Şebinkarahisar'daki madene ait atık barajındaki iç set yıkıldı

-
Aa
+
a
a
a

Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi Yedikardeş köyü sınırlarındaki madencilik şirketinin ikinci atık barajındaki iç set yıkıldı.

Fotoğraf: DHA
Gezegenin Geleceği: 1 Aralık 2021
 

Gezegenin Geleceği: 1 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi Yedikardeş köyü sınırlarında firmaya ait madencilik şirketinin ikinci atık barajındaki iç set, 18 Kasım'da yıkıldı. İşletmede kullanılan ve zehirli olduğu öne sürülen atıklar, Darabul Deresi ile taşınarak Kılıçkaya Barajı'na ulaştı. Giresun Valiliği'nce faaliyetleri süresiz durdurulan, sorumluları hakkında adli ve idari işlem başlatılan tesiste Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tarafından inceleme yapıldı, numuneler alındı. Olayın ardından maden atık sahasında inceleme yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi'nce rapor hazırlandı. Raporda; atıkların dere sularıyla sürüklenerek 5 kilometre uzaklıktaki Kılıçkaya Barajı'na ulaştığı kaydedildi. Raporda, tesisin yapıldığı yerin doğru seçilmediği, karayolu ve su kaynaklarına yakın olduğu, Türkiye’nin deprem kuşağında olması nedeniyle ortak ölçekli depremlerde dahi bu tür tesislerin büyük felaketlere zemin oluşturabileceği görüşüne de yer verildi. 

AB’nin istatistik ofisi Eurostat, seragazı salımlarının Nisan-Haziran ayları arasında toplam 867 milyon ton CO2 eşdeğeri olduğunu, geçen yılın aynı dönemine göre keskin bir şekilde arttığını kaydetti. Artışın arkasında, pandemi nedeniyle karantinaların son bulmasıyla tüm sektörlerin atmosfere daha fazla zararlı gaz salması bulunuyor. Karantinalarla beraber salımlar şimdiye kadar kaydedilen en düşük seviyelerine ulaşmıştı. Ofis, seviyelerin herhangi bir pandemi öncesi çeyreğin altında kaldığını ve uzun vadeli istikrarlı bir düşüş eğilimini sürdürdüğünü de sözlerine ekledi. İmalat ve inşaat sektörü kaynaklı salımlar 2020’ye göre %22 arttı ve böylece toplam salımların üçte birinin fazlasından sorumlu hale geldi. Elektrik üretimi kaynaklı salımlar da %17 artış yaşarken, tarım salımları sabit kaldı. Hane halkları, büyük ölçüde geçen yıla göre %25 artan ulaşım bağlantılı karbon ayakizi ve ısınma kaynaklı salımların %42 artmasıyla salımların neredeyse beşte birine katkıda bulundu.

Yeni bir araştırmaya göre, dünya küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutabilirse, küresel ekonomi, bu yüzyılın sonuna kadar %2 daha büyük olacak. Çoğu model, 2100 yılına kadar, ısınma 1,5 derece eşiğine dönmeden önce, dünyanın birkaç yıl veya 10 yıl boyunca bu sınırı aşacağı bir dönemi öngörüyor. Nature Climate Change dergisinde yayımlanan araştırmaya göre bu, mevcut karbonun çok büyük ölçekte üretilmemesini gerektiriyor. Avusturya araştırma enstitüsü IIASA’nın enerji programı direktörü olan baş araştırmacı Keywan Riahi, modellemeler yaparak, bunun imkansız olabileceğini ve geçici bir aşımın, muhtemelen sel ve orman yangınları başta olmak üzere aşırı hava koşullarını arttıracağını ortaya koydu. Raporda, ekosistemlerde kalıcı hasar oluşmasını önlemek için dünyanın 1,5 derece sınırını aşmaktan tamamen kaçınması gerektiği konusunda uyarıda bulunuldu. Bunu yaparken, net negatif emisyonlar olarak bilinen ve bir süreci yansıtan atmosferden karbondioksit çıkarmaya daha az ihtiyaç duyulacak. İtalya’daki iklim araştırma grubu CMCC’de kıdemli bir bilim insanı olan başka bir ortak yazar Laurent Drouet’e göre, küresel GSYH %2’den daha fazla büyüyebilir. Drouet, çalışmada kullanılan hesaplamanın, 1,5 derecenin üzerinde daha şiddetli olacak olan iklim değişikliğinin ekonomik zararını içermediğini söyledi. Çalışma, bu eşiğin altında kalmak için ülkelerin Paris Anlaşması çerçevesinde emisyon hedeflerini iyileştirmeleri gerektiği konusunda uyardı. Raporda, mevcut taahhütlerin azaltım için yavaş bir başlangıç ​​olduğu ve önemli ölçüde artırılması gerektiği belirtildi. Araştırmaya göre ulaşım sektörü başarının anahtarı. Küresel iklim liderliği grubu C40 Cities’in yakın tarihli bir raporu, hedeflere ulaşmak için küresel toplu taşıma kullanımının 2030 yılına kadar ikiye katlanması gerektiğini söylüyor. IIASA’nın ortak yazarı ve araştırmacısı Daniel Huppmann, karbonsuzlaştırmayı desteklemek için ulaşımda radikal bir değişiklik çağrısında bulundu.

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, İzmir Karaburun‘da bulunan İris Gölü‘nde sazlıkların tutuşturulduğu, rüzgarın etkisiyle hızla yayılan yangının gölün içindeki sazlıkların yüzde 25’ini yok ettiği öğrenildi. Açılan kanallarla kurutulmaya bırakılmış İris Gölü’nde yaşananlara gelen tepkiler üzerine kanallar kapatılmış, bunun ardından da yaban hayatı tekrar canlanmaya başlamıştı. Karaburun Kent Konseyi tarafından yapılan açıklamada, İris Gölü için acil önlem ve onarım eylem planı gerektiği kaydedildi. Hala özel mülk statüsünde bulunan göl üzerinde yetki sahibi tüm kurum ve kuruluşlar gölün yok olmaması için harekete geçmeye davet edildi: “Göl kendini onarıp toparlamaya çalıştıkça insan eliyle tahrip ediliyor. Yıl boyunca alanda gönüllü uzmanlar çalışmalar yürüttüler, araştırmalar yaptılar. Göl pek çok kuşun ve yaban hayvanının yaşam ve üreme alanı. Ayrıca gölde incelenmeye ve araştırılmaya ihtiyaç duyulan bir balık türü de bulunuyor. Bizler yaşamın yanında saf tutup göl için çaba gösterirken birtakım insanlar kişisel hırslarıyla gölü tahrip etmeye, sorumlu kurumlar da gölü görmezden gelmeye devam ediyor. İris Gölü için acil önlem ve onarım eylem planı gerekiyor. Bu hususta Göl üzerinde yetki sahibi tüm kurum ve kuruluşları göl yok olmadan adım atmaya davet ediyoruz.”