Antikor çalışmasından: “Gerçek olgu sayısı bildirilenin ortalama 10 misli olarak hesaplanmalı”

-
Aa
+
a
a
a

Korona Günleri’nde Prof. Selim Badur, güncel haberlerin yanı sıra çeşitli araştırmaları da paylaştı.

(27 Temmuz 2020 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar.

Selim Badur: Günaydın.

Özdeş Özbay: Günaydın, iyi haftalar!

SB: Hafta sonu Covid-19 ve pandemi konusundaki gelişmelere şöyle kısaca bir bakalım isterseniz. 

ÖM: Lütfen.

SB: Cumartesi günü ABD’de 68 bin 212 yeni olgu son 24 saatte de 1067 yaşamını yitiren Amerikan yurttaşı var idi, Pazar günü ise 55 bin 187 olgu bildirildi bir gün öncesi cumartesiye oranla biraz düşmüş yeni enfekte sayısı. Bu çok göreceli bir şey aslında yani ne kadar bakarsanız, hafta sonu sağlık kurumlarına başvurular azalıyor, bunlar sayıları değişebiliyor. Ancak hafta sonu genel anlamıyla Latin Amerika, Karayipler bölgesi 4 milyon 340 bin 214 olgu ile ilk kez ABD’yi geçip ilk sıraya yerleşti. Pazar günü Brezilya’da 25 binden fazla yeni olgu bildirildi. Tabii “işler yolunda gidiyor, ekonomi gereği biz açıyoruz, önlem paketini yavaşlatıyoruz” girişimi batı ülkelerinde var ama işler istendiği gibi gitmiyor galiba. Örneğin Avustralya’da hafta sonu 1 gün içinde rekor ölümler bildirildi, Almanya’da Bavyera’da 170 mevsimlik işçi kontamine olduğu saptandığı için bazı tarım arazilerinin faaliyetleri tamamen durduruldu. Bu arada bilmiyorum Özdeş bu konuyla yakından ilgileniyor herhalde, Kuzey Kore’de ilk olgu bildirildi.

ÖÖ: Evet gördüm tabii.

SB: Buna ‘müjdemi isterim!’ diyecektim ama görmüşsün. 

ÖÖ: Hemen olağanüstü hâl ilan ettiler.

SB: Tabii, ciddi ülke! Europe Central for Diseases Center (ECDC) Atlanta’daki CDC’nin Avrupa versiyonu, Avrupa’daki enfeksiyon hastalıklarının haritalarını çıkartıp istatistiklerini tutar ve sürveyans çalışmalarının Avrupa’daki merkezidir. Belçika’nın tümünü “turuncu renge” almış, bu şu demek yani bir sonrası kırmızı oluyor o da çok ciddi bir alarm düzeyi ama Belçika’da sadece belirli kentler turuncu idi, tamamı turuncuya geçti. Fransa’da örnek alımları için farklı meslek gruplarını, öğrenciler, itfaiyeciler, ilk yardım görevlileri, bunlara eğitim verildi ve artık muayene maddesi almak için, örneğin hava limanında ya da bazı bölgelerde, kurumlarda muayene maddesini almak için bu kişiler de devreye sokuldu. Yine Fransa ve İspanya ile ilgili bir karar, önce İngiltere’ye İspanya’dan dönenlere 15 gün karantina uygulayacağını söylemişti, Fransa da benzer bir yaklaşım içinde, buna karşılık İspanya Sağlık Bakanlığı da “hayır, biz çok iyi gidiyoruz, her şey denetim altında” diyor. 

ÖM: İngiltere’de de ciddi bir panik yaratmış insanlar arasında çünkü anladığım kadarıyla son dakikada Boris Johnson böyle bir karar verince hava limanlarında hiçbir hazırlıkları olmadan birdenbire karantina içinde bulmuşlar kendilerini dönenler, çok popüler bir tatil merkezi olduğu için İspanya. Çok acayip bir durum olmuş. 

SB: Evet yani Portekiz, İspanya bir de kuzeyden gelen İngilizlerin yazlık evlerinin olduğu, sayfiyelerinin olduğu bir ülke olduğu için.

