaki patent korumasının kaldırılması yasasını onayladı. Çok çarpıcı çok önemli bir nokta, 55 ‘evet, 19 ‘hayır’ oylama sonucu böyle, 55 ‘evet’ oyuyla Brezilya senatosu bu patent koruma yasasının, bunun reddedilmesi, bunun kabul edilmemesini onayladı. Şimdi ilginçtir Başkan Jair Bolsanaro da yaptığı açıklamalarda “hayır, aşı üreticilerini kızdırırız, aşılar gelmez ülkemize, onun için bu yasa geçmesin” diyordu. Buna karşılık senatör Paolo Pai’nin imzaladığı, hazırladığı bu yasa senatodan geçti. Bu ne demek, yasada ne oluyor? Aşı üreticilerinin herhangi bir şekilde aşıları Brezilya’ya satmak için başvuruda bulunmaları sırasında bütün üretim tekniklerini en ayrıntısıyla bir dosya halinde hükümet yetkililerine teslim etmeleri isteniyor. Eğer bir olağanüstü durum söz konusu olursa ki hani zaten böyle bir duruma yakın bir tablo var Brezilya’da, bunu yadsımak mümkün değil. O zaman lisans yasasını işletecekler ve geçen senatoda kabul edilen bu yasa uyarınca Brezilya jenerik aşı üretebilecek. Bu ilginç bir gelişme, aynı HIV virüsünde anti-retroviral ilaçlar için, yıllar önce olduğu gibi burada da Brezilya başı çekiyor, önemli bir gelişme. Hindistan’da ise oradaki durum çok kötü, yani günlük ortalama neredeyse 400 bin olgu saptanıyor, 3500’ü geçti günlük ölüm sayıları. Son 24 saatte 3700 kadar. 20 milyonluk başkent Yeni Delhi’de bu hafta sonu bitecek yasaklamalar 1 hafta kadar uzatıldı. Bu ülkede şimdiye dek 150 milyondan fazla aşı uygulandı ve toplumun %11,5’i 2 doz aşıyla bağışıklanmış durumda. İlginçtir, Hindistan’da örneğin birçok aşı üretilmekte, başarılı aşı teknolojisine sahipler. Örneğin Astra Zeneca aşısının üretildiği önemli merkezlerden bir tanesi Hindistan’da bulunuyor. Özellikle dramlar yaşanıyor, artık hepimiz biliyoruz.

ÖM: Hindistan’da değil mi?

