Halihazırdaki emisyon azaltım planları iklim krizine çare olmuyor!

-
Aa
+
a
a
a

İklim Haber’den Barış Doğru ve Bulut Bagatır’ın hazırlayıp sunduğu İklim Habercileri'nin altıncı programında BM Çevre Programı'nın "Emisyon Açığı Raporu" ve iklim kriziyle ilgili son gelişmeler ele alındı.

Halihazırdaki emisyon azaltım planları iklim krizine çare olmuyor!
 

Halihazırdaki emisyon azaltım planları iklim krizine çare olmuyor!

podcast servisi: iTunes / RSS

Birpınar: “Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede AB standartlarına ulaşması için 80 milyar Euroya ihtiyacı var”

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Türkiye’nin çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda AB standartlarına gelmesi için kişi başına en az 1000 Euro harcaması gerektiğini ve bunun da 80 milyar Euro civarında bir para anlamına geldiğini söyledi. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olduğunu anımsatan Birpınar, “karbon nötr” hedefini de Türkiye Cumhuriyeti’nin 130. yılını simgeleyen 2053 olarak belirlediğini ve bu hedefe de ulaşacağına inandığını ifade etti. 

COP26 öncesi, her sene olduğu gibi, iklim krizinin gidişatını ortaya koyan önemli raporlar yayımlandı. Bu raporlardan biri Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. WMO’nun yıllık Sera gazı Bülteni’ne göre atmosferdeki karbondioksit seviyesi milyonda 2020’de 413,2 partiküle ulaştı ve sanayi devrimi öncesi düzeyin %149 fazlası oldu. Bu, sera gazı seviyeleri pandemi kaynaklı karantinalara rağmen yeni rekor kırdığı anlamına geliyor ve dünyadaki sıcaklık artışlarını kontrol altına almak açısından kötü bir haber. 

Dünya mevcut planlarla 2.7 derecelik sıcaklık artışına doğru ilerliyor

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın Emisyon Açığı Raporu ise sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik mevcut taahhütlerin, gezegeni bu yüzyılda ortalama 2.7 derece sıcaklık artışı yoluna soktuğu belirtildi ve iklim görüşmeleri öncesinde sert bir uyarıda bulunuldu. Isınmayı iki derece ile sınırlamak için %30; 1.5 derece ile sınırlamak için ise %55’lik bir azaltım gerekiyor. Rapor, net sıfıra yönelik mevcut taahhütlerin, yüzyılın sonuna kadar ısınmayı yaklaşık 2,2 derece ile sınırlayabileceğini; ancak şimdiye kadar 2030 taahhütlerinin, büyük yayıcıları net bir yola sokmadığını söyledi. Bir grup olarak, küresel emisyonların %80’ini temsil eden G20 ülkeleri, orijinal veya yeni 2030 taahhütlerini gerçekleştirme yolunda değil.

The Lancet’in iklim değişikliği ve halk sağlığı arasındaki ilişki hakkında kritik güncellemeler sunan raporu 2021 Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayımı da sağlığı ve iklimi tehdit eden ve giderek artan riskleri özetliyor ve bu risklerin, özellikle gıda ve su güvensizliğine, sıcak hava dalgalarına ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasına maruz kalan topluluklarda, birçok kişinin halihazırda karşı karşıya olduğu sağlık tehditlerini daha da kötüleştirdiğini söylüyor. Çalışmaya göre iklim değişikliği ve arkasındaki etkenler, bulaşıcı hastalıklar için ideal koşullar yaratarak dang humması, chikungunya, Zika, sıtma ve kolera gibi hastalıkları kontrol etmek için onlarca yıldır gösterilen çabaları boşa çıkarma riski taşıyor. Sağlık sistemleri ise, mevcut ve gelecekte ortaya çıkabilecek iklim kaynaklı sağlık krizlerine karşı yeterince hazır değil. 2021 yılında 91 ülkenin sadece 45’i (%49) iklim değişikliği ve sağlık alanında bir boşluk analizi ve uyum değerlendirmesi yaptığını bildirdi.

Yenilenebilir enerjide istihdam 12 milyona ulaştı

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan rapora göre dünyada yenilenebilir enerji sektörü sayesinde sağlanan istihdam geçen yıl bir önceki yıla göre 500 bin artarak 12 milyona yükseldi. Yenilenebilir Enerji ve İstihdam Yıllık Değerlendirme Raporu, küresel yenilenebilir enerji sektöründe istihdamın 2012’den bu yana sürekli olarak büyüme gösterdiğini ortaya koydu. Çin, yenilenebilir enerjide 4,7 milyon istihdamla ilk sırada yer alırken, Brezilya‘da 1,2 milyon, ABD’de 838 bin, Hindistan‘da 726 bin kişi sektörde iş sahibi oldu. Avrupa Birliği‘nde ise 1,3 milyon kişiye iş sağlandı. Dünya genelinde 2020 sonu itibarıyla yenilenebilir enerjide 4 milyon kişi güneş sektöründe iş buldu. Onu, 1 milyon 250 bin kişiyle rüzgar enerjisi, 2,4 milyon kişiyle biyoyakıt sektörü izledi. Rapora göre, geçen yıl küresel yenilenebilir enerji istihdamının yüzde 32’si kadınlardan oluştu. 2050’ye kadar 43 milyon kişinin yenilenebilir enerji sektöründe istihdam edileceği tahmin ediliyor.

