Pinalar, Balıkesir'in Erdek ilçesi oteller bölgesi ile Düzler Sahili'nde toplu halde kıyıya vurdu.
Türkiye'nin birçok yerinde etkili olan Marmara Bölgesi'nde hafta sonu kuvvetini artıran fırtına, bazı deniz canlılarını da olumsuz etkiledi. Marmara Denizi'ni müsilajdan kurtarmak üzere Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nce yürütülen 'Marmara'nın Umudu Pina' projesine konu olan ve bir saatte altı litre deniz suyunu süzerek, müsilajla mücadelede ilk sırada yer alan pinalar, Balıkesir'in Erdek ilçesi oteller bölgesi ile Düzler Sahili'nde toplu halde kıyıya vurdu. Denizde doğal filtre görevi gören pinaların kıyıya vurması endişe yarattı. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, fırtınanın deniz canlıları için önemine dikkat çekerek, “Hem bölgemizde, hem de ülkemizin başka yerlerinde ciddi can ve mal kayıpları ortaya çıktı. Fırtına esnasında doğal olarak denizde dalgalar yükselir. Fırtına demek, deniz için nimet demek. Denizin yüzündeki sularla, yüzeydeki sularla dipteki sular birbirine karışıyor. O karışım denizin zenginleşmesine, dipte, ışıksız bölgedeki besinlerin yüzeye çıkmasına neden oluyor. Onun için bundan, denizdeki bu karışımdan her zaman memnunuz,” dedi. Prof. Dr. Sarı, “Fırtına olduğu zaman, dalgalar yükseldiğinde, kıyısal bölgede, sığ bölgede, daha önceden ölmüş olan pinalar veya halen canlı ama deniz çayırı gibi alanların korumasından mahrum kalmış olan pinaları sökerek kıyıya doğru atıyor. Şu anda, fırtına esnasında karşılaştığımız durum da bununla ilgili. Pinaların kıyıya vurduğu bölge, aslında deniz çayırlarının çokça bulunduğu bir bölge. Ama niye hep pinalar kıyıya vurdu? Çünkü misafirlerin ayağına yosun değecek diye çayırları söktük. Çayırları sökünce, dalganın şiddetini azaltacak bir yastık görevi gören deniz çayırları ortadan kalktı. Pina ne yapsın? Pina, o şiddetli dalgaya karşı nasıl tutunsun?” diye konuştu.
“Su baskınlarının nedeni çarpık kentleşme, altyapı yetersizliği”
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi, İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, son günlerde artan yağışlara ve yaşanan afetlere değerlendirip, açıklamalarda bulundu. Ekim ayının ikinci yarısından sonra gelen sıcak havanın yağışların müjdecisi olduğunu belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Çünkü sıcak hava yağmur getirir. Ekim ayının ikinci yarısında başlayan güzel hava bugüne kadar sürdü. Yağışlar arttı. Ancak bu yağışlar barajları doldurmaz. Barajların dolması için Kasım ayının sonunda başlayarak Nisan’a kadar süren yağışların etkili olması lazım. Özellikle Nisan ayına kadar gerçekleşecek yağmurla birlikte barajlar ciddi oranda dolacak,” diye konuştu. Son günlerde sağanakla birlikte yaşanan sel ve su baskınlarına değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Küresel ısınma dönemlerinde sıcaklıkla beraber, yağış fırtına ve kasırgalar artar. Ancak Türkiye'de sel ve su baskınlarının yaşanmasının nedeni çarpık kentleşme, altyapı yetersizliği. Başka bir neden yok," dedi. İzmir'de son sağanak sonrası yaşanan su baskınlarına değinen Prof. Dr. Yaşar, “Son yağmurdan sonra özellikle İzmir Kordon suyla doldu. Bunun nedeni, bölgenin dolgu zemin olması. Ayrıca bulunduğumuz bölge her yıl bir santimetre çöküyor. Tektonik bir hareket bu. Bunun yanında deniz her yıl üç milim yükseliyor. Bu sadece Kordon boyu için değil, Bostanlı ve Mustafa Kemal Sahil Bulvarı için de geçerli. Bunu önlem amaçlı sahil kıyısı olan ön tarafları yükseltiyoruz. Ancak arka kısım çukurda kalıyor. Bu nedenle son yağmurda da Kordon tamamen sular altında kaldı. Bu nedenle yetkililer arka plandaki yapılarda kot uygulaması gerçekleştirmeli. Orada yapmamız gereken tek şey, bilimi göz önüne almak. Çünkü afet her zaman olur. Ancak siz derelerin üzerine ev yapıyorsanız, olmaz. Halen dere yataklarına hiç düşünmeden, plan program yapmadan ev veya yol yapıyoruz. Kısacası çarpık kentleşmeden ve altyapı yetersizliğinden çok çekiyoruz,” dedi.
“Biz bitti demeden bu dava bitmez”
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda, köylülerin ve çevre örgütlerinin mücadelesine rağmen, özel bir şirketin 24 Temmuz’da başlattığı ağaç kesimlerinden sonra maden çalışmaları hız kazandı. İkizköy Çevre Komitesi, ‘Acil dayanışma çağrısı’ notuyla duyurduğu açıklamasında, Akbelen Ormanı’nda bir haftadır dinamit patlatıldığını duyurdu. İkizköylü Nejla Işık, dinamitlerin patlatıldığını belirterek, “Burnumuzun dibinde dinamit patlatılıyor. Beş, altı kez patlatıldı ve bir haftadır da bu şekilde. Zeytin Kanunu’na göre üç kilometre yakınında toz çıkaramaz deniliyor. Nerede kaldı Zeytin Kanunu, nerede kaldı üç kilometre? 500 metre yok burada patlattıkları yer,” diye tepki gösterdi. Köylüler, çalışma yapılan maden ocağının yakınında 45 bine yakın zeytin ağacının olduğuna işaret ediyor. Zeytinliklerle ilgili yönetmelikteki ‘Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez’ hükmüne dikkat çeken köylüler, maden ocağı için dinamitle yapılan çalışmaları görüntüledi. İkizköy Çevre Komitesi’nden yapılan açıklamadaysa, “En kısa zamanda buna yönelik eylemlerimiz olacak. Gözünüz, kulağınız biz İkizköylülerde olsun. Herkesi, bugüne kadar Akbelen’e sahip çıkan tüm yurttaşları dayanışmaya çağırıyoruz. Bizler, Akbelen’den vazgeçmedik. Biz bitti demeden bu dava bitmez” denildi.