SB: Hindistan’dan bahsediyorum evet. Hindistan’da hastane kapılarında ölenler, oksijen yetersizliği, oksijen yetersizliği, acaba tek suçlu bu B1617 denilen yeni ortaya çıktı ve tehlikeli olduğu söylenen Hindistan varyantı mı? Hayır değil, gerçekten sağlık sisteminin çöktüğü görülüyor. Fransa’dan 28 ton malzeme uçakla hafta sonu Hindistan’a gönderildi, 8 adet oksijen jeneratörü ki bu jeneratörler saatte 20 bin litre oksijen dolduracaklar oksijen tüplerine. Amerika, Almanya ve İngiltere’den de yardımlar gidiyor. Bu arada yoğun bakımlar bir hastanenin yoğun bakım servisinde bir kısa devre olmuş, bir elektrik sorunu ve çıkan yangında 16 hasta ve 2 hemşire öldü. Irak’ta da olmuştu, Romanya’da da olmuştu galiba Balkan ülkelerinde. Bu tür aksaklıklar sonucu birçok Covid hastası hastanelerde yaşamlarını yitiriyorlar. Tekrar Hindistan’a ait bir bilgi daha, Hindistan’da ne olup ne bitiyor diye bakıldığında durumu özetleyen ve durumun aciliyeti her ne kadar kötü bir tablonun söz konusu olduğunu British Medical Journal’da 28 Nisan günü yaklaşık 100 kadar Uzak Doğu Asyalı öğretim üyesi dikkati çekip, bunlar bir bildiri yayınladılar Hindistan’a dikkat çekmek için. Hindistan Tabipler Birliği diyelim onun başkanı Dr. Nanjo Dahia da Başbakan Modi’yi “super speader” olarak yani en fazla virüs yayan süper yayıcı olarak nitelendiriyor konuşmalarında. Çünkü bu geniş çaplı toplantıların, törenlerin yapılmasına izin verdiği için. Tabii bütün bunlar olup biterken biraz önce belirttim aşı üretiminde iyi yerdedir Hindistan diye ama yetmiyor, kendisine sadece aşı yetmiyor değil aynı zamanda üretimlerde de aksaklıklar oluyor. Bu arada bütün bunlar yaşanırken birtakım insanlar da, iş adamları da Hindistan’da çok şaşırtıcı değil, varlıklarına, paralarına para katıyorlar. Buna ait çeşitli isimler var, hepsini okumama gerek yok ama örneğin bir tanesi Sirus Bonavala isimli bir iş adamı. 2020 yılında geliri –inanılmaz bir rakam- %84,7 oranında artmış. 13,8 milyar dolar ek kazanç sağlamış bu pandemi sürecinde. Ne satıyor onu bilmiyorum ama tıbbi birtakım araç gereç sattığı biliniyor. Güney Amerika’dan tekrar o coğrafyaya dönersek, Ekvator’da rekor olgu çıktı, cuma günü 53 binden fazla yeni Covid-19 olgusu saptandı Ekvator’da 17-17,5 milyonluk bir nüfus. Peru’da benzer bir durum var, o da 33 milyonluk bir ülke, günde 10 bin yeni olgu ve 300’den fazla ölüm var ki geçen haftaya oranla ölümlerde %50’lik bir artış olmuş. Buraya da bu ülkelerdeki durumunu vahametini diyeyim Sınırsız Doktorlar Kuruluşu raporlarla bildiriyor. Benzer bir durum Uruguay’da da var, Uruguay 3,5 milyonluk bir ülke ve 2020’yi çok başarılı olarak, atlatmıştı, en az olgu, en fazla aşılama, en fazla test Uruguay’daydı. Ne olduysa 2021 yılında Uruguay’da durum değişti, 19 Nisan Perşembe günü sadece 2770 olgu saptandı Uruguay’da. Bir de biliyorsunuz çeşitli Avrupa ülkelerinde ya konserler ya futbol maçları yapılarak bir deney yapılmakta, bir çalışma, bir deney diyebiliriz. Örneğin son olarak İngiltere’den böyle bir haber geldi, Liverpool’da cuma ve cumartesi günleri saat 14.00 – 23.00 arasında bir diskotek açıldı. 3000 kişi davet edildi diskoteğe. Önce test yapılıyor ve negatif olanlar alınıyor. Daha sonra da bir süre sonra, diskotekte eğlendikten bir süre sonra tekrar test yaptırmayı kabul edecekler, bu bir çalışma. Ancak bu tarz çalışmalar biliyorsunuz Barcelona’da, İspanya’da yapıldı, İngiltere’nin farklı kentlerinde, Hollanda’da da yapılıyor.

ÖÖ: Yeni Zelanda’da yapılmıştı.

SB: Ama Yeni Zelanda’daki artık açılmaydı.

ÖÖ: Doğru.

SB: O açıdan Yeni Zelanda’yı belirtmedim. Bütün bunlar yapılırken Avrupa’da 350 tane araştırıcı bir açık mektup yazarak “bu yaptığınızın büyük saçmalık ve çok ciddi bir sorun oluşturabilecek yanlış bir stratejidir. Bunu yapmayın” dediler. Benzer bir konuyla ilgili Fransa’da ilginç bir şey yapıldı, 15 gönüllü insanın bu kapamalarla ilgili olarak zorlu koşullara adapte olması sınırlarını ölçmek için 40 gün bir mağarada yaşadılar. Deney sonunda işte alkışlarla yeryüzüne çıkan bu katılımcılara “nasıl geçti?” deyince “zaman daha yavaş geçti” demişler. 40 gün boyunca doğal ışık görmeyen çadırlarda kalmışlar, bisikletle enerji üretmişler, 45 metre derinlikteki bir kuyudan da su çekmişler. Saatlerini ve cep telefonlarını da dışarıda bırakmışlar. “Böyle hayat durmuş gibiydi, zaman daha yavaş geçti.”