Gelişmiş ülkelerin yılda 100 milyar Dolarlık iklim fonu taahhüdü 2023’e kaldı

COP26’ya bir darbe de iklim finansmanı konusunda geldi. Zengin ülkeler 2009’da 2020’den itibaren beş yıl boyunca yılda iklim finansmanı planı kapsamında 100 milyar dolar dağıtma sözü vermişlerdi. Ancak bunun nasıl yapılacağına dair Kanada ve Almanya tarafından Birleşmiş Milletler COP26 zirvesi öncesinde hazırlanan bir plan, yıllık hedefin 2023’e kadar karşılanamayacağını ortaya koyuyor. İklim finansmanı, devletlerden iklim değişikliğini sınırlamaları için daha iddialı taahhütler almayı hedefleyen zirve için çok önemli bir konu. Kanada ve Almanya, 2022’de önemli ilerleme kaydedilmesini beklediklerini ve 2023’te 100 milyar dolarlık yıllık hedefe ulaşılacağından emin olduklarını söyledi.

Suudi Arabistan ve Avustralya karbon nötr olma tarihlerini açıkladı

Suudi Arabistan’ın, döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımı benimseyerek, 2060 yılına kadar sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedeflerinin olduğunu ifade eden Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, Suudi Arabistan’ın Küresel Okyanus İttifakı, Okyanus ve Plajlarda Plastik Atıkları Temizleme İttifakı ve İklim Eylemi için Spor Anlaşması’na katılma niyetinin olduğunu söyledi. Metan emisyonlarını 2030 yılına kadar %30 oranında azaltmak için küresel bir çabaya katılacağını da ekleyen Prens, “Enerji sektöründe, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yılda 278 milyon ton azaltacak ve böylece açıklanan hedefi gönüllü olarak iki katından fazlasına çıkaracak girişimler başlatmaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.

En fazla fosil yakıt ihraç eden ülkelerden olan ve çevre kirliliğine yol açtığı gerekçesiyle eleştirilen Avustralya, “net sıfır” karbon emisyonu hedefine 2050’de ulaşmayı planladığını açıkladı. Ancak Başbakan Scott Morrison, ülkesinin karbon emisyonunu azaltma planının fosil yakıt sektörüne son vereceği anlamına gelmediğini söyledi. Morrison, 2050 hedefine “vergi yoluyla değil, teknolojiyle” ulaşılacağını da belirtti. 

Boris Johnson: “COP26’da ihtiyacımız olan ilerlemeyi sağlayamayabiliriz”

İngiltere’nin COP26’da iklim krizini engellemek için güçlü anlaşmalara aracılık edip etmeyeceğinin meçhul olduğunu kabul eden Boris Johnson “Bu zirve çok ama çok zor olacak ve yanlış gidebileceği için çok endişeliyim. İhtiyacımız olan anlaşmaları alamayabiliriz. İhtiyacımız olan ilerlemeyi elde edip edemeyeceğimiz çok açık değil” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve diğer önde gelen küresel liderler, ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Başkanı Xi Jinping’i ortak bir zemin aramak adına BM COP26 iklim görüşmelerinden önce bir araya gelmeye çağırdı. Eski devlet insanları ve önde gelen topluluk ve iş liderlerinden oluşan Elders grubu adına konuşan Ban, “ABD ve Çin liderlerini ortak çıkarlarını görmeye ve birlikte çalışmanın bir yolunu bulmaya çağırıyoruz. Söz verdiklerini yerine getirmek için Çin ve ABD’den iddialı bir 2030 karbon emisyon azaltım hedefine ihtiyacımız var” dedi.

Fransa‘dan Christophe Bonneuil (CNRS’de araştırma direktörü), Pierre-Louis Choquet (Sciences-Po Paris) ve Stanford Üniversitesi tarih alanında doktora adayı Dr. Benjamin Franta tarafından Global Environmental Change dergisinde kaleme alınan makalede, Fransa’nın petrol ve doğalgaz devi Total Energies‘in, ürünlerinin neden olduğu iklim değişikliği risklerini 1971 gibi erken bir tarihte bildiği kaydedildi. Bu konuda kamuoyu önünde sessiz kalan şirketin 1980’lerin sonunda küresel ısınmanın bilimsel temeli hakkında şüpheleri körüklerken, 1990’ların sonlarında da bilimi alenen kabul etmesine rağmen politikaları geciktirdiği ve fosil yakıt kontrolünü engelleyen politikaları teşvik ettiği belirtildi.