16. Uluslararası Hrant Dink Ödülü ve Işıklar

-
Aa
+
a
a
a

Dünya Mirası Adalar'da 16. Uluslararası Hrant Dink Ödülleri'nde 'Işıklar'dan biri olan Kıyıda Hareketi'ni ve ödülünü, Hrant Dink Vakfı'ndan Zeynep Sungur ile konuşuyoruz.

""
16. Uluslararası Hrant Dink Ödülü ve Işıklar
 

16. Uluslararası Hrant Dink Ödülü ve Işıklar

podcast servisi: iTunes / RSS

Derya Tolgay: Herkese merhaba. Dünya Mirası Adalar programında birlikteyiz. Harika bir parçayla girdik çünkü Hrant Dink Ödülleri geçen Pazar günü verildi. Ben Derya Tolgay.

Nevin Sungur: Ben Nevin Sungur.

D.T.: Teknik masada Andrei Gritcu ve destekçimiz Melih Aral'a bir kez daha çok teşekkür ediyoruz.

Umudu birlikte çoğaltacağımız 2024 Uluslararası Hrant Dink Ödülleri verildi. Harika bir ödül töreniydi. Bu alanlarda müthiş mücadele vermiş kişiler ve örgütleri izledik ve aralarında tanıdıklarımız da vardı elbette. Bugünkü konuğumuz Hrant Dink Vakfı'ndan Zeynep Sungur. Hoş geldin Zeynep.

Zeynep Sungur: Hoş bulduk.

N.S.: Hoş geldiniz.

Z.S.: Hoş bulduk.

D.T.: Senden Hrant Dink Ödül Töreni ve dünyanın dört bir yanında sürdürülen hak mücadeleleri konularında bizleri bilgilendirmeni isteyeceğiz. Adaylar nasıl belirleniyor, nasıl seçiliyor, bu seçimler ve törenler nasıl bu kadar başarılı olabiliyor?

Tören sırasında Türkiye ve dünyanın dört bir yanında yaptıklarıyla insanlığa ışık tutanlar da hatırlandı. Bu insanlar Ürdün'den Yunanistan'a, Bangladeş'ten İsviçre'ye, İran'dan Latin Amerika'ya kadar kadın hakları, ırkçılıkla, cinsiyetçilikle, ekonomik adaletsizlikle ve yoksullukla, ekolojik hak savunuculuğu, hayvan hakları gibi pek çok alanda mücadele verenlere ilham oldu. Bu hareketlerden birisi de Kıyıda Hareketi Ağı oldu. Bu hareket sayesinde kıyıların özelleştirilmesine karşı Türkiye'nin sahillerinden, göllerinden kısacası tüm kıyılarından ortak bir ses yükseldi; ‘Kıyılar hepimizin, hepimiz kıyıdayız’ dedik. Dünya Mirası Adalar girişimi ve Adalar’dan birçok sivil inisiyatif de Kıyıda Hareketi Ağı’nın bileşeniydi. Kıyı Hareketleri olarak, tüm halklar, tüm kıyılar, tüm yaşam eşit ve özgür olana kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Sözü Zeynep’e bırakmadan önce bir kez daha Hrant Dink Vakfı'na teşekkür ediyor, ödül alan tüm dostlarımızı da tebrik ediyoruz.

Böyle bir giriş yaptıktan sonra ben Zeynep Sungur'u sizlere tanıtıp sözü Nevinciğim sana bırakayım.

N.S.: Hrant Dink ve ödüller konusunda çok kısa bir şey söyleyebilir miyim Derya? Hrant Dink, bu ülkenin en önemli isimlerinden, en önemli gazetecilerinden biriydi ve bu ülkeyi çok seviyordu. Dolayısıyla bu program vesilesiyle bir kez daha onu anmaktan kendi adıma da çok mutluluk duyuyorum çünkü Hrant arkadaşımdı. Çok büyük bir kayıp oldu. Bugün Türkiye'nin bu şekilde olmasının nedenlerinden biri de Hrant gibi insanların bu ülkede barındırılmaması, onun gibi insanların canına kıyılması oldu maalesef. Hrant hayatta olsaydı eminim bu ödüller için yapılan seçimlerin, ödül verilen isimlerin çok doğru isimler olduğunu düşünecekti çünkü dünyanın dört bir yanından kendisiyle aynı duyguda, aynı hayalde, aynı amaç uğrunda çalışan, çaba gösteren insanlara bu ödülü vererek onları daha da ileriye motive etmek eminim onun da çok hoşuna giderdi. O yüzden ellerinize sağlık. Biraz uzattım ama içimden geçenleri söylemek istedim.

