NATO, AB ve Rusya üçgeninde bir Ukrayna

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Bu hafta Açık Gazete'nin Cengiz Aktar ile Nereye Doğru köşesinde Ukrayna savaşı konuşuldu. 

Askeri strateji haritası
Nereye Doğru: 2 Mart 2022
 

Nereye Doğru: 2 Mart 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

(2 Mart 2022 tarihinde Açık Radyo’da Nereye Doğru programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Cengiz merhabalar.

Özdeş Özbay: Günaydın.

Cengiz Aktar: Merhabalar. Günaydın. Feryal günaydın. Thomas de Waal’ın bulup çıkardığı Rusça makaleden başlayalım. RIA Novosti yanlışlıkla savaş başladıktan iki gün sonra savaş nasıl olsa biter diye bir makale ısmarlamış.

ÖM: RIA Novosti nedir? Rusya'nın haber ajansı değil mi?

CA: Evet. Rusya'da artık bağımsız medya yok . İki tane vardı. Geçenlerde de kapattılar. Yani hiçbiri yok. Türkiye'yle kıyas kabul etmez o bakımdan. Öyle söyleyeyim. Beterin beteri var.

Şimdi bu makale ilginç. Ukrayna sorununun çözümü diyor araştırmacı eski gazeteci, Karabağ uzmanıdır, Kafkasya uzmanıdır. Karabağ meselesini iyi bilir ve Türkçe'de de bir kitabı var Karabağ'la ilgili.  Makalenin başlığı, Ukrayna Sorunu’nun Çözümü. Hakikaten tüyler ürpertici bir makale. Üç gün oldu yayınlanalı. Thread denilen web imkanı var, uzun trendleri, bilgiselleri topyekun yayınlıyor. Biliyorsunuzdur, çok hayırlı bir iş yapıyorlar. Neyse orada da çıktı. ve üç gün oldu yayınlanalı ve hala bir yalanlama gelmedi. Niye bunu söylüyorum? Çünkü çok fake news var. Çok yalan haber dolaşıyor ortalıkta. Yani bu gerçek, öyle görünüyor. Çünkü o kadar ağır bir yazı ki yani eğer fake olsaydı fake diye çıkarlardı ortaya. Ama olmadı. Neyse, şu anlaşılıyor, 26 Şubat tarihli, sabah 08.00’da yayınlanıyor. Operasyon, harekat, saldırı başladığından iki gün sonra. Ukrayna Devleti'nin çöküşünü kutlayan bir makale ve ana tema da şu: “Batı'nın Rusya'yı bir yenme projesi vardır. Rusya bütün bu hesapları boşa çıkarttı. Sadece boşa çıkartmadı. Ukrayna'yı aileye geri aldı. Rusya ve Beyaz Rusya'yla olan tarihi İslam Birliği'ne geri döndürdü.” diyen bir makale ve buna “yeni çağ” diyor yazar.

“Ukrayna'nın egemenliği yok oldu. Bir sorun ortadan kalktı. Ukrayna Rusya'ya döndü. Bu devletin tasfiye edileceği anlamına gelmez ancak yeniden yapılandırılacak. Yeniden kurulacak ve Rus dünyasının bir parçası olarak doğal haline dönüşecek.” diyor.

