"'İnsanım çünkü!’"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru’da Cengiz Aktar’ın gündeminde, Michelle Obama’nın aday olacağı haberleri, Time dergisinin ‘İsrail’e Halkların Bakışı’ araştırması, Almanya'daki antifaşist yürüyüşler ve Güney Afrika’dan sonra Uluslararası Adalet Divanı’na soykırım davası açan diğer ülkeler var.

""
Nereye Doğru: 24 Ocak 2024
 

Nereye Doğru: 24 Ocak 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Cengiz Aktar, Nereye Doğru’ya bir Yunan gazetesinde ABD başkanlık seçimlerinde Michelle Obama’nın aday olacağı ile ilgili bir dedikodu haberi çıktığını söyleyerek başladı. Aktar, “Zaten adı geçiyordu ama zaman kolluyorlardı sanırım. Resmi değil ama ABD seçim ortamının bulunduğu feci durum göz önüne alındığında hiç de şaşırtıcı değil, olabilir çünkü jet hızıyla duvara doğru gidiyorlar. Takipteyiz. Michelle Obama, hukukçu ve önemli bir şahsiyet. Aynı zamanda Chicago kızı yani sokaklardan gelen birisi ve siyahi. Bakalım ne olacak?” diyerek Filistin soykırımı sonrasında dünyadaki halklar arasında İsrail’e verilen tepkilerle ilgili gündemine geçti.



Cengiz Aktar, “Time dergisinin yayınladığı bir araştırma var; İsrail’e Halkların Bakışı. Ama bu, Hükümetlerin bakışı değil. Ayrıntılara girmeden bir hususun altını çizmek istiyorum; İsrail - Filistin savaşına karşı gelen, yürüyüşe katılan insanlara, ‘Niye sokakta yürüyorsun?’ diye soruyorlar. Cevap ise, ‘İnsanım çünkü!’ oluyor. İlk defa böyle bir şey görülüyor. Pek çok kişi, ‘Filistin taraftarı, Müslüman veya Arap değilim ama insanım, onun için yürüyorum,’ diyor. Bu ifadeyi kullanan çok insan var artık. Fransa’da Selanikli Yahudi filozof, sosyolog Edgar Morin’in başını çektiği bilim insanları, insanlığa ortak bir çağrı yayınladı. Bu insanlık vurgusu, bu meseleye yapıştı, buna da şükür diyoruz. Diğer taraftan Gazze’de katliam son hızla devam ediyor,” diye belirtti. Ömer Madra, Washington Post gibi gazetelerde Gazze katliamı için tarihte görülmemiş, kıyamet boyutunda bir açlık ve kıtlık örneği diye bahsedildiğini belirtirken, Aktar ise Birleşmiş Milletler’in (BM) ilk defa devletlerin o katı söyleminin dışında bir tavır aldığını ve bu tavrın çok faydası olduğunu; BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths’in, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini’nin ve Dünya Gıda Programı’nın (WFP) başında bulunan diplomatlar olmak üzere hepsinin her gün bu meseledeki insani boyutu vurguladığına değindi. Aktar, “Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Hep çekinirler ve alttan alırlardı, bu kadar açık konuşmazlardı. Bu tabii oradaki felaketin boyutunu da anlatıyor, artık susmak mümkün değil. Önceki programlardan birinde Uluslararası Kızılhaç Örgütü yetkilisi Mirjana Spoljaric Egger’ın Gazze’ye gittiğini söyleyerek oradan yaptığı açıklamayı vermiştik. Uluslararası Kızılhaç Örgütü, sessiz ve derinden çalışan bir kuruluştur, hiçbir zaman basının önüne çıkıp açıklamada bulunmaz. İlk defa Gazze’de olup bitenin kabul edilemez olduğunu söylemek zorunda kaldı. Fevkalade önemli, istisnai bir durum.



“Morning Consult şirketinin bütün dünyada yaptığı ve
Time dergisinin yayınladığı araştırmaya dönelim. Araştırmanın ismi ‘İsrail’e Halkların Bakışı.’ Pek çok ülke Holokost nedeniyle İsrail’e sempatik bakardı. İsrail algısının dünya üzerinde %18,5 oranında düştüğünü gösteriyor bu araştırma. Araştırmaya dahil edilen 43 ülkenin 42’sinde bir düşüş var. Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Latin Amerika’nın diğer ülkelerinde eskiden olumlu görülen İsrail algısı olumsuza dönüşmüş vaziyette. Zaten olumsuz olup, daha da diplere giden ülkeler de var; Japonya, Güney Kore ve Britanya’da çok ciddi düşüşler var. Bunlar halklarla ilgili, bunu insanlara sormuşlar. Güney Kore’de %-5,5 olan çok düşük olumsuz oran, %-47.8’e gerilemiş. Britanya’da %-17 den, %-29.8’e gerilemiş. Her ne kadar aynı şey olmasa da Yahudilik ve İsrail açısından kolay kolay altından kalkılabilecek bir şey değil,” diye belirten Cengiz Aktar’a Ömer Madra, Democracy Now! programında bu konuda her gün çok sayıda yayın yapıldığını, özellikle ABD başta olmak üzere Yahudilerin harekete geçerek Israelismdiye bir film yaptıklarını ve bu filmle çok büyük turnelere katılarak ‘ABD ve Batı halkında yükselen Yahudilikle, İsrail aynı şey değildir. Holokost’u antisemitizm ile karıştırmamak lazım’ diyen oyuncu ve yönetmenler olduğunu söyledi. Cengiz Aktar, “Medya da çok güçlü bir unsur. Burada vurgulanan ‘İsrail başka, Yahudilik başka’ ayrımının dışında, ‘Antisemitizm ile Anti Siyonizm de aynı şey değildir’ diyenler var. İsrail, Siyonizm’den doğan bir ülke ve sorun Siyonizm’de. Sadece sol tabir edeceğimiz Yahudi dünyasına mahsus bir tepki de değil. Pek çok dindar Musevi de aynı şeyi söylüyor; ‘İsrail devleti Musevilik açısından bir felakettir.’ İnsanlar ne zaman sokağa çıkıp bir şey söylemeye kalksa polisten dayak yiyorlar. Bu vurgu önemli,” diye aktardı.



