TMMOB’dan altın madeni faciasına dair açıklama

-
Aa
+
a
a
a

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Erzincan İliç’teki maden faciasına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Gezegenin Geleceği: 19 Şubat 2024
 

Gezegenin Geleceği: 19 Şubat 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Erzincan İliç’teki maden faciasına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada bölgedeki tek sorunun yalnızca siyanür olmadığı ifade edilerek, sodyum siyanür ile yıkama sırasında altın ile birlikte çözünmüş ağır metallerden kaynaklanan daha büyük bir risk olduğuna dikkat çekildi. Maden faciasının halk sağlığı ve kimyasal kirliliği açısından risklerine işaret edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Siyanür bileşikleriyle yıkanmış cevher atığında, kamuoyuna yansıtıldığı gibi sadece siyanürden kaynaklanan bir risk söz konusu değil. Sodyum siyanür ile yıkama sırasında altın ile birlikte çözünmüş ağır metallerden kaynaklanan daha büyük bir risk mevcuttur. Bu kirleticilerin toprağa, suya ve havaya karışması sonucu; soluma ve cilt maruziyeti yüksek dozda ise teorik olarak olumsuz etkilenme potansiyeli var. Bu kirleticilerin derelere, nehirlere ve yer altı su kaynaklarına karıştığı miktar ve süreye bağlı olarak tüm eko sisteminin ciddi tahribatına yol açacak bir risk söz konusudur. Bütün bu riskler, toprak ve su numunelerinin sağlıklı ve şeffaf bir şekilde analizi ile belirlenebilir. Kimya Mühendisleri Odası olarak bu analizlerin gerçekleştirilmesine talip olduğumuzu ilgili kurumlara ve halkımıza bildiririz,” dendi. İliç facianın ardından DİSK Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, olaya ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Seçilmiş hükümetlerin ‘sendikasız çalıştığını veya sesini çıkarmayan sendikalarla işbirliği yaptığına’ işaret eden Görgün, “Ne olursa olsun en hızlı ve en yüksek en ucuz üretimi yapalım diye düşünüyorlar. Ucuz üretim demek sadece işçinin ucuza çalışması demek olmuyor. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, ekolojiye yönelik önlemler de zayıflıyor. Kâr maksimizasyonuna yönelik bir açgözlülük var,” ifadelerini kullandı. “Özelleştirmeler artıp kamu denetimi azaldıkça, sendikalar baskı altına alındıkça iş kazaları arttı,” diyen Görgün, “Soma ve diğer kazalardan ders çıkarmadık. Umarım Türkiye, hükümetiyle, parlamentosuyla, kamu makamlarıyla, işverenleriyle ve sendikalarla birlikte harekete geçer. Hiç değilse bu kaza aklımızı başımıza getirsin,” diye konuştu.

‘Kanun korumazsa maden yaşatmaz’

TEMA Vakfı, Türkiye’deki 4. Grup madencilik faaliyetlerinin yarattığı tahribata dikkat çekti. Erzincan’daki altın madeninde yaşanan felakete ilişkin, “Üzülerek belirtmek isteriz ki bu bir kaza değil, yaşanan felaket göz göre göre gerçekleşti,” açıklamasında bulundu. Vakıf, madenciliğe kapalı alanların kanunlara sınırlandırılması talebini yineledi. 13 Şubat’ta Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen göçük nedeniyle maden işçileri toprak altında kaldı. Göçükle beraber başta siyanür olmak üzere çok sayıda zehirli kimyasal içeren milyonlarca metreküp toprak, Fırat Havzası’na karıştı. Aynı maden sahasında 21 Haziran 2022’de siyanür solüsyonu borusunun patlaması sonucunda tonlarca kimyasal çevreye yayılmıştı ve bu nedenle maden şirketine para cezası kesilmiş, faaliyetleri ise geçici olarak durdurulmuştu. Şirkete kesilen cezanın bir önlem olmadığını ifade eden Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Madenin barındırdığı tehlikelere karşı halk ve çevre sağlığı için hangi önlemlerin alındığı kamuoyu ile paylaşılmadı,” diye konuştu. “Çevre ve insan sağlığı için önlenemez riskler barındıran vahşi madencilik son bulmalı, siyanür, sülfürik asit gibi zehirli kimyasallarla yapılan yığın liç yöntemi yasaklanmalı,” diyen Ataç, “Ne yazık ki mevzuatımız bu durumu önlemek, bu tehdidi ortadan kaldırmak için herhangi bir önleyici, sınırlayıcı, korumacı bir tedbir öngörmüyor. Aksine her yerde madencilik faaliyeti yapılabilmesine izin veriyor. Bu tehdidi ortadan kaldırmanın, ekosistemi korumanın ve yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamanın tek bir yolu var; maden yapılamayacak yerleri belirlemek ve kanunla koruma altına almak. Çünkü biliyoruz ki kanun korumazsa maden yaşatmaz,” diyerek Vakfın talebini yineledi ve, “Milyonlarca ton kimyasal atık altında yaşam mücadelesi veren maden emekçilerimizin bir an önce kurtarılmalarına ilişkin umudumuzu koruyoruz. Zehirli kimyasal içerikli toprağa, ortaya çıkan gazlara ilişkin alınmış ve/veya alınacak önlemlerin ivedilikle kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Bir felaketin daha yaşanmaması için doğaya ve insana büyük zarar veren bu faaliyetlerin sonlandırılmasını talep ediyoruz,” dedi.

Amazon yağmur ormanlarının sistemi çökebilir

İklim değişikliği ve diğer faktörlerden kaynaklanan kuraklık ve sıcaklık, Amazon yağmur ormanlarının sisteminin çökmesine neden olabilir. Bilim insanları yeni bir araştırmada, Amazon ormanlarının yarıya yakınının 2050’ye kadar yok olma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Burada en önemli etken ise kuraklık ve sıcaklık gibi iklim değişikliği ile bağlantılı faktörler. Araştırma, Amazon ormanlarının artan sıcaklıklar, aşırı kuraklıklar, ormansızlaşma ve yangınlardan kaynaklanan benzeri görülmemiş strese giderek daha fazla maruz kaldığını vurguluyor. Amazonlardaki ağaçların %38’inin kesilmesi, yangınlar ve aşırı kuraklık bozulmanın en önemli sebepleri olarak belirtilirken, 2050’ye kadar Amazon’un mevcut orman örtüsünün %10 ila %47’sinin bu birleşik stres etkenleriyle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.