ÖÖ: Tabii hafta sonu için bile gidiyorlardı insanlar, dolayısıyla hafta sonu tatiline gidip 14 gün karantinaya alınmak pek cazip olmasa gerek.

SB: Evet, Fransa aynı zamanda Şengen dışı 16 ülkenin girişini yasaklamıştı, bu ülkeler arasında ABD, İsrail, Cezayir, Hindistan, Brezilya ve Türkiye var biliyorsunuz, bu hâlâ sürüyor. Bir de ABD’de eğer online derslere geçilmedi ise aldıkları dersler yabancı öğrencilerin ülkeye girişini, yani öğrenci vizesi alıp girişlerini engelleme kararı aldı. Geniş kapsamlı bir çalışma bu aşılarla ilgili, aşıların hazırlanması etkinlikleri ve diğer kontrollerini bir kenara bırakırsak bir sonraki aşama tabii çok ciddi tartışılmakta. Kime bu aşı uygulanacak? Aşı uygulama stratejileri, planları nasıl yürütülecek? Şurası netleşmeye başladı, ilk uygulama belirli risk gruplarına uygulanmaya başlayacak; en çok maruz kalan, böyle bir risk taşıyan kesimlere, bunların başında sağlık çalışanları geliyor. Bunun dışında meslekleri gereği risk altında olanlar ki yaklaşık 6,8 milyon risk altında olan kişi var, bunların 1,8 milyonu sağlık çalışanı. Aynı zamanda nakliye işlerinde çalışanlar, okul görevliler ya da restoranlarda çalışanlar, bunlar da risk grubu olarak kabul edilmekte, sıralamada bir sonra göçmen işçiler geliyor. İlginçtir neden göçmen işçileri gözetmeye başladı Avrupa bilemiyorum ama sonuçta 23 milyondan fazla yaşlı ve risk grupları ön planda, ilk ağızda da bunların aşılanması planlanıyor. Bazı çalışmalar var, tabii farklı açılardan bakılıp değerlendirmeler yapılmakta, ABD’de hafta sonu Jama Internal Medicine’de bir ABD çalışması yayınlandı Fiona Havers ve arkadaşlarının. 16 binden fazla insanı tarıyorlar antikorlar açısından ve bölgeden bölgeye antikor pozitiflik oranlarında farklılıklar olduğunu gösteriyorlar. Örneğin San Francisco’da %1’ler civarında, buna karşılık New York’ta %7’ye çıkıyor antikoru olan kesim. Bütün bu hesaplamalar ve bulgulardan hareketle enfekte insan sayısının bildirilen olgu sayısının 6-24 misli olabileceği ve ortalama 10 misli olarak kabul edilmesini belirtiyor bu çalışma. Önemli bir çalışma.

ÖM: Selim Bey anlayamadım, bir daha tekrarlar mısınız? Kavraması güç oluyor!

SB: Antikorlara bakarak kaç kişinin virüsle temas ettiği birkaç bölgede araştırılmış ve yöresel farklılıklar var; %1 ile %7 arasında değişiyor, New York’ta %7’ye çıkıyor antikoru pozitif olanlar. Buradan hareketle aslında bildirilen olgu sayısının “şu kadar vakamız var” diye açıklayan bir ülkede gerçek sayının yine bölgeden bölgeye farklılık göstererek 6 ile 24 misli olabileceği yani ortalama 10’la çarpmak, bir 0 ilave etmek de daha kolay bir hesaplama olarak değerlendirilebilir. Tabii ABD gerçekten ilginç bir ülke, orada olup biten bazı haberlere, gelen haberlere inanmak pek mümkün değil. Bir lokal televizyonda, Sinclair Broadcast Grubu’nun yönettiği, sahibi olduğu bir lokal televizyondaki açık oturumu izledim ve orada bu enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Antony Fauci aslında “koronavirüsü yaratan ve bu belayı dünyanın başına saran insan” olarak ilan edildi. Ciddi ciddi, belirli bir yaşın üzerinde, kravatlı, gözlüklü, ciddi görünüşlü adamlar bunu tartışıyorlar. Bunu anlamak ve buna inanmak pek kolay değil, mümkün değil. 

