"Yaban hayvanları av hedefi değil, korunması gereken ulusal ortak değerlerimiz"

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye’de her yıl, avlanmasına izin verilecek av hayvanları, avlanma miktarları, avlanma süreleri, zamanı ve günleri, avlanma araçları, yasak avlanma sahaları gibi konular,  Merkez Av Komisyonu (MAK) tarafından belirleniyor.

Fotoğraf: WWF
Gezegenin Geleceği: 1 Temmuz 2020
 

Gezegenin Geleceği: 1 Temmuz 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye’de her yıl, avlanmasına izin verilecek av hayvanları, avlanma miktarları, avlanma süreleri, zamanı ve günleri, avlanma araçları, yasak avlanma sahaları gibi konular,  Merkez Av Komisyonu (MAK) tarafından belirleniyor. Komisyon halen 21 üyeden oluşuyor, bu üyelerin 10’u ise avcı temsilcileri. Fakat bu yıl, doğa korumacıları umutlandıran bir haber var: TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda görüşülecek değişiklik önerisine göre Merkez Av Komisyonu'nda yer alan toplam üye sayısı 25'e, bilim insanı sayısı birden ikiye, sivil toplum kuruluşlarının sayısı ise birden dörde çıkarılıyor.  Popülasyonları azalan, habitatları yok olan yaban hayvanlarının daha iyi korunması adına bu girişim Doğa Koruma sivil toplum kuruluşları tarafından destekleniyor. “Yaban hayvanları av hedefi değil, korunması gereken ulusal ortak değerlerimiz. Yaban hayat için #YeniBirBaşlangıç “ diyor WWF-Türkiye ve diğer doğa koruma kuruluşları.

Koalaların nesli tükenebilir

Avustalya’nın Yeni Güney Galler eyaletinde yürütülen parlamento soruşturmasında, bölgedeki koalaların 2050 yılından önce tükenebileceği kaydedildi. Hazırlanan raporda, koalalar için en büyük tehdidin yaşam alanlarının tahrip edilmesi olduğu belirtildi. Yeni Güney Galler Doğa Koruma Konseyi’nin raporunda izleme yöntemlerinin iyileştirilmesi, fonların artırılması ve arazinin korunmasını içeren 42 öneri sunuldu. Soruşturma süreci için oluşturulan komite, koalaların yaşam alanlarının tahribatının 2019 yılında Avustralya’da yaşanan ve bütün ülkeye yayılmasına karşın en çok Yeni Güney Galler eyaletine zarar veren dev orman yangınlarıyla zirveye ulaştığını belirtti.  

Amasra'da halk kazanıyor

10 yılı aşkın süredir bir holdingin Amasra’ya yapmak istediği kömürlü termik santral projesine karşı mücadele veren Bartın Platformu, Amasra Belediyesi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğiyle ilgili müjdenin geçen hafta geldiği, Danıştay 6. Dairesi’nin bu değişikliğin yürütmesini durdurduğu belirtildi. Platform, aynı mahkemeden yürütmeyi durdurma kararını iptale çevirmesini beklediklerini açıkladı. Süreç içinde termik santrale ve limanına ait iki farklı ÇED olumlu kararının 2019’da Danıştay 14. Dairesi tarafından iptal edilmesi ve 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda termik santral için yapılan değişikliğin geçtiğimiz hafta Danıştay 6. Dairesi tarafından yürütmesinin durdurulmasına rağmen termik santral sürecinin devam etmesi “hukuksuz” olarak nitelendirildi. Açıklamada ayrıca, bütün bu gelişmelerin yanında termik santral başvurusu kapsamında ormanlık alana kurulması planlanan kül depolama sahası için Bartın İl Mahalli Çevre Kurulu’nun verdiği olumlu kararın yöre halkını temsil eden Bartın Belediyesi ve Bartın Ticaret ve Sanayi Odası’nın muhalefetine karşı alındığı vurgulandı, bu karara karşı Zonguldak İdari Mahkemesi’nde dava açıldığı belirtildi. Açılan bu dava holdingin termik inadına karşı açılan 13. dava olma niteliğini taşıyor.