D.T.: İyi ki uzattın, çok sağ ol Nevin, çok teşekkürler. O zaman ben Zeynep'i size kısaca tanıtayım; 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden lisans, 2010 yılında Kings College Üniversitesi Uluslararası Barış ve Güvenlik Programı’ndan ve 2013 yılında da Sabancı Üniversitesi Siyaset Bilimi Programından yüksek lisans diplomalarını aldı. 2014 yılından bu yana da Hrant Dink Vakfı'nda çalışıyor ve bu organizasyonda yoğun bir emek, büyük bir çabayla işini devam ettiriyor. Tekrar hoş geldin.

Z.S.: Hoş bulduk, çok teşekkür ederim güzel sözler için de. Ben demin konuştuğumuz yerden devralıyım; ödül töreni her sene 15 Eylül'de yapılıyor çünkü 15 Eylül, Hrant Dink'in doğum günü ve böylece tören için gelenekselleşen bir tarihimiz olmuş oluyor. O gün aslında biz bir kutlama gecesi de yapmış oluyoruz. Demin Nevin'in söylediği gibi, o gün biz herkesin daha adil, eşit, özgür yaşaması için mücadele edenleri kutlarken aynı zamanda Hrant Dink'in hayatındaki mücadeleyi de kutluyoruz. Bu kutlama gecesi, hak ihlallerine karşı mücadele eden kişilere ‘yalnız değilsiniz’ mesajını en coşkulu şekilde sunduğumuz etkinliklerden biri diyebiliriz. O yüzden de ödülün ışıklar kategorisi olsun, ödül sahipleri olsun, gecenin genel akışı olsun her daim böyle dayanışmayı daha güçlendiren, barış dilini kullanan, herkese mücadele etme yolunda umut veren bir tonu oluyor diyebilirim. Mücadele eden kişilere ışık tuttuğu için de bu gece daha pozitif ve daha güçlü bir tonda ilerliyor.

N.S.: Ellerinize sağlık, gerçekten de öyle. İnsanı en etkileyen taraflarından biri de bu. Hrant hayatta olsaydı eminim sizin yaptığınız gibi o da aynı şeyi yapardı. Bu tören havasını biraz anlattınız ama şunu merak ediyorum; çok fazla hak ihlali yaşanıyor. Bu ihllallerin olmaması için mücadele verenlerin hepsine ödül veremiyorsunuz ama ödül veremediklerinizi Işıklar’ kategorisinde değerlendiriyorsunuz. Peki, ana ödüllere seçilme kriterleri ne oluyor? Bu konuda bir şeyler söyleyebilir misiniz?

Z.S.: Aslında şöyle; bizim ödül gösterme aday çağrısı sürecimiz 30 Nisan'a kadar her sene açık oluyor - buradan herkese de seslenmiş olayım - bu tarihe kadar Hrant Dink Vakfı’nın sitesinden aday gösterebilirsiniz. Tabii ki bu törenin arkasında bir organizasyon komitesi var. O organizasyon komitesinin de tüm bu yıl içerisinde yaşanılan bu ihlallere ve buna karşı yapılan şeylere dair her zaman gözü açık oluyor. Onları birlikte de değerlendiriyoruz, okuyoruz, araştırıyoruz, buluyoruz. Onların da tabii ki katkısı oluyor. Irkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için uzun yıllar mücadele eden, çalışan ve bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan kişi ve kurumlara biz bu ödülü takdim ediyoruz. Genel kriterimiz aslında birazcık bu diyebilirim.

D.T.: Geleceğe ne kadar umut vadettiklerinin de bir değerlendirme kriteri var mı?

Z.S.: Aslında böyle bir kriter yok ama genelde uzun yıllar mücadele edip, devamını büyük bir kararlılıkla sürdürecek insanlar oluyor. Bir yandan da bu kişi ve kurumları tanıdığımız zaman aslında daha neler yapmak istediklerine dair pek çok pencere de açılıyor. Belki de bu ödül sayesinde doğan yeni tanışıklıklar, kurum ve kişiler arasında belki uzun vadeli işbirliklerine, çeşitli dönemlerde dayanışmaya dönüşebiliyor. O yüzden de uluslararası olmasının da ayrı bir kıymeti oluyor tabii ki.