ÖM: Bir kadın doktor hakkında ciddi soruşturmalar yapılmış ve hatta görevden alınmış bir kadın doktorun başını çektiği bir hareketten de bahsediliyor, şimdi adını unuttum maalesef. 

SB: Dr. Judy Mikovitz.

ÖM: Evet!

SB: Sorunlu bir hekim, yani geçmişteki çalışmaları, o çalışmaların doğruluğu, vs. sorunlu bir kişi, yani bir bilim insanı demek pek mümkün değil, onlardan her ülkede var, bizde de var. Bu hidroksiklorokin konusunda birtakım spekülasyonlar yapılıyor biliyorsunuz ve gün geçtikte bu ilacın etkili olup olmadığını “evet etkilidir çok iyidir” ya da “hayır hiç etkisi yoktur, hatta zararı vardır” diyen çalışmalar var. Bunlara Türkiye’den de bir çalışma Elif Tanrıverdi ve arkadaşları Turkish Journal of Medical Science’da yayınlamışlar. “Erken dönemde hidroksiklorokin uygulanması özellikle azitromisinle birlikte kombine uygulanması hastanede kalış süresini ve iyileşmeyi kolaylaştırıyor, hastanede kalış süresini de kısaltıyor” diyorlar. Bunu şunun için söylüyorum, bu ilacı ya da bu kombinasyonu hidroksiklorokin ve azitromisini erken dönemde kullanırsanız yararlı oluyor, geç dönemde kullanırsanız da zararlı oluyor. Çok kabaca ana hatlarıyla bu şekilde nitelemek ya da sınıflandırmak mümkün. O zaman çalışmalar biri “iyi” diyor biri “kötü” diyor, bu ne çelişki diye bakmamak lazım, hangi aşamada hangi evredeki hastalara kullandıklarına bakıp ona göre değerlendirme yapmak lazım herhalde, bu önemli bir nokta. 

Bir diğer önemli nokta da hafta sonu bizim cuma günü konuştuğumuz konulardan bir tanesiydi bu PCR testlerinin duyarlılığı, iyi miydi, kötü müydü diye. Hafta sonu Sağlık Bakanlığı özellikle merkez laboratuvarının bir açıklaması vardı “bizim testlerimizin duyarlılığı %91’dir” diye. “Biz bunu kalite kontrol testleriyle doğruladık bu sonucu Avrupa’dan kalite kontrolü için gelen örneklerde verdiğimiz sonuçlar yine Avrupa tarafından değerlendirildi ve %90”. Buna hiç itirazım yok çünkü kalite kontrolü için size muayene maddesi gönderilmez, belirli sayıda virüs içeren bir süspansiyon gönderir. Sizin testiniz bunu saptayabilir, yani yapay olarak hazırlanmış bir virüs süspansiyonundaki çözeltisindeki virüs miktarını siz saptayabilirsiniz ama gerçek biyolojik muayene maddesinde iş değişiyor. Oradaki duyarlılığa baktığınız zaman bırakın Türkiye’deki kitleri, dünya %40’larda olan duyarlılıktan bahsetmekte PCR için. O nedenle dünyada %40 bizde %91 demek hedef şaşırtmak gibi oluyor, bu farklı bir yaklaşım gerektiriyor herhalde. 

Aşılardan bahsederken özellikle aşılamanın aksadığını ve aşılamaların aksaması sonucunda bizim bildiğimiz çocukluk çağı enfeksiyonlarının yayılacağından bahsederdik hep bu programda. Buna ait hesaplamalar da, matematik modeller çıkıyor, Afrika’da örneğin aşılama ile ne tür ne tür enfeksiyon hastalıklarından hangi ülkede ne kadar ölümün engellendiği hesaplanmış. Sonuçta baktığımız zaman örneğin Tunus’da, Uganda’da, Zambiya ve Zimbabwe’de on binlerce kişide enfeksiyon hastalıklarının aşılamaları aksadığı için ortaya çıkacağı ve sorun yaratacağı hesaplanmış. Bu nedenle UNICEF bir dönem sanıyorum Nisan ayı sonlarında kapı kapı gezilerek yapılan ağızdan damlatma ile uygulanan çocuk felci polio aşısının kampanyasını durdurmuştu. Bunu tekrar başlattı çünkü iş çığırından çıkabilir ve çocuk felci salgınları ortaya çıkabilir bu yıl sonu, 2020 sonunda denmişti. Aşılanacak kişilerin maske, el dezenfektanı, fiziksel mesafeye olabildiğince dikkat ederek ve bir de hastalığın ya da covid19’un yaygın görüldüğü bölgelere gidenler hiç görülmediği bölgelere girmeyecekler filan gibi birtakım önlemleri var ama çocuk felci aşılaması başlatılmış, özellikle Afganistan ve Pakistan gibi hastalıkların hâlâ çocuk felcinin görüldüğü bölgelerde. 

