COP26 kömürü tarihe gömebilecek mi?

-
Aa
+
a
a
a

İklim Haber’den Barış Doğru ve Bulut Bagatır’ın hazırlayıp sunduğu “İklim Habercileri”nin sekizinci programında Glasgow'da devam eden COP26’nın ikinci haftasında yaşanan gelişmeleri ele aldı.

COP26 kömürü tarihe gömebilecek mi?
 

COP26 kömürü tarihe gömebilecek mi?

podcast servisi: iTunes / RSS

“AB’nin karbon vergisi, Türkiye’nin Paris’i onaylamasında önemli bir etken oldu”

Bir yıl ertelenen ve 31 Ekim’de başlayan iklim zirvesi (COP26) eğer bir uzatmazsa olmazsa ve hafta sonu da devam etmezse 12 Kasım’da son bulacak. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamasının yankılarını paylaşmıştık. Bu hafta da Türkiye tarafından anlaşmaya dair yeni bir açıklama geldi. Türkiye’nin iklim elçisi ve Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Birpınar, Türkiye’nin ihracatının %48’inin Avrupa’ya gittiği için AB’nin Sınırda Karbon Mekanizması (CBAM) olarak adlandırılan mekanizmasının Türkiye için çok büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi ve Paris Anlaşması’nı onaylamasında mekanizmanın itici bir etken olduğunu belirtti.

COP26’nın üst düzey oturumda konuşan Murat Kurum ise “İklim değişikliğine yönelik politika, hedef ve düzenlemelerin yer aldığı İklim Kanunu’nu hazırlıyoruz” derken Ulusal Katkı Beyanı’nı güncelleyeceklerini ve Emisyon Ticaret Sistemi altyapısını oluşturduklarını ifade etti. Bakan Kurum, iklim değişikliğinin sadece bir çevre meselesi değil, tüm ülkeleri derinden etkileyen bir kalkınma, bir güvenlik meselesi olduğuna işaret ederek, “Bizlere düşen görev, bu tehdit karşısında hakkaniyete dayalı, adil bir yük paylaşımıyla tedbirlerimizi almak, yükümlülüklerimizi süratle yerine getirmektir” dedi.

COP26 gündemi yoğun bir şekilde devam ederken İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu kentin iklim eylem planını açıkladı. Stratejik amaçlarının İBB’nin tüm plan ve çalışmalarının iklim eylemi perspektifi önceliğinde gerçekleştirilmesi, iklim adaletinin sağlanması olduğunu ifade eden İmamoğlu, “Bu kapsamda 2050 yılında karbon nötr hedefine  ulaşabilmek için azaltım yüzdelerini, 2030 yılına kadar %52 mutlak azaltım, 2040 yılına kadar %89 mutlak azaltım, 2050 yılına kadar ise %100 mutlak azaltım olarak belirledik” dedi. 

COP26’nın taslak anlaşması ülkeleri iklim hedeflerini güçlendirmeye çağırıyor

BM iklim değişikliği zirvesine ev sahipliği yapan Birleşik Krallık, müzakere edilecek ve ülkeleri 2022’nin sonuna kadar ulusal iklim planlarını güçlendirmeye çağıran bir siyasi karar taslağı yayımladı. “COP kapsamı kararının” ilk taslağı, ülkelerden “2022’nin sonuna kadar Paris Anlaşması sıcaklık hedefine uyum sağlamak için gerekli olduğu şekilde, Ulusal Katkı Beyan’larında 2030 hedeflerini yeniden gözden geçirmelerini ve güçlendirmelerini” istiyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, COP Başkanlığının iklim değişikliğiyle mücadelede verilen taahhütlerin uygulanmasını izlemek üzere IEA’yı 2023’e kadar görevlendirdiğini söyledi. Birol ayrıca 2023’teki iklim zirvesinde taahhütlerini yerine getirmeyen ülkeleri uyarma konusunda bir yaptırım olacağını bildirdi.

Ülkeler tek tek kömürden çıkıyor, Türkiye vazgeçmiyor

20’den fazla ülke ve finans kuruluşu, denizaşırı fosil yakıt geliştirme için tüm finansmanı durdurma ve gelecek yıldan itibaren harcamaları yeşil enerjiye yönlendirme kararı aldı. Hareket, temiz yakıtlara geçiş için önemli bir desteği işaret ediyor. ABD, İngiltere, Danimarka ve finansman alacak olan Kosta Rika gibi gelişmekte olan ülkeler bu anlaşmanın içerisinde yer alıyor. Avrupa Yatırım Bankası, ilgili finansal kuruluşlar arasında yer alıyor. Fonlarını fosil yakıtlardan düşük karbonlu kaynaklara yönlendirmek, temiz enerji için dünya çapında yılda tahmini 8 milyar dolar üretecek.