Böyle bir öngörü var, yani buradan şunu çıkartıyoruz tabii. Bunun sadece Luhansk ve Donetsk, iki Rus bölgesi diyelim adına. Ukrayna'nın en doğusunda bütün bu  savaşın çıkma nedeni olarak ve Rusya'nın sadece oraya yönelik bir operasyon yapacağı da söyleniyordu biliyorsunuz. Yani bu makaleden şu anlaşılıyor: Hiç öyle bir şey yok! Yani bilakis Ukrayna'daki hükümeti yıkıp Ukrayna'yı aynı Belarus gibi bir domino devlet haline getirip Rus birliğine dahil etmek. Dün yayınlanan pek çok yazı, makale tamamen buna işaret ediyor. Çünkü günün birinde ateş kesilirse barış filan diyen var. Bunun barışla marışla alakası yok tabii. Ateşkes ve Rusya'nın belli stratejik yerlerde, kentlerde ve bölgelerde özellikle de Karadeniz'de, Ukrayna'nın Karadeniz kıyısında tesis etmek istediği tam egemenlik üzerine bir dolu yazı çıktı iki gündür. Dolayısıyla bunu teyit ediyor. Yani niye yapıldı? Ne yapılmak isteniyormuş, ne hesaplanıyormuş? Başından itibaren. Dolayısıyla bunun sadece pek çok yerde işittiğimiz gibi NATO'nun Rusya'yı provoke etmesi yok şu, bu falan. Bu böyle bir operasyon, böyle bir şey değil. Yani böyle bir şey yok ortada. Bunu söyleyen bile yok yani Rusya'da. Ha şunu söyleyen var:  “Siz Regan dönemindeki statükoyu yani tam 89 sonrasındaki statükoyu bozdunuz. NATO yayıldı genişledi.” İyi de NATO kendiliğinden yayılmadı ki. O ülkelerin hepsi yani şu sırada NATO üyesi olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin hepsi müracaat ettiler ve o müracaatları değerlendirildi. Öyle
üye olmadılar ve kendileri istedi. Şimdi bu tavrın, bu duruşun, bu analizin neyse tahlilin ne kadar yanlış olduğunu aslında Finlandiya'nın ve İsveç'in atmak üzere oldukları adımdan anlıyoruz. İki ülke 89 sonrasında, ikisi de tarafsız ülkeler malum Avusturya'yla birlikte ve bir de Belarus ve İsviçre var tabii... Avrupa kıtasında NATO'ya dahil olmayan tabii. Şimdi bu iki ülke İsveç ve Finlandiya ciddi ciddi üyelik konuşuyorlar. Bütün soğuk savaş döneminde Avusturya'yla birlikte Finlandiya sınır ülkesiydi ve kapalı ülkeydi. Özellikle Finlandiya. Çünkü toprağının çok büyük bölümünü İkinci Dünya Savaşı'nda Rusya'ya kaptırmış olan bir ülke. Karelia bölgesinden bahsediyorum ve dolayısıyla tarafsızlık konusunda son derece hassas bir siyasi sınıfı var. Son yapılan araştırmalarda %50’nin üzerinde Finli'nin NATO üyesi olmamız gerektiği ile ilgili evet çıkıyor. Ve parlamento bugün yarın bu bu konuyu konuşacak. İsveç 1805 veya 1820’den beri savaşmayan bir ülke. Iki yüz senedir. Orada da aynı konu gündeme gelmiş vaziyette. Ukrayna'ya silah desteğinde bulunuyorlar. Dolayısıyla bunun NATO'nun aç gözlülüğüyle falan bir alakası yok. Bu hakikaten bir emniyet, bir güvenlik sorunu olarak Avrupa'nın göbeğinde duruyor.

"Fosil yakıtla yatıp silahla kalkıyoruz"

ÖÖ: Bütün dünya için tehlikenin büyüyeceği anlamına da geliyor. Sonuçta küresel bir militarizm dalgası yayılıyor.

CA: Tabii ki... Elbette...Maalesef  fosil yakıtla yatıp silahla kalkıyoruz veya tersi.
İkisi iç içe ve birbirini besliyor. Bütün bu olup bitenlerin içinde Rus petrolünün ve Rus gazının payı yok mu? Tabii ki var. Avrupa'nın bugüne kadar Putin'i semirtmesi, beslemesi, alttan alması, yatıştırmasının ardında gaz politikaları yani fosil yapı politikaları yok mu? Özellikle Almanya bağlamında. Tabii ki var. Rusya meselesi kabaca bu; mıntıkadan, harekattan saldırıda ne olup ne bittiğini anlatmanın bir manası yok.

Korkunç şeyler oluyor tabii her savaşta olduğu gibi. Çoluk çocuk ne varsa yok ediliyor. Bir müzeye vurmuşlar mesela nedense. Yanlışlıkla mı neyse artık... Böyle bir durum. Sürecek gibi gözüküyor fakat ilk üç dört günün şaşkınlığının geçtiği anlaşılıyor. Kelimeyle ifade edecek olursak, Rusya'nın ilerlemeye yani Rus ordularını Belarus ordusuyla beraber Ukrayna'yı ailenin içine tekrar katmak üzere harekatlarına son hızla devam ettiği anlaşılıyor.