Bunların dışında yine hafta sonu, geçtiğimiz haftanın son programında endirekt olarak olumlu bir yönü var bu covid19’un demiştim İrlanda’da yapılan bir çalışmada. Özellikle erken doğumların azaldığı bu Covid-19 döneminde. Bir diğer olumlu nokta da sismik aktiviteler azalmış Covid-19 döneminde. Sismik aktivite deyince muhakkak deprem, volkanların aktivitesi ya da toprak kaymasını düşünmeyelim, bir “antropojenik nefes alma” Review gibi tanımlamış bu konuyu ele alan yazı. Bu sismik dalgalar ve yaklaşık dünyada bu eve kapanmalar sonucunda sismik titreşimler diye mi çevirmek lazım bilemiyorum ama 77 ülkede ölçülmüş, yarı yarıya azalmış bu sismik hareketler. Buna karşılık olumsuzluk uzun vadede Covid-19 pandemisinin neye yol açacağına baktığımızda, gerçekten hem tıbbi açıdan hem de sosyal konularda hiç öngörmediğimiz, hiç düşünmediğimiz uzun vadede uzun soluklu bir takım olumsuzluklar yaşanacağa benziyor. Onlardan bir tanesi Nature Review of Microbiology’de çıktı hafta sonu, Timothy Rawson ve arkadaşları covid19 pandemisi sonucunda özellikle 2021’den itibaren tamamen farklı antimikrobiyel direnç yani bakterilerin antibiyotiklere direnç konusunda dolaylı yoldan etkileniyor ve ciddi sorunlar yaşayacağız diyorlar. Çünkü fazla ve gereksiz antibiyotik kullanılıyor diye bir çalışma çıktı, bir ‘review’ çıktı aslında, bu da beraberinde getirdiği bir başka olumsuzluklardan bir tanesi. 

Biz hep mutasyonlardan bahsediyoruz ve mutasyonlardan bahsederken de “mikroorganizma mutasyona uğrayacak ve böylece daha tehlikeli olacak ya da aşıdan etkilenmeyecek” diyoruz. Yine belirtmiştik Korona Günleri’nde, bir de insanlardaki mutasyonlar ya da polimorfizm dediğimiz değişiklikler var. Bunlar bu tür farklılıklara sahip bireyler enfeksiyon hastalıklarına ya daha duyarlı ya da dirençli olabiliyorlar. Buna ait ilk somut yayın Jama’da çıktı cuma günü, Kaspar Van Dermei isimli bir araştırıcı ve onun ekibi, çok da kalabalık bir ekip. Bunlar 4 genç erkek hastalar, bunlar direnç gösteren erkek hastalar, bunlarda hücrenin yüzeyinde mikroorganizmaları tutan bu ACE reseptörlerinden bahsediyoruz ama onun dışında bir de virüs tutucu spesifik olmayan reseptörler var, Toll-like reseptör deriz bunlara kısaca TLR. TLR 7 reseptörü eksik olanların daha duyarlı olduğunu, daha dirençli olduğunu ya da duyarlılık, dirençlilik konusunda farklılık gösterdiğini saptamışlar. Bu şu anlama geliyor, ayrıntısına girmeyeyim ama insanlardaki birtakım polimorfizler yani immün sistemin çalışmasıyla ilgili moleküllerde oluşacak değişimler, birtakım aksaklıklar, bir takım farklılaşmalar bunlar covid19’a da bireyleri daha duyarlı ya da daha dirençli kılabilirler. Onun için hani bazen sorulur, neden aynı virüsle temas eden bazı kişiler ayakta hafif atlatıyorlar da bazıları ağır geçiriyor diye. Bunun tek bir nedeni yok, en azından 10 tane kadar madde sayılabilir bunun nedenleri; daha fazla virüse maruz kalma, kişinin immün sistemi ama bireye ait özellikler de bu tip mutasyonlarda önemli. 

