"Şam'ı istila eden çöl çekirgeleriyle mücadele edilmezse Türkiye'ye de gelebilirler"

-
Aa
+
a
a
a

Dicle Üniversitesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, Suriye‘nin başkenti Şam‘ı istila eden çöl çekirgeleriyle mücadele edilmediği takdirde, Türkiye’ye gelme olasılıkları olduğunu söyledi.

Gezegenin Geleceği: 4 Mayıs 2021
 

Gezegenin Geleceği: 4 Mayıs 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Prof. Dr. Satar, çöl çekirgelerinin güney rüzgarlarıyla Suudi Arabistan‘dan Irak‘a, oradan da Suriye‘ye geçtiğini söyledi. Çöl çekirgelerinin normal güzergahlarının Suudi Arabistan, İran’dan sonra  Pakistan, Hindistan ve Çin olduğunu belirten Satar, şu an görülen bölgelerde beklenmediklerini söyledi. Prof. Dr. Ali Satar, Suriye’deki çekirgelerin hava değişimiyle Türkiye’ye ulaşabileceğini ifade ederek, “Buraya gelmez diyoruz ama böyle hava olaylarının değişimiyle taşınma olasılığı var. Eğer orada mücadele yapılmazsa tabi ki alana yayılacak, yer bulacak. Oradan da sürülerin oluşması beklenir. Ülkemiz için şu an için çok büyük bir tehlike olduğunu düşünmüyorum ama bunların gözlemlenmesi lazım... bizim çok dikkatli olmamız lazım. Bize çok iş düşüyor. Alanlara inmemiz lazım. Sürekli kontrollerin yapılması lazım. Özellikle sınır bölgelerimizde olan iller için söylüyorum. Hatay‘da da vardı. Hatay’da farklı bir çekirge türü vardı. Bu sene oraya da çok dikkat edilmesi lazım” yorumunu yaptı.

Yeni buzul araştırması

Dünya'nın coğrafi kuzey ve güney kutupları, dönme eksenine göre belirleniyor. Dünya'daki kütlelerin gezegene dağılma şeklindeki değişimlerse bu eksenin ve dolayısıyla kutupların hareket etmesine neden oluyor. Geçmişte kutuplardaki ve eksendeki kaymaya sadece okyanus akıntılarının ve Dünya'nın derinliklerindeki sıcak kaya tabakasının hareketi gibi doğal faktörler neden oluyordu. Ancak yeni araştırma, 1990'lardan bu yana okyanuslarda her yıl yüz milyarlarca tonluk buzun kaybolmasının, kutupların hareket etmesine neden olduğunu gösterdi. Araştırmanın verilerine göre kutuplardaki kayma yönü, 1990'larda batıdan doğuya doğru çarpıcı biçimde değişti. Eriyen buzullar nedeniyle kutuplar, o dönemde 26 derece Doğu boylamına doğru ani ve hızlı bir sürüklenmeye maruz kaldı. Daha yakın zamanlardaysa bu kayma hız kazandı. Hatta 1995'ten 2020'ye kadar ölçülen kayma hızı, 1981 ve 1995 arasındakine göre 17 kat fazlaydı. 1980'den bu yana kutuplar, yaklaşık 4 metrelik bir mesafe içinde hareket etmişti. Araştırmanın başyazarı, Çin'deki Coğrafi Bilimler ve Doğal Kaynaklar Araştırma Enstitüsü'nden Shanshan Deng, "Küresel ısınma nedeniyle buzların daha hızlı erimesi, 1990'larda kutupsal kaymada görülen yön değişiminin en olası nedeniydi" diye konuştu.Şimdiye kadarki eksen kaymasının, insanların gündelik yaşamlarında algılayamacağı bir seviyede olduğu tahmin ediliyor. Ancak bulgular, Dünya kaynaklarını sürdürülemez şekilde kullanmanın yarattığı etkilerin boyutunu gözler önüne seren bir uyarı niteliğinde.

Burdur Gölü'nde suyun çekildiği alanlar toz saçıyor

Burdur Gölü‘nde suyun çekildiği alanlarından yılda 2 bin ton sağlığa zararlı toz etrafa saçılıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’den Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gülle, 100 futbol sahasını 1 metre yüksekliğinde tozla doldurmaya yetecek miktardaki tozlanmanın, aşırı su kullanımından kaynaklandığını dile getirdi. Prof. Dr. Gülle, bölgede yaşanan hidrolojik kuraklığın, aşırı su kullanımının sonucu olarak Burdur Gölü’nün önemli düzeyde su kaybettiğini ve yüzde 45 oranında küçüldüğünü belirterek, “Bir zamanlar Burdur’da bir slogan vardı, ‘Göl yoksa Burdur da yok’ diye. Çok söylendi bu slogan, ama artık unutuldu sanki. Oysa daha çok söylemeliydik ve asla unutmamalıydık” dedi. DHA’nın haberine göre, Burdur Gölü alanının 50 yıl içerisinde yaklaşık 100 kilometrekare küçülmesiyle gölün birçok köy  kıyılarında çok büyük toz ve tuz alanları ortaya çıktı. Gülle, açıklamasında şunları söyledi: ‘’Gölün çekilen alanlarındaki toprağın tuzlu olması nedeniyle bitki gelişimi mümkün değil. Ayrıca bu alanlarda yoğun küçükbaş hayvan otlatılması nedeniyle toprak sürekli ezildi. Buraların sürülerek toprağın rüzgara karşı savunmasız hale gelmesinden dolayı kuvvetli rüzgarlarda çok yoğun toz fırtınaları oluşmakta.” Gülle, özellikle kuzey-güney yönlü rüzgarların etkisiyle buradan kalkan binlerce ton tozun, başta en yakın yerleşimler olan Burdur, Senir, Kılıç ve Keçiborlu yerleşimlerini kuvvetli şekilde etkilediğini belirtti.

Göller ve dereler projesi mahkemede

ABD'ninFlorida eyaletinde “göller ve dereler” inşaat projesini mahkemeye taşıdı. Orange County'de 2020 Kasım'da sulak alanların korunmasına yönelik kabul edilen "doğa hakları" kapsamında bir konut inşaat şirketine dava açıldı. Sözkonusu kanunla sulak alanlardaki göl, dere ve çaylar belirli haklara sahip ve bu hakların ihlali durumunda dava açabilecek "bireyler" olarak görülüyor. Doğanın haklarını koruyan yasa çalışmaları için Ekvador'dan Uganda'ya, Hindistan'dan Kolombiya ve Bangladeş'e kadar birçok ülkede mücadele veriliyor. Fakat ABD'de ilk defa böyle bir dava görülecek.  Wilde Selvi Çayı, Boggy Çayı, Crosby Island Bataklığı, Hart Gölü ve Mary Jane Gölü davacı olarak mahkeme karşısına çıktı. Davada şirketin 7 bin 687 dönümlük arazi üzerine yapmayı planladığı konut inşaatında en az 255 dönümlük sulak alanın ve 133 dönümlük çay ve dere geçen alanın zarar göreceği öne sürüldü. Ayrıca sel sularını engellemek için oluşturulacak göletlerin de 72 dönümlük bataklık alanı tahribata uğratacağı savunuldu.