ÖÖ: Kıyamet gününe hazırlanıyorlar yani!

SB: ‘Evde kapanma nasıl oluyor’un deneyini yapıyorlar herhalde. Bu arada ABD’de aşılama hâlâ yani çok yüksek oranlarda bakıyorum Amerika’daki aşılama oranlarına, aşıyı bu hafta itibariyle Çin’de 277 milyon ulaştı, 270 milyon doz, Amerika’da 243,5 milyon doz, Hindistan’da 153 milyon, Türkiye’de 23 milyon doz aşı kullanılmış. Amerika’da aşılama oranları hâlâ yani 2 dozu da alanların oranı %24 oranında. Reddeden var aşıyı Amerika’da, aşı sırası gelmeyenler, %24’ü de toplumun reddediyor aşıyı. Özellikle Cumhuriyetçilerin yaygın olarak çoğunlukta olduğu bölgelerde. Bunları özendirmek için birtakım uygulamalar, öneriler, önlemler var. Örneğin para veriliyor, örneğin içecek veriliyor ya da kurabiye falan dağıtılıyor. İşte ‘bedava şu içeceğini al aşı olmayı kabul et’ gibi. Son örnek Virginia’dan, cumhuriyetçi valisi en çarpıcı, en pahalı öneriyi getirmiş; 16-35 yaş arasında her aşı olmayı kabul edenlere, ilk dozu olana 100 dolar veriyormuş. Toplam 27,5 milyon dolarlık bir bütçe ayırmış gençler için, işin önemini ve ciddiyetini anlasınlar diye. Böyle bir şey, bu arada cuma günü Disneyland açıldı, ilgilenen varsa Açık Radyo dinleyicileri arasında bu sevindirici haberi de aktarmış olayım.

ÖM: Tabii. Ben bu arada bir ufak ilavede bulunayım izninizle, Covid-19 konusunda Avustralya Hindistan’la çok yakın ilişkili, başta kömür devleri olmak üzere çok yakın ticari ilişkileri var biliyoruz. “Avustralya Covid-19 salgını kontrolden çıktı, Hindistan’da bulunan vatandaşların ülkeye geri dönüşlerini yasakladı” diye inanılması güç bir haber vardı gördünüz mü bilmiyorum. 

SB: Yok, Avustralya evet bunu yapıyor, yani kendi yurttaşlarının dönmesini de bazen engelliyordu “gelemezsiniz” filan diyordu. 

ÖM: Ama yani 9 binin üzerinde yurttaşı varmış ve 5 yıla kadar hapis ve 66 bin Avustralya doları yani yaklaşık 51 bin Amerikan Dolarına varan para cezaları ya da her ikisini birden vermeleri söz konusuymuş. Birisi “babam ölmek üzereydi, onu görmeye gittim ve gömmeye gittim oraya. Dönemiyorum şimdi, bu ne biçim bir iş” demiş. Bu da Avustralya’dan bir haber işte!