N.S.: Tabii ki. Demin Derya'nın söylediği gibi, benzer alanlarda da mücadeleler var, bu çok enteresan. Maalesef Türkiye'nin de kaderinde olduğu gibi, özellikle bazı ülkelerin adı bu ödüllerde daha fazla ön plana çıkıyor. Kısacası Hrant Dink Ödülleri, bu kadar insanın bir araya gelmesinde çok büyük bir katalizör oluyor. Sizin bu konuda vereceğiniz bir örnek var mı yani şundan şu çıktı diyebileceğiniz bir şey var mı? Mesela Yunanistan ve Türkiye'deki Kıyıda Hareketi belki İspanya'daki başka bir hareketle birleşecek yani bir ağ örüyorsunuz aslında.

Z.S.: Evet, şöyle örnekler de verebilirim; bu sene ödülün 16. yılı idi. 10. yılında bir konferans yaptık ve 10 yıl boyunca ödül alan herkesi davet ettik. Böylece o kişi ve kurumların mücadeleleri ne oldu ve nereye evriliyor biraz bunları konuşma imkanı bulmuştuk - Bu arada izlemek isteyenler olursa, bu konferans hala Hrant Dink Vakfı’nın YouTube kanalında var. Aslında o buluşma tam dediğiniz gibi kıymetli bir noktaydı çünkü bir yandan 10 yıllık mücadele süresince zor dönemler atlatan kişiler, kurumlar olduğu zaman ödül sahiplerinin birbirleri hakkında farkındalık yaratma çalışmaları oldu. Biz de farklı etkinliklerle onların yaptıkları faaliyetleri duyurma imkanı bulduk. Bu 10. yıl konferansına onları tekrar davet ederek görünür olmaları ve yalnız olmadıklarını tekrar vurgulama imkanı bulduk. O yüzden her daim aslında böyle bir köprü kurma ve katalizör olma hali devam ediyor.

N.S.: Takip gerçekten çok önemli çünkü yapılması amaçlananın daha fazla sonuç getirmesini sağlıyor.

Z.S.: Bir de şu oluyor; başka dünyadaki farklı hak örgütleri ya da ödül veren kurumlar bize ulaşıp, bizden ödül aldığı için onları tanıdıklarını belirtiyor ve onlara ulaşmanın yollarını araştırdıklarını da söylüyorlar. Bu da çok sık rastladığımız bir şey oluyor yani yurtdışından ödül alanlara, dünyanın farklı yerlerinden kişiler ulaşmak istediğinde bize bir danışıyor. Bu da tabii ki bizi çok mutlu ediyor. Geçmiş yıllardan örnek verirsem; mesela Maria Ressa, Vakfın ödülünden sonra Nobel Barış Ödülü aldı, böyle bir kesişim oldu. Farklı mecralardan bu kurumların, kişilerin görünür olması, onların faaliyetlerinin görünürlüğüne katkı sunuyor, ışık tutuyor.

D.T.: Bu sabah Açık Radyo'nun Açık Gazete programında da, bu yıl ödül alan Sierra Leone'lı aktivist Rugiatu Neneh Turay’ın inanılmaz mücadele öyküsü anlatıldı. Kaçıranlar varsa onu da dinlemeyi unutmasınlar.

Bir taraftan zor ve ağır alanlarda çok önemli mücadele veriliyor ama bir taraftan da neşeyi de hiç ihmal etmiyor insanlar. Bunu biz törende de gördük, neşeli bir aktivistlik de söz konusu. Sizin ödül töreninizde de hep umut görüyoruz gerçekten. Jüri üyelerinin ve müzik gruplarının katılımı da harika. O gece çok önemli grupların önemli parçalarını dinledik biz. Hatta şimdi küçük bir mola verelim ve Kıyıda Hareketi’ni anarak denizle ilgili bir parça dinleyelim. Onu sen anons edebilir misin Zeynep?

Z.S.: Tabii ki. Ödül verilen kişilerin belirlenmesinde çok değerli jüri üyelerimiz oluyor. Sivil toplumdan akademiye, sanat dünyasından gazetecilere, onların da katkıları tabii ki asla göz ardı edilemez. Bir de tabi ki gecede aynı zamanda bu dayanışmanın sesini yükseltecek ve sesine ses katacak müzisyenlere de her zaman yer veriyoruz. Bu sene onlardan biri Peyk grubuydu. Peyk'in “Denizdeyim” adlı parçasını şimdi beraber dinleyebiliriz.

N.S.: Bu arada atlamayalım Derya; geçen sene Hrant Dink ödülünü Açık Radyo almıştı.