Time dergisininçalışmasından söz edersek, sadece darbe alan İsrail değil; İsrail’in bir numaralı destekçisi, soykırımı tarihe geçirmiş Joe Biden’ın yönetimindeki ABD için de özellikle Arap ülkelerindeki bakışta feci bir düşüş var. Mısır, normalde ABD’ye yakındır, ama%41 algıdan %-15’e düşmüş. Suudi Arabistan, ABD’nin petrol istasyonu gibi ama orada da %12,5’dan %-10’a düşüyor. Bu algı kağıt üstünde kalan bir şey değil; hükümetlerin, o ülkeleri yöneten siyasetçilerin bu algıları dikkate alması gerekiyor. Suudi Arabistan, her gün iki devletli çözüme ve Filistin’in bayrağıyla dünya ulus devletleri arasında yer almasının zamanı geldiğini söylüyor. Bunu Çin de destekliyor. Böyle bir baskı var ama buna mukabil İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ‘Söz konusu değil’ dedi. Dışişleri toplantısında Filistinlileri yapay bir adaya göndermeyi düşündüklerini de söylediler. Şu sırada İsrail’i yöneten İsrail hükümeti, 1948’den bu yana gelmiş geçmiş en feci hükümet,” diye bu konuda görüşlerini belirten Cengiz Aktar, Almanya’daki kamuoyu tepkilerinin, Almanya’daki anti-faşist yürüyüşlerin dikkatini çektiğini dile getirdi.



“Almanya’nın önemli kentlerinde geçen hafta sonu Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD)2024 toplantısında, ‘Tüm yabancıları geri gönderiyoruz’ demesi üzerine muazzam yürüyüşler oldu. Ama şu sırada devam eden eden soykırıma karşı Almanlar bir kelime dahi etmiyor,” diyen Cengiz Aktar, sözlerine şöyle devam etti, “Alman halkı, her şeye rağmen bugün Almanya, Avrupa ve Batı ülkelerindeki anti-faşist duruşun Gazze’de olup bitene karşı duruştan farklı bir şey olduğunu görmek istemiyor. Bu çok vahimdir. İslamofobi, Arap karşıtlığı, İsrail hükümetinin yaptıklarını görmezden gelip ‘anti-faşistim’ diye sokağa çıkmak maalesef yetersiz.”



Gündemi halklardan, ülkelere ve yöneticilere çevireceğini belirten Cengiz Aktar, “Şimdi orada da bir dolu gelişme var. Güney Afrika’nın girişimi pek çok başka Güney ülkesini de yüreklendirdi. Endonezya, 1948’den bu yana İsrail devletinin yaptıklarına karşı Uluslararası Adalet Divanı’na başka bir dava açtı. Meksika ile Şili, şu sırada devam eden katliamın sonuçlarıyla ilgili dava açtılar. Ayrıca Avrupa’dan da sesler çıkmaya başladı. Slovenya’nın ardından dün Belçika, Güney Afrika’nın girişimini desteklediklerini, Uluslararası Adalet Divanı’nın alacağı herhangi bir İsrail karşıtı kararın arkasında olacaklarını belirtti. Bunlar çok cesur girişimler. Aynı şekilde İspanya, İrlanda Hükümeti de tavır alacaktır, tutum belirleyecektir diye düşünüyorum ama geriye kalan büyük hükümetler; Almanya, Fransa, Britanya ve İskandinav ülkelerinden hala ses yok,” dedi ve, “‘Antisemitizm kötüdür’ diyorlar sadece ve orada cereyan eden ‘İslamofobi, Arap karşıtlığıiyi midir?’ sorusuna cevap veremiyorlar,” açıklamasında bulundu. Ömer Madra, ABD Hizmetliler Uluslararası Sendikası’nın, ‘Derhal Gazze’de ateşkes yapılmalı’ talebinde bulunduğunu ve bu talepleri sürdüreceklerini de ilave etti. Cengiz Aktar, “Michelle Obama’yı takip etmek lazım. Gazze’deki katliamı da takip etmeye çalışıyoruz. Bakalım, Şubat nereye doğru ilerleyecek?” diyerek gündemini tamamladı.