ÖM: Ufak ekleme yapayım, Guardian'da yayınlandı; Putin'in bu şeyleri, Ukrayna'yı Nazilik'ten arındırma iddiasından ardında yatan antisemitizmi yani Yahudi düşmanlığını ortaya koyan çok ilginç bir analiz yapıyordu. Liderlik kültüdür faşizm ve burada Putin de Rusya Hristiyan milliyetçiliğinin lideridir diyor zaten.

CA: E çok yerinde bir teşhis. Zaten Zelenski ile ilgili ne zaman muhalif olanlar ağızlarını açsa adamcağıza sen Yahudisin, dansözsün diyorlar. Çok acayip.

ÖM: Rusların iki büyük önemli faşist düşünüründen bahsediliyor. Onların beslemesi diyor Putin için. Rus faşizmi, Dugin'in ve Prokhanov’un destekledikleri Avrupa faşizminin, özellikle de antisemit olan Yahudi düşmanı tutumunu, özgürsüzleşmeye giden yolu, Sovyet iktidarının bu sefer faşist olarak dönme ihtiyacı arzusundan kaynaklandığını söyleyen ilginç bir yazı vardı. Onu da ben, sen bunları söyleyince ekleyeyim istedim.

CA: Oradan devam edelim. Bunun da altyapısı tamamen Putin'in KGB geleneğinden gelen ve KGB'yi baştan aşağıya yeniden FSB olarak yaratarak bu dediğin yayılmacı altyapı olarak sistemi baştan yaratıyor aslında. Ve bu antisemitizm ve o eril dil bunun parçası. 1989 sonrasında çöken sistemin üzerine tamamen FSB, Rusya miti diyelim adına, ona dayandırılan yepyeni bir yapı var artık Rusya'da. Dolayısıyla Sovyetler Birliği ile yapılan karşılaştırmalar tamamen hatalı. Orada bir politbüro vardı hatırlarsın; bir merkez komitesi vardı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler vardı, değil mi? Bütün bunların aralarında bir denge ve bir çekişme vardı. Şimdi öyle bir şey yok. Şimdi bir tane adam var. Bir de FSB diye bir yapı var ve bu yapı her şeye hakim. Yani ülkenin baştan aşağı bütün faaliyetleri FSB'nin denetiminde cereyan ediyor.

ÖM: Evet zaten Alexander Dugin de Adolf Hitler gibi demişti kitabında. “Dünya Yahudiliği bütün her şeyden sorumludur ve zaten öyle fikirler yarattı ki dünya Yahudiliği,  sonunda bizim ülkemiz de bu hale geldi. Holocost’u da yaratanlar Yahudilerdir.” diye söylüyor.  Yani, Yahudilerin öldürülmesi de Yahudi komplosudur deniyor.

CA: FSB'ye dönecek olursak, bu sistemde sistemi yöneten,  büyük şirketlerin başındakiler, oligarkların çok büyük bir bölümü, bütün kanaat önderleri ve o devasa ülkenin  idaresinden sorumlu olanların %80’i FSB kökenli. Yani, MİT yönetiyor; Rusya MİT'i yönetiyor.

ÖÖ: Bu arada size minik bir haber vereyim, Birleşik Rusya Partisi'nin milletvekillerinden Vitaly Milonov, Rusya'da sokağa çıkan savaş karşıtları için demiş ki: “Bir avuç gay, lezbiyen ve aşağılık solcular.”

Ukrayna'nın Avrupa Birliği adaylığı

CA: Şimdi bu antisemitist palavraları Ukrayna'yla ilgili. Tabii tam manasıyla palavra değil, orada öyle bir parti var. Ukrayna'da, meydan hareketinde epey görünürdü hatta bunlar. Ama bunlar bir bahane haline geldi. Şimdi Avrupa'da, ülkelerinde neonazi partisi olmayan ülke neredeyse yok zaten. Dolayısıyla bu her yere mahsus bir şey. Sadece Ukrayna'ya değil. Kaldı ki Rusya'da da bayrağı veya flaması gamalı haç olan Neo Nazi bir parti var. Yüz bin tane de üyesi var. Var bunlar, yasak falan değil. Böyle bir tehlike var diye bunu satıyor ve bunu satın alan da var. Sadece Rusya'dan satın alan yok. Türkiye'de çok var mesela. Gelmişken hatırlatalım tabii. ama Ukrayna'da Neonaziler var diyenler var. Sanki 1945 sonrasında Avrupa'ya karşı bir savaş veriyoruz.