AB sıfır karbona doğru

Avrupa Komisyonu’ndan kıdemli bir uzman, Avrupa Birliği’nin (AB) kömür madeni bölgelerini, iklim hedefine ulaşmak ve ithalat bağlılığını azaltmak adına temiz teknoloji için gereken, kobalt gibi nadir elementleri arama bölgelerine dönüştürmesi gerektiğini söyledi. AB bir süredir doğal kaynakların ithalatına olan bağımlılığıyla mücadele ediyor. Ancak tartışmalar, blokun, 2050 yılına kadar yeşil bir toparlanmayı teşvik etmek ve net sıfır karbon ekonomisi olma hedeflerini karşılamak için koronavirüs krizini kullanmayı amaçlamasıyla ivme kazandı. Avrupa Komisyonu, sürdürülebilir madencilik planlarını ortaya koymak için yeni maden çıkarma ihtiyacını sınırlamayı ve geri dönüşümü artırmayı hedefleyen bir strateji üzerinde çalışıyor. 

1000 yıllık dutlar meyve veriyor

Nevşehir'in Gülşehir ilçesine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunan Yeşilöz köyünün Kale mevkiindeki dut ağacı görenlerin dikkatini çekiyor. Nevşehir Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescillenerek koruma altına alınan ve bin yıllık olduğu değerlendirilen ağaç, hala dut meyvesi veriyor, bin yıla rağmen.

Otomotiv sektörü 'yeşil'e yöneliyor

Alman otomobil üreticisi elektrikli araçlarının yenilenebilir enerji kullanılarak üretilen akü hücrelerini kullanacağını söyledi. Şirket CEO'su Oliver Zipse, şirketin web sitesinde yayınlanan bir röportajda, "Şimdi hücre imalatçılarımızla beşinci nesil akü hücrelerimizi üretmek için yalnızca yeşil güç kullanacakları konusunda bir sözleşme imzaladık." dedi. Elektrikli otomobillerinin üretim hacimleri arttıkça, yeşil güç kullanımı önümüzdeki on yıl boyunca yaklaşık 10 milyon ton karbondioksit tasarruf sağlayacak, bunun bir milyondan fazla nüfusu olan bir şehir tarafından üretilen yıllık karbondioksit emisyonuna eşdeğer olduğunu da ekledi. 

Kirazlıyayla'da keşif çalışması

Birgün’den Gökhan Başçan’ın haberine göre, Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla Köyü’nde yapımına başlanan flotasyon ve atık tesisi için bölgeye gelen bilirkişi heyetinin keşif çalışmasına köylülerden ve köylüler adına davacı olan Kirazlıyayla Derneği’nden kimse alınmadı. Sadece avukatların dahil edildiği keşif çalışmasına, Bursa Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Eralp Atabek de alınmadı. Atabek ve yöre halkı yaşanan duruma tepki gösterdi. Tepkiler sonucu yaşanan tartışmanın ardından, Atabek keşif çalışmasına katıldı. İnceleme öncesi yöre halkı tarafından yapılan ortak açıklamada ise, “Heyetin doğru tespitlerde bulunmasını bekliyoruz. Tesisin köye vereceği zarar kaçınılmaz” ifadeleri yer aldı. Toprağını savunan Kirazlıyayla köylüleri Bursa’nın Yenişehir ilçesinde yer alan köyde yapımına başlanan flotasyon ve atık tesisi tesisin yapımına karşı aylardır direnişini devam ettiriyor. Birçok özel ‘yasak’la karşı karşıya kalan köylüler, kendi arazilerine gitmekte ve hayvanlarını otlatmakta zorluk çekiyor. Madenci şirket ise jandarma eşliğinde tesisin yapımını sürdürüyor.