Türkiye: 2020'de Avrupa'dan en çok plastik atık alan ülke

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye, 2020 yılında da Avrupa’dan en çok plastik atık alan ülke oldu.

Fotoğraf: Greenpeace/Mine Yormaz
Gezegenin Geleceği: 27 Nisan 2021
 

Gezegenin Geleceği: 27 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye, 2020 yılında da Avrupa’dan en çok plastik atık alan ülke oldu. Geçen seneye göre plastik atık ithalatında yüzde 13 artış gerçekleşti ve her gün 241 kamyon dolusu plastik atık Türkiye’ye geldi. Son 16 yılda ise Avrupa’dan Türkiye’ye gelen plastik atıklar 196 kat arttı. Çin’in 2018 yılındaki plastik atık ithalatı yasağının ardından plastik çöplerin yeni adresi olan Türkiye’de her sene plastik atık ithalatı katlanarak artmaya devam ediyor. Greenpeace ekibinin, Kasım 2020’de Adana’da çektiği görüntüler, ithal edilen plastiklerin bir kısmının doğaya atıldığını ya da yakıldığını gözler önüne sermişti. Nisan 2021’de yeniden Adana’ya yapılan saha gezisinde durumun değişmediği ortaya çıktı. Çekilen görüntüler Avrupa’dan gelen plastik çöplerin doğaya atıldığını ya da yakıldığını bir kez daha ortaya çıkardı. Greenpeace Akdeniz, “Türkiye plastik çöplüğü olmasın” diyerek başlattığı projede plastiklerin çevreye, deniz canlılarına ve en nihayetinde insan sağlığına yönelik tehlikelerine karşı plastik atık ithalatının acilen yasaklanmasını talep ediyor.  Greenpeace Akdeniz’den Nihan Temiz Ataş, Türkiye’nin “Sıfır Atık” hedefine her geçen gün katlanarak artan ithal plastik atıklarla ulaşmasının mümkün olmadığını belirterek, acilen ithalatın yasaklanması gerektiğini söyledi. 

Dünya Penguen Günü

25 Nisan günü kutlanan Dünya Penguen Günü, küresel ısınma ve insan faaliyetleri nedeniyle bu kuşların karşı karşıya olduğu tehditler hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor. WWF, yani Doğal Hayatı Koruma Vakfı, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılamaması halinde Antarktika kıtasında yaşayan İmparator penguen kolonilerinin %50’sinin yok olabileceği uyarısında bulundu. WWF, dünyanın en büyük penguen türünün Antarktika’nın birçok bölgesinde buzulların erimesinin önü alınmazsa yok olma tehlikesine gireceğini duyurdu.

Taş ocağına karşı protesto sürüyor

Yeşil Gazete’nin aktardığı habere göre, Rize İkizdere‘de bulunan İşkencedere Vadisi‘nde bir şirket tarafından açılmak istenen taş ocağına karşı protestolar devam ederken, jandarma yurttaşlara müdahale etti. Taş ocağı için çalışma yürütülen bölgeye halkın girişini engellemek isteyen jandarma, yurttaşların arazilerine girdi. Direnmemeleri için tehditlerde bulundu. Fakat yurttaşlar, arazilerine giren jandarmayı bölgelerinden çıkarırken, iş makinesinin çalıştığı alana da dağlardan ve ormanlardan geçerek ulaştı. Vadiye girişte yurttaşlar iş makinelerinin önüne geçti. Bölgede barikat kuran askerler, halka biber gazıyla müdahalede bulundu ve 15 kişiyi gözaltına aldı. 

Yenilenebilir projeler az riskli

Oxford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen yeni araştırma, enerji projelerinin finansman maliyetlerini kredi marjları üzerinden ölçerek, bu maliyetlerin son 20 yılda ne şekilde değiştiğini değerlendiriyor. Araştırma, finans kuruluşlarının yenilenebilir enerji projelerini daha az riskli, kömür projelerini ise çok riskli gördüklerini ortaya koyuyor. Petrol ve doğalgaz projelerinin finansman maliyetlerinde değişiklikler az. 2007-2010 ile 2017-2020 dönemlerinin karşılaştırıldığı araştırmada, kredi marjlarının, onshore rüzgar santralları için ortalama %12, offshore rüzgar santralları için %24 azaldığı görülüyor. 2010-2014 dönemiyle 2015-2020 dönemi karşılaştırması, yenilenebilir enerji projelerindeki artış sonucunda, güneş, onshore rüzgar ve offshore rüzgar santrallarının finansman maliyetlerin 2015’ten bu yana sırasıyla %20, %15 ve %33 azaldığını ortaya koyuyor. Araştırmada bölgesel farklılıklar da gözlemleniyor. Bu süre zarfında, Avrupa’da offshore rüzgar santrallarının finansman maliyetlerinde %39 düşüş yaşanıyor. Avustralya, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki onshore rüzgar santralların finansman maliyetinde sırasıyla %41, %14 ve %11 düşüş yaşanıyor. Güneş santrallarının finansman maliyetinde ise, Kuzey Amerika ve Avrupa’da sırasıyla %32 ve %27 düşüş gözleniyor. Yenilenebilir enerjilerin aksine kömür santralları ve madenlerinin kredi marjlarının, 2007-2010 dönemi ile 2017-2020 dönemini karşılaştırmasında, sırasıyla %38 ve %54 oranında keskin bir şekilde arttığı görülüyor. Bu eğilim, 2000-2010 ile 2011-2020 dönemleri karşılaştırmasında, sırasıyla %56 ve %65 artış gösteren kredi marjlarında da gözleniyor. 2000-2010 ile 2011-2020’yi kıyasladığımızda, kömür madenlerinin finansman maliyetlerinin en çok gelişmiş ülkelerde arttığını görüyoruz. Kredi marjları Kuzey Amerika’da %80, Avrupa’da %134 ve Avustralya’da %71 artış gösteriyor. Raporun yazarlarından ve Oxford Sürdürülebilir Finans Programı’nın Direktörü Dr. Ben Caldecott, “Finansman maliyetlerinin genel maliyetin temel belirleyicisi olması nedeniyle bu durum, yenilenebilir enerji maliyetleri açısından iyi bir haber. Yenilenebilir enerji projelerinin düşüş gösteren kredi marjları, bu projelerin vergi mükellefleri açısından daha da ucuzlayacağı anlamına geliyor. Bu durum, enerji sektörünün hızla karbondan arındırılması açısından olumlu bir gelişme” diyor. Oxford Sürdürülebilir Finans Programı’nda Sürdürülebilir Yatırım Performansı bölümü yöneticisi ve raporun baş yazarı Dr. Xiaoyan Zhou, “Gözlenen bu eğilimin devam etmesi ve petrol ve doğalgaz projelerinin sermaye maliyetinin kömür projelerindeki eğilimi izlemesi, dünyadaki petrol ve doğalgaz projelerinin kârlılığında çok önemli sonuçlar doğurabilir. Bu durum, atıl varlıkların oluşmasına ve refinansmanda önemli risklerin ortaya çıkmasına yol açabilir” diye konuştu.