D.T.: Bravo, yaşa Nevin.

N.S.: Aklıma geldi, kesinlikle bunu herkesin bilmesi lazım .

DT: Açık Radyo oradaydı, onsuz olmaz zaten değil mi?

Z.S.: Ben de bitirirken eski ödül sahibimize, bana yer açtığı için teşekkür edecektim, denk gelmiş oldu. Başka sorular varsa ben alayım mı?

N.S.: Kıyıda Hareketi ile ilgili daha önce iki program yaptık ama yine de bu ödül çerçevesinde belki biraz daha konuşmak isteriz değil mi Derya? Yani sen Kıyıda Hareketi'ndesin, neler söyleyebilirsin?

D.T.: 2024 yılı Hrant Dink Ödülleri, ‘Işıkları’ arasına seçilmek çok gurur verici bir şey gerçekten, Kıyıda Hareketi'nin tüm bileşenlerini bir kez daha kutlamak istiyorum. İçinde çok kıymetli bileşenler var, hepsi bir taraftan çok fazla kişiyi harekete dahil etmek için çabalıyor, bir yandan da hak ihlallerine karşı kendini alan açmaya çalışıyor, çok zor bir yolculuk yapılıyor. Hep engeller, hep ayağa taş bağlamalar var. Bütün bunların içerisinde umudu birlikte çoğaltmak gerçekten çok kıymetli ama bu ödül öte yandan ağır da bir şey çünkü sizi bir ışık olarak görmüş ve ‘Hadi buradan devam et’ diyerek size bir sorumluluk yüklüyor. Çok da kıymetli - Sende o ışığı görmüş ve ‘Bu mücadeleyi sürdüreceksin, onun için sana bunu verdik diyor’ değil mi Zeynep? 

Z.S.: Aslında güzel bir nokta. Bence ‘Işıklar’ kategorisinin en temel notu şu olabilir; Herkes ışık olabilir, herkes mücadele edebilir, herkes hakkını savunabilir. Zorlu olsa da bu konuda birlikte olunabiliyor, dayanışma önemli oluyor, bir aradalık olabiliyor. O yüzden belki o birleşenlerin, o yerel halkin, saydığımız herkesin ışık olma ihtimali buradan doğuyor. Belki de o yüzden de herkese demin söylediğimiz gibi umut veren, neşe veren ve geceye o atmosferi sunan şey de bu. 

N.S.: Ne kadar ihtiyacımız var böyle ışıklara, ne kadar ruhumuz mutlu oluyoruz bunları gördükçe bir taraftan, ne kadar ihtiyacımız var gerçekten.

D.T.: Zeynep'in bu son sözü üzerine aklıma geldi; şu Platon'un bir bilgeye sorduğu soru var; ‘Sen dünyanın en bilge kişisisin, sen dünyaya dair her şeyi bilirsin, bana öyle bir anahtar ver ki bütün kapıları açmamı sağlasın. Hayatın bütün kapılarını açan sır nedir?’ der Platon. Bilgenin cevabı ise ‘Sadece yap. Soru yok, yorum yok, endişe yok. Yalnızca yap’. İşte bugünlerde hepimizi cesaretlendirecek en önemli şey bu diye aklıma geldi, paylaşmak istedim.

Z.S.: Çok güzel oldu.

N.S.: O zaman iyi ki doğdun Hrant Dink diyoruz. İyi ki bu ülkede yaşadın, iyi ki bu kadar güzel bir insan oldun. Herkes için, hepimiz için bir örnek oldun.

Z.S.: Evet, iyi ki doğdun Hrant Dink.

D.T.: İyi ki doğdun Hrant Dink. Tüm Işıkları kutlarız.

N.S.: Tüm Işıkları kutlarız. O ışığın Adalar’a yansıması da en büyük dileğimiz.

D.T.: Konuğumuz Hrant Dink Vakfı'ndan Zeynep Sungur idi, kendisine çok teşekkür ediyoruz, ayaklarına sağlık. Daha nice güzel kutlamalara, ödüllere… Çalışmalarınızın önü açık olsun.

Z.S.: Teşekkür ederiz.

N.S.: Kolay gelsin, çok teşekkürler.

D.T.: Adalar hepimizin, kıyılar hepimizin, Hrant Dink hepimizin.

N.S.: Hepimizin arkadaşı.

D.T.: Teşekkürler, hoşça kalın. Bizi dinlediğiniz için teşekkürler.