COP26’ya başkanlık eden Birleşik Krallık tarafından yapılan açıklamada, Birleşik Krallık’tan ve uluslararası ortaklarından gelen bir destek paketi sayesinde, 46 ülkeyi temsil eden bir koalisyonun hem kömürlü termik santralların aşamalı olarak durdurulması hem de yeni kömür santrallarına verilen desteğin sona erdirilmesi konusunda anlaştığı belirtildi. Söz konusu ülkeler arasında en büyük 10 kömür ülkesinin üçünün (Kore, Endonezya ve Vietnam) yanı sıra Almanya, Kanada, Polonya ve Şili gibi ülkeler bulunuyor ancak Türkiye; Çin, Hindistan, Avustralya, Rusya ve ABD ile beraber listede yer almıyor.

Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı’na (PPCA) katılan yeni 28 yeni üye ile ittifaka üye olan ülke, şehir, bölge ve şirket sayısının 164’e çıktığı duyuruldu. Yeni üyelerden olan ve Avrupa’nın en büyük üçüncü kömür filosuna sahip Ukrayna 2035 itibarıyla kömürden tamamen çıkacağını açıkladı.  

Türkiye COP26’nın kömür gündemine seyirci kaldı

15 STK ortak bir açıklama yayınlayarak, COP26’nın ana gündeminin kömürden çıkış olmasına rağmen, Türkiye’nin bu konuda bir adım atmamasını eleştirdi. Bir başka çağrı ise finans kuruluşlarına yapıldı. Türkiye’deki yatırımcı fonlarına gönderilen mektupta, fosil yakıtlara ilişkin her türlü desteğin sonlandırılması talep edildi.

Türkiye iklim politikalarında sınıfta kaldı

60 ülkenin iklim karnesini açıklayan yeni bir çalışmanın iklim endeksinde Türkiye 60 ülke arasında 42’nci sıraya yerleşirken, yenilenebilir enerjilerde “yüksek”, emisyonlarda “düşük”, enerji tüketimi ve iklim politikalarında ise “çok düşük” not aldı. Ülkeler “çok yüksek” ve “çok zayıf” arasındaki 5 puandan birini alarak değerlendiriliyor. Endekste hiçbir ülkeye genel olarak “çok yüksek” notu verilmedi çünkü “hiçbir ülke tehlikeli iklim değişikliğini önlemek için yeterince çaba göstermiyor”. Dünyada sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine ulaşmak için gerekli çabayı gösteren hiçbir ülke bulunmadığı için 60 ülkenin bulunduğu listenin ilk üç sırası da boş bırakıldı.

En zengin %1’in “lüks karbon tüketimi” 1.5 derece hedefini tehdit ediyor

Bilim insanları hükümetleri özel jetlerin, mega yatların ve uzay yolculuklarının “lüks karbon tüketimini kısıtlamaya” çağırırken Paris iklim hedeflerine uygun olarak, dünyadaki her insanın karbondioksit emisyonlarını 2030 yılına kadar ortalama 2,3 tona düşürmesi gerekiyor, bu da bugünkü ortalamanın yaklaşık yarısı kadar. Ancak yeni bir araştırmaya göre, Almanya’dan daha küçük bir nüfus olan en zengin %1, mevcut tüketim devam ederse yılda kişi başına 70 ton karbondioksit salma yolunda ilerliyor. Toplamda, 1990’daki emisyonların %13’ünden 2030’a kadar emisyonların %16’sını oluşturacaklar. En yoksul %50 ise yılda ortalama bir ton karbondioksit salacak.

Son iklim taahhütleri dünyayı 2,4 derecelik sıcaklık artışına sürüklüyor

Climate Action Tracker (CAT) tarafından yapılan bir yeni bir analizde, COP26’da verilen taahhütlere karşın, dünyanın küresel sıcaklık artışını kısıtlama hedefine yaklaşamadığı kaydedildi. Analizde, dünyanın küresel sıcaklıklarda hedeflenen 1,5 derecelik artışın çok ötesinde, 2,4 derecelik artışa doğru gittiği hesaplandı. CAT’e göre COP26’da büyük bir “güvenilirlik, faaliyet ve taahhüt açığı” bulunuyor. Glasgow’daki zirve, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmakta hayati önemde görülüyor. Ancak bu tahmin, ormansızlaşmanın durdurulması da dahil büyük duyuruların yapıldığı zirvede geçen hafta ortaya çıkan iyimserlikle çelişiyor.

İki derecelik sıcaklık artışında 1 milyar insan aşırı sıcaklardan etkilenecek

İngiltere Meteoroloji Kurumu’nun (Met Office) değerlendirmesine göre, sıcaklıktaki 2 derecelik bir artış, bir milyar insanı risk altına alacak. Kurumdan yapılan açıklamada, bu riskin can kayıplarını da içerebileceği vurgulandı. MET Office’te yayımlanan haritada, söz konusu senaryoda Afrika kıtasının merkezi, Güney Amerika, Avustralya’nın kuzeyi ve Tayland, Vietnam, Malezya gibi ülkelerin de risk altına gireceği öngörülüyor. Öte yandan araştırmada, 4 santigratlık bir artışın, dünya nüfusunun yarısını risk altına aldığı belirtildi.