ÖÖ: Bu arada Bolsonaro da Putin'e tam destek veriyor, “faşizme karşı!”. 

CA: O gidici, o hakikaten gidici. Bir de yeri gelmişken hatırlatayım, Çavuşesku idama mahkum edilip kuşuna dizildiğinde bir tek Türkiye'de “Çavuşeskular ölmez” sloganıyla yürüyüş yapılmıştı. Hatırlatmış olayım.  Şimdi gelelim, son kalan birkaç dakikada  Avrupa Birliği meselesine çünkü bu çok konuşulur hale geldi biliyorsunuz. Dün başkanlık 2014 ve 2016’dan iki tane temel metin imzaladı. Avrupa Birliği'yle Kiev arasında. Onlar diğer aday ülkeler gibi aynı statüde değil. Ukrayna'nınki, yani bir ikinci sınıf statü diyelim, bunun birinci sınıf adaylık statüsüne geçmesi için bir dolu gelişme var. Başkanlık kararnamesi bunlardan bir tanesi. Diğeri Avrupa Komisyonu Başkanı’nın yaptığı açıklama, “Ukrayna’yı aramızda görmek istiyoruz” dedi. Tabii onu vereceği karar değil ama onun söylemesi önemli. Avrupa Parlamentosu'nda dün Zelenski konuşmasını yaptı ve ayakta alkışlandı. Bu da önemliydi. İşlenmekte olan suçları saydı. Sivilleri, çocukları öldürmek, en önemli savaş suçlarından birinin işlendiğini de hatırlatmış oldu. Uluslararası ceza mahkemesi zaten Rusya'ya karşı bir soruşturma başlatma kararı aldı.

Avrupa Birliği adaylığına dönecek olursak, üç Baltık ülkesi (AB üyesi) ve bunlara ilaveten Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovakya ve Slovenya metin yayınladılar diğer Avrupa Birliği üyelerine ve Ukrayna'ya hemen, acilen adaylık statüsü için. Herhalde mart ayı içinde ara zirve vardır. Oradan böyle bir karar çıkabilir. Yalnız tabii bütün bu gelişmeler Ankara'yı memnun etmemiş. “Bizi ne zaman alacaksınız?” diyor. “Biz de isteriz” diyor. Biz de isteriz yoksa Türkiye'ye de birilerinin saldırdığı zaman mı Türkiye'nin gündeme alınacağını söylüyor. “Biz müttefikiz. Türkiye'ye vermeniz gereken araç gereç, mühimmat... Bunları niye vermiyorsunuz?” diyor. Selden odun kapmaya çalışıyor ama tabii “NATO üyeleri sadece laf üretiyor” da diyor. Bu da ilginç. AB üyeleri de laf üretiyormuş. halbuki herhalde Avrupa Birliği'nin tarihinde bu kadar çok ve bu kadar somut ve bu kadar hızlı karar alınmadı.

Son olarak Montrö’ye değineyim. Montrö'yü açtık, kapattık, şu bu... Şimdi bu tamamen sembolik. Abartılacak bir şey değil. Rusya'nın Baltık filosundan birkaç ay bütün Avrupa'yı dolaşarak Karadeniz filosuna gemi göndermesi gibi bir şey söz konusu değil tabii. Öyle bir ihtiyacı yok çünkü. Orada devasa bir üs var. Nerede? Kırım'da. Dolayısıyla Tartus'tan gelecek olan gemiler geçmeyebilirmiş.  Öyle bir ihtiyaç yok. Rusya kapatma, açılma meselesinde Montrö ile bağlantılı olarak bir şey demedi.  Bu arada tabii Rusya uçaklarına hala açık olan tek hava sahası elhamdülillah Türkiye'deki hava sahası diyerek noktalayalım efendim.

Görüşmek üzere.

(Program deşifresini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu’ya teşekkür ederiz.)