SB: Bu tip haberler bu Covid-19 döneminde insanın aklına gelmeyecek birtakım akıl dışı konular. İşin biraz tabii parasal kısmına bakalım, Dünya Bankası “aşılar bu zengin, varsıl ülkelerin ayrıcalığı olmuş durumda” gibi bir açıklama yaptı. Bunun Dünya Bankası’ndan gelmesi ilginç, dünyanın %16’sı zengin ülke yurttaşı, aşıların da %47’si de bu kişiler oldu. Bu açıklama DSÖ’nün, hatırlayacaksınız DSÖ “geçtiğimiz hafta zengin ülkelerde 4 kişiden 1’i, yoksul ülkelerde de 500 kişiden 1’i aşılanmış” demişti. Dünya Bankası da “zengin ülkeler %47’sini aşılarını oldular” (açıklaması yaptı) ki bunların nüfusu dünyanın %16’sıymış. Düşük gelirli ülkelerde ise aşılama oranı %47’ye karşı %0,2. Henüz aşının başlamadığı 12 ülke var, 7’si Afrika’da Tanzanya, Madagaskar, Burtina Faso, Çad, Brundi, Orta Afrika ve Eritre. Ayrıca Vanuatu, Samoa, Kribati, Kuzey Kore ve Haiti. Bunlar da aşılamaya henüz başlamamış olan ülkeler. Biliyorsunuz Covax korporatifi var Dünya Sağlık Örgütü önderliğinde oluşturulan bir yapılanma. Özellikle yoksul ve imkânı olmayan ülkelere aşı teminine çalışan bir oluşum. Buna ait 5 tane başlık altında Covax’ın durumu açıklandı. Birisi hangi ülkeler yararlanıyor? 145 ülkede toplumlarında aşılanması için bu 145 ülkedeki 337 milyon doz aşı gerekiyormuş ilk ağızda. Bunun yanı sıra eldeki aşının da %5’ini stok olarak tutmak istiyor Covax ilerideki günlerde yararlanmak için. 24 Şubat’ta Gana’da başladı Covax aşıları ve aşı stratejileriyle temin edilen aşıların uygulanması. Nisan sonunda 120 ülkede 49 milyon doz aşı yapıldı. Hangi aşılar? En fazla şimdiye dek Pfizer, Astra Zeneca ve Johnson & Johnson aşıları, vektör aşıları Covax tarafından dağıtıldı. ‘Para nereden geliyor?’ diye sorulursa eğer bunun yanıtı 2020’de 2 milyar dolar ile kurulmuş bu DSÖ “daha 5 milyar dolara ihtiyacımız var” diyorlar. AB yaklaşık 600-650 milyon dolar vermiş, ABD 2 milyar dolar, demek ki 2020’deki 2 milyar küsurun büyük kısmı Amerika’dan gelmiş. Bir de ilginç, Greta Thunberg Vakfı da 100 bin Euro vermiş bu Covax oluşumuna. Güçlükler var mı? Var tabii, özellikle Hindistan’da üretilen Astra Zeneca aşısının istenildiği kadar sağlanamadığı ya da planlandığı kadar Covax havuzuna aşı sağlayamadığı söyleniyor. Varsıl ülkeler, zengin ülkeler burada para vermek, sağlamak yerine kendileri için aldıkları aşılardan veriyorlar. Bu da kendi toplumlarında ve bazı politikacılar arasında tepkilere yol açıyor. Böyle bir sorun var. 23 Nisan’da Fransa 500 bin doz, 26’sında Amerika 60 milyon doz Astra Zeneca aşısını vermiş bu Covax korporatifine ya da Covax havuzuna. Bu parasal durumlardan bahsederken garip bir şekilde Dünya Ticaret Örgütü’nün yeni başkanı Nijeryalı bir kadın Ngozi Okonjo-Iweala kendisi “üçüncü bir yol bulunmalı bu Covax yapısının dışında covid19 aşılarının temini için üçüncü bir yol bulmalı, bu böyle gitmez” diyor. 

ÖÖ: Ne olabileceğini söylememiş mi? Aslında dünyada bu patent hakları kaldırılsın diye ciddi bir talep var ama DTÖ lideri bunu der mi bilemedim. 

ÖM: Bir de ABD’de de Joe Biden’e karşı özellikle Hindistan’da tsunami diyorlar artık Covid-19 vakalarının korkunç tırmanışı karşısında. “Bu aşıların patentini iptal edelim ve insanlığın yanında yer alalım” diye de bastırıyorlar. Bayağı ciddi bir şey var Washington Post’un haberinde mesela.