Son bir çalışma da yine bu kez Lancet Child Adolescent Health Dergisi’nde yayınlandı 24 Temmuz tarihinde Christine Salvatore ve arkadaşları. Bunlar 116 tane sarscov2 hastası olan gebenin doğumlarından sonra yeni doğanları izlemişler, üstelik de bu yeni doğan bebeklere annelerinin göğüslerinin temizliği yapıldıktan sonra emzirmelerine izin verilmiş. Aynı odada kalmışlar ama belirli önlemlere dikkat ederek, işte maske takarak, el dezenfeksiyonu, bu 116 doğum yapan anneden doğan 120 yeni doğan, demek ki 2 tane ikiz doğuran da varmış aralarında, bunların hiçbirisi enfekte olmamış. Bu da önlemlerin alınması, kurallara dikkat edilmesi sonucunda bu bulaşın yani anneden yeni doğana bulaşın sık olmadığını, hatta hiç olmadığını göstermekte. Son olarak covid19’un dışına çıkacağım, herplant virüsü bilmiyorum duydunuz mu? ABD’de keneyle bulaşan yeni bir virüs bulundu, herplant virüsü. Illinois’de ve Centucy’de, Missouri’de çiftliklerde bulundu. Kenelerden çiftlik çalışanlarına bulaşan yeni virüs herplant virüsü. 

ÖM: Bu ‘lyme’ hastalığına yol açan virüsten farklı mı?

SB: Tabii tabii aynı benzer şekilde kenelerden bulaşan çok güzel bir örnek verdiniz, ‘lime’ olsun ya da buna benzer birtakım hastalıklar olsun kene aracılığıyla bulaşan tularemi gibi. Bunların grubunda yer alan ama şimdiye kadar tanımlanmamış bir virüs herplant virüsü, farklı ama benzer kanamalı ateşe yol açıyor ve kenelerle bulaşıyor. Yeni bir virüs, yani mikroorganizma dünyası çeşitliliğini arttırmaya devam etmekte. Ben bugünlük burada durayım isterseniz, size iyi yayınlar.

ÖM: Çok teşekkür ederiz. Ben yarın konuşmak üzere bugünden vakit de bulup söyleyecek zamanımız olmadı maalesef özellikle de Osman Kavala’ya gereken zamanı ayırabilmek için. Yarın belki şeyden de bahsetme fırsatımız olabilir, ABD’nin Teksas eyaletinde bir ölüm paneli kurulduğu belirtiliyor doktorlar arasında Star County Memorial hastanesinde. Yani bir çeşit Sofi’nin Seçimi’ne kimin doktorlar kimin tedavi göreceğine, kimin evlerinde sevdiklerinin yanında ölmeye gönderileceğine dair karar vermek zorunda kalacaklarmış. Özellikle de doktorlar ve diğer tıp yani sağlık çalışanlarının ne kadar büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıklarına ek bir örnek daha yani hayat memat kararını da Nazi doktorları filan gibi karar vermek durumunda kalacaklar. İsterseniz bundan da bahsedebiliriz.

SB: Ama bu zaten Avrupa’da İtalya, İspanya’da filan uygulandı.

ÖM: Öyle mi?

ÖÖ: Bu tarz paneller yoktu ama mecburen doktorlar 

SB: Panel yoktu tabii tabii.

ÖM: Bu resmen resmi heyet kurulmuş, inanılmaz bir şey yani, belki birkaç cümleyle yarın değinebiliriz. 

SB: Tamam bakayım ben de, peki çok teşekkürler, iyi yayınlar.

ÖM: Çok teşekkür ederiz. 

ÖÖ: Görüşmek üzere.