Küresel karbon emisyonları pandemi öncesi seviyesine yükseldi

Fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonları, 2020 yılında COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamalar nedeniyle %5,4 geriledi. Ancak Küresel Karbon Projesi tarafından yayımlanan yeni rapor, emisyonların bu yıl sonuna kadar %4,9 artış göstererek (%4,1 ilâ %5,7) 36,4 milyar tona ulaşacağını öngörüyor. 2021 yılında kömür ve doğalgaz tüketiminin, 2020’de gerçekleşen düşüş miktarından daha fazla artış göstermesi, petrol tüketiminin ise 2019 seviyesinin altında kalması bekleniyor. Dünyanın en yüksek emisyonlarına sahip ülkelerinden ABD ve AB’nin 2021 yılında atmosfere saldığı emisyonların, küresel salgın öncesindeki düşüş eğilimine dönerken, Hindistan’ın karbon emisyonlarında artış görülüyor. Çin’in COVID-19 salgını sürecinde enerji ve sanayi sektörlerinde uyguladığı politikalar, karbon emisyonlarında artış yaşanmasıyla sonuçlanıyor.

Ülkeler iklim hasarına uyum sağlamada başarısız

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) Altıncı Adaptasyon Açığı raporu, iklim krizinin yol açtığı aşırı hava koşullarının dünyayı “yeni bir vahşetle” karşı karşıya bıraktığı konusunda uyardı, ancak ülkeler şimdiye kadar seragazı emisyonları azaltılsa bile artık kaçınılmaz olan yaygın hasara hazırlanmakta başarısız oldular. UNEP, bağış yapan ülkeleri iklim uyumu için daha fazla uluslararası yardıma odaklanmaya, özel sektör finansmanını dahil etmenin yollarını bulmaya ve tüm ülkeleri COVID’den ekonomik toparlanmaya akıttıkları trilyonlardan daha fazlasını iklim krizi etkileri için kullanmaya çağırdı. Uzmanlar, bu tür çabaların insanları korumanın yanı sıra iş ve refah yaratabileceğini söyledi.

İklim finansmanı sorunu nereye varacak?

12 yıllık iklim finansmanı hedefi hâlâ karşılanmazken, ülkeler 2025’ten itibaren yeni bir toplu finans hedefini tartışmaya başlıyor. Afrika ülkeleri, 10 yılın geri kalanında her yıl en az 1,3 trilyon doların harekete geçirilmesi çağrısında bulunuyor. Gelişmekte olan ülkeler, varlıklı ülkeleri, 2025’ten itibaren iklim değişikliğiyle mücadele etmelerine yardımcı olacak yeni bir toplu finans hedefi üzerinde önemli görüşmelerden kaçınmakla da suçluyor.

Gambiya Çevre Bakanı Lamin B Dibba, zengin ülkelerin COP26’nın son haftasında 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedeflerine ulaşmaları gerektiğini, aksi takdirde iklim krizinden en çok etkilenen en yoksul ülkeler için felaket olacağı konusunda uyardı. Dibba, “İklim değişikliğinin etkisinin en büyük yükünü bizler (en az gelişmiş ülkeler) çekiyoruz ve gelişmiş ülkelerin üstlendikleri taahhüdün yerine getirildiğini görmek istiyoruz” dedi.

Türkiye, Brezilya’dan sonra COP26’ya en çok delege gönderen ülke oldu

Glasgow’da yaklaşık 40 bin delegeyi ağırlayan COP26, bugüne kadarki en büyük COP oluyor. Zirveye en çok delege gönderen ülke Brezilya (579) olurken Türkiye (376) 2. sırada yer alıyor. Ev sahibi İngiltere ise 230 katılımcı ile 10’uncu sırada yer alıyor. Listelenen katılımcılar arasında Prens William ve Kate, Galler Prensi, Cornwall Düşesi ve Sir David Attenborough da var. Ancak bazı ülkelerin resmi delege sayılarını şişirebilmek için taraf rozetlerinin bir kısmını sivil toplum kuruluşlarına tahsis ettiğini belirtmekte fayda var. Birkaç ülkenin bu yıl COP’a kayıtlı delegesi bulunmuyor. Bunlardan birinin Afganistan olması, Taliban’ın iktidarı ele geçirdiği düşünülürse çok da sürpriz değil. Afganistan’ın geçen senelerdeki beş COP’a gönderilen ortalama delege sayısı ise 13. Kiribati ve Myanmar da son beş yıldaki COP’lara ortalama 20 kişi getirmelerine rağmen bu yılki toplantıya delegelerini göndermedi.

Global Witness adlı kuruluşun öncülüğündeki yaşam savunucuları, zirvenin başlangıcında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayımlanan katılımcı listesini inceledi. Analiz sonucu iklim zirvesine fosil yakıt endüstrisinin çıkarlarıyla bağlantıları bulunan 503 delegenin katıldığı tespit edildi.