SB: Evet. Bilimsel çalışmalara ait bir iki örnek, Catherine Reynolds ve arkadaşları Science dergisinde yayınladılar. Bir süreden beri özellikle İsrail’deki çalışmaların sonuçları üzerinden bazı aşıların örneğin Pfizer Biontech aşısının tek dozunun bile işe yaradığı, koruduğu savunuluyordu. Aslında durumu biraz netleştirmek için yapılmış iyi bir çalışma, Science’da da yayınlanmış bir çalışma. Bu araştırmada daha önceden Covid geçirmiş bir kişi bir doz aşı olursa o kişilerde B ve T lenfositleri yani aşının yanıtını oluşturan temel immün sistem hücrelerinde bir aktivasyon oluyor ama eğer daha önce Covid’le temas etmemiş, Covid geçirmemiş bir kişi ilk dozu olursa burada böyle bir şey olmuyor diye iyi bir yazı. Yani o konuda benim tek dozum yeterlidir, iyidir diye söylemek pek doğru değil. Ancak daha önceden sorun yaratmayan bir Covid geçirmiş, Sars-Cov-2 ile temas etmişlerde bu immün yanıt ortaya çıkıyormuş, bu önemli. Çok önemli olduğunu düşündüğüm bir yazı da Nature Medicine’de çıktı, Hagai Rossman ve arkadaşları İsrail’den. Onların çalışması önemli çünkü sürekli olarak ben de burada belki eksik bir bilgi verdim ya da çeşitli konuşmalarda bunu kullandım, bunu yapmayacağım artık. Hani çok iyi aşılayan ülkelerde bu olgu sayısında ciddi azalmalar var, örnek olarak da İsrail, İngiltere, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri. Grafikler gösteriliyor, birçok tablolar her yerde çıkmakta. Eğer siz aşılamayı çok iyi yaparsanız, yüksek oranda hızla aşılama yaparsanız olgu sayısı ülkede çok süratle azalıyor diye. Buna ama diyen bir yazı İsrail’den gelmiş, diyorlar ki özellikle olgu sayısının azaldığı kesim birtakım kısıtlamalara uyan ya da kısıtlamaların uygulandığı, örneğin 60 yaş üzeri kesimde, kısacası sadece iyi aşılama değil aynı zamanda birtakım önlemlerin de birlikte alındığı ülkeler başarı sağlıyor. Bu önemli, yani sadece siz aşı sayısını arttırırsanız ama insanlar aldırmayıp maskesiz, fiziksel mesafeye dikkat etmeden çok rahat bir şekilde davranırlarsa o zaman bu aşılamaların sonucu da çok iyi olmuyor. Bu önemli bir bulgu. Özellikle son hafta içinde anneler, gebeler, gebelerin aşılanması ve gebelerin aşılanması sonucunda gebelerde oluşacak antikorların plasenta yoluyla ve emzirme sırasında sütle yeni doğanlarına geçtiği ve onları da koruduğunu gösteren çalışmalar çıkmaya başladı, önemli çalışmalar, önemli bulgular. Sivan Haia Perl ve arkadaşları JAMA dergisinde çıkmış, bu önemli bir çalışma. Buna karşılık gebelerin aşılanmasında ne kadar iyi sonuç alındığını ve ne kadar hem morbiditeyi hem mortaliteyi engellediğine dair bir dizi başka çalışma da yayınlanmakta, paralel olarak gidiyor. Bu arada iki bilgi sürem doldu, bunlardan bir tanesi işte P117, P617 filan gibi, P2 gibi numaralarla bu yeni varyantlar isimlendiriliyordu. Bunlara yeni bir tanesi eklendi, P41 yine güney Amerika’dan gelen yeni varyantlar çıkıyor, çıkacaktır, şaşırtıcı olmayacaktır. Bu önemli bir bilgi. Hemen ilginç bir durum da sarscov2 ile ilintili bir başka koronavirüs yarasalarda saptandı. Hong Zhou ve arkadaşları hakem denetiminden geçmeyen bu çalışmayı yayınladılar. Ben burada durayım isterseniz, önümüzdeki pazartesi günü ileride karşılaşma olasılığı bulunan yeni pandemi etkeni olan Nipah virüsünden bahsederim biraz. Onun çok daha tehlikeli, çok daha ölümcül olduğunu

ÖM: Yeni bir pandemi öyle mi?

SB: “Yeni bir pandemi olursa eğer bundan olur” deniyor ki umarım olmaz çünkü ölüm mortalite oranı 89%, yani böyle garip bir şey, korkunç bir şey!

ÖM: İsterseniz yapmasak programları artık daha iyi olabilir!

SB: Evet bu felaket haberciliği değil gerçek, Nipah virüsü böyle bir virüs.

ÖM: Bizimki gibi değil yani!

SB: Evet, gibi!

ÖM: Peki çok teşekkür ederiz.

SB: İyi günler, iyi yayınlar.

ÖÖ: Teşekkürler, görüşmek üzere.