Cengiz Aktar’la ‘cephe cephe’ gelişmeler

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Cengiz Aktar, Nereye Doğru köşesinde ‘cephelerden’ haberler vermeye devam etti.

Nereye Doğru: 4 Kasım 2020
 

Nereye Doğru: 4 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Aktar, Ege-Akdeniz cephesinde Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Yunanistan’a hitaben 60 savaş gemimiz müdahale etmek üzere hazır bekliyor dediğini, bunun önemli bir gelişme olduğunu ve ilk defa bu kadar açık bir beyanda bulunduğunu söyledi. Aktar, Türkiye’nin iki tane Navtex yayınladığını, birincisinin Oruç Reis gemisi ile Rodos’un güneyinde, diğerinin Kıbrıs’ın Güneybatısında fosil yakıt aramak amaçlı olduğunu, bunların Kıbrıs Adası’na ve Rodos Adası’na yok hükmünde muamelesi yapan Navtexler olduğunu açıkladı. Aktar, “Türkiye, o sular bizim sularımız demeye getiriyor. Dolayısıyla gerginlik had safhada” ifadesini kullandı.

Dağlık Karabağ cephesinde ise çok sayıda insanın öldüğünü söyleyen Aktar, her iki tarafın kayıplarının artık binlerle sayıldığını, Ermenistan’ın kayıplarını açıkladığını ancak Azerbaycan’ın açıklamadığını söyledi. Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün kayıpların değiş-tokuşları için devrede olduğunu, Dağlık Karabağ’ın Başkenti Hankendi-Stepanakert’te büyük yıkımların yaşandığını, Karabağ’ın 150 bin olan nüfusunun neredeyse 100 bininin yerinden olduğunu belirtti.

Çok tatsız haberler geldiğini de söyleyen Aktar, “Fosfor bombası kullanılıyor. Uluslararası basında ağırlıklı olarak Azeri tarafının kullandığı yönünde haberler var. Karşılıklı kullanılan ‘Misket Bombası’ da var. Human Rights Watch ve Amnesty International’ın Ermenistan’ın kullandığına dair iddiaları var” dedi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in asker esirlerin infazı ile ilgili kanıtlar olduğunu ve bunun çok vahim bir gelişme olduğu açıklamasına değinen Aktar, “bu İŞİD/DAEŞ muamelesi” dedi. Azerbaycan tarafında Suriyeli cihatçıların olduğunu, TSK askerlerinin danışman konumunda olduğunu da belirtirken, “Bachelet’nin söylediği ikinci önemli noktanın sivil yerleşimlerin bombalanmasıdır” diye konuştu.

Cengiz Aktar, “Yabancı paralı askerler–cihatçılar meselesi ayyuka çıktı” derken, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un 2000’e yakın cihatçının sevk edildiği açıklamasına da değindi ve sonuçta “İplikler pazarda özellikle Azerbaycan tarafının” dedi.

Irak Cephesinde, ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi James Jeffrey’nin durup dururken “Türkiye’nin, Suriye Demokratik Güçleri konusundaki endişelerini anlıyoruz” dediğini ve bunun Irak ve Suriye açısından hayırlı olmayabileceğini söyledi. “Kuzeydoğu Suriye Yönetimi kontrolünde olan Kobani’ye haftalardır bir müdahaleden bahsediliyordu bununla bağlantılı olabilir, olmaya da bilir belli değil” diyerek devam eden Aktar, KDP (Barzani Güçleri) ile PKK arasında Kürtlerin “Brakuji-kardeş kavgası’ dediklerine gidiliyor” ifadesini kullandı.

Aktar, Libya cephesinde istişareler ve müzakerelerin son hızıyla üç koldan ilerlediğini, Mısır’da askeri konuların görüşüldüğünü ve Fas’ta anayasal-yasal konuları görüştüklerini belirtti. “Başbakan Sarraj istifa etmekten vazgeçirildi. Anlaşılan Almanlar 40 yılın başında kedi olalı bir fare tutup bir işe yaradılar. Sarraj‘la görüştüler ve kalmasını istediler. Bu önemli çünkü Sarraj tamamen ABD’lilerle birlikte hareket ediyordu. Türkiye’nin Ankara’nın adamı olmaktan çıkmıştı. Burada başka bir dinamik gelişiyor. Sarraj savaşmaya meraklı değil, istişare ve müzakere tarafında yer almış durumda” dedi.

Müzakere ve istişarelerin BM Güvenlik Konseyi tarafından sitayişle karşılandığını söyleyen Aktar, önümüzdeki günlerde Güvenlik Konseyi’nde bir karar varılacağını ve Trablus Hükümeti’nin BM nezdindeki tanınmışlığının De facto olarak ortadan kalkacağını yani her iki tarafın da meşruiyet kazanacağı bir metnin çıkacağını sözlerine ekledi.

Cengiz Aktar, “Orada hala Ankara adına konuşan iki kişi var. Biri, Savunma Bakanı diğeri de Devlet Konseyi Başkanı. Anladığım kadarıyla onları pek dinleyen yok" dedi.

Aktar, ABD seçimleri konusunda da “Biden mi Trump mı?” sorusuna ve Türkiye’nin dış politikası açısından ne anlama geldiğine baktığında büyük bir değişiklik beklemediğini belirtti. Aktar, Ege ve Akdeniz meselesinde, Yunanistan ve Kıbrıs ile olan ilişkilerde ABD’nin Türkiye’nin tarafında olmadığının altını çizerken Pompeo’nun Lefkoşe’ye ve Atina’ya gittiğini ama Ankara’ya gelmediğini söyledi. ABD’nin Girit Adası’ndaki askeri üssünde ve Alexandroupoli- Dedeağaç’ta Yunanistan ile birlikte çok ciddi askeri faaliyet içinde olduğunu ve Nato üssünün bulunduğu Suda’ya  kalıcı bir helikopter gemisi yerleştirildiğini belirtti.

Aktar, “Trump seçilirse Türkiye’nin Ege ve Akdenizde’ki bizim fosil yakıt arama maceralarımıza göz yumar, istediğimizi yaparız demek mümkün gözükmüyor. Trump  tekrar seçilirse, son dönemi olacağı için çok daha farklı politikalar izlemek zorunda kalacaktır. İlk dönemle ikinci dönem arasında fark vardır. ABD Dağlık Karabağ’a kerhen nezaret ediyor. AGİT dahilinde Karabağ meselesine çözüm aramak üzere kurulmuş MİNSK Grubu’nun Rusya ve Fransa ile Eş Başkanı olan  ABD hiç oralı değil. ABD işi tamamen Fransa ve daha ağırlıklı olarak Rusya’ya ihale etmiş durumda” diye konuştu.

Libya Cephesinde işleri zaten tamamen ABD’nin yürüttüğünü söyleyen Aktar, işin başında diplomat ‘Williams’in olduğunu ve kendisinin Ghassan Salame‘nin yardımcılığını yapmış olduğunu belirtti

Suriye’de ise Trump yönetiminin Suriye Demokratik Güçleri’ne ve özellikle Kürtlere çok büyük kazık attığını söyleyen Cengiz Aktar, ancak ABD’nin tamamen çekilmediğini, halen dolaylı koruma halinin olduğunu belirtti.

 

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Aygen Kalkavan’a teşekkür ederiz.)