Tohum yayan hayvanların azalması ve bitkilere zararı

-
Aa
+
a
a
a

Bir araştırmaya göre, tohum yayan hayvanların azalması, bitkilerin iklim değişimine uyum sağlama yeteneğine zarar veriyor.

Gezegenin Geleceği: 17 Ocak 2022
 

Gezegenin Geleceği: 17 Ocak 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Bir araştırmaya göre, tohum yayan hayvanların azalması, bitkilerin iklim değişimine uyum sağlama yeteneğine zarar veriyor. Tüm bitki türlerinin neredeyse yarısı, tohumlarını yaymak için hayvanlara bağımlı, ancak bilim insanları, hayvanlar daha serin bölgelere göç etmeye zorlandıklarında, bitkiler bu rotayı takip edemediği için bu bitkilerin yok olma riskiyle karşı karşıya kalabileceğinden korkuyorlar. Araştırmacılar, bunun bazı türlerin kalıcı olarak kaybolmasına yol açabileceği konusunda uyarıyor. “Journal Science dergisinde yayımlanan makalenin baş yazarı, Texas’daki Rice Üniversitesi’nden ekolojist Dr. Evan C. Fricke, “Bu projenin amacı, bu türleri ekosistemlerinden çıkardığımızda ne kaybedeceğimizi anlamak. Örneğin, kuşlar ve memeliler genellikle habitat kaybı ve doğrudan kullanımdan çok etkilenir, ancak tohum yayıcı olarak önemli bir rol oynarlar. Kuşların ve memelilerin azalmasının, bitkilerin iklim değişikliğine ayak uydurabilmesi için ne anlama geldiğini anlamak istedik” dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 13 Ocak’ta Zonguldak’ta düzenlenen Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK’lar Buluşması’nda yaptığı konuşmada Zonguldak’ta daha fazla kömür üreterek, daha fazla istihdam sağlanması gerektiğini söyledi. Hükümetin ithal kömür politikasını “Türkiye’nin felaketine yol açar” diye eleştiren ve kömür madenciliği ile bir taşla üç kuş vurulabileceğini (ithalatı durdurmak, istihdam yaratmak, dışarı para göndermemek) söyleyen Kılıçdaroğlu’na İkizköy Çevre Komitesi #KuşlarıRahatKömürüYeraltındaBırak diyerek seslendi. Komite tarafından yapılan açıklamada, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, iklim krizi çağında bundan en çok sorumlu olan, bilim insanlarının ‘sessiz katil’ dediği kömür için Zonguldak’ta daha fazla üretim dediniz! Üç doğru soruya üç yanlış yanıt verdiniz. Sizin de önerdiğiniz gibi gelin birlikte düşünelim” denildi ve 3 adet sorunun yanlış ve doğru cevaplarını verdi. “Neden kömür ithal ediyoruz” sorusuna, yanlış cevap olarak “İthal etmeyelim. Türkiye’de daha çok kömür üretelim” denildi. Sorunun doğru cevabı ise, “Kömür ithalatını da, üretimini de kısa vadeli bir programla bitirelim. Su varlıklarımızı, orman ve tarım ekosistemlerini yok eden kömür madenciliğini, yılda 5 binin üzerinde erken ölüme yol açan kömürü yakmayı bırakalım” olarak verildi. “Neden istihdam etmiyoruz” sorusunun yanlış cevabı “Zonguldak’ta, Türkiye’de daha fazla insanımızı kömür madenlerinde çalıştıralım” olurken, doğru cevap ise “İş cinayetlerinde ölen binlerce emekçinin yanı sıra; kömür madenci için kanser, KOAH, kalp hastalıkları, erken yaşta hastalıktan ölüm demek. Madenleri kapatıp, madencinin insan onuruna yakışır gelir/iş edinmesini sağlayalım” oldu. Son olarak “Neden dışarıya para ödüyoruz” sorusu yönlendirilirken, yanlış cevap olarak “Ödemeyelim. Kendi kömürümüzü çıkarıp yakalım” denildi. Sorunun doğru cevabı ise şu şekilde: “Kömüre hiç para ödemeyelim. Alım garantisi/bölgesel teşvik sistemi içinde kömüre teşvik/kamuya ait termik santralların ve kömür sahalarının özelleştirilmesi ile şirketler kazanıyor. 2020’de sadece kapasite mekanizması aracılığı ile 1.228.000.000TL kömüre teşvik verildi. Gelin bu parayı enerji verimliliğine, ekolojik açıdan iyi planlanmış güneş ve rüzgar enerjisine, halk sağlığına yatıralım.” Komite tarafından yapılan açıklamada “Bilim insanları, Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz Havzası’nın iklim krizinden en çok etkilenecek coğrafyaların başında geldiğini söylemekte. 21.yüzyılda hâlâ kömürde ısrar etmek siyasi bir tercih; siyasi bir yanlış. Memleketin geleceğine alternatif üretme iddiasında iseniz söylediklerinizi geri alın. Kömürden değil yaşamdan yana olduğunuzu açıklayın” denildi.  Komite, 181 gündür #AkbelenOrmanı‘nda nöbet tuttuklarını söyleyerek, “Belki siz duymadınız ama bu yaz tüm kamuoyu İkizköy’ün haklı mücadelesini konuştu ve destekledi. Yazın tüm muhalefet liderlerinin geldiği nöbet alanımıza gelmediğinizde size kızanlara ‘programı yoğundur’ demiştik. Ama yanılmışız” dedi. 

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yüksel Ardalı, suyun kullanımı konusunda uyarılarda bulunarak kuraklığın yakın geleceğin önemli bir problemi olacağını ifade etti. Su kaynaklarının azalması ve kirliliğe dikkat çeken Prof. Dr. Ardalı, "Bütün dünyada su kaynaklarının kirlenmesi büyük bir problem. Bizi bekleyen başka bir şey var; suların azalması ile birlikte kirlilikler daha konsantre olacak. Bizlerin de suyu kullanılabilir bir hale getirmemiz problem oluşturacak. Yağış olduğu için su problemi yaşanmayacağı düşünülebilir, fakat şehir merkezleri çoğunlukla beton. Yağışlar yeraltı sularına karışmıyor, denize doğru gidiyor. Bir anda fazla yağış olması da sel gibi afetlere neden oluyor" dedi. Su kullanımının önemine değinen Prof. Dr. Ardalı, şunları söyledi: "Su kaynaklarındaki azalmayla kirlilik konsantrasyonları artıyor. Örneğin anneyi karnındaki bebeğe bağlayan kordonda mikroplastik bulunuyor. Bu yüzden bir an önce önlemlerin alınması, harekete geçilmesi gerekiyor. Suların dikkatli kullanılması gerçekten çok önemli. Bunun da ötesinde endüstride ve tarımda kullanılan suyun çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Tuvalette kullanılan suyun illa ki içme suyu olması gerekmiyor. Avrupa, hatta dünya bunu fark etti ve 'Su Çerçeve Direktifi' hazırladı. Büyük havzalar oluşturdu ve bu havzalardaki ne kadar içilebilir ne kadar kullanılabilir şekilde analizler